Invasion of the Body Snatchers (~ Die Körperfresser kommen) ' Filminin Konusu : Kaliforniya'nın küçük bir yerleşimi olan Santa Mira'nın sakinleri, bir süredir yakınlarının tuhaf davranışlar göstermesinden şikayetçidir. Doktor Miles Bennell olayı soğukkanlılıkla araştırmaya başlar. Mantıklı bir adam olan doktorun ilk başlardaki kuşkucu tavırları, kaçınılmaz gerçeğe yaklaştıkça yerini panik ve dehşete bırakır. Zira tüm işaretler, uzak bir gezegenden gelen bitkisel bir takım istilacıların, insanların vücutlarını yok ederek onların yerini almaya başladığını göstermektedir. Santa Miralıların çoğu uykudayken, uzaylı taklitleriyle değiştirilmektedirler. Üstelik artık uzaylılar çoğunlukta olduklarından, kimin gerçek kimin taklit olduğunu anlamanın mümkün olmadığı bir kaos başlamıştır. İnsanlık için hiç umut yoktur...
Ödüller :
Night of the Living Dead(1968)(7,9-103287)
Invasion of the Body Snatchers(1956)(7,8-39953)
The Fly(1986)(7,5-141660)
The Return of the Living Dead(1985)(7,4-47810)
Body Snatchers(1993)(5,9-15124)
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Director"
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Sound"
öncelikle ''uzaydan insan tohumları geliyor, ayy ne saçma'' gibilerinden düşünceleri olanlar hiç başlamasınlar bu filme. bilimkurgu yerine gidip romantik komedi filan seyretsinler..filmin 56 yılına ait olanını seyrettim ve gayette basarılı buldum. özellikle bu yıllara hatta daha da eskilere ait bilimkurgu ya da korku turundeki filmler, çok daha yaratıcı geliyor bana. tabi günümüze göre düşününce konularının pek bir ilginçliği kalmıyor ama yine de seyretmesi keyifli.. invasion of the body snatchers' a gelecek olursak; doğal olarak olay amerika'da küççük bir kasabada geçiyor. galiba uzaydan bakıldığında en dikkat çeken yer amerika, çin seddi falan palavra. neysee kasabaya geri dönelim. zamanla buradaki insanlar yakınlarının garip davranışlar göstermeye basladığından şikayetçi oluyorlar. günler geçtikçe ornekler çogalıyor.. doktor miles bi de yavuklusu bu konuyu arastırdıkça, insanların farklılaşmasının nedenlerinin uzaylılar olduğunu anlıyorlar ve olaylar gelişiyor..--- spoiler ---filmin başında ''ben deli değilim değilim uleynn..'' diye bagıran ve kasabada basına gelenleri anlatan doktor miles' e, filmin sonunda hikaye bitince geri dönüyoruz. tabi çevresindeki doktorlar onu pek siklemiyor, delirdiğini düşünüyor. aslında film burda bitiyormuş ama yapım sirketi, tohumların kokunu kurutup ülkeyi kurtarmak adına en sondaki yardım gönderme sahnesini eklemiş.--- spoiler ---
(hoopak - 22 Aralık 2006 12:02)
orjinali pek bir sahane olan film.70'lerde cekilen ikinci versiyonunun en buyuk artisi --- spoiler ---karanlik ve urpertici biten sonu--- spoiler ---ve d.sutherland.zannimca 3.versiyonu en boktani olacaktir.
(cnnbs - 6 Temmuz 2007 13:21)
kesinlikle don siegel tarafından çevrilen 1956 versiyonu en iyisi olan film. siyah beyaz olan bu film seyrettiğimde çok hoşuma gitmişti. 1978 yapımı olan film ise fena olmamakla beraber eh işte dedirtiyor. filmden sonra geçen oyucu kadrosu yazılarında dikkat ettiğim bir nokta, eğer isim benzerliği yoksa taksi şoförü rolünde ilk filmin yönetmeni don siegel oynamış.1997 falandı bravo tv isimli kanalda değişik bir çevrimine daha rastlamıştım. 2007 ekiminde sinemada seyrettiğim nicole kidman ve daniel craig'li versiyon ise beklentimin çok gerisinde çıktı. hala seyretmeyenler için olay ilk filmdir derim,plasesi de donlad sutherland'lı 1978 versiyonudur.
(victory reis - 22 Kasım 2007 23:06)
philip kaufman'ın 1978 yılında yaptığı bir film. başrol donald sutherland'in. jack finney'in body snatchers romanından uyarlanmış. insan ırkının uzaydan gelen başka bir türle (bildiğimiz uzaylılar gibi değil*, küçük kozalar şeklindedirler) yer değiştirmesi sırasında gelişen olaylar. bu yeni tür her çeşit duygudan arındırılmıştır. en eğlenceli kısım insan başlı köpektir*.
(usak - 14 Nisan 2002 17:13)
keşke film gelecekte geçiyor olsaydı da, "yine bir kara gelecek tasavvuru" deyip geçseydim. yapıldığı zamanda geçmesi açısından daha etkileyici, daha korkutucu olmuş bence. bu "duygusuzlaştırma ve tektipleştirme" paranoyasının bir ilk kitabı, bir ilk hayalcisi olmalı diye düşünüyorum ve kim olduğunu da çok merak ediyorum. zira gidip kitabını yüzüne çarpmak istiyorum, sanki tektipleşmemiş, duygu dolu bir dünyada yaşıyormuşuz gibi bize suni bir gelecek korkusu yaşattığı için.(bkz: 1984)(bkz: equilibrium)(bkz: cesur yeni dünya)(bkz: thx 1138)--- spoiler ---çocukların okul otobüslerinden indirilirken "uykumuz yok ki anne, neden bizi uyumaya götürüyorlar" cümlesini birebir başka bir filmde kullanmışlardı da adını çıkaramadım şimdi.--- spoiler ---
(darashikoh - 18 Ocak 2009 21:17)
bu filmin kopardığı fırtınadan darkwing duck bile nasibini almıştır. nitekim çizgi filmin bir bölümünde tarlalara ekilen lahanalardan şehir halkının klonları çıkıyor ve kahramanımız bunları yok etmeye çalışıyordu. aslında merak ettiğim şey bu filmi neyin bu kadar çekici kıldığı? öyle olmasa sayısız yeniden çevrimi olmazdı herhalde. bir de buna benzer children of the corn vardır. onun da sayısız devam filmi çevirtecek ne özelliği olduğunu her zaman merak etmişimdir.
(medsarpent - 20 Mayıs 2010 18:29)
biraz evvel cnbce'de izlediğim fena olmayan film.filmde gerilimli bir sahnede çalan telefonla aynı anda yanımdaki telefon çalınca (hemen hemen aynı sesle ) hoplamam ilginçti.
(darknum - 27 Aralık 2002 23:44)
yer yer iyi yer yer kötü bir film, ilk çekilen 56 yapımı versiyonu daha iyiymiş denir hep bilemiyorum mümkündür... netekim 78 versiyonu çok ama çok uzundu, sadece sonu için kastım izledim ve sonda donald sutherland'in yüz ifadesiyle film boyunca ilk defa gerildim,ürperdim...
(madcan - 27 Aralık 2002 23:51)
''paranoya her zaman zararli degildir'' mesajli oldugunu anladigim, sonunda da paranoyak oldugum film. bu arada sisteme karsi gelinemeyecegi mesaji da araya sokulmus. basarili. uzaylilarin cicek olmasi harbiden ilginc. (bir de cnbc-e'de invasion of the body snacthers olarak yayınlanmış film.)
(error 6 - 30 Aralık 2002 11:36)
56 yapımın gerçekten giriş, girizgah ve sonuç üçlemesinde başarılı. 78 yapımı filmin girizgahı bakımından içler acısı. 56 yapımı dönemin estetik değerlerini yansıtıyor yani biraz yavan lakin 78 yapımı gelişme ve sonuç açısından oldukça iyi ve üstelik 78 yapımında filmin kadrosu oldukça sağlam. ben bu iki filmi de sevmedim çünkü hayal gücümü, activistliğimi titretmedi ama tüm bunların invasion of the body snatchers'ın iyi film olmadığını göstermez. vaktiniz varsa izlenebilir.not: (burası hafif spoiler içerir) insanların uyuduktan sonra dönüşüme uğraması sağlam bir eleştiri olmuş.
(personal reflection - 4 Ocak 2011 00:50)
1956 yapımı don siegel filmi olmakla birlikte daha sonra tekrar çekimleri yapılmış olsa da kusursuz ve saf bir bilim- kurgu filmin "nasıl olması gerektiğini" gösteren çok önemli bir yapıttır. uzaylı yaratıkların yapısı kadınlık cinsel organını çağrıştırır. bir döneme damgasını vurmuş mccarthycilik anlayışının beyaz perdeye yansımış halidir.
(mdmbvry - 4 Haziran 2011 15:32)
1956 yapımı olan film en güzelleridir. ancak bilim kurgu yerine siyasi bir film olarak ele almak daha makul olur.bir anlamda "uyuma" çağrısı.
(mbaran - 25 Mayıs 2012 17:46)
1978 yapımı kolay izlenebilir, tasasız olan film. orijinali daha iyi diyorlar, muhtemelen doğru diyorlardır.--- spoiler ---bir de; diyaloglarda ilk filmden kopya çektiler mi bilemiyorum fakat filmin bu versiyonunda nancy bir ara müthiş bir aydınlanma yaşayıp insanların nasıl meydana çıktığıyla ilgili çok acayip bir varsayım öne sürüyor, çok büyük hastası oldum. kabaca diyor ki, "uzaylılar dünyaya indiler ve maymunlarla çiftleştiler; böylece insan ırkı ortaya çıktı". çok güzel kafalar, çok yaratıcı.--- spoiler ---
(onytl - 16 Haziran 2012 01:37)
işlenişi güzel olan film, lakin 80lere özgü saçma cutlarla dolu, daha doğrusu estetik olmayan cutlarla... ayrıca insanın sinirlerini aşırı derecede bozan bir filmdir kendisi.
(dirk pitt - 20 Haziran 2003 23:59)
uzaylıların insanları desifre etmek icin attıkları cıglık, filmin en geren kısmıdır kanımca.
(jud - 25 Haziran 2003 11:57)
mesaj barindirmak acisindan oldukca basarili bir film... paranoyak olmanin yararli oldugunu anladiktan sonra filmdeki herseyi birer imge olarak gormek bir muddet durmadan beynin tokatlanacagi anlamina gelir. kozalaklarin ihracatinin sanki dolap ihrac eder gibi sakin ve kararli gerceklestirilmesi zannimca en onemli sahnelerden biridir. bir de savas doneminde karneyle dagitilan ekmekler misali dagitmislar ya bu kozalaklari etkileyici.
(blindman - 26 Haziran 2003 15:46)
filmimizin bir sahnesinde psikiyatristin uzandığı ve hasta olduğunu düşündüğü kişileri dinlediği sahne hoşuma gitti.ha tabii bir de filmin çekildiği dönem itibarıyla(abd deki mccarthy dönemi) komünist avlarına işaret ediyor ve ciddi bir anti-komünist tavır içeriyor.lakin söylemeden edemem eğer birgün uzaydan gelip de farklı bir ülkeyi(abd dışında) istila eden bir uzaylı görürsem sevineceğim.ne hikmetse hep buradan başlıyorlar.acaba dünyaya terörün nereden yayıldığını bilip de mi geliyor bunlar?(bkz: sozluk vasitasiyla gonderme yapip eglenmek)
(ars - 9 Nisan 2004 11:47)
1956 yapımı olan uzun metrajlı twilight zone bölümü tadındadır. tabii ki bu açıklama ters oldu; twilight zone'un ilk serisi 1959 yılında başlamıştı. bunu seven twilight zone 1959-64 serisini de sever özet olarak.
(lennyleonard - 19 Eylül 2014 17:45)
geleceği değil, günümüzü (günümüzden kasıt çekildiği dönem olan 50'li yılları) anlatan bir film. oyunculuğu da olan don siegel tarafından yönetilmiş. 20 sene geçmeden philip kaufman tarafından tekrar çekilmiş. bu yeniden çevrimin üstünden 30 yıl geçtikten sonra mavi gözlü-sarışın oyuncular daniel craig-nicole kidman'ın başrolünde aynı öykü efekte bulanarak, ilk iki filmdeki kozalar atılarak, aksiyona daha fazla yer verilerek (malum, dönem "hız" dönemi), daha telaşlı bir kamera kullanımıyla karşımıza getirilmişti. son film pek tabii ilk filmin yanına yaklaşamıyor. e teknoloji de her zaman çözüm olacak, başarıyı getirecek diye bir şey yok. neticede bu filmi de kurtaramıyordu teknoloji ve birbirleriyle epey uyumlu olan craig-kidman ikilisi. bu arada bu filmin adı millet tembelleştiğinden midir nedir, sadece "the invasion"dı. siegel bu filmi görse ne derdi acaba? pek beğenmezdi bence. neyse. siegel'ın filminden devam edelim. öykümüz basit ama etkileyici. delirdiği düşünülen, bu yüzden polislerce tutuklanan doktor (filmin kahramanı) yanına gelen doktora yaşadıklarını anlatmaya başlar. flashback'le birkaç gün öncesine dönülüp. şirin bir amerikan kasabasında tuhaf cesetler ortaya çıkmakta, çıktıkları gibi kaybolmaktadırlar. fakat esas tuhaf şeyse insanların kendileri gibi davranmamalarıdır. nitekim filmin kahramanı da giderek her şeyden şüphelenmeye başlar ve gizemi bozmaya, gerçeklere ulaşmaya çalışır. bu üç filmden birisini izleyen kişinin bildiği gibi kasaba, uzaylı saldırısına uğramıştır. insanların benzerleri kozaya benzer bir bitkinin içinde dünya gelmektedir. insan uyuyunca da yerini bu kozada doğan ikizi alır. amaç ise duygularının esiri olmuş insanı duygularından arındırmaktır. âşık olmayacaksın, üzülmeyeceksin, heyecanlanmayacaksın, korkmayacaksın, sevinmeyeceksin. robot olup çıkacaksın. filmi izleyince pek tabii distopya başyapıtlarından 1984'ü, christian bale'li aksiyon filmi equilibrium'ı hatırlamak mümkün. hatta equilibrium için bu filmden bayağı "esinlendiğini" söylemek mümkün. filmin en önemli taraflarını alıp bir aksiyon filmi yapmışlardı equilibrium'ın senaristleri. filmin metni bu şekilde. tabii dönemler 50'ler olduğundan ve dönemin seyircisi de bizim kadar aksiyon/hız manyağı olmadığından filmin temposu çok yüksek değil. gene de her şeyiyle üçüncü filmi cebinden çıkartacak güçtedir. oyunculuklardan bir türlü susmayan müziği (o dönemlerde müzikler zerre susmazdı, ki o dönem çekilen filmlerin bu tarafını pek sevmiyorum doğrusu) ve konusunun işlenişine kadar her şeyi başarılı. türler arasında slalom yaptığını da söylemek mümkün. kah korku filminin klasik trüklerini kullanıyor (birden beliren ceset), kah polisiyenin izinden gidiyor (kayıp bedenleri bulmaya çalışmak), kah gerilime evriliyor (birbirlerine aşık kahramanlarımızın uzaylılardan kaçmaya çalışmaları). tabii şu an başlı başına bir tür haline gelen "survival", yani hayatta kalma da önemli bir noktada. kahramanımız film boyunca "onlardan" olmamak için çabalar durur.filmin altmetnini de es geçmemek gerek. tarihi boyunca komünizmle mücadele etmiş olan abd bu filminde de komünizme karşı çıkıyor. elemanımızın finalde "uyanın. bizi ele geçiriyorlar," şeklindeki çığlıklarını komünizmin gelişine yorabiliriz pek tabii. zira dönem komünizmden nefret eden, hollywood'ta cadı avı'nı başlatıp herkesi birbirine düşüren mccarthy'nin dönemi. tabii nasıl ki rte döneminde sinema rte'nin görüşlerinden etkileniyorsa o zamanlarda da mccarthy'den etkilenilmiş ve onun istekleri yerine getirilmiştir. hollywood bu filminde de izleyicilerine anti-komunizm propagandası yapıyor. ama bunu yaparken komunizmden bahsetmiyor tabii ki. zaten filmi leziz bir film haline getiren de bu oluyor. salt bir "anti-komünizm propagandası" değil bu film. özetle; diğer iki filmden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. ikinci filmi de sonra yorumlarım artık...
(sherlock holmes 90 - 28 Ekim 2014 00:36)
once 1956 yapimini sonra 1978 yeniden cekimini ard arda izledim, acilin, anlatacaklarim var:--- spoiler ---ilk filmin sonunda yoldan araba ile gecenleri canhiras uyarmaya calisan dr miles bennell'i ikinci filmin ilk yarisinda tekrar goruyoruz, yine yoldan gecenleri "they're coming, you're next!" diye uyandirmaya calisiyor... ki ayni aktor tarafindan canlandiriliyor hatta, kevin mccarty :). guzel baglanti olmus, aferin...ayrica ilk filmin yonetmeni don siegel'in ikinci filmde matthew ve elizabeth'i havaalanina goturen taksi soforunu oynamasi da guzel... uzaylilarin ele basi da tabi ki leonard nimoy, mr spock! bi de robert duvall'i goruyoruz filmin basinda bi cocuk parkinda, salincakta pis pis siritarak sallanan rahip kiliginda... psikopat midir nedir?ilk filmin uysal karakteri jack bellicec ise uyuzun allahi olmus ikincide pezemenk... yari uzayli yari insan yaratik goruyorlar, karisi nancy canhiras kacmaya calisiyor, bizimki hala burnum kaniyor diye soyleniyor... bu arada nancy cok daha etkin bi rolde, zeki ve dayanikli kadin...ilk filmin en zayif iki tarafi ilginc sekinde en basi ve en sonu idi... yonetmenin tum itirazlarina ragmen studyo tarafindan zorla eklenmis onlar da zaten, malum o zaman oyunun kurallari farkli... hikayenin dr miles bennell'in flashback'i seklinde anlatilmasi ve sonunda insanlari ikna etmesini goz ardi ederseniz yonetmenin aslinda yapmak istedigi seyi daha iyi gorebilirsiniz... hem daha gizemli, hem daha karanlik, hem de daha urkutucu bi hale geliyor ki bence 1978 yapimi bu konuda avatajli olmasina ragmen - yani bu iki noktayi atlatmis olmasina ragmen - genelde ayni hissi veremiyor...ammaa, ikincisi elindeki avantaji, yani hikayeyi istedigi bitirme ozgurlugunu, son dakikada gelisine oyle bi doksana takiyor ki bence hangi filmin daha iyi oldugu konusunda herhangi suphe yok... 1978 yapimi babalar, boyle bi son, hukmen galibiyeti hakediyor... sinema tarihinin en akilda kalici sonlarindan biri... nostaljik takilip 1956 yapimi daha iyi diyenleri de anlayabiliyorum, ama bence karsilastirma sonucu kazanan digeri, hem de knock-out ile!--- spoiler ---2007 yapimi the invasion da bu filmin bi baska yeniden cekimi aslinda... isin ilginci ben ilk onu izlemistim yillar evvel... bu sefer kahramanimiz nicole kidman'nin canladirdigi bi hamfendi, ve ismi de tabi ki carol bennell... ve yancisi ben driscoll... "bennell" ve "driscoll" isimleri bu uc filmin de ana kahramanlarini birbirine baglayan en bariz ip ucu...
(levenspiel - 27 Ocak 2015 01:37)
Yorum Kaynak Link : invasion of the body snatchers