• "bakın filmi bile var.şekerpare"
  • "murat bardakçı ygs'ye tekrar hazırlanıp mekatronik kazanmaya karar vermiş. 10 seneye uyduyu yollamazsam adam değilim diyordu en son."




Facebook Yorumları
  • comment image

    acizlik değildir. profesörler osmanlı döneminde insanların nasıl tırnak kestiklerini de inceleyebilir, nasıl sıçtıklarını da inceleyebilir, genelev kültürünü de inceleyebilir ve incelemelidir. bunları profesörler incelemeyecek de kim inceleyecek? eleştirirken gaza gelip saçmalamamak lazım. ülkeyi teknoloji konusunda eleştirirken tüp geçit, yerli araba gibi konuları kullanmak mantıklı değil, eğitim sisteminden bahset, çocuklarımız neden bilime ilgi duymuyor bunlardan bahset. tüp geçit yapmak, yerli araba yapmaya çalışmak kötü şeyler değil.


    (ceymininberesi - 31 Ağustos 2015 12:39)

  • comment image

    (bkz: kanlı nigar)

    elbette vardı, belki tarz farklıydı... dünyanın en eski mesleği bizde icra edilmiyordu demek için insan olmamak lazım, gerçi insanlığından şüphe duyduğum pek çok canlı var memlekette fakat onların ahlaksızlıkları yanında orospuluk kutsal bir meslek gibi kalıyor...


    (sodyumklorur - 31 Ağustos 2015 12:42)

  • comment image

    tarihçi rıfat bali'ye göre osmanlı'nın son dönemlerinde istanbul, arjantin'in başkenti buenos aires ile beraber dünyanın önde gelen fuhuş merkezlerindendi. bunun sebebi de aşkenaz yahudilerinin doğu avrupa'daki fakir yahudi ailelerinin kızlarını türlü dalavereyle istanbul'a getirip çalıştırmasıydı. biraz uzun bir yazı ama roman tadında hikayeleri var;

    http://www.rifatbali.com/…es/dokumanlar/mahrem3.pdf

    hatta yazının sonunda bu işi yapan yahudilerin adı schindler's list filmindeki gibi sıralanmış. özellikle o piyanist/pezevenk olan kişiyi merak ettim şimdi.

    9-827 david david 31 “ piyanist/pezevenk “

    edit: biraz şöyle bakınca değişik şeyler çıktı. hem uşak hem de pezevenk olmak nedir arkadaş. listedekilerin çoğu çift işte çalışan insanlar.

    9-849 befil lazar namı diğer beron lazar 22 “ uşak/pezevenk “
    9-885 yankel erich 28 “ kunduracı/pezevenk
    9-893 simha sirlomof 30 “ kasap/pezevenk
    9-917 moses avram 33 “ boyacı/pezevenk
    10-131 aaron nahman namı diğer bako 50 “ tuhafiyeci
    9-842 aaron gursh 27 “ kuru gıda/pezevenk “


    (eksibok - 31 Ağustos 2015 12:46)

  • comment image

    araştırılması tuhaf değildir.

    "millet nelerle uğraşıyor, biz nelerle uğraşıyoruz." diyenler yanılıyor. dünyanın her yanında o "nelerle uğraşan" milletlerde tarih konusunda çok spesifik konularda araştırmalar var.

    bilmemkaçıncı yüzyılda falan coğrafyadaki dilencilerin kıyafetleri üzerine araştırma yapan tarihçiler var. tarihçinin işi budur zaten. bir tarihçi uzaya uydu fırlatacak değil, elbette tarihi her açısıyla araştıracak.

    bizdeki bu "millet aya gidiyor, millet insansız uçak-araba yapıyor, biz nelerle uğraşıyoruz." mantığı artık abartı boyuta geldi.

    istiyorlar ki herkes kendi işini bıraksın, tarihçi kansere çare bulsun, sosyal bilimci aya ayak bassın, manyak mısınız oğlum? herkesin bir branşı var. işini yapmayana kız, işini yapana ne kızıyorsun?


    (aias - 31 Ağustos 2015 12:56)

  • comment image

    osmanlı'daki sosyal yaşam hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacak olan sorunsaldır.
    "millet aya gidiyor biz hâlâ bununla uğraşıyoruz" kafasıyla bakmamak lâzım olaya. zira osmanlı'da bir fuhuş sektörünün varlığı/yokluğu bu toplumun sosyal hayatı hakkındaki fikirlerimizi, bildiklerimizi baştan başa değiştirir. tarih yalnızca bir savaşlar ve anlaşmalar silsilesinden ibaret değil. ev eşyaları bile toplumsal yaşamı anlayabilmek açısından önemlidir. bazı osmanlı yurttaşlarının evinde neden kullanılmadığı hâlde saat olduğunu anlamadan osmanlı batılılaşmasını anlayamayız. böyle bu işler.


    (ni dieu ni maitre - 31 Ağustos 2015 13:02)

  • comment image

    gazetenin birinde bir makale okumustum, 20. yuzyilinbaslarinda bir kadin yedi sekiz parlak gence kara carsaf giydirip bohcaci kiligina sokuyor. zengin konaklara satisa!!! goturuyor. bu skandal ortaya cikinca pek cok zengin adam karisini bosuyor.
    her anlamda fuhus yayginmis.


    (yazar sair fikiradami - 31 Ağustos 2015 13:03)

  • comment image

    olmayan sorunsaldır. genelev ya da genelleştirerek söylersek fuhuş bir çok kültürde önemli bir yer teşkil eder.

    merak edenler refik ahmet sevengil'in istanbul nasıl eğleniyordu isimli kitabına bakabilirler. bu kitapta 1453 ve 1927 yılları arasında istanbul'un eğlence kültürüne bakarak, insanların gündelik yaşantıları ve toplum içinde kurmuş oldukları ilişkileri anlatıyor. sevengil 16. yüzyılın sonlarına doğru, yani kanuni'nin son dönemlerinden itibaren fuhuşun mahalle aralarında epeyce yaygın olduğunu belirtiyor.


    (magracer - 31 Ağustos 2015 15:55)

  • comment image

    murat bardakçı ygs'ye tekrar hazırlanıp mekatronik kazanmaya karar vermiş. 10 seneye uyduyu yollamazsam adam değilim diyordu en son.


    (corydoras - 31 Ağustos 2015 16:01)

  • comment image

    çok spekülasyon dönmüş ama fuhşun olmadığı herhangi bir toplum bilmiyoruz neredeyse, bu nokta speküle edilememiş. cariyelik müessesesinin cinsel ihtiyaçları zaten karşılaması yanında, günümüz ığdır usülü bireysel odalıklarda da iş görülüyordu halbuki. osmanlı'nın kültür tarihi üzerine çalışan pek bulunmadığı için belirsizliğini korusa da fuhuş gayet mümkün ve yaygındı ("genelev" derken yürüyen merdivenlerle inilen plazaları, günümüz amsterdam'ındaki devasa mekanları kastediyorsanız yok tabii ki.) osmanlı'nın son dönem entelektüellerinden refik ahmet'in eğlence kültürüne dair bir eseri var örneğin*. refik ahmet'in mustafa nuri paşa, kamil paşa gibi müelliflerden aktararak sunduğu anlatımına göre, köle tüccarları "satılık cariyedir" diye kadınları dolaştırır, erkek müşteriler bu kadınları çok az fiyatla sözde satın alır, odalarına götürür, iş bitince de beğenmedim diye geri verirlerdi (bu ali cengiz oyununu akıl etmek için selçuk parsadan'daki dolandırıcılık zekâsına sahip olmaya gerek de yok hani.) günümüzde retrospektif şekilde yeniden inşa edildiğinin aksine, %100 sünni islam enjektesiyle sofu saadetin doruğunda yaşanan değil, baki'nin dahi eğlenceyi, şarabı övdüğü bir devir bu ("meyhaneler beyt-ül haram/ pîr-i mugan şeyh-ül harem?," yani diyor ki "meyhaneler kâbe, meyhaneci ise harem-i şerife"; bu şimdilerde muhalif bir vekil ağzından çıksa, akp'nin ahlaki panik söylemine* dönüşür.) bu adamlar sadece şiirleriyle metinlerarası zina yapan kişiler değiller. tabii fuhuş mekanlarına ve hayat kadınlarına yapılan baskınlar da mevcut, refik ahmet'in eserinden alıntılarsam:

    "kanuni sultan süleyman'ın son yıllarında (1565), bir gün galata dışında sultangir mahallesi halkı toplanarak kadıya başvurmuş, mahalle sakinlerinden beş kadından şikayet etmişlerdir. bunlar arap fati, narin, giritli nefise, atlı ases diye tanınan kamer ve balatlı yümni kadınlardı. bu kadınlar açıkça fuhuş yapıyorlardı. kadı, şikayet üzerine kadınları çağırtmış, arap fati dışındakiler çağrıya uymuşlardı. mahalle halkından müderris mevlana muhiddin, kâtip mehmet, ilyas, sinan halife ve başka müslümanlar, bu kadınların uygunsuz davranışlarına tanıklık etmişler, kadınların evleri zorla sattırılmış, kendileri şehirden dışarıya sürülmüşlerdi (...) bu denetleme aylarca sürmüş, böylece epey kadın mahallelerden toplanıp hapsedilmişti. oysa ki bunların birçoğuna gönül vermiş nice delikanlılar vardı. sevgililerini elden kaçırmaya razı olmuyorlardı. kadınları hapisten kurtarmak için kendileriyle evlenme isteğinde bulundular. durum padişaha bildirildi. ikinci selim bu gibi kadınlardan evlenenlerin tahliyesini, fakat kendilerinin de kocalarının da istanbul'dan kovulmalarını, böyle kadınlarla evlendikten sonra istanbul'da kalacak olanlar bulunursa bunların da hapsedilmelerini emretti." (sevengil, refik ahmet, 2014, istanbul nasıl eğleniyordu, alfa tarih, istanbul, s:31-33)

    uğraşa rağmen öyle kadınları yakalamakla insan arzuları dizginlenecek değil. istanbul sokakları itü mühendisliği aratacak yere de dönüşse, roma kentinin oyunları bitmez. kol kaslarıyla karpuz patlatan askerler boş zamanlarında ne yapacaklar?. zabıtadan kaçarken damdan düşüp çamaşır ipine de asılı kalsan, şansın tutmayıp yakalansan da salındığında yeniden tertibi kuracak imkan bulunuyor:

    "gerçekte şimdiki kolacı*, ütücü dükkanları gibi istanbul'un dört bir yanında açılan dükkanlarda ücret karşılığı çamaşır yıkamaya başlandığı görülmüş, doğal olarak akla uygun ve yasal sayıldığı için bu yeni ticarete ses çıkarılmamıştır. az bir zaman sonra bu çamaşırcı dükkanlarının iç yüzü kendiliğinden ortaya çıkmış ve mahallelerdeki fahişeleri toplamakla ahlaksızlığın önüne geçildiğini sananların ayakları suya ermiştir. bu dükkanlarda çamaşır yıkayanlar doğal olarak kadınlardı. çamaşırlarını dışarıda ücretle yıkatmak durumunda bulunanlar da yine doğal olarak bekâr erkeklerdi. mahalle aralarında iş yapmaları yasaklanan genel kadınlar, şurada burada, kıyıda bucakta çamaşırcı dükkanı açıp leventlerle ilişki kurmuş, alışverişe girişmişlerdi. çok kez genelevi patronları bu dükkanlarda tezgâhtarlık görevi yapıyor, ellerinin altında her cinsten siparişe göre taze, işinin ustası, becerikli kadınlar bulunuyor, bunlar bazen çamaşır yıkamakla uğraşıyorlar, bazen de yorgunluklarını dev yapılı leventlerin çelik gibi göğüslerinde dinlendiriyorlar, çalışırken de dinlenirken de kazanç ve kârdan vazgeçmiş olmuyorlardı." (sevengil, refik ahmet, 2014, istanbul nasıl eğleniyordu, alfa tarih, istanbul, s:38)

    sadece bunlarla da kısıtlı değil, özellikle de fuhşun ve eğlencenin merkezi eyüp'teki kaymakçı dükkanlarını (kaymağın yanında ne tatlılar sunuluyor dükkanlarda), pereme denilen kayıklara binerek oynaşma imkanlarını unutmamak gerek. sultanın da, askerlerin de bu kadın ve alkol dünyasından uzak olmadıklarını biliyoruz, halkın uzak olmasını beklemek de beyhude (padişah geçerken kadehini meyhane penceresinden kaldırıp, yüksek sesle "aşk-ı şahaneye!" diyen yeniçerilerden, südde-i saadet'te genç bakirelerle alem yaparken kalbi dayanmayan padişahlara*, ateşli alemlerde tüfekle oynarken yanlışlıkla vurulup ölen şehzadelere kadar özel hayat az çok biliniyor, bunun birer kültür tarihi olarak okunması infial yaratacak nitelikte olsa da.) sorun avrupa üzerine yapılan çalışmaların tam da ters istikametinde olarak, osmanlı'da gündelik hayat üzerine çalışmaların neredeyse hiç olmaması. mehrdad kia, raphaela lewis gibi akademisyenler eliyle bazı okumalar mevcut, ama içeride arşivler üzerinden ciddi bir kültür tarihi yazan ve neşreden pek yok. zaten fernand braudel diyordu bir yerlerde, osmanlı tarihi tam bir kör noktadır diye. hanedanın tarihini bir kenara bırakarak yaşadığımız coğrafyada yaşamın geçmişte nasıl olduğuna dair farklı disiplinlerden gelip çalışma yapan halen pek kişi yok.


    (balamir1 - 31 Ağustos 2015 20:15)