Boy A (~ Isimsiz Cocuk) ' Filminin Konusu : Çocukluğunda işlediği bir cinayetin ardından hapishaneden yeni çıkan ve bambaşka bir hayata adım atmak zorunda kalan genç adam Jack rolündeki Garfield, her şeye taptaze bie başlangıç yapmaya hazırlanıyordu. Yeni bir iş, yeni arkadaşlar, yeni bir kız arkadaş...taki geçmişindeki hayaletler onu rahatsız etmek için geri dönene kadar. Acaba Jack, vahşi geçmişinden kurtulabilecek mi? Ya da geçmişindeki büyük hataları gençliğinin trajik sonu mu olacak?
Ödüller :
BAFTA : "BAFTA TV Award-Best Actor"
Berlin Film Festivali : "Prize of the Ecumenical Jury-Panorama"
hakkında hiç birşey bilmediğim ve oyuncularını tanımadığım halde izlemek istediğim ve beğeneceğime emin olduğum film http://www.imdb.com/title/tt1078188/
(aton karimca - 27 Ağustos 2008 11:09)
ikinci şans verilmiş eski suçlu bir delikanlının acıklı hikayesi. gerçek bir dram. müthiş bir oyunculuk. kaçırılmaması gerekenlerden.
(hamlaus - 24 Eylül 2008 13:38)
2008 bafta televizyon odullerinde (bafta degil, tam olarak ne farklari var bilmiyorum gerci) 7 adayliktan 4 odul cikartmis olmasi hasebiyle dikkatimi cekti ve bugun nihayet izleme firsati buldum.eric ailesinin baska sorunlarla cebellesiyor olmasi sebebiyle tamamen kendi basina birakilmistir. hali hazirda okulun da eric'in ilgisini cektigi soylenemez. dalga gecilen ve haylaz olarak adlandirilabilecek bir cocuktur. bir gun okuldan donerken kendisinden yasca buyuk cocuklardan dayak yer ve eve eli yuzu yarali bir sekilde girer. babasi yuzune bile bakma gereksinimi duymadan, annesinin hasta oldugunu ve rahatsiz etmemesi gerektigini soyler. birazcik olsun ilgi bekleyen eric buna ragmen annesine yaklasmaya calisir ama annesinin onu kovmasi neticesinde evle olan tum baglari kopmus olur. en nihayetinde philip ile tanisir. philip kendi ayaklari uzerinde durmayi cok onceden ogrenmis, sokaklarin cocugudur. philip ve eric birbirlerine baglandikca, hayatlarinin hatasini yapmaya dogru kosar adim ilerlerler...cocukken yapilmis olmasi farkettirmeyen bazi hatalar vardir: ornegin birisinin olumune neden olmak veya o kisiyi kasten oldurmek. konumuz aslen bu, cocukken cinayet islemis iki cocuktan birisinin hikayesi. hali hazirda hata yapma sinirini doldurmus olan eric rehabilitasyon sonrasi yeni hayatina baslamaya hazirlandiginda, hayatinin onceden biraktigi gibi olmadigini cok rahat fark edecektir. eric/jack icerideyken hayat onsuz da akmaya devam etmistir. ozellikle kimsesizlik ve ilgiye muhtaclik gibi konularda cok hos nuanslari var filmin. bu bakimdan kendisine sectigi zemin cok uygun. yeni bir yeni arkadas, yeni bocalamalar, yeni hatalar ve hatalardan dersler cikartmak. en nihayetinde belki de hic degismemis oldugunu zannetmeye baslamak.ozellikle jack'in kurallarla sorunlu olmadigi halde disaridan gelen etkiler neticesinde yaptigi seylerden, yaptiktan sonra pisman olmasi cok guzel islenmis. insanlar olarak bizler cevre etmeniyle birlikte, tek basimiza asla yapmaya kalkismayacagimiz seyleri yapabiliyoruz. ozellikle de bunlari yapmamiz gerektigini bildigimiz halde. hani hatalardan ders almak denir ya, bunu kacimiz yapabiliyoruz? belki cocukken evet, hatalardan ders aliyoruz. ornegin elimizi sobaya surup yaktiktan sonra bir daha sobaya dokunmuyoruz. peki, ya buyuyunce? ders alma yetimizi cocuklugumuzda mi unutuyoruz? kimbilir belki de. belki de cevremizde olan biteni fazlasiyla onemsedigimiz icin bu sekle donusuyoruz.jack yeni hayatina basladiginda tek sorunu gecmisi degildir, gecmisten bu gune degin yakalayamadigi duygularda sorundur. zira cocukluktan genclige en atilmamasi gereken sekilde adim atmistir. arada olmasi gereken onca bilgi birikimi jack'te yok. is bu sebeplerden oturu biraz da jack'in bocalamasi. her seye ragmen olaylarin akisina, biraz da cevrenin etkisiyle -ki bu kotu mudur iyi midir?- cok kolay adapte olabilmektedir. iste bu noktada bazi sorular aklimda belirdi. ailelerin en cok cekindigi seylerden birisidir hani kotu arkadas cevresi. arkadas cevrelerinin geneli kotudur ailelere soracak olsaniz. yok onun babasi soyle, yok o cocuk sigara iciyor, yok cok kufur ediyor. en olmadi o cocuk cok kotu gorunuyor annesi hic bakmiyor. ornekler cogaltilabilir rahatlikla. kafama takilan soru ise, jack'in hep kotu ortamlara maruz mu kaldigi yoksa kotu ortamlari biraz da onun insiyatifiyle mi girdigi yonundeydi. insanin kendi ozgur iradesinden bahsedebilmek bazi sartlar altinda gercekten zor. hayatinin uzunca bir suresini rehabilitasyon merkezinde doktorlar esliginde gecirmis birisinin kendi ozgur iradesini kullanabilmesi cok zordur. ozellikle buna vurgu yapan noktalara da dikkat etmek gerekiyor. jack'in yemek secimi buna en iyi orneklerden birisi. istedigi seyi bilemiyor, disaridan bir etkiye maruz kaldiginda ise ne istedigini onemsemeksizin istediginin o olduguna karar veriyor. oldukca uzun sekilde buna ornekler gosterilebilir aslen.sadece filmde degil, yasamakta oldugumuz hayatta da bazi insanlar bu sekilde. zaten tombaladan cikmadigi belli filmin. yarali karakterlerden bolca ihtiva etmekte, her karakterin kendi icinde yuzdugu derin sorunlar var. aslen burada soyle bir durup bakildiginda bu karakterlerden en fazla kendisini ifade etmeye calisanin philip oldugu sonucuna bile varilabilir. ericle cimenlerde uzanmisken soyledigi sozler, kolay kolay birisine anlatilabilecek seyler degil. burada philip'in anlattiklarindan hareketle yapilacak olanlarin aklanmasi ise o kadar kolay degil. hayat gorusu kisiden kisiye degisebilir, buna ragmen bana gore hayat birbirine yaslanmis domino taslarindan olusmaktadir. birisi devrildiginde baska bir yerde bir seyleri muhakkak devirecektir. cok daha derinlere inebilir bu konu. yine de yanlis anlasilmalari onlemek icin (yine mi cevre etkisi?) soylemek istedigim sey philip'in yaptiklarindan oturu bunu yapmaya zorlandigi degil. cevresinin onun boyle olmasinda etkili oldugu. ornegin o mahkeme salonunda oturan insanlardan birisinin philip'in o hale gelmesine tesir etmis olabilecegi.aslen baglamak istedigim yer ikinci sans mevzusu. philip bir sekilde ikinci sansi elde edemiyor. eric ise jack olarak ikinci bir sansi kullanmaya hak kazaniyor terry'nin degimine gore. ne yapilmis olursa olsun ikinci bir sans verilmeli midir insanlara? duygusal ve felsefik acidan filme gore verilmeli. bana sorarsaniz bilemiyorum. vicdanim ve simdiye degin gordugum bazi seyler "evet, verilmeli" diyor. diger yanim ise biraz duygusal davraniyor. sebepsiz yere, daha dogrusu 3-5 kurus icin oldurulmus bir akrabam var. onu oldurene ikinci bir sans verilsin ister miyim diye dusunuyorum? hayir, hic zannetmiyorum. bir insanla oburunu bir tutabilir miyiz? veyahut kimin ikinci bir sansa sahip oldugunu nasil anlariz? filmin tagline'i da bu konuda zaten. "who decides who gets a second chance?" (kimin ikinci bir sansi hak ettigine kim karar veriyor?). ulkemiz bolca aflarin yasandigi bir ulke olunca ve akrabami sebepsiz yere oldureni dusununce herhalde bizim ulkemizde devlet veriyor bu sansi. cok ilginc gercekten.filmin islemeye deger verdigi bir konu az evvel benim hayat felsefemde dile getirdigim kelebek etkisi olarak da adlandirilan mevzu. jack ikinci sansini kullanirken, bir de hayat kurtariyor. kucuk bir kizin hayatini almis olan jack kucuk bir kizin hayatini kurtariyor chris'le birlikte. burasi daha da ilginc zira beraber hayat kurtardigi chris gercegi ogrendiginde jack'e sirtini donenler kervanina katiliyor. filmin deger yargilarimizla oynamayi basardigini soylemek cok ala mumkun bu haliyle.sonuc itibariyle hikayenin tamaminin dramatik kisminin cok guclu olmamasinin sebebi hak etme mevzusundan kaynaklaniyor. alttan alta ikinci sansi hak ediyor gibi soyluyor olsa da bir yandan terry'nin oglu zeb araciligiyla obur olasiligi da dile getiriyor:"bir cani, baba. benim yerime bir cani! umarım cezasını bulur. umarım onu çarmıha gererler! beni duyuyor musun? umarım çürür! umarım çürür." (deerhunter'in cevirisinden alintidir)ayrica yakin zamanlarda izledigim icin midir bilemiyorum ama aklima bolca "ben x" filmi geldi. hatta filmin son sahnesinden sonra yazilar akmaya basladiktan hemen sonra geri sarip "lan, durun bu bir saka" diye jack'in ortaya cikacagini dusundum.derinden etkilemese bile cok ince noktalardan, ozellikle de sinematografik olarak cok basarili bir film. cocuk oyuncularin yonetimi uzun zamandir izlemedigim derecede iyiydi -kucuk kiz haric-. andrew garfield bence cok basarili bir aktor. lions for lambs filminde cok az yer bulabilmisti ama orada dikkatimi cekmisti, bu filmde ortalamanin bayagi uzerinde bir performans sergiliyor.son soz olarak senaryoyu olabilecek en iyi sekilde sunan john crowley (henuz sozlukte kendisinden bahsedilmemis, bahsedilen kisi bir yazar) den soz etmek gerekiyor. son kisma degin oldukca basarili bir sekilde hikayeyi bir arada tutuyor. yalniz son donemecte yalpaliyor ve o ana degin yaptiklarinin gormezden gelinebilecegi basit hatalar yapiyor.her seye ragmen izlenmesi gereken bir hesaplasma filmi. sadece kisinin kendisiyle degil, herkesle.
(entrapmen - 27 Ekim 2008 00:48)
ne kadar pişman olursanız olun, geçmişinizdeki hataların peşinizi asla bırakmayacağını çok sade bir dille anlatan ingiliz filmi.
(seffaf bi hal almis sener sen - 10 Ocak 2009 20:05)
oyunculuk mükemmel, üstüne kurgu da çok iyi olunca insanı ister istemez filme dahil eden, fena koyan filmler kategorisinden.. of ki off.
(chewy - 5 Haziran 2009 04:00)
herkes ikinci bir şansı hakediyor.belki de haketmiyor. bilemiyorum. ikinci şansı tanıyıp tanımama konusunda tereddüt ettiğimiz insanların hepsi jack gibi olsa keşke. yaptığından pişman, bir daha asla aynı hataları yapmamaya kararlı olsa.jack, ilgisiz bir ailenin aslında iyi çocuğudur. başka bir ortamda çok daha farklı olabailecekken, içinde bulunduğu yaşam onu kötülüğe iter. fakat aslında kötülüklerle tanışmasının başlıca müsebbibi arkadaşı philip'tir.ancak philip'i de kötülüğe iten sebepler vardır. hani anne babalarımız hep iyi arkadaşlıklar kurmamızın önemini vurgular. tecrübe ile sabittir çünkü, kötü arkadaşların neye mal olduğu. gerçi olaya philip açısından bakarsak, o da herkes gibi doğuştan kötü değildi muhtemelen. kim doğuştan kötü olabilir ki?ailenin, iyi arkadaşların önemimine dair iç burkan, jack ve küçük philip ile eric'in üstün oyunculuklarıyla bezeli, düşündürücü bir film boy a.filmin konusu ile ilgili olduğunu düşündüğüm bir atasözümüz var. ''adı çıkmış dokuza, inmez sekize.''katil yaftasını yiyip, cezasını çektiği halde; toplum tarafından bennimsenmenin, geçmişin üzerine sünger çekip yeni bir hayata temiz bir başlangıç yapmanın zorluğu anlatılıyor.
(muhabirkedi - 10 Ekim 2009 20:37)
muazzam bir film. sanırım jack ve terry rolleri daha iyi oynanamazdı. bu arada başrol oyuncusu kaliforniya doğumlu andrew garfield 'in süper ingiliz aksanı yaptığını belirtmek lazım. (adamın annesi ingilizmiş beyler dağılın 3 yaşında ingiltereye taşınmış)--- spoiler ---kesinlikle sonu güzel bitmesi gereken filmdi, o çocuk onu hak etmişti. film biteli 10 dakika oluyor ama hala ciğerim sıkışıyor sırf o son sahneden dolayı. affedersiniz ama sikeyim öyle şuursuz aileleri, empati yapmaktan aciz insanları, rezil basını...en güzel sahne jack'in kafası güzel disconun bir köşesinde dans ettiği sahneydi, muazzamdı.--- spoiler ---
(yapcak bisi yok - 1 Şubat 2010 23:51)
bir insanın geçmişini arkada bırakmaya çalışırken, o geçmişin onu bırakmayıp eninde sonunda yakalayabileceğini anlatan güzel bir ada filmi.
(hunterofphoenix - 24 Nisan 2010 20:46)
bir film daha ne kadar güzel olabilir ki?zamanın pek yakınından gelen edit: çok koydu lan
(liriamer - 27 Mayıs 2010 05:16)
anlatacaklarını hafif hafif anlatan ağır film. andrew garfield sakin oyunuyla 'boy a' ve ötesi olup acıdan içimizi kanırtıyor. anglo-amerikan olmanın verdiği aksan avantajını pek güzel kullanan garfield, the imaginarium of doctor parnassus'un en iyi şeyi olan anton rolünde ve the social network'ün eduardo saverin'i olarak da kendini sevdirmişti. şimdilerde taze spider man'imiz olarak arz-ı endam eyleyecek olan bu genç yeteneğin önü açık galiba sinemaseverler. ay, bir ömür gedik edasıyla konuştum, tiksinçim.
(how soon is now - 1 Aralık 2010 20:32)
ölmeden önce izlenmesi gereken bir film.
(zunuduko relkirbet - 2 Şubat 2011 05:05)
geride bıraktığımız hayat asla bir geçmiş değildir.asıl geçmiş gelecektir.
(huzur izlanda - 19 Mart 2011 17:38)
filmin konusu, insanın ikinci bir şansı hak edip etmediğiyle alakalı değil. birine ikinci bir şans verilecekse eğer, buna kimin karar vereceği.--- spoiler ---who decides who gets a second chance ?--- spoiler ---
(borderline cadi - 27 Mart 2011 05:56)
izliyorsun. izledikten sonra şöyle bir kalıyorsun.küfür ettiğin insanları düşüyorsun. neyin, nelere neden olduğunu düşünüyorsun. en çok ilgi çeken kadın tipinin "beyaz balina" olduğunu görüp şaşırıyorsun. iyi niyetli yaptıgın bir şeyin nasıl kıcıgına girip, nelere mal olacağını görüyorsun.sonra düşünüp duruyorsun " peki, ya öyleyse? " diye..bu filmi izlemeyen cidden çok şey kaybeder.hem de öyle böyle değil, baya kaybeder.
(2nd emily 1st winner - 11 Nisan 2011 00:46)
el clasico yerine cnbc-e'de rastlayıp ilgimi çeken ve sonuna kadar seyretmiş olduğum film. ben x zaten çok etkilendiğim bir filmdi, bu filmi de ona benzettim. hikayesi çok etkileyici, daha sonra araştırıp gerçek olaya dayandığını öğrendiğimde dehşete kapıldım açıkçası.--- spoiler ---beni en çok etkileyen sahnesi ise, rüyasında siyah kapişonlu kişilerin gelip jack'i darp edip asmasıydı. ha bir de son sahneler yeterince ciğer sıkıştıran türdendi. ama film bitişinde nedense o vurucu etkiyi hissedemedim. ya bir noktayı atladım filmde, ya da sonu olmamış yani filmin. ikisinden biri. --- spoiler ---
(rokobatu - 21 Nisan 2011 01:08)
hayat bir garip,tv izlemiyorum ben. * hic, sıfır. yıllardır bu boyle. dun gece saat 23'u geciyordu acayım dedim, actım. oyle dolasıyorum. denk geldi, yaptım kahvemi, baktım ingiliz aksanı, takıldım.nasıl guzel bir oyuncululuk, ne kadar samimi ve yalın. sevdim. kurgu da guzel. lakin rahatsız edici bir konu. rahatsız oluyor insan. konu itibari ile zaten dikkat cekecek bir film olurmus, olurmus da; bana kalırsa filmi basarılı yapan sakin ve yalın anlatımı. aksiyonsuz, siddetsiz,oyle bir kerede.bunu yazmamak haksızlık olur ayrıca: andrew garfield sen ne saskın, ne tatlı, ne saf, ne masum bir adamsın. goruntun aynen boyle, ustelik o karaktere ragmen.
(kabak tatlisi - 21 Nisan 2011 13:14)
jonathan trigell isimli yazarın aynı adlı romanından uyarlanan filmdir. film güzel kotarılmış amma, romanın korkunç james bulger cinayetini kullanarak, olaya çocuk katillerin tarafından bakarak tartışmalar yaratıp cukkayı götürme, deveyi hamuduyla, fili mamuduyla yutma amacı gözlerden kaçmamalıdır.--- spoiler ---hayat kurgudan daha garip değil her zaman. boy a'da ıslahevinde intihar eden/linç edilen karakter, gerçek hayatta suç ortağı gibi 8 sene sonra yeni bir kimlikle salıveriliyor. şu an ise çocuk pornosu indirdiği için iki yıllığına hapiste. ayrıca öldürdükleri kişi, kendilerine sataşan yaşıtları bir kız değildi. alışveriş merkezinden planlı bir şekilde kaçırıp işkenceyle öldürdükleri 3 yaşında bir çocuktu.--- spoiler ---böyle bir hadise için ikinci şansa kim mi karar verecek? ben verdim. alın size ikinci şans:şlaaaaaakkk !!! ( ( ( 0 )
(axellennox - 22 Nisan 2011 01:45)
film işleyiş olarak diyalog olarak ağır fakat oyunculuk ve atmosfer olarak insanı tutabiliyor.içerdiği konu ile sonuçlarına bakacak olursak biraz yanlı, yanlı diyorum çünkü ters psikoloji yapmak istenen sadece çocuk ama filmde ölen kızın ailesinden bir kare bile yok.bunlara rağmen andrew garfield/jack karakter konusu olarak izlenmeye değer.
(gray fox - 8 Ocak 2012 18:00)
filmin atmosferi ve agir aksak ilerleyisi etkileyici. ancak tum etkileyicilikler bu kadar. benim gibi diyalogsever birini bile esnetmeyi basaran diyaloglar ve anlamsiz bos sahneler var. --- spoiler ---''ne yaparsaniz yapin, gecmis, aslinda gecmiyor'' mesajini iyi veriyor ancak izleyiciden, jack'e merhamet gostermesini bekliyor bariz sekilde. bunu bu kadar kor goze parmak yapmasalar, belki jack gercekten de merhamet gosterilmesi gereken bir karakterdir. ama ozellikle bunun icin ugras verildigi belli ve bunu fark edince hem filmin o muhtesem atmosferinden kopuyorsunuz, hem de haliyle merhamet gostermiyorsunuz. sonunda, mutlaka icinizde bir burukluk kaliyor, o kesin. daha farkli olsaydi diye dusunuyorsunuz istemsiz sekilde. ancak film bittiginde sadece bitiyor iste. derin bir etki birakmiyor. maksimum 10 dakika sonra jack umrunuzda olmuyor. --- spoiler ---su etkileyici atmosfer ve vasat ustu oyunculuklari goz onune alinca, cok daha iyi bir is cikmamasi icin hicbir sebep yokmus aslinda.
(mikua - 5 Nisan 2014 00:49)
sade, düşündürücü, gösterişten uzak, güzel bir filmdir. filmle ilgili çok hoşuma gitmiş bir durum da şudur:--- spoiler ---filmde esas kızımız (aka beyaz balina) çok güzel bir kız değil, ve lakabından da anlayacağınız üzere kilolu. illa güzel kadın mı olması lazım sinema filminde oynaması için, dünyada sadece güzel insanlar mı aşık oluyor! ben bu olayı çok sevdim, daha doğal olmuş, daha gerçekçi olmuş.--- spoiler ---
(entropia - 4 Haziran 2014 13:30)
Yorum Kaynak Link : boy a