• "nietzsche'yi bir kadın düşmanı olarak okumamızı sağlayan insan"
  • ""kiyamete kadar olmak, dusunmek yasamaktut beni simsiki kollarinda!verecek baska bir mutlulugun yoksaacilarini ver bana.."misralarinin sahibi.."




Facebook Yorumları
  • comment image

    insanlığın hayranı olduğu üç erkeği (ki bu erkekler psikoloji, felsefe ve edebiyat gibi üç dev alanda çok başarılı insanlardır) güzelliğiyle veya seks yoluyla değil, aynen kleopatra gibi zekasıyla ve dil becerileriyle baştan çıkarmış, aslında fotograflarında görüldüğü üzre çok da güzelliğiyle ön planda olmayan ve 35 yaşına kadar da hiçbiriyle cinsel bir yaşantısı olmamış ilgi çekici bir kadın psikanalist.

    françoise giroud tarafından yazılan "lou: özgür bir kadının öyküsü" adlı kitap imge yayınevinden yeni çıkmıştır.


    (passiflora - 23 Ağustos 2007 13:36)

  • comment image

    aralarında 15 yaş olan * ve duvarlarını yıkan rilke'nin, kendisi için

    "gözlerimi çıkar, seni görebilirim / kulaklarımı tıka, seni duyabilirim / ayaklarım olmadan sana kadar yürüyebilirim / dudaklarım olmadan bile seni çağırabilirim / kollarımı kes, seni tutabilirim / bir el gibi yüreğimle kalbimi çıkar al, beynim çarpar / eğer beynimi ateşe verirsen / seni kanımda taşırım"

    dizelerini yazdığı, üstün zeka ve entelektüel birikim sahibi ilginç, özgür [ve de serol teber'in açık radyo'daki 'didik didik freud 6'daki benzetmesiyle "hiç kimseye ait olmamayı, kendisine ait olmayı, bağımsızlığını koruyup aynı anda pek çok erkekle ilişki kurmayı seçen"] bir kadın...


    (kacin kurbagasi - 30 Ekim 2007 18:53)

  • comment image

    nietzsche'nin ağlama sebebi olarak kırbacından şüphe ettiğim, süründürerek öldüren cazibe.

    - hah! o elinizdeki kırbaçla beni korkutacağınızı mı sanıyorsunuz bayan salome?
    + sanmıyorum, eminim! bununla niçe'lerini ağlattım ben...


    (kilometrik pas - 4 Kasım 2007 23:01)

  • comment image

    nietzsche ve rilke’nin aşık olduğu, freud’un yakın dostu olan kadın sevgili ve güzel salome… nietzsche ve paul rée’nin evlenme tekliflerini reddederek entelektüel birlikteliği savundu; asla cinsel birlikteliğin yaşanmadığı bir evlilik yaptı. sadakat’i reddetti, freud’la dostluğu ölene dek sürdü. girdiği her ortamda etkili oldu; yaptığı ve öğrendiği her şey üzerine düşündü ve yazdı.

    rusya’da yaşayan alman asıllı bir ailenin en küçük çocuğudur. babası çar’ın hizmetinde bir generaldi. çok erken yaşta insan ilişkilerine karşı ilgi duymaya başladı. hayalperestti. annesinin göstermek istediği kadın imgesinden uzaktı. kabul törenlerine katılmaktan da bu yüzden kaçınıyordu. annesinin ona tanıttığı tanrı fikride salome’de kişisel bir tanrıya dönüşür. hayallerini anlattığı, konuştuğu, şakalaştığı arkadaş, dost bir tanrıdır onunki. ergenlik döneminde tanrının ortadan kayboluşu diye isimlendirdiği durum ortaya çıkar. onun tanrı imgesi birden bire gerçeklikle örtüşmeyen bir duruma gelir. kendisi bu durumu, ilk çocukluk deneyimini ölüm olayıyla betimler. salome tanrının varlığından kuşku duymuyordu tanrı sadece ölmüştü hepsi bu…

    hayatına giren ilk erkek kendisinden yirmi beş yaş büyük bir rahip olan hendrik gillot’ur. bu ilişki onun gelişimi açısında önemli bir yapı taşıdır. spinoza’yı, leibniz’i, kierkegaard’ı, dostoyevski’yi ondan öğrenir. bazı pazar vaazlerini yazar. on dokuz yaşında ailesine karşı gelerek zürih’e gider. burada teoloji, felsefe ve sanat tarihi okur. yirmi dört yaşındayken “tanrı ile savaşım” adlı ilk romanını yazar. 1882’de italya’ya gider ve burada maldivia von meysenburgu tanır. yalnız yaşayan ve aydın bir yazar olan maldivia, salome için özgür bir hayat sürmenin kadının hakkı ve görevi olduğu düşüncesini simgeler.

    bir süre sonra roma’da nietzsche ile tanışır. aralarında kurulan tinsel ilişki nietzsche tarafından bir evlilik teklifine kadar varır. salome’den olumlu yanıtın gelmemesi ilişkilerinin kesilmesine ve friedrich’in kötü yorumlarına neden olur. “ bu kuru, kirli, kötü kokan maymuncuk, yalancı memeleriyle bir felaket.” yine de nietzsche başlangıçta salome’nin güçlü benlik bilincinden etkilenmiş, biçemini tiksindirici bulsa da bir gün yazmayı öğreneceğini düşünmüştür. nietzsche haklı çıkar. 1890’dan 1934’de kadar salom’e günlük gazetelerde, haftalık dergilerde, yazınsal, felsefik ve psikolojik yayımlarda yüzden fazla makale, öykü, şiir ve kitap konuşması yayımlar. 1885-1931 arasında on dokuz kitabı çıkar. hayat lou’nun felsefesinin temelini oluşturur. geleneklere uymayan bir hayat sürer. paul reey’le evliliğinin bitmesinin ardından carl andreas’la evlenir. güvenli burjuva ortamında bir çok aşk ilişkisi yaşar. bu aşk maceraları içindeki en ilginç olay evli olmasına rağmen ilk cinsel ilişkisini rilke ile yaşamasıdır.

    1903’te berlin’e taşınır. orada tiyatro “frei bühne”yi kuran ve haftalık dergi çıkaran sanatçı ve yazar grubuna katılır. ilk sergiledikleri oyun ibsen’in bir oyunudur. ibsen’in kadın karakterleri salome’yi çok etkiler. bu ilgi ibsen’in kadınları adlı bir eser yayımlayana kadar sürer. psikanalize ilgi duyan salome viyana’da freud ile tanışır. freud’un onu desteklemesi ve onurlandırması salome’yi cesaretlendirir. psikanalizde en çok ilgisini çeken konu narsisizmdir. özneyle uğraşmayı özel tutkusu olarak niteler. çalışmalarını dergilerde yayımlar.

    salome’nin en tanınmış ve en özgün yapımı “erotik”tir. erkek ve kadın arasındaki aşk üzerine yazılan dört makaleden oluşur. aşk bir erkeğe yada kadına yönelik değildir.ona göre erotik sevgi içinde biz, sandığımız gibi başkasıyla dolu değilizdir. kendimizle, kendi durumumuzla doluyuzdur. biz başkasına değil kendimize sarılıyoruzdur. aşk kendi ölümüne çabalar. aşk bu amaçtan vazgeçerse, gerçekleşmemiş bir çaba olarak yaşar. salome için sadakat, özgürlüğü engelleyerek aşkın kendisini yok etmesinde önemli rol oynar. “kadınların düşünceleri kalplerinden doğar” gibi kimi ifadeleri onun hemcinsleriyle arasına mesafe koyduğunu gösterir.

    evlilik, sevginin katilidir; evli eşler “birbirleri için önemsizdirler”. sevgi, arkadaşlığın bayağı alt sıralarındadır; arkadaşlık, sevgiye ve daha da kötüsü cinselliğe dönüşerek yok olma riskinden korunmalıdır, çünkü “bedensel tutkudan ruhsal sempatiye giden yol yoktur, ama ikinciden birinciye gidilebilir” her iki yolda da salome’den bir tek şiir düşer insan aklına

    kıyamete kadar olmak, düşünmek, yaşamak
    tut beni sımsıkı kollarında
    verecek başka mutluluğun yoksa,
    acılarını ver bana…


    (electraforever - 26 Şubat 2008 11:07)

  • comment image

    nietzsche, freud, rilke gibi unlu isimlerle kırıstırmıs, hicbirisiyle tam anlamıyla ciddi bir ilişki kurmayarak süründürmüş, erkekleri sadece kişisel gelişimi icin kullanmış,(oldukca da guzelmiş) bir kadın tam bir femme fatale


    (caldera - 9 Nisan 2000 23:36)

  • comment image

    anlatıla gelmiştir ki; bir akşam rilke ile kavga eder ve ondan çok uzak bir yerlere gecenin yarısında bir at arabasıyla gider. fakat gideceği yere vardığında adamı çok özlediğinin farkına varır, içindeki bu özlem duygusu ile ne yapacağını şaşırır ve bu duyguyu alt edebilmek için rilke'nin ona yazdığı eski bir mektubu yer.


    (laos - 6 Kasım 2002 11:43)

  • comment image

    *

    ''1861 yılında st. petersburg'da doğan lou andreas salome; uzun sütun bacakları, dar kalçaları, ceylan gözleri, hokka burnu, bal dudakları ve uzun sarı saçları ile ırkının tüm özelliklerini kusursuzca bir arada bulunduran bir güzellik abidesi olarak biliniyordu. ancak, bu güzellik abidesinin; ölümünden sonra, hakkında farklı dillerde sayısız araştırma yapılmasının, güncesinin, mektuplarının ve eserlerinin didik didik incelenmesinin nedeni, bu duru güzelliği değil. yaşadığı çağın oldukça ilerisinde bir özgürlük anlayışına sahip olan bu kadın; şöhretini, saygın bir psikanalist olmasına ya da bir yazar olarak alman dilinde vermiş olduğu sayısız eserlere de borçlu değil. lou andreas salome, tarih sayfalarında bugüne kadar rastlayabileceğiniz gelmiş geçmiş en entrikacı kadınlardan biri. lou; ruhundaki dişi ve erkek bileşenlerin kusursuz birlikteliği, zengin hayal gücünün beslediği ustaca yalanları, erkek egemen bir çağda özgürlük tutkusunu bir kamçı gibi kullanabilme yetisi ve "hastalıklı" iffet duygusu ile dönemin önde gelen düşünürlerini ve sanatçılarını baştan çıkaran bir tanrıça'ydı. kadın kısmını tam olarak çözmenin hâlâ hiçbir ölümlüye nasip olmadığı günümüzde, lou'nun hayat hikâyesi, gardınızı indirdiğiniz anda cesur bir kadının başınıza neler açabileceğine dair iyi bir referans noktası olabilir. iyi de kimdir bu kadın, kimleri neden ve nasıl baştan çıkarmıştır?

    soğuk bir kış günü, albay gustav salome ve louise salome'un beş erkek çocuktan sonraki tek kızı olarak dünyaya gelen lou andreas salome; yıllar içinde, kilisenin egemenliği altında geçen bir döneme, "tanrı'nın var olmamasının imkânsız olduğu kadar, benim de böyle bir dogmaya inanmam imkânsız." diyerek damgasını vuran cesur bir genç kıza dönüşür. giyim kuşam, aşk meşk, çoluk çocuk gibi genlerin, eğitim sisteminin, sosyal çevrenin sınırlandığı kadınlık tanımını hiçe sayan bu sıra dışı genç kızın; felsefe, metazifik, din, edebiyat, psikoloji gibi alanları keşfetme derdi ve bedeninin zihninin ötesine geçmesine asla izin vermemek gibi bir saplantısı vardır. 36 yaşındaki ilk evliliğine kadar özenle koruduğu iddia edilen bekâretini, ilgi duyduğu alanlarda kendini geliştirmesine yardımcı olacak ünlü erkekleri serseme çevirmek için kullandığı söylenir. lou, kişisel gelişimi ve entelektüel birikimi için; nietzsche, freud ve rilke'yi zehir gibi zekâsıyla baştan çıkarmış, ihtiyacı olanı aldığına inandığı anda da; psikoloji, felsefe ve edebiyat alanındaki bu üç duayeni terk etmiştir.

    hayatına giren ilk erkek, kendinden 25 yaş büyük, hollandalı protestan papazı heinrich gillot'dur. gillot, lou'yu; dinler tarihi, felsefe, metafizik alanlarında çalıştıran; port royal, pascal, spinoza, voltaire, kierkegaard, dostoyevski'nin eserleriyle tanıştıran isimdir. gillot'un evlenme teklifine cevap vermeden önce, vaftiz töreni ile kiliseye bağlılığını ilan ettirmek istediğini söylen lou; gillot'u sevince boğmuştur. oysa genç kız, evlilikten kaçmak için kadın öğrencileri kabul eden ilk üniversite olan zürih üniversitesine gizlice kayıt yaptırmış, pasaport alabilmesi için gerekli vaftiz belgesini de bu sinsi oyunuyla elde etmiştir.

    üniversitede yıllarında, 1848 yılındaki devrim hareketine bağlı bir idealist olan malwida von meysenbug'un himayesi altına girerek, malwida'nın yakın dostu nietzsche ve öğrencisi paul ree ile tanışır. akşamüstleri yaptıkları uzun yürüyüşlerdeki felsefik konuşmaları, genç ree'nin bu iri mavi gözlü genç kıza aşkını ilan etmesine neden olur. lou, bu genç adama; aşkına karşılık veremeyeceğini ama en büyük idealinin, üç odalı bir evde iki erkekle yaşayarak, tabuları yıkmak ve tarihe geçmek olduğunu açıklar. genç kadın, bu üçlü yaşam düşüncesiyle, çoğunluğun ideal bir yaşam olarak nitelendirdiği evlilik kavramın tutsağı olmayacağını haykırmak istemektedir. lou'yu kaybetmek istemeyen ree, sevdiği kızın bu idealini gerçekleştirebilmesi için, hocası nietzsche ile lou'nun yakınlaşmasına göz yumar.

    o dönemde 37 yaşında olan tarihin en karamsar filozofu, insanoğlunun büyük acılara sürükleyen zevklerden uzak durması gerektiğini savunan öğretilerden kurtulmaya çalışıyor, geç de olsa hayatında ilk defa mutluluğu arıyordur. nietzche, kendisi ile tanışmak için yanıp tutuşan bu güzel rus kızına, roma'da geçen birkaç günün sonunda evlenme teklif eder. lou, bu teklifi kabul etmez ama nietzsche'nin yeni bir dinin kahramanı hâline geleceğine tüm kalbiyle inandığını söyleyerek, ünlü düşünürün aklını başından alır. nietzsche "â-ş-i-k-t-i-r" ve lou'nun üçlü yaşam idealine boyun eğmiştir. bu üçlü yaşam döneminde, lou'nun 19 kitabı basılır; günlük gazetelerde, haftalık dergilerde felsefik ve psikolojik yayımlarda. ayrıca; yüzlerce makalesi, öykü ve şiirleri yayımlanır. başlarda bu büyük ustanın ilgisinden hoşlanan lou, şöhret rüzgârını arkasına alınca; nietzsche'nin yazılarını eleştirmesine tahammül edemez hâle gelir ve ünlü düşünürü terk eder. zaten yaşamının son yıllarında frengi hastalığı ile boğuşan eski sevgilinin vefatının ardından, "ona hayrandım ama onu hiç sevmedim." diyecektir.

    hayatına paul ree ile devam eden lou'nun eserleri, sosyologların ve bilim adamlarının da dikkatini çekmeye başlar. yazılarında, sadakatin, kişilerin özgürlüğü engelleyerek aşkın kendisini yok etmesinin neden olduğunu iddia eden genç kadın; carl andreas adındaki bilim adamıyla ilişkisini kabullenemeyen ree'yi terk eder. lou, carl andreas ile evlenirken; ree'nin cesedi, inn nehrinde bulunur. ree'nin ahini alan bilim adamı da, bir süre sonra, politikacı georg ledebour için terk edilir. ledebour da, avrupa'nın en büyük lirik şairlerinden rainer rilke için!

    21 yaşındaki rilke, kendinden 15 yaş büyük sevgilisi için el yazısını bile değiştirecek kadar aşk sarhoşudur. lou ise, bağımsızlığını tehdit etmeyen bu adam uğruna, o güne kadar sağlam bir zırh ile koruduğu bekâretinden vazgeçer. ancak, inişli çıkışlı ilişkilerinin kendisinin daha az üretmesine neden olurken; rilke'nin yaratıcılığına katkı sağladığını fark edince, sevdiği adamı terk eder. yıllar sonra rilke, unutamadığı bu kadını ölüm döşeğinde son defa görmek istediğinde; "anılara sonsuza dek sağdığım; erkeklere değil!" cevabını alacaktır. rilke ile ayrıldıktan hemen sonra, dönemin ünlü nöroloji uzmanı zemek ile bir ilişki yaşayan lou; iki kere hamile kalmasına rağmen, özgürlüğünü kısıtlayacağına inandığını her iki bebeğini de anne karnında kazara (?) kaybederken; 11 yıllık bu ilişkisini de zemek'in evlilik ısrarı üzerinde bitirmesi, hiç de şaşırtıcı olmaz.

    50 yaşında psikanalize ilgi duymaya başlayan lou, büyük usta freud'a, kendisiyle tanışmak istediğine dair mektuplar yazar ve 1912 yılında yakaladığı bu şansı iyi kullanır. doğallığı ve birikimiyle büyülediği freud ile çalışmaya başladığında, öne sürdüğü fikirleriyle sadece bu büyük ismin değil, geniş kitlelerin de beğenisini toplar. özellikle narsizim konusunda, ustasına bile karşı koyduğu cesur betimlemeleriyle hayranlık uyandırır. freud'un desteğiyle, ünlü bir psikanalist olarak yeni bir hayata başlar. lou, freud'un genç öğrencileri ile yaşadığı aşk ilişkilerini saklamazken; freud, aralarında her zaman tertemiz bir ilişki olduğunu iddia etmiştir. ikilinin 25 yıl boyunca süren mesleki konularda mektuplaşmaları, lou'nun mesleki gelişimine büyük katkı sağlarken; freud, lou'nun ölümünden sonra, "ona duyduğum aşkı ve hayranlığı söylemiş olmayı isterdim." itirafında bulunmuştur.

    76. yaş gününden birkaç gün önce uykusunda vefat eden lou andreas salome, "insanı dinden imandan çıkaran kadınlar" diye sınıflandırdıklarımızdan biriydi. kimilerimize göre hayatını özgürce yaşan bir kadın kimilerimize göre dahi bir erkek avcısı. "onu hiç öptüm mü hatırlamıyorum." dediği adamın, uğrunda "nietzsche ağladığında" adlı başyapıtı yazdığı bir baş belası. sakın yanlış anlamayın; niyetim yeni heyecanlara yelken açtığınız sıcak yaz günlerinde keyfinizi kaçırmak değil elbette. sadece ne istediğini bilen, tuttuğunu koparan, bağımsız, güçlü, akıllı, cesur kadınların çekim alanına girmeye çalışırken iyi düşünün derim; zira lou andreas salome türünün ilk ve tek örneği olmayabilir!''


    (nickime baktiginin farkinda misin - 16 Aralık 2013 12:36)

  • comment image

    bu kırbaçlı teyzemiz, entelektüel birikimi için nietzsche, freud ve rilke ile beraber olmuş, hepsinin bilgilerini muhtemelen birbirine çarpıp, aynı kaba koyup eritmiş, sonra da hepsini süründürerek hayatlarından çıkıp gitmiş bir modeldir, düşman başına diyor saygılarımızı iletiyoruz...
    tabi friedrich nietzscheye asıl sıyırtan bu değildir, salome sadece üzerine tuz biber olmuştur diğerinin, asıl öldürücü darbe için (bkz: cosima wagner) / (bkz: cosima liszt)


    (tatei matinyeri - 15 Eylül 2004 21:23)

  • comment image

    "kiyamete kadar olmak, dusunmek yasamak
    tut beni simsiki kollarinda!
    verecek baska bir mutlulugun yoksa
    acilarini ver bana.."

    misralarinin sahibi..


    (hezarfenn - 13 Eylül 2005 18:03)

Yorum Kaynak Link : lou andreas-salome