What Ever Happened to Baby Jane? (~ Küçük Bebege Ne Oldu?) ' Filminin Konusu : Tekerlekli sandalyeye mahkum olarak yaşayan 1930 ların süper starı Blanch Huston (Joan Crawford) ile eski çocuk yıldız, deli kızkardeşi Jane Huston(Bette Davis) yıkılmaya yüz tutmuş malikhanelerinde, oyunculuk anlamında birbirlerini lime lime ederek bir Hollywood Grand Guignol destanı anlatıyorlar. Boynuz kulağı geçer misali sonradan oyuncu olarak eski çocuk yıldız kardeşinin şöhretini gölgeleyen, onu kenara iten, bütün ilgiyi üzerine çekerek, şöhretin doruğuna çıkan Blanche geçirdiği bir kaza sonucu sakat kalır. Hikaye Blanche ı sakat bırakan o kazanın üzerine kurulur.Görünürde birbirlerinden nefred eden, bu iki kızkardeş gerçekten birbirlerini öldürecek kadar işi ileri götürecekler mi ? Yeniden şöhrete dönüşün hayalini kuran, planlar yapan, eski elbiseleri ile evin içinde salınan kızkardeşini ölesiye kıskanan alkolik, deli Jane mi ? yoksa masumiyetin sembolü kapalı kutu Blanch mı suçlu... izleyip görelim.
Feud(2017)(8,6-14002)
All About Eve(1950)(8,3-105178)
The Little Foxes(1941)(8,2-8981)
Mildred Pierce(1945)(8,0-19736)
Now, Voyager(1942)(8,0-13242)
Whatever Happened to Baby Jane: Bette and Joan: Blind Ambition(2006)(8,0-22)
Mr. Skeffington(1944)(7,8-4796)
The Letter(1940)(7,7-10147)
Dark Victory(1939)(7,6-8869)
Jezebel(1938)(7,6-10468)
Hush...Hush, Sweet Charlotte(1964)(7,6-11235)
Dead Ringer(1964)(7,4-4040)
(bkz: baby jane)
(pissed - 22 Mart 2007 14:20)
2 saatten uzun olmasına rağmen temposunu asla düşürmemesi ve gerilimi her an yüksek tutmasından dolayı göz kırpmadan izlenecek bir filmdir. --- spoiler ---özellikle blache 'ın sonunda yaptığı itiraf tüyleri diken diken eder.--- spoiler ---iyiyle kötü birbirine karışır. nitekim konu her insanın karanlık bir tarafının bulunduğuna bağlanır.
(sheen - 21 Ocak 2008 19:21)
insana nefreti anlatan bir basyapit...
(hssasu - 23 Haziran 2008 13:00)
robert aldrichin 1963 yapimi siyah beyaz filmi. su anda basrol oyuncularinin telefuzu kimse icin birsey ifade etmese de zamaninda buyuk bir ihtimalle infial yaratmistir. birbirlerine olesiye dusman bette davis ve joan crawford un ayni filmde hemde sevgi-nefret iliskisi icindeki iki kardesi canlandirmalari o yillar icin buyuk bir olaymis. ozellikle crawford hakkinda kamuoyunda cok zalim ve kotu kalpli bir insan oldugu yonunde soylentiler dolasmaktaymis. film kucuk yasta une kavusmus jane ve yillar sonra sohretini kardesine kaptirmis blanche in hikayesini anlatir. (bkz: hillary and jackie)aralarinda tuhaf bir bag bulunan buna ragmen birbirlerinden olesiye nefret eden iki kardesin hayati janein sizofrenik hezeyanlari ile insani hasta eden bir gerilime donusur. miseryi urkutucu bulanlara bu filmi denemelerini siddetle tavsiye ederim. ozellikle iki yasli kadinin birbirleriyle olesiye giristikleri mucadele bambaskadir. sirf kumsal sahnesinde bette davis'i izlemek icin bile bin kere izlenir.
(insidious - 16 Haziran 2002 00:53)
50 sene sonra kurgu masasına yatırsan 30 dakkası atılacak bir film. neden mi? tanım olsun diye. bak bene biyo: filmin sonuna kadar "allahından bul hain karı! orosbu! kahbe!" diye çekirdek kabuklarını tüpürdüğünüz kişi kim? baby jane hudson. öbürsü kim acıdığın? sakat kardeş blanche. ona çok üzülüyoz. hem sakat. hem kötürüm. hem elektrikli sandalyeye mahkum. hem iyi kalpli. hem de mazlum. kuş besliyor kafeste. artı öbürsü sarışın. yani kötü. bizim sakat esmer. yani iyi. sarı çiyan napıyor? yemek vermiyor, aç bırakıyor ablasını. telefonun fişini çekiyor. sonra kuşunu öldürüyor falan. bütün mikroplukları yapıyor. fakat ta en sonunda anlıyoz ki meğersem gerçek orospu baby jane değil ablası blanche'ymiş. o ne yılanmış o! o ne filçeymiş o! hayatı zehir etmiş kızkardeşine. elleriyle ördüğü kişisel trajedisine yok yere ortak etmiş zavallımı. oldboy'daki gibi yani. ona hak veriyorkene bir anda öbürsüne hak veriyon. blanche meğersem bok etmiş, sikmiş atmış her şeyi. kibirli amcık. sikişmiş orospu. geberiyor kumsalda. zerre üzüldüysem ibineyim. baby jane'e üzüldüm ben. yazık. sen sonuna kadar izliyon filmi mesela. ve diyon ki vay kancık. vay kaltak. kumsaldaykene ölmeden önce son nefesiyle konuşuyor blanche. ve o itirafı yapıyor. "gerçek orospu karı benim" diyor. "hayatını siktim senin" diyor. şeytanın tohumuymuş yani. kancık değil amcıkmış! öyle bir efekt bu. çok hoş bir film. üzerinde çalışılmış bir pozisyon.
(trip - 7 Eylül 2008 19:56)
1-2 gün önce izlediğim çok doyurucu enfes film... hele bir oyunculuklar var ki....... b. davis one man show yapıyor zaten..... j. crawford mükemmel.... siyah beyaz görünütler insanı ayrı bi ürkütüyor...... tavsiye edilecek 2 saati geçen süresine karşın şarap gibi kana karışan film.......
(pam - 21 Ocak 2009 09:15)
belki merak eden vardır.music and words by frank devolarranged by chris langdoni've written a letter to daddyhis address is heaven above.i've written "dear daddy, we miss youand wish you were with us to love."instead of a stamp i put kisses,the postman said, "that's best to do."i've written this letter to daddy,saying, "i love you."
(sinameki09 - 12 Mart 2009 23:08)
bu film acaba persona'yı etkilemiş midir? yahut bergman bu filmi izlemiş ve sonra bişeylerden esinlenmiş midir? bunu bilemiyorum mesele de değil zaten, sadece aklıma geldi. bir gerilim klasiği olarak selamlanır; ve fakat işin ilginci filmin aynı zamanda klasik amerikan sineması formunda da olmasıdır. yani biçim olarak da film klasiktir. tabi atmosferi ve çarpan sonuyla bu açıdan farklılaşır. nedir yani? uzun gibi gelir ama bittiğinde vay be ne taşaklı filmmiş dersin. peki nasıl? gerer ama eğlendirir. ya kim? imdb castliste bak. niçin? eben. filmle ilgili kutlukhan kutlu'nun kült filmler kitapçığında bette davis-joan crawford arasındaki rekabeti ve film setinde yaşananlar vs. bulunur, okunası bi yazıdır.
(monochrome - 16 Ağustos 2009 00:11)
bu filmle aynı yıl çekilen kutsal kitap to kill a mockingbird renkli olacakken, klasikten şaşmayalım ya siyah beyaz olsun diye çekilmesini görüp; o dönemler eskiydi yaa, tabi klasik amerikan sineması olacak demek mantıksız biraz. kaldı ki the innocents gibi bi film de çekilmiş o dönem. tabi hitchcock değilseniz o ayrı, yıl fark etmiyor ona.ayrıca filmin asıl esprisi, ortada bi hesaplaşma dönerken; birbirlerine köpek gibi bağlı olmaları. yani kardeşlik bağından da öte bu. zorunluluklar var ve klostrofobisini sonuna dek götürmesinin nedeni de bu filmin. brilliant harbiden!
(monochrome - 16 Ağustos 2009 00:42)
daha iyisi şam'da kayısı bir kombinasyon için büyrünüüüz:http://www.youtube.com/watch?v=xfayb9zl8be
(grizabella - 12 Ocak 2010 01:12)
o dönemdeki imajlarının tam tersine bette davis'in kötü, joan crawford'un iyiyi oynadıkları film. çok çok iyi bir roman uyarlaması.
(ruprect - 25 Mayıs 2010 16:44)
benim diyen* günümüz gerilim filmlerini mektebe gönderen aşmış gerilim eseri. gerilimine dayanamayıp mini-dizi şeklinde izleyebildiğim. sonunda vay vay vay ki ne vay serhat dedirtip çifte kavuran
(uzun house efendi - 6 Aralık 2010 05:40)
çok güzel bir filmdir. adı özellikle güzeldir bana kalırsa. çevirecek olsam, "ever"ı bi' bastırırdım. türkçe'de şöyle desek ancak keser gibi: "baby jane'in başına artık ne geldiyse".
(cries and whispers - 17 Ağustos 2011 22:59)
eğer bir hatam yoksa şöyle bir çekim hatası olan film:jane hudson'ın gazeteye verdiği ilana geri dönen piyanist ile jane hudson arasında geçen telefon konuşmasında piyanist adam adresi sormuyor, zaten görüşmeye gazeteden kestiği ilana bakıp adresi bularak geliyor. ama gazete ilanında adres yazmıyor gibi geliyor bana. "ho 5 6259" adresse telefon numarası nerede, telefon numarasıysa adres nerede?http://i45.tinypic.com/2sdoo.png
(our boys didint du dort - 10 Temmuz 2012 12:37)
söylenti şudur ki, film çekilirken gerçekten de joan crawford ve bette davis birbirinden nefret ederlermiş. bu yüzden robert aldrich bu rollere onları seçmiş.
(mccormick - 26 Mayıs 2004 09:39)
joan crawford ve bette davis in birbirlerine olan nefreti cekimlere de büyük ölcüde yansimisdir ki bir kucakta tasima sahnesi söz konusuyken taşınıcak olan (hangisi hatırlamıyorum) ceplerine taş doldurmustur.
(lady in the radiator - 16 Temmuz 2004 19:54)
kucuk yaslarda izlenildiginde korku filmi gibi akilda kaldiysa da tekrar izlenildiginde korkudan cok o zamana gore yapilmis en iyi gerilim filmlerinden biridir .*
(asfaltina - 23 Kasım 2004 12:31)
(bkz: camp)(bkz: wyrd sisters)
(lancome x - 18 Mart 2005 11:10)
filmin muhteşemliğinin yanı sıra başrol oyuncularının birbirlerine yaptıkları ve hakkında söyledikleri de harikadır.* prodüksiyon sırasında bette davis sette mutlaka bir coca cola makinesi olmasını şart koşmuştur. içeceğinden değil joan crawford'un kocası pepsi'nin yönetim kurulunda olduğundan.* filmin bir sahnesinde rol gereği bette davis joan crawford'un kafasını tekmeler. bette metod oyunculuğunu konuşturur, crawford'un kafasına 6 dikiş atılır.* yine rol gereği bette'nin joan'ı taşıması gerekmektedir. joan elbisesinin ceplerine o kadar çok taş doldurur ki bette belini sakatlar. * bette davis'in joan crawford ile ilgili yorumları da unutulmaz. bette alev alsa üstüne işemem dediği joan için ayrıca o mgm'in lassie hariç bütün erkek starlarıyla yattı da demiştir. yıllar sonra kendisine joan crawford'un ölüm haberi geldiğindeyse "asla bir ölünün arkasından kötü konuşmam. joan crawford öldü, iyi" demekle yetinmiştir.
(saruman - 31 Mayıs 2005 22:32)
acaip basarili bir oyunculuk vardir bu filmde. basarili bir gerilim filmidir ve uzun bi film olmasina ragmen basindan bi turlu kalkamazsiniz.*
(kudra - 11 Kasım 2005 22:14)
Yorum Kaynak Link : what ever happened to baby jane