• "manavda satilan meyve sebzelerin kokeni.. bitki borsasi."
  • "durum, state.."
  • "pencereme vurmayın, ödüm patlayabilir;dokunmayın, vücudum boşluğa kayabilir... necip fazıl kısakürek"
  • "yasnmine hamdan'ın muhteşem parçasıdır.dinledikçe daha çok çeker insanı kendine"
  • "(bkz: yasmine hamdan)(bkz: only lovers left alive)(bkz: tanca)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir yasmine hamdan şarkısıdır.

    i adore you
    and if a day passes without sight of you
    i forget you
    but why this time i envisioned you
    the absence awakens the craving , and from the heart
    the night is long and the day passes in the heart

    oh fragility of my heart
    the separation makes me ache
    i have no solution
    i have no solution
    my heart only loves once
    my heart only loves once


    (gliondel - 16 Nisan 2014 20:40)

  • comment image

    "hâl; insanın iradesi dışında bir anda kalbine gelen ve beraberinde kalbe rızâ, tefviz ve benzeri vasıfları getirip yerleştiren durumdur. insan o anda halinde ve vaktinde saflığa erişmiş olur. ama bu hâl daimi
    olmayıp bir süre sonra değişir."


    (benolanben - 13 Aralık 2016 11:28)

  • comment image

    manevi yolculuk (bkz: seyr-i süluk) esnasında yolcu pek çok farklı hal yaşar. bu haller parayla pulla elde edilebilecek cinsten değildir. yolculuğun en güzel yanlarından birisidir haller, ancak hallerin güzelliğine kapılıp ana hedeften de şaşmamak gerekir.

    hale kapılmayı şöyle misallendirmeye çalışalım;

    güzel bir karadeniz gezisine çıktığımızı düşünelim. yol boyunca pek çok güzel manzaralarla karşılaşacağımız şüphe götürmeyen bir gerçektir. ancak kimisi yolun başında gördüğü bir göl manzarasına öyle hayran kalıyor ki, "siz devam edin ben bu gölü seyredeceğim, doyamıyorum" diyor. kimisi başka bir manzaraya kaptırıyor kendisini. kimileri de yola devam ediyor ve turu tamamlıyorlar. manzaraların güzelliğine kapılanlar, yolun devamındaki tüm güzelliklerden mahrum kalıyorlar. üstelik yolculuğun sonunda kendilerini bekleyen sürprizi de kaçırıyorlar.

    haller, yolculuğa devam edebilmemiz için teşvik primi gibidir. moral ve motivasyon sağlar. ve yolun sonunda bizi beklediği vaadedilen o büyük sürprize olan inancımızı canlı tutarlar. ancak hallere kapılıp yolculuktan vazgeçersek, hem yolun devamındaki pek çok manzarayı kaçırırız hem de yolun sonundaki büyük sürprizi kaçırırız.

    peki nedir bu haller?

    halleri teorik olarak anlatmak mümkün. fakat bu, "yüzmek nasıl birşey?" sorusuna vereceğimiz cevap kadar yavan olacaktır. "yüzmeden anlayamazsın" demek daha gerçekçi bir cevap olacaktır. muzun tadını tarif etmek ne kadar mümkünse, halleri tarif etmek de o kadar mümkündür. haller ancak yolculuğa başlayan ve yolda olan kişi tarafından tadılarak anlaşılabilir. gülün kokusunu nasıl anlatsın koklayan? koklamayan nereden bilsin gülün kokusunu?

    peki hallerin nasıl birşey olduğunu tatmamış bir insan benim bu yazımı okusa ne anlar? hiçbir şey.

    bakın mevlana'mız halleri hiç yaşamamış bir kişinin halleri anlayamayacağı hususunda neler söylüyor:

    ana karnındaki çocuğa birisi deseydi ki: "dışarda pek düzgün, pek hoş bir dünya var. enine boyuna geniş, kutlu bir yeryüzü var. orada nice nimetler, nice sayısız yiyecekler var. dağlar, denizler, çöller, bostanlar, bağlar, bahçeler, çayırlıklar, çimenlikler var. çok yüksek ve ışıklarla dolu aydınlık bir gökyüzü, güneş, ay, yıldızlar ve süha yıldızı var. güneyden, kuzeyden, doğudan, batıdan rüzgarlar esiyor. bağlar bahçeler gelinler gibi süslenmiş, sanki düğünler yapılıyor. dünyanın şaşılacak güzellikleri, acayip halleri dille anlatılamaz ki... sen ana rahminde, o karanlık yerde sıkıntılar ve mihnetler içindesin. ey çocuk! sen, o daracık işkence yerinde çarmıha gerilmiş, kan emmektesin. hapse düşmüşsün, pislikler ve eziyetler içindesin". çocuk kendi haline bakar, durumu gereği bir şikayette bulunmaz ve söylenen bu sözleri inkar ederdi, bu haberlere inanmazdı. "bu söyledikleriniz olmayacak şeylerdir. siz çocuk kandırıyorsunuz, beni aldatıyorsunuz" derdi. çünkü kör bir kimse dahi, dünyanın bu kadar güzel ve süslü olduğundan habersizdir. o körün, yahut ana rahmindeki çocuğun anlayışı anlatılana benzer birşey görmediği için, inkara sapıyordu. böyle güzel şeylerin olacağına akıl erdiremiyordu. işte dünyadaki insanların çoğu da böyledir. ilahi abdalların, yani yaşayan velilerin sözlerini, onların mana aleminden getirdikleri haberleri inkar ederler. hak abdalı, onlara; "bu dünya pek karanlık, pek dar bir kuyu gibidir. bu dünyanın ötesinde ise kokusuz ve renksiz pek hoş bir dünya vardır" der.

    (mevlana, mesnevi, şefik can çevirisi, ötüken yayınları, cilt 3-4, beyit 55)

    düştüğün şüphe kuyusunda yusuf gibisin. dostun hayali de sanki bir iptir. sen o ipe sıkıca tutunup çıkarsan kendini yücelerde, göklerin üstünde bulursun.

    (mevlana, divan-ı kebir'den seçmeler, şefik can çevirisi, ötüken yayınları, cilt 1, beyit 75)

    "hep birlikte allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. ve allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da o'nun lütfu ile kardeş oldunuz ve ateşli bir uçurumun kenarında iken sizi ondan nasıl korudu. bu şekilde allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız."

    (muhammed esed, kur'an mesajı, ali imran suresi, 103. ayet)


    (olmedenonceolmeyecalisanbedevi - 22 Temmuz 2017 08:11)

Yorum Kaynak Link : hal