Vikram Vedha ' Filminin Konusu : Vikram Vedha is a movie starring Vijay Sethupathi, Madhavan, and Varalaxmi Sarathkumar. Vikram, a no-nonsense police officer, accompanied by Simon, his partner, is on the hunt to capture Vedha, a smuggler and a murderer. Vedha tries...
Aruvi(2017)(8,9-7750)
Ratsasan(2018)(8,9-8567)
96(2018)(8,9-9279)
Anbe Sivam(2003)(8,8-12931)
Nayakan(1987)(8,8-13087)
Thani Oruvan(2015)(8,5-13624)
Dhuruvangal Pathinaaru(2016)(8,5-8417)
Soodhu Kavvum(2013)(8,4-7242)
Theeran Adhigaaram Ondru(2017)(8,3-6241)
Jigarthanda(2014)(8,3-8425)
Anniyan(2005)(8,2-11483)
Chekka Chivantha Vaanam(2018)(7,5-4038)
düne kadar hemingway idi. hatta bugün bir dakika evveline kadar. artık askerliğin bitişinin müjdecisi. bu arada förü, biliyorum ben kitabın orijinal adını, atlama lütfen sazan gibi! evet, artık bitti meyve veremeyen nöbet ağaçlığım.
(arvo - 14 Mayıs 2007 17:21)
(bkz: çanlar kimin için çaliyor)
(portakal - 12 Eylül 2002 00:54)
(bkz: a farewell to arms)
(mikado - 18 Aralık 2003 22:08)
kızılderililerde bu olay, savaş baltalarının gömülmesi sonucudur.
(roland the knight - 18 Aralık 2003 23:32)
remzi jöntürk ve erdoğan tünaş'ın senaryosunu birlikte yazdıkları 1976 yapımı remzi jöntürk filmi. başrollerde kadir inanır, perihan savaş, hikmet taşdemir, ülkü ülker, baki tamer, alev altın ve tuncer necmioğlu yer alıyor. namlı bir kabadayının (inanır) genç öğretmen sevgilisine duyduğu büyük aşk nedeniyle silahlara ve kabadayı yaşantısına veda etme çabalarını konu alan, carlito's way'e benzer noktaları bulunan (bu film daha önce çekilmiştir), dövüş sahnelerinin amatörlüğüne karşın ilgi çekici bir yerli filmdir.
(sanver - 26 Ekim 2013 14:50)
(bkz: for whom the bell tolls)
(continuum transfunctioner - 20 Ocak 2004 18:49)
silahhane sorumlusu askerin teskere aldığı zaman gidip son bir kere, temizlik ve bakımını yaptığı silahlara bakıp hatıralarını aklına getirmesi ve ardından o sevimsiz demir yığınlarına da el sallayarak veda etmesi.ayrıca (bkz: ernest hemingway)
(robinbook - 28 Ocak 2004 21:56)
her ne kadar başyapıt olarak kabul edilse de benim hoşuma gitmedi, beğenmedim açıkçası. bir savaş romanına göre fazla durağan geldi bana. hatta bitirmekte zorlandım diyebilirim. sade bir dili var ama kesinlikle akıcı değil bence. kitaptan aklımda kalanlar tenente ve son bölümdeki isviçre tasvirleri. gidip isviçrede yaşayası geliyor insanın.
(mal bulmus magribi - 25 Ekim 2017 01:11)
bu romanda, milano'daki san siro stadyumu'nun da bulundugu bolgeyi, birinci dunya savasi yillarinda, at yarislarinin yapildigi bir hipodrom olarak tanimlar ernest hemingway
(cielo grigio - 22 Kasım 2017 16:24)
içtenlikten son derece uzak, olaylarin paldır küldür sıralanmasıyla, inandırıcılığını kaybetmiş, dürüst ve acımasız yazılmasıyla takdir etsem de vasat bir kitaptır, tabi bu benim fikrim.hatta klasiklerin içinde en az çekilir bulduğum kitap diyebilirim.yazarın aynı paragrafta başka kelime yokmuşçasına, aynı kelimeleri tekrar tekrar kullanması çekilmi y o r!bana en çok batan diyaloglardaki detay eksikliği, aynı zamanda savaşın akıcı anlattığı söylense de, savaşın insanların ruh hali üzerinde etkisini göstermekte yetersiz kalmış olması.ve beni bitiren karakterleri...karakterleri konuşursam,henry, asker ana karakterimiz bu adamı başta umursamaz biri olarak karşımıza çıkıyor, yaşantısı son derecede rezil ( yine bana göre), aynı zamanda kendinden başka kimse umrunda değil adeta bir ıssız adam filan ama noluyorsa başlarda sadece ihtiyaçlarını karşılamak için bir fırsat olarak gördüğü kadına aşık oluyor kayak filan bile yapıyorlar.catharine barkley; savaş sırasında çalışan hastabakıcılardan biri, sevgi dolu saf bir kadın karakteriyle sunulması tam bir fecaat. kendine ait hiç bir fikri yok.gerçek olamayacak kadar akılsız.hele henry ile olan diyaloglarında kullandığı cümleler...tam alıntılayamayacağım ama şöyle bir şey diyor; ben senin her istediğini yerine getiriceğim sen de başka hiç bir kızı istemeyeceksin.nasıl bi yazar karakterine böyle bir cümle kurdurabilir ki? hemingway de karakteri gibi mantıktan oldukça uzak, bence.tatlı sözlere kolayca kanan hatta kanmak için hazırda bekleyen bir kadın görüyoruz, hayatını bir anda henry’e adıyor, onun için her şeyi yapabileceğini söylüyor. zaten hikayede catharine’in birey olarak varolduğu da söylenemez. onu sadece henry’nin arzularını karşılamaya çalışırken hasta yatağının başında beklerken, onunla yaşama niyetinden başka ve açıkçası bana kalırsa hayatta kalmak için gereğinden fazla salak bir karakter olarak görüyoruz.yani kitapta sürekli neden sorusunun altı boş kalıyor, yetmezmiş gibi savaşı umudu umutsuzluğu anlatıyor denmez mi... bu kitap için bolca iyi yorum yazılmış; savaşı yaşattığı, sevgi paylaşımı olduğu filan söylenmiş. iki insan birbirinde sevgi arıyormuş da yaşama sevinciymiş de. benim aklım almadı okurken, kanım dondu. bu kadar güzelliği nasıl görebildiniz gerçekten? belki ben yanlış anladım ama hiç sanmıyorum...günün birinde olur da sinirlerime hakim olarak kitabı tekrar okursam burayı bir güncelleyebilirim.
(chekhov - 22 Kasım 2017 17:18)
Yorum Kaynak Link : silahlara veda