football manager oyununda başkanın sahip olduğu özelliklerden bir tanesi tabi 1-20 arasında değişiyor, başkanın zırt pırt müdahale etmesi veya etmemesi ya da başka bir deyişle "başkanın duruma el koyması" sıklığı buna bağlı. bu az olursa kaymak gibi bi başkan olabilir, yaptığına ettiğine çok karışmaz hele yanında bir de patience ın 20 lere yaklaşması durumunda tadından yenmez.

interference yüksek olan bir başkan kulübe bakmaksızın sana 950k bütçe verir ama yıldız transfer bekliyorum senden diyerek daha dakika 1 gol 1 yapar. yani bu tip başkanlarla keşfedilmemiş gençlere yönelmek zordur. ama bunun yanında cart diye bir adam alabilir senden habersiz.

hemen bir kaç başkanın interf. özelliğine bakalım:

roman abramovich(chelsea): 13 (fm 2007 de 18 di yamulmuyosam)
massimo moratti (internazionale):16
silvio berlusconi (milan):19
roman calderon (real madrid) :10
joan laporta (barcelona):8
peter hill-wood (arsenal):4
david gill (mufc) : 3
aziz yıldırım(fenerbahce):19
özhan canaydin (galatasaray):4

buradan da anlıyoruz zaten, soyle asagı yukarı oyuna genelleme yapmak mümkün (burada laporta istisna 09 da 16-17 olabilir o da) eğer transfer dedikoduları gerçek hayatta başkandan dönüyosa ona falan soruluyosa ve "başkan şu adamı getirir" inancı olan başkanların yüksek. genelde bu yüksekse patience da azdır.

(thewarlord - 30 Temmuz 2008 03:21)

buz hokeyinde cezasi 2 dakika olan kusurlu hareket.
karsi takimdan paksiz bir oyuncuyu tutarak, onunde durup board ile arasina alarak, sopasi ile cekerek vs oynamasini engelleme durumunda ceza gelir.

(partizan - 7 Ocak 2003 23:18)

aynı zamanda bir prison break bölümü.

(meth - 1 Ağustos 2011 19:42)

(bkz: fabry perot interferometresi)

(stormbringer - 10 Eylül 2003 20:49)

uluslararası ilişkiler terimi olarak, bir ülkenin içişlerine karışmak anlamına gelir.

(guru - 18 Ocak 2004 00:06)

thom yorke'un tomorrow's modern boxes albümünün en dikkat çeken şarkılarından biri. diğer parçalara göre daha sade bir altyapıyla bay yorke'un sakin vokalinin hoş birlikteliği. yarın bir gün konserde piyanosuyla beraber çalıp söylerse daha da güzel olacaktır muhtemelen.

sözleri de şu şekildedir büyük ihtimalle:

we stare into each other's eyes
like jackdaws, like ravens
the ground may open up and swallow us
ın an instant
an instant

but ı don't have the right
to interfere
to interfere
ı don't have the right
to interfere
to interfere

ın the future, we will change our numbers
and lose contact
ın the future, leaves will turn brown
when we want them

and ı don't have the right
to interfere
to interfere
ı don't have the right
to interfere
to interfere
ı don't have the right
to interfere
to interfere

(olaganustu yeteneksiz sair - 6 Aralık 2014 12:21)

(bkz: mudahale)

(rom - 27 Haziran 2004 04:29)

thom yorke'un en son çıkardığı tomorrow's modern boxes albümünden; su gibi, yumuşak ve akıcı bir parça

(bkz: polyfauna)

(owlman - 4 Temmuz 2015 04:25)

çeviribilimde girişim kavramına karşılık gelir. kaynak (çevirinin yapıldığı) dile aşırı bağlı kalma isteği sonucu oluşur. yaygın olarak "çeviri kokuyor" gibi yorumlarla kendini ele verir. çeviribilimsel yaklaşıma göre çevirmenin bilgi eksikliğinden dolayı yanlış çeviri yapması bu kategoriye girmez. bu yaklaşıma göre kavramı kaynak dilde çok iyi anlamış olmak ancak hedef dile aktarırken anlamı tam olarak yansıtacak bir kavram kalıbı bulamayıp yadırganan kullanımlara yönelmek girişim olarak nitelendirilebilir. girişim dili zenginleştirmek adına bilinçli olarak da yapılabilir bu çevirmen tercihidir ancak kullanmış olduğu kavram karşılığı hedef kültürde( örneğin türkçe'de) benimsenmezse yine de başarısız bir girişim olarak görülür.

(que sorpresa - 30 Kasım 2004 02:01)

enterferans, giri$im.
cep telefonlarinin monitörleri titretmesi, sokaktan gecen kamyonun radyoyu cizirdatmasi olayi^*.

(yasinko - 19 Kasım 2001 21:44)