Çıkış Tarihi     : 06 Ocak 2015 Salı, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Aksiyon,Macera,Fantazi
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Capital Arts Entertainment , Universal 1440 Entertainment
Yönetmen       : Mike Elliott (IMDB)
Senarist          : Michael D. Weiss (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Victor Webster (IMDB)(ekşi), Ellen Hollman (IMDB)(ekşi), Will Kemp (IMDB)(ekşi), Barry Bostwick (IMDB)(ekşi), Rutger Hauer (IMDB)(ekşi), Michael Biehn (IMDB), M. Emmet Walsh (IMDB)(ekşi), Royce Gracie (IMDB), Leigh Gill (IMDB), Esmé Bianco (IMDB), Eve Torres (IMDB), Brandon Hardesty (IMDB), Rodger Halston (IMDB), Grant Elliott (IMDB), Lou Ferrigno (IMDB), Don 'The Dragon' Wilson (IMDB), Roy Nelson (IMDB), Antonio Silva (IMDB), Stephen Dunlevy (IMDB), Lindsay May Heathcote (IMDB), Joshua Rubin (IMDB), Ioan Andrei Ionescu (IMDB), Radu Iacoban (IMDB), Cowboy Elliott (IMDB), Mike Elliott (IMDB), Corneliu Ulici (IMDB), George Remes (IMDB), Adi Handac (IMDB), Valentin Vasilescu (IMDB), Ian Whyte (IMDB), Danielle Elise Fischer (IMDB)

The Scorpion King: The Lost Throne (~ Akrep Kral 4: Güç Pesinde) ' Filminin Konusu :
Mathayus (Victor Webster) Akkadlı bir savaşçıdır ve El Murad'a bağlıdır. Kral Zakkour onu ve en güvendiği arkadaşı Drazen'i önemli bir göreve gönderir. Ancak burada Drazen tarafından oyuna getirilir. Ölümden dönen Mathayus Drazen'i bulup intikamını almak, ayrıca antik çağlardan kalma büyük bir gücü açığa çıkarmaya çalışan kötü güçleri durdurmak zorundadır. Bu yolda ona Valina (Ellen Hollman) ve babası yardımcı olacaktır.


  • "şahsi fikrimce ilki ile beraber playstation konsol serilerine çıkmış en iyi oyundur. harita tasarımı yok, hikaye yok diyen adamlar bi zahmet bok yesin ölsün."
  • "dodging simulator.vur, bekle, yuvarlan, tekrar et."
  • "chancellor wellager: - the queen brought peace...to this land and to her king. a peace so deep...it was like...the dark..."




Facebook Yorumları
  • comment image

    oyundaki ilk ölüşünüzde this is dark souls diye bi trophy veriyor. oyuncuyla böyle taşak geçilir mi lan. şimdi bu trophy' nin güzel bi yanı var ki; diğer bütün trophy' leri alıp sadece bunu almamayı başarmaya kasacak manyakları vardır bu oyunun, yakında görebiliriz. bu olayı yapmayı başarabilen ruh hastalarının dünyada yapamayacağı iş yoktur muhtemelen. millete eziyet etmek için iyi düşünmüş yapımcılar. afferin.


    (ritu vs asas - 11 Mart 2014 22:00)

  • comment image

    ne yazık ki hala ve hala şu from software' ın yaptığı ibneliği savunanlar var.

    burda from' un yaptığı şey oyunun grafiklerini kısması değil. yapacağın projede kendine bi hedef koyarsın ama her zaman o hedefe ulaşamayabilirsin. mesela watch_dogs' da olan şey bu. adamlar yapmak istedikleri grafik seviyesini optimize olarak çalıştırmayı beceremeyip kısmışlar o oyunda. bu dark souls 2 ' de ise olay from' un milletin gözünün içine baka baka yalan söylemesi.

    bir oyunun final sürümünün teknik açıdan hangi seviyede olacağı oyun çıkışından minimum 3-4 ay önce belli olur. çıkışa doğru son aylar beta testlerle ve hata temizlemekle geçer. hatta oyun çıkmadan 1 ay öncesinde tamamen gold olur ve baskıya yollanır. şimdi durum böyleyken bu from' daki sahtekarlar çıkıştan 2-3 hafta öncesine kadar hala oyunun o güzel halini göstererek oyunumuz böyle diye reklam yapıyorlardı. bu apaçık yalan söylemektir, sahtekarlıktır ve bunun savunulacak bi yönü yoktur.

    bugün bu olayı "aman canım ne önemi var, zaten dark souls' da grafik önemli değildir" diyerek kabullenirsen ve daha da ötesine geçip savunmaya kalkarsan, yarın diğer bütün firmalar da bu çakallığa yönelir, ondan sonra da buyrun cenaze namazına, geçmiş olsun.


    (ritu vs asas - 14 Nisan 2014 01:00)

  • comment image

    daha karakter yaratma ekranına gelmeden; uçurumdan düşerek, goblin saldırısına uğrayarak, üzerime troll düşerek ve hatta karakter yaratılan odadaki ablaya yanlışlıkla vurduğum için çorba kepçesiyle dövülerek ölme deneyimleri yaşadığım über oyun.


    (kek yapan erkek - 26 Nisan 2014 13:06)

  • comment image

    şahsi fikrimce ilki ile beraber playstation konsol serilerine çıkmış en iyi oyundur.

    harita tasarımı yok, hikaye yok diyen adamlar bi zahmet bok yesin ölsün.


    (r e d n e c k - 8 Ağustos 2014 01:26)

  • comment image

    genel kanının aksine nedense bana ilk oyundan daha zor geldi. oyunda ilerleyip takım taklavatı dizdikten sonra yine kolaylaşıyor ama özellikle başlarda elimde adam gibi silah ve kalkan yokken pursuer, 3 sentinel bossu ve diğer bazı kısımlarda baya bi zorladı. oyunun bazı kısımlarında biraz ucuz zorluğa kaçılmış. üzerinize 5-6 düşman birden geldiği olabiliyor. demon's da da ilk dark da da böyle bişey yoktu. oyunun combat dinamikleri gereği maksimum 2 düşman gelmeli üzerinize, ondan sonrası ucuz zorluk oluyor.

    önceki oyunlara göre bence en büyük farklılık silahlar arası farklılığın çok daha arttırılmış olması. ilk oyunda istediğin silahı kullan, tek belirleyici fark saldırıdaki hız farkı oluyordu. bunda ise poise ve agility aşırı önem kazanmış. ilk oyunumu baştan sonra mace ve greatsword kullanarak bitirdim, sonra başka karakter açıp ufak kılıç kullanayım dedim hızlı olsun diye ama silahtaki poise düşüklüğünden dolayı ağzıma sıçtılar. bu poise saldırırken düşman hareketlerini interrupt etmeye yarıyor ve bu şekilde oynamaya alışıp düşük poise lı bi silaha geçince düşman kolay kolay interrupt olmadığı için tecavüze yelteniyor. ilk oyundaki güzelim biricik yarim longsword' uma alışamadım bu yüzden. bu olaydaki belirginliğin arttırılmış olması alışması zor gelse de iyi olmuş. farklılık iyidir.

    ayrıca ng+ da düşmanların farklılaşması da iyi olmuş. her taraf phantom dolu ve bazı yerlerde normalde olduğundan daha fazla düşman var. bu şekilde zorlayıcılığının korunması iyi olmuş. önceki oyunlarda bütün itemleri dizilmiş bi karakterle ng+ a geçince hiçbir zorlayıcılığı olmuyordu, çok kolaydı. bunda denge biraz daha iyi olmuş.

    yani genel olarak solo oynamak için belki oynanış stillerine göre farklılık gösterebilir ama benim sürekli kalkanın arkasına saklanarak yaptığım pısırık ve defansif oynanış tarzıma göre kesinlikle bu ilk dark souls' dan daha zor bi oyun. bi de bu kalkanla oynamaya alışmış biri olarak kalkansız ve ofansif oynanışı zorunlu kılacak olan bloodborne' da ne bok yiyeceğimi merak etmekteyim. bekleyelim görelim.


    (ritu vs asas - 5 Kasım 2014 09:35)

  • comment image

    madem o kadar oynadık bari seriye bu oyunla yeni başlayacaklar için dikkat edilecek hususlar konusunda bişeyler yazarak kafaları tamamen karıştırmaya çalışacağım dikkat:

    *-* bir souls oyunu oynuyorsanız bilmeniz gereken ilk şey; ne olursa olsun bol bol öleceğinizdir ve üzerinize giyeceğiniz armorun bu konudaki size katkısı minimum seviyededir. öyle "en güçlü armoru giydim, upgrade' leri de dayadım, bana bişey olmaz" gibi şeylerin bu oyunda yeri yok. çıplak da dolaşsanız full upgrade li en güçlü armoru da giyseniz yine kolay ölüyosunuz yine kolay ölüyosunuz. aradaki fark çok minimize. diğer oyunlardaki gibi değil yani. onun için upgrade malzemelerini harcamak için her zaman silahlara öncelik verin ve giyeceğiniz armor seçiminde de tipi hangisi güzel geliyorsa onu giyin. armoru daha yüksek olacak diye kasmaya gerek yok, çok bişey farketmiyor. armor seçiminde zaten armor değerinden daha çok poise değeri önemli. ama büyücü oynayacaksanız bazı armor parçaları bazı önemli özellikler ekleyebiliyor. büyü slotu sayısını arttırma, yapılabilen büyü sayısını arttırma falan gibi. onlara dikkat etmek lazım.

    *-* silah seçiminde damage haricinde dikkat edilecek hususlar: silahın poise değeri, saldırı hızı, saldırı tipi, saldırı menzili ve hareket seti. bunları açmak lazım tabi.

    saldırı hızının ve menzilinin açıklanacak bi tarafı yok, saldırı tipi ise; silahların slash-thrust veya strike gibi saldırı tipleri oluyor. bu saldırı tiplerinin bazıları bazı düşmanlara daha etkiliyken bazı düşmanlara çok daha etkisiz olabiliyor. yani mesela elinizde biri slash diğeri strike vuran 2 silah var ve damage değerleri farklı. bu silahlardan damage değeri yüksek olan her düşmana daha yüksek damage verecek diye bişey yok. bazılarına slash daha işe yarar bazıları strike. bana bu oyunda ortalama olarak herkese en yüksek damage i veren tip strike gibi geldi. özellikle zırhlı düşmanları sikertmek için birebir.

    onun haricinde en önemli olayımız poise. bu poise kavramını bi açayım çünkü oyunu uzun süreler oynayan birçok kişinin bile bunun ne olduğu hakkında bi fikri yok oyun anlatmadığı için. oyunda bütün oyuncuların ve düşmanların aynen stamina barı gibi kendi kendine sürekli regenerate olan bi poise barı var. bu gizli bi bar ve oyuncuya ekranda gösterilmiyor. karakter ekranınızda defans bölümündeki poise değeriniz kaçsa o barınız o kadar uzun demektir. oyundaki bütün düşmanlarda var bu gizli değer.

    aynı zamanda silahların da bi poise damage değeri var. siz bir silahla düşmana saldırınca sizin poise atak değerinize göre düşmanın gizli poise barı azalıyor ve o bar sıfırlanınca düşman interrupt oluyor. ne kadar yüksek poise damage vereceğiniz kullandığınız silaha ve normal atak mı yoksa heavy atak mı yaptığınıza göre değişiyor. bunu health' i yüksek bi düşmana önce bi dagger la, daha sonra da bi greatsword ile saldırarak aradaki farkı gözlemleyebilirsiniz. dagger la saldırırken düşman hiç siklemez sizi ve vurmaya devam eder ama greatsword ile kodum mu direk poise barı sıfırlandığından interrupt olur ve kramp girmiş bülbül gibi kalır karşınızda saldırıya açık bi şekilde.

    silah konusunda son olarak hareket seti olayının da anlaşılmayacak bi tarafı yok. her silahı farklı bi şekilde sallayarak kullanıyor karakterimiz. kimisini dikey sallayıp sadece bir düşmana vuruyor ama dar mekanlarda dilahı duvarlara çarptırmadan düşmana vurabilmeyi sağlıyor, kimini ise yatay sallayıp etrafındaki herkese vuruyor falan filan. test ederek hangisinin size daha uygun olduğunu görebilirsiniz.

    *-* dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konu ise; diğer souls oyunlarında olmayıp bu oyun ile hayatımıza giren agility statı. ne işe yarıyor bu agility? en önemli olayı düşman saldırı anında siz roll yaparak yuvarlanıp kaçarken ki "invisibility frame" denen damage yemeden kaçabileceğiniz aralığı belirliyor. eğer agility' niz düşükse düşman tam saldırırken roll yaparak aşırı hassas olmanız lazım. olması gerekenden 1 milisaniye erken veya geç roll yaparsanız kaçamıyorsunuz ve yine de damage i yiyorsunuz. işte agility bu darbe yemeden roll yapabileceğiniz aralığı genişletiyor ve işiniz baya bi kolaylaştırıyor.

    agility' nin diğer bi faydası ise karakterin genel tepki süresini kısaltmak. saldırı yaptıktan sonra geri toparlanma süresi ve estus flask gibi itemleri kullanma süresi gibi şeyleri daha atik bi şekilde yapabilmeyi sağlıyor. mesela agility düşükse kılıcı bi sallıyorsunuz, tekrar hamle yapabilmek için biraz süre geçmesi gerekiyor. o arada düşman size saldırırsa mecbur yiyorsunuz damage' i. ama yüksek agility' de kılıcı sallayıp zart diye roll yaparak hemen kaçabiliyorsunuz. çok hızlı ve atik oluyor karakter. güzel bişey.

    defanstaki servet çetin hantallığında olmak istemiyorsanız adaptability statına en az bi 20-25 puan verin. yoksa çok sığır oluyor karakter.

    lan daha yazacağım çok şey vardı da yoruldum amk, artık sonra ekleriz.


    (ritu vs asas - 13 Kasım 2014 09:42)

  • comment image

    bunun 2. dlc' sinde fume knight diye allahsız kitapsız orospu çocuğu bi boss var, bunca yıllık oyunculuk kariyerimde kendimi bu ibnenin karşısında kaldığım kadar yetersiz hissetmemiştim. aslında hareketleri belli, öldürmesi kolay gibi geliyor ama canı ve damage' i çok yüksek olduğundan en küçük bi hatada akıtıyor pekmezini. kaç saattir uğraştırdı amk, rahat bi 30-35 kere denemişimdir. ama koreografi olarak güzeldi dövüş, sevdim lavuğu.

    genel olarak dlc' lerdeki bosslar çok daha zor olmuş normal oyuna göre. orijinal halini gözüm kapalı tokatladığım smelter demon' ın burdaki mavi hali bile uğraştırdı biraz.

    ayrıca bu souls serisini oynamamış olanlar cidden çok şey kaçırıyor. şu oyundaki başarı ve tatmin duygusunun 10' da 1' ini verebilen başka bi oyun yok. fume knight' ı öldürdükten sonra monitöre karşı ettiğim küfürlerin ve kalkıp, yatağa uzanıp, oohh yesss diyerek birkaç dakka sırıtarak yatmanın tadı bambaşka. diğer oyunlarla alınamayacak bir his.


    (ritu vs asas - 19 Kasım 2014 20:32)

  • comment image

    120 saat oynayıp, level 219 olduktan sonra bitirdiğim oyun. pure melee karakter (yalnız kılıç kalkan) ile oyuna başlayıp, undead crypt'te bayağı zorlanmama mütevellit, yeter ulan deyip, default faith ve attunement statlarımı soul farming ile 50-50'e çektikten sonra oyun çerez kıvamı aldı. darklurker'a kadar +7 lightning ile infuse ettiğim protective chime'ı kullanırken, darklurker'ı yendikten sonra dragon chime'ı +5 lightning ile infuse ederek yoluma devam ettim. iki chime arasındaki güç farkı yaklaşık %30 gibi. ama casting time'lar (büyü zamanı) yaklaşık 1.5-2 katı. attunement'teki 3 slotu great lightning spear ve diğer 5 slotu lightning spear'a ayırıp (toplamda 18 great lightning ve 30 lightning spear) düşmanları elektrik manyağı da yaptım. örnek vermek gerekirse, dragon chime ile dragon shrine'daki giant knight'ları 2 great lightning veya 3 lightning spear ile devirebiliyordum. zaten ancient dragon'a giden yol oldukça çetrefilli olduğundan, gide gele ayaklar toynak gibi oldu. bu esnada ancient dragon'un da saldırı kalıplarını öğrenmiş oldum.

    ancient dragon'u yaklaşık 25 denemeden sonra yendiğimi itiraf etmeliyim. çok zor bir boss ama en zorlandığım boss değil. oyunu kendim keşfetmeyi sevdiğim için, internette nasıl yenileceğine dair kaynakları da bilerek okumadım/izlemedim. ben lightning spear kullanarak yendim ama büyücü değilseniz bile sorun yok. çünkü oyunun başlarında bulduğum kendinden lightning infused short bow'u biraz upgrade ettikten sonra fire arrow ile de ancient dragon'a saldırdım, lightning spear ile hemen hemen aynı hasarı verdi. poison arrow için aynı şeyi söyleyemeceğim, zira etkisi fire arrow'dan bayağı düşüktü. ilk olarak eldeki tüm kılıç, zırh ve kalkanları çıkarın ki, hızlı koşabilesiniz. ayrıca fire resistant (ateşe dirençli) bir kıyafet giyin. bende saint's set vardı. yoksa, jester's set de iş görür. life'ınızı ve ateş direncinizi arttıracak yüzük takmayı ihmal etmeyin. keza bazen alevler öldürmeyebilir. ben de boss fight'ı bir sefer aleve maruz kalarak kazandım. allahtan ölmedim. çift estus flask ile depoyu fulledim ve yola devam ettim.

    boss fight başlar başlamaz, ancient dragon'a göre saat 11 yönüne doğru (sol ön ayağının 2-3 metre önüne doğru) koşun. sonra saldırın. hava saldırısı yapmak için kanatlarını çırpmaya başladığında, arkanıza dragon'u alacak şekilde koşun, ta ki alevlerin size kadar gelmediğine emin olana kadar. sonra tekrar çok hızlı bir şekilde koşarak dragon'un ön sol ayağının 2-3 metre önüne gelin. dikkat edilmesi gereken başka bir şey, boynuna çok yaklaşmayın yoksa, fiziksel tecavüze uğrayabilirsiniz. bu döngüye ancient dragon'u öldürene kadar devam edin.

    ilk 15 denememde dragon'un arkasına koşarak kaçmaya çalıştım. dragon havaya kalktığı zaman, zemini geriye çekilerek aleve boğuyor. bu şekilde siz ne kadar dragon'un arkasına koşarsanız koşun, alevlerin içinde kalıyorsunuz. aynı şekilde ileri koştuğunuzda alevden kaçabiliyorsunuz. fakat havalandığı esnada dragon'u göremediğiniz için, kör gibi dövüşüyorsunuz. ben de bu sebepten çok geç uyandım. bence bosş fight'in en büyük trick'i (ipucu) bu. aman ha diyeyim asla denemeyin.

    benim en zorlandığım earthen peak boss'u "mytha, the baneful queen"di. boss fight arena'daki zehirli suyu tahliye etmem gerektiğini anlamış olmama rağmen, bir türlü nasıl yapabileceğimi bulamadığım için (yel değirmeni hiç aklıma gelmedi, çok basitmiş) , zehirli suda dövüşmek zorunda kaldım. ayrıca summon sign da suyun içinde kalmış (oyunu bitirdikten sonra okudum), görmediğim için phantom da çağıramadım. gerçekten inanılmaza yakın zorluktaydı. sadece 2-3 gün karakterimi boss fight'teki zehire dayanıklı hale getirebilmek için geliştirdim, estus flask aradım, çiçek böcek topladım. melee karakterimi evrimleştirme fikri zaten bu sayede ilk olarak aklıma girmişti.

    velhasıl oynadığım en iyi oyun.

    yanlış anlaşılmasın, dark souls hakkındaki düşüncelerim de şöyleydi:
    (bkz: #44478920)
    (bkz: #44805149)

    dark souls farklıydı. yepyeni bir felsefe sunarken, eksikleri vardı. ds2'de bu eksiklikler giderildi, üzerine iyileştirmeler yapıldı. evet, dark souls olmadan asla dark souls 2 olmayacaktı ama şunu da hatırlayalım. back to the future çok iyi bir film ama back to the future 2 ondan daha iyi. üstüne koyarak gitti. dark souls 2 de aynen böyle.

    not: platform ps3.


    (doktor civan bey - 26 Ocak 2015 14:41)

Yorum Kaynak Link : dark souls 2