• "başıma bir şey gelmeyecekse diziyi beğendim."
  • "amaçsızca ve düşünmeden ağlamak istiyorum sadece.ümmetin zorlu zamanlarından birini izlerken günümüzü düşünüyorum. zorluk benzer, acı benzer.yardım et ya rab."




Facebook Yorumları
  • comment image

    trt 1'de baslayacak dizi. kanalin politikası geregi bu yil icinde tarihi dizilere onem verilecek. seddülbahir 32 saat dizisi simdilik 4 bölüm uzerinden cekilecek. eger dizi istenen reytingleri yakalarsa devami gelecek.

    seddülbahir 32 saat dizisi konu olarak canakkale savasinda seddülbahir’de meydana gelen meydan savasini anlatacak. ozellikle turk askeri ile anzaklar’ın carpismasi konu alacak. meydan savasinda meydana gelen olaylar ve enstataneler konu edinecek.

    oyuncular; ibrahim çelikkol, okan yalabık, ilker aksum, dolunay soysert, bizim deniz (bkz: deniz celiloğlu) ve daha niceleri.

    e: 1. bolum tanitim fragmanini da suraya sey edelim.


    (totkymotky - 25 Nisan 2015 15:42)

  • comment image

    fragmanlarından baya bi emek verildiği belli olan yapım...

    oyuncu seçimleriyse, gerçekten tam isabet... ömrünün 4 bölümle kalacağını da hiç sanmıyorum... türk dizi tarihinin en iyi izlenme oranını yakalarsa şaşırmam...


    (tombikpasta - 28 Nisan 2015 23:27)

  • comment image

    savaşın olduğu topraklarda doğup büyümüş bir insan olarak merakla beklediğim 4 bölümlük dizi-film.

    oyuncu kadrosu fena durmuyor, okan yalabık bile var. bakalım nasıl bir iş ortaya koymuşlar, göreceğiz.


    (amator king - 14 Ocak 2016 12:44)

  • comment image

    en azından ilk bölüm için çekimler, sahneler ve oyunculuklar çok başarılı olmuş. lakin en başarılı olduğu taraf insanı içine alması ve ortamı hissettirmesi.

    trt bu sene artık kendini aşmıştır, yapanın ve emekleri geçenlerin ellerine sağlık.

    şu diziye de artık akp propagandası falan demek hastalıklı bir ruh halinin tezahürüdür, bırakın bu siyaseti falanda izleyin.


    (b3458 - 14 Ocak 2016 21:33)

  • comment image

    ilk bölümü trt 1de yayınlanan, millet olma bilincini bu denli unuttuğumuz, şu kötü günlerde bize ecdadı, değerli bildiği vatan toprağını ne pahasına olursa olsun korumayı borç bilen neslin torunları olduğumuzu anlatan harikulade fakat geç kalınmış film tadında dizi.

    bu tarz dizilerin kesinlikle devamının gelmesi gerekli.


    (benim sesim ne renk - 14 Ocak 2016 22:20)

  • comment image

    amaçsızca ve düşünmeden ağlamak istiyorum sadece.

    ümmetin zorlu zamanlarından birini izlerken günümüzü düşünüyorum. zorluk benzer, acı benzer.

    yardım et ya rab.


    (oku dusun - 21 Ocak 2016 22:25)

  • comment image

    liman von sanders'in giovanni arvaneh tarafından canlandırıldığı dizi.

    arvaneh almanya doğumlu olduğu için haliyle almanca ve yanı sıra italyanca, ingilizce ve dizide görüldüğü gibi türkçe biliyormuş. ama hakkında türkçe bilgi yok pek. en azından görebildiğim kadarıyla.

    başlamışken bir iki yorum yazayım. diziyi genel olarak çok beğendim. iki bölümünü de sıkılmadan izledim. hakkında tuğla kadar eleştiri yapan da var, bayılarak izleyen de. kendi adıma, şekilsel şeyler beni hiç ilgilendirmiyor. cepheye giden askerin psikolojisi ve inancı da geride bekleyenlerin sabrı ve tevekkülü de beni tatmin edecek kadar güzel işlenmiş. bir yandan ramiz'le, mehmet'le, hüseyin'le beraber savaşırken öbür yandan hatice ile beraber askerimizin yolunu gözlüyoruz.

    kalan iki bölümü de merakla bekliyorum. emeği geçen herkese teşekkürler.


    (saatgeceninonikisi - 22 Ocak 2016 11:04)

  • comment image

    türk düşmanı yabancı hayranı ırkçı ergenler yine toplanmış, ''liman paşa nasıl böyle gösterilir'' diye ağlaşıyor.

    çenenizi 2 dakika kapatın da susun, rezil etmeyin kendinizi daha fazla. sizdeki alman hayranlığı (yabancı hayranlığı) enver paşa'da yoktu be, neyin kafasını yaşıyorsunuz merak içindeyim?

    dizide liman paşa çok güzel yansıtılıyor şu anda, ben bu kadarını beklemiyordum. siz elinizde hiç donanımlı-yetenekli subay kalmamış gibi kalkıp almanyalardan adam getirirseniz, savaşın da mukadderatı kötü yönde ilerler. liman paşa denilen zat bu topraklara geldiğinde ne coğrafyayı, ne de askeri tanıyor/biliyordu. onun fuzuli hamleleri yüzünden savaş gereksiz yere uzamıştı ve çok fazla zayiat vermiştik. mustafa kemal sonradan yetişip de komutayı devralmasaydı, biz şu an yazılmış bir destanı değil; kaybedilmiş başarısız bir savaş politikasını konuşuyor olurduk.

    ben trt'den gerçekten beklemiyordum böyle bir şey. ne bekliyordum biliyor musunuz? ciddi diyorum 'bulut aldı götürdü' masalını işleyecekler diye bekledim hep. sonra baktım ki liman paşa'nın saçmalıkları işleniyor ve yerine gelecek olan mustafa kemal'den bahsediliyor... içimde bir sevinç hissettim açıkçası. yobaz güruhun isminden bile korktuğu bir adamı, mustafa kemal atatürk'ü bu şekilde ele almaları çok yerinde ve güzel olmuş.

    hülasa hep söylediğim gibi burada ahkam kesmeye çalışan türk düşmanı ırkçıların bir şeyden haberi yok, onların yazdıklarını ciddiye almayın. yobaz dediğimiz kesim az evvel söylediğim gibi çanakkale destanını iğrenç bir şekilde ''ingilizleri bulut aldı götürdü, hacı-hoca olmasaydı kazanamazdık'' seviyesine indirirken, solcular da enver paşa'yı kıskandırırcasına yabancı hayranlığı yaparak ''liman abi sayesinde kazandık biz bu savaşı, bakmayın aslında çanakkale bile öyle pek parlak bi zafer değil'' deme gafletinde bulunabiliyor. peki ortak gaye ne? elbette türklük aleyhtarlığı. 2 kesim ortak bir noktada nasıl buluşuyor görüyorsunuz değil mi?

    dizinin içeriğine gelirsek, açıkçası ben çok fazla beğenmedim. kısa kısa değineyim:

    -bölüm süresi çok uzun olduğu için ve o süreyi doldurmak için adamlar 40 takla atmış. bu işe artık bi el atılması gerek, 3 saat dizi mi olur? içim şişti izlerken. düşman kuvvetler taarruza kalkacak ama bir türlü kalkamıyor. karaya yaklaşmakta olan filikalar bi sahnede karaya çıkmakta iken, bir başka sahnede tekrar daha geriden gelmeye başlıyorlar. uzun uzun bakışmalar cabası... çok gereksiz bunlar. eğer siz böyle bir mini dizi çekiyorsanız, yani böyle bir savaş dizisi çekiyorsanız; çok akıcı olmak zorundasınız. öyle bir top patladıktan sonra 2 saat yerde sızlanan askeri gösterirsen olmaz.

    -burdan bağlayarak savaş sahnelerini beğenmediğimi söylemekte fayda var. hiç şöyle adam akıllı ordular göremiyoruz, adamlar karaya çıkıyor ama kamera hep yakın çekim yaparak 5-10 kişiyi açıya alıyor... yahu kardeşim çek şunu adam akıllı geniş açıdan, teyyare kullanmadınız mı? kuş bakışı çek, dolu dolu göster bize şu sahneleri. bakıyorsun hep 5-10 kişi mücadele ediyor. olmamış... özenilmemiş savaş sahnelerine. beceremiyoruz biz savaş sahnesi çekmesini.

    -kıyafetler sırıtıyor. subayların üniformalarından tutun da yaralılara bakan hemşirelere kadar... pür-i pak kıyafet mi olur o dönemde? hemşireye bakıyorsun, bembeyaz kıyafeti var üstünde. yapmayın ne olur ya, o elbiseyi şöyle bi yere atıp giymek çok mu zor hafif tozlansın en azından? makineden yeni çıkmış gibi giydirilir mi hiç bembeyaz elbise? ortalık kan-duman içinde, kıyafetlere bakıyorsun tertemiz. çok güzel.

    -bir diğer gözüme çok batan husus da koca koca adamların 18 yaşından küçük gösterilmeye çalışılması... pek bir şey yazmayacağım bunla ilgili, gerçekten komik.

    sözün kısası ben genel olarak pek beğenmedim maalesef. sadece son 2 bölüm kalmasından dolayı, bir de mustafa kemal'i -hala göstermediler- nasıl gösterecekler diye son 2 bölüme bakma teveccühünde bulunacağım.

    insan 4 bölümlük mini bir dizinin çok daha emek harcanmış, çok daha kaliteli bir yapım olmasını istiyor. biz bu şanlı ve köklü mazimizi ne zaman kaliteli bir şekilde yansıtmayı başaracağız bakalım, hala öğrenemedik...

    not: dizide çanakkale ismi çok kullanılıyor ama savaş çanakkale'nin ilçesi eceabat sınırları içinde olmuştur. o dönemde çanakkale il bile değildi, bu yüzden dizide sık sık çanakkale vurgusu yapılması yanlış. biz onu çanakkale savaşı diye sonradan adlandırdık, niye? eceabat'ı kimse bilmediği için. çanakkale il olduğu için ve daha ün yaptığı için böyle yerleşti dilimize. ama dediğim gibi esas savaşın olduğu yer eceabat'tır. mesela şu an günümüzde bir de gelibolu yarımadası tabiri kullanılır ama bu da son derece yanlış bir ifade ve ben artık insanları uyarmaya bıktım. gelibolu'da hiçbir şey olmadı ki? eceabat ile gelibolu arasında 50 km mesafe var, ne gelibolusundan bahsediyorsunuz? ordan mı çıkartma yapıldı, orda mı deniz zaferi kazanıldı? hayır.

    vikipedi'yı açın bakın, orda bile eceabat yazdığınızda şöyle bir ibare göreceksiniz: ''çanakkale boğazı'nda sahil kenarında kurulu ilçenin eski adı maydos'tur. çanakkale savaşı eceabat sınırları içinde gerçekleşmiştir.'' bakın bu bilgi vikipedi gibi basit sitelerde bile var, artık öğrenin savaşın tam olarak nerde gerçekleştiğini ve saçma sapan ifadeler kullanmayın. hadi çanakkale savaşı denilmesini bir nebze kabul ederim, az önce söylediğim gibi eceabat'ı kimse bilmiyor. ama ''savaş gelibolu yarımadası'nda zuhur etti'' denmesine şiddetle karşıyım. gelibolu'da hiçbir şey olmadı, kafanızda belleyin bunu. haritayı açın bakın ve öğrenin.


    (amator king - 22 Ocak 2016 11:57)

  • comment image

    çanakkale kara savaşları için müthiş önemli seddülbahir'i anlattığı için bazı sahnelerde kızsam, sinirlensem, söylensem de yine de iyi ki yapmışlar dediğim, beni ne hissedeceğim konusunda muğlakta bırakmış mini dizi.

    -- spoiler olabilir --

    öncelikle ilk teaserler dönerken ibrahim çelikkol'un oynadığı karakterin yahya çavuş olduğunu düşünmüştüm, zira seddülbahir demek, bir bakıma yahya çavuş da demektir. dizinin şimdiye kadar dörtte üçü geçti, yahya çavuş ile ilgili ana detayları hala göremedik. artık son bölüme sıkıştırılacak diye düşünüyorum.

    bazen içim çıkıyor saçmasapan bakışmalar, klipler, sahne tekrarlarından. onları çıkar dizinin toplam anlattığını 1 bölümde halledersin. seddülbahir'de askerlerin gece nasıl çalıştıkları, düşman askerlerinin sabah aydınlığında nasıl şaşkına döndüklerini anlatmaktansa hüseyin adı verilmiş kahraman olarak gösterilen ancak hala bir kahramanlığını göremediğimiz (makineliyi çalması hariç) adamın babam da babam dolanmasından başka bir şey göremedik henüz. seddülbahir'i hakkıyla anlatmak için küçük bireysel hikayelerden çok askeri taktikleri vs. daha uzun süre gösterebilirlerdi. demiyorum ki belgesel çekin, ama bu şekilde de sürekli birbirini tekrar eden sahnelerden oluşan bir süreç izliyoruz. şöyle ki;
    - hüseyin babasını savaşırken görür, mal mal bakınırken kafaya sümsüğü yer, ölü taklidi yapar, duygusal müzik girer.
    - babası hüseyin'in peşine düşer, şehit askerlerin arasında oğlunu arar. duygusal bir şarkı çalar.
    - hüseyin o ara uyanıp kalkmıştır, o da babasının peşine düşer, duygusal şarkı çalar
    - binbaşı hüseyin'in babasından hala ses gelmeyince o da onun peşine düşer. o da şehit askerleri görür. duygusal bir müzik girer.
    kıssadan hisse 3. bölümü herkesin birbirini aradığı, aynı yollardan geçip aynı sahneleri tekrar ettiği bir bölümden fazlası olamadı ne yazık ki.

    bir de 2. bölümdeki sahneleri hatırlama seansları vardı ki akıllara zarar. arkadaş aynı sahneyi 1 saat önce özette de gösterdin zaten, ne demeye bir daha bir daha veriyorsun.

    bu figüranlar konusunda azcık para ayırsalarmış keşke. tamam düşman askerine göre çok az asker olabilir de hepten 3-5 kişiyle savaş kazanılmış gibi gösteriliyor, ki bu da inandırıcılığı azaltıyor.

    en bayıldığım şey ise şiveler. arkadaş karadenizli adam haricinde kimse mi şive yapamaz. sanıyorum o da gerçekten karadenizli olduğu için sorunsuz oynuyor. yazan, oynayan hayatında hiç bigalı görmedi herhalde. bigalı çavuş "essah mı diyin gomutan, oğlum yaşıyı mi?" demez. türk dizilerinde en büyük problem bu maalesef. herkes şive yapmaya çalışıyor, kimse beceremiyor. ya hiç yapmayacaksın, ya da azcık bakacaksın bigalı diye yazdığın roldeki adam nasıl konuşmalı diye.

    liman von sanders konusunda bu kadar açık açık "hain" yazmalarını beklemiyordum açıkçası. genellikle tarih kitaplarında sanders'in yaptıkları stratejik hata olarak aktarılır ama burada baya açık seçik hain demişler adama. hain miydi bilemiyorum ama liman paşa konusunda bu dizinin benim merakımı arttırdığı kesin. çanakkale şavaşı konusunda ayrı merakı olan benim liman paşa konusunda bilgimi artırmam gerektiğini anladım.

    dizi devam ederken - özellikle ilk bölümde- insanlar twitter'dan "bir kere mustafa kemal'den bahsetmediler, yuh, hükümetin kanalı" falan gibi zırvalar yazarken içim içimi yedi. azcık bilgi sahibi olunsa mustafa kemal'in sorumlu olduğu alay bilinir, daha ilk bölümden seddülbahir için mustafa kemal'den bahsedilmeyeceğini tahmin ederdiniz. tamam trt son dönemde iktidar yanlısı çok fazla hareket ediyor ama dizide mustafa kemal karşıtı herhangi bir şey görmedim ben. hatta son iki bölümdür "kurtarıcı" olarak anılıyor.

    he ama genel olarak çanakkale'yi sadece deniz savaşından ibaret sanan, "nusrat mayın gemileri yoketti, götlerine baka baka kaçtılar" diye düşünen büyük bir kitleye en azından kara savaşlarının varlığını göstermesi açısından bile önemli bir amaca hizmet ediyor bu dizi zannımca. dizinin olduğu günler twitter'a bir bakın, insanlar nasıl da ilk kez duyuyormuş gibi tepkiler veriyorlar. bir sürü eleştirilecek şeyi olsa da sadece farkındalık yarattığı için bile varlığı mutlu ediyor beni bu dizinin. keşke daha iyileri çekilebilse. neyse, en azından insanlar aşçı bahçivana, bahçivan şöföre, şöför uşağa sonra hepsi uşağa dizileri izleyeceklerine bırakın bunu izlesinler. çakır ölünce cenaze namazı kılan insanlar belki bu dizi vesilesi ile en azından şehitlerin ne uğruna öldüklerinin farkına varırlar. türkiye'de insanlara bir şeyi dizi olarak gösterirsen anlıyorlar çünkü ancak.

    o değil de, ne zaman çanakkale hakkında şöyle harika bir dizi veya film yapılacak bilmiyorum. umarım bir gün yapılabilir.


    (shallala - 29 Ocak 2016 15:02)

Yorum Kaynak Link : seddülbahir 32 saat