Oyuncular
  • "yıllar önce seyredilmesine rağmen müziği unutulmayan film... insanın içine dokunuyor..."
  • "bu filimde oyniyan gülen adamin kankasi olan asistan hababam sinifindaki ahmet tir yillar yili kaybolduktan sonra bu filmde sismis bir halde ortaya çikar"




Facebook Yorumları
  • comment image

    sıradan fabrikasyon kemal sunal filmlerinin yanında, direnişi inadı umudu anlatmasıyla bambaşka bir yeri var bu filmin. yıkım ekibinin geldiği anda yusuf'la eşinin evi sırtlanıp yürütüverdikleri sahne ve nihayetinde yıkım sırası kendi evine gelen babanın yusuf'un seyyar evine sığındığı sahnenin türk sinemasında özel yerleri olduğu kanısındayım.


    (uslanmadim - 24 Temmuz 2009 17:26)

  • comment image

    1989 yapımı bir komedi filmi.

    yönetmen : kartal tibet
    senaryo : erdoğan tünaş

    oyuncular : kemal sunal, aydan burhan, ahmet sezerel, bilge zobu
    müzik : cahit berkay

    adamın biri* ağlayarak değil gülerek doğar. yaşamı boyunca da hep güler; çocukluğunda düşüp yaralandığında, sünnet olduğunda, okulda ve askerde dayak yediğinde, işsiz kaldığında, evsiz ve parasız kaldığında bile gülmeyi sürdürmektedir. bir doktor* bu mucizevî adam hakkında araştırma yapar hatta. adam güler, hep güler, gülmeye devam eder, ama, fakat... (kes kubi, film sonu söylenmez ! )


    (comandante - 1 Kasım 2002 23:31)

  • comment image

    kemal sunal'ın filmlerinde o alışık olduğumuz mutlu sonlarla bitme olgusundan yoksun olması ve sosyal mesaj içerikli diyaloglarıyla birlikte izlenmeyi değer kılan bir film. bir insanı mutlu görmeye tahammül edemez insan bazı anlarda. çünkü kıskanır. mutlu insanları hayatta hiçbir zaman çekemediğini, başkaları mutsuz olunca kendini huzurlu hissedeceğini düşünür insan. ama bu filmi ne zaman seyrederse o insan; şöyle bir silkelenir ve kendine gelir. mutluluklar paylaştıkça çoğalır derler. bu filmde de o olgu var. ilginç konusuyla ve güzel oyunculuklarıyla birlikte en güzel filmlerinden bir tanesi rahmetli kemal sunal'ın...


    (albatros d3 - 3 Mart 2010 03:46)

  • comment image

    az önce tnt'de bir kez daha izlediğim enfes film. benim gözümde, kemal sunal'ın orta yaş filmleri arasında garip'le birlikte apayrı bir yere sahiptir. her iki film de ana temasının yanında alt metinleriyle öylesine güzel mesajlar verir ki her izleyişte tekrar mest olursunuz. tabi bunda kemal sunal'ın oyunculuğunun da payı büyüktür. türk sinemasının en iyi komedi oyuncusu yeri geldiğinde ağlatabileceğini de gösteriri bu filmlerde.


    (laff a lympics - 5 Aralık 2010 12:07)

  • comment image

    80'lerin çocukları bilir, bizim zamanımızda öyle süper kahramanlar yoktu. 5 yaşındaki veletler örümcek adam kostümü falan giymezdi. zaten bir tek trt var lan, örümcek adamı nereden bileceksin? işte 3 süper kahramanım vardı benim: tanju, prekazi bir de kemal sunal. ama en çok kemal sunal.

    sanırım 9 ya da 10 yaşındayken kemal sunal'ın bu filmini izlemiş ve deli etkilenmiştim. oha!! tam bir süper kahramandı gülen adam. asla ağlamıyordu lan. işte benim süper kahramanım!! izler izlemez çocuk kafamla bir söz verdim: "bundan sonra hiç ağlamayacağım" ("bundan sonra ağlayanı siksinler hafız" falan demiyorum tabi. çocuğum daha. o zamanlar bildiğim en sert küfür "lan"dı). neyse. film bitti. elma toplamaya ya da başka bir şey için elmalığa gidecektik. halam ve kuzenimle yola çıktık. yolda, tarlalardan geçerken bir sebepten dolayı, hatırlamıyorum, mola verdik. bir kenara oturdum. yaklaşık 1 dakika sonra yüzümde gezinen 20 kadar karıncayı fark ettim. kırmızı kırmızı bir de ibneler. oturduğum yerde devasa bir karınca yuvası varmış. yüzlerce karınca artık benim küçük bedenimde ne tarz bir yiyecek bulmayı umdular bilmiyorum ama pantolon paçalarımdan ve 8 numaralı prekazi formamın içinden girerek tüm bedenimi sarmışlar 1 dakikada (bu arada 8 numara sonsuza kadar prekazi'nindir gönlümde).

    ben öyle ağlayan, öyle haykıran, öyle gangnam style dansı yapar gibi zıplayan birini daha görmedim arkadaş hayatımda. sanki 1 saat önce filmi izleyen ben değilmişim gibi öyle bir çırpınıyor, ağlıyor ve haykırıyorum ki artık evren mi, tanrı mı, chi mi, hangi güçse benimle harika bir oyun oynuyor bildiğin. o 1500 tane karıncayı ellerimi göğsüme, karnıma, bacaklarıma ve yüzüme pat pat vurarak 30 saniye içinde attım üstümden. tabi surat hem tokatlarımdan kıpkırmızı hem de o ağlayıştan dolayı salya ve sümük. böyle kıpkırmızı, deli gibi ağlayan, yüzü eciş bücüş, burnunda sümük baloncuğu oluşmuş bir çocuk düşünün. hah, işte o benim. hadi hayat bana hayat dersi vermiş diyelim ama hayat lan bu, 9 yaşındaki bebeye niye hayat dersi versin hayat?

    bu olaydan sonra " bir daha asla söz vermeyeceğim lan" dedim kendime. yok lan demedim. ne dicem? çocuğum ben. öyle her olaydan ders alacak sebep sonuç mantığı henüz oturmamış. "bu sayılmaz olm, ağlamama olayı bundan sonra başlıyor" dedim. ki o hafta 3-4 kez daha dedim bunu (birinde de dayak yiyip ağlamıştım sanırım). hani şu yukarı mahalleden sürekli gol yiyip "tamam olm bu son, başlıyoruz artık" diyen veletler gibi. 2 hafta sonra da unuttum zaten. döndüm bildiğin çocuk hayatıma. iyi ki de döndüm. ağlayamadıktan sonra gülmenin ne anlamı var ki? (ohh, en sona ders veren bir cümle bulamayacağım diye tırsmıştım. neyse ki buldum. klişe mlişe ama idare edin).


    (mordevrim - 22 Eylül 2012 00:34)

  • comment image

    kenarda köşede kaldığına bakmayın ciddi bir kült film potansiyeli taşıyan bir filmdir. insanımız kemal sunal'ın içinde şaban olmayan filmlerine değer vermediği için yeterli ilgi görmemiş bir film olabilir ama içerdiği absürt anlar ile dramı birleştirmesi acayip çarpıcı bir tat yaratmış filmdir. başlangıcından finaline, seyyar gecekondusuna kadar izlenesidir. son zamanlarda yönetmenliğinden nefret ettiğim kartal tibet'in zamanında film yönetebildiğinin göstergesidir. senarist erdoğan tünaş'a parantez açmamak olmaz. kendisi çok sevdiğim bir başka farklı kemal sunal filmi varyemez'in yazarı. bir şaban filmi yazmak yerine bambaşka kafalarla politik göndermeli farklı filmler yazabilmiş. keşke kemal sunal ile daha fazla projede buluşsalardı.


    (atakandinc - 1 Kasım 2012 01:06)

  • comment image

    kemal sunal'ın mahkemeden çıkışından, trafiği aşıp sahile gidişlerine ve oradan doktorun evine geçişlerine kadar katettikleri yolda, üzeri gazeteyle örtülmüş bir ölü, yol kenarında kavga eden bir adet minibüsçü&taksici, grev yapan işçiler, bankada sıra bekleyenler görünür. en sonunda da michael jackson'dan bad eşliğinde jipleriyle gezen zengin çocuklarını görürüz. sahilde dururken kemal sunal, ahmet sezerel'e yani doktor'a "bu kadar gülmeyen insan varken bi ben gülmüşüm çok mu?" diye sorar, iç burkar haklılığı. öyle de bir filmdir...


    (arthur w riker - 17 Şubat 2013 22:09)

  • comment image

    bu filimde oyniyan gülen adamin kankasi olan asistan
    hababam sinifindaki ahmet tir
    yillar yili kaybolduktan sonra bu filmde sismis bir halde ortaya çikar


    (nbornk - 9 Aralık 2003 17:11)

  • comment image

    bir italyan filmi olsa dünya çapında ünlü olacak , en iyi yabancı film dalında oskar adayı olacak , başrolünde de büyük ihtimalle roberto benigni'nin oynamış olacağı ve sözlükte hakkında yüzlerce yazının yazılacağı filmdi.

    müziği , oyunculukları , konusu ve dramatik finaliyle kemal sunal'ın olgunluk dönemlerinin en iyi filmlerinden birisidir.


    (diyet yapan panda - 7 Ocak 2015 21:53)

Yorum Kaynak Link : gülen adam