Serce milosci (~ A Heart of Love) ' Filminin Konusu : Dominika Egorova (Jennifer Lawrence), yetenekli bir Rus balerindir. Ancak hasta olan annesini tedavi ettirebilmek için karıştığı olaylar zinciri, onu bir 'serçe' olmaya kadar götürür. 'Serçeler', güzelliklerini ve vücutlarını kullanarak hedeflerini istedikleri şekilde yönlendirmek üzere eğitililen, eğitimleri sonunda kişiliklerini yitirerek adeta makineye dönüşen özel ajanlardır. Dominika, ilk görevinde CIA ajanı Nate (Joel Edgerton) ile karşılaştığında, her iki ülkenin güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkar.
Kler(2018)(7,7-1678)
Ostatnia rodzina(2016)(7,5-2551)
Cicha noc(2017)(7,2-1097)
Photon(2017)(7,2-199)
Fuga(2018)(6,6-218)
Twarz(2018)(6,5-1075)
Wieza. Jasny dzien(2018)(6,4-328)
Dzikie róze(2017)(6,2-135)
Pewnego razu w listopadzie(2017)(6,2-114)
Atak paniki(2018)(6,1-739)
Beyond Words(2018)(5,9-218)
Ptaki spiewaja w Kigali(2017)(5,7-219)
aşkın o ilk hali çok başkadır ama o yaşlarda öyle büyük duyguları korumak çok zordur, ya bileğini kesersin ya bir çırpıda harcarsın duygularını o yükü kaldıramayıp. sonra zaman geçtikçe bir daha öyle bir duyguya sahip olamayacağın gerçeği sarar her yanı ve cinselliğe dayalı ilişkiler insanı olursun. birden karşına sana ilk aşkın temizliğini hatırlatan biri çıkar ama inanamazsın, senin için artık çok geçtir ve yaşlanmışsındır. yine de onun gözüyle kendine baktığında o ilk aşkın heyecanını duyup göz yaşlarına hakim olamazsın. öyle bir film...
(acedia - 18 Aralık 2007 22:56)
aşk üzerine edebiyat ve sinemanın yarattığı o klişeler tozunu sıyırıp en saf yerinden yaklaşabilmiş film. bu saf ve derinden kavrayış o kadar beklenmedik ki insan ilk izleyişte filmin neden aşk üzerine olduğunu anlamayıp sapkınlık üzerine sanabiliyor. aşk'ın zaten sapkın bir şey olduğunu unutarak *--- spoiler ---dekalog'daki orjinal, kısa tv versiyonunda tomek'in çatıya çıkıp, utanç-kızgınlık arası duygularla buzları kulaklarına bastırdığı sahne bulunmamaktadır. daha net bir deyişle; sinema tarihinin en etkileyici birkaç sahnesinden biri yoktur. dikkat edelim..--- spoiler ---
(kontra - 8 Nisan 2010 16:43)
her akşam eve gelince ilaç gibi alınacak bir filmdir kendileri. sade bir anlatım, tamamen farklı bir bakış açısı, iki uç örnek ve ortaya çıkan başyapıt. --- spoiler ---tomek' in bileklerini kesişinin asıl sebepleri aşık olduğu kadın tarafından önemsenmeyişi değil, aşık olduğu kadının zihninde kurduğu dünyayı yıkması ve artık o dünyada da kendisini yanlız bulmasıdır.--- spoiler ---
(proradii - 5 Şubat 2011 00:00)
çok muhteşem bir anlatımı olan enfes bir film. geçen gün bir sebepten konusu açıldı, bir arkadaşa filmi anlattım. sonra dedim aklımda kalanları buraya da yazayım.--- spoiler ---beyazlı adam bana kalırsa masumiyetini ifade ediyor çocuğun. elindeki bavulda yaşanmışlıklar ve çocuğun masumiyeti zaten. çocuk masumiyetini kaybedince beyazlı adam da gidiyor. zaten çocuk son planda intihar ediyor ya, orada şu yüzden intihar ediyor; zira kadına olan aşkını aslında yani saf aşkını kaybediyor. çocuk kadına bir aşk duyarken bunun yerini cinsel bir dürtü alıyor. intihar sebebi de aslında kadına olan aşkı değil, çocuk kadına dokunduğunda boşalıyor ve orada da kadın buna "aşk bitti, git duş al" tarzı bir şey diyor. yani aşkın masumiyeti ölüyor. ve aynı zamanda umudunu da kaybediyor. film boyunca çocuk zaten içindeki duyguyu bilmiyor ve tanımlamaya çalışıyor. bunu kutsal bi yere koymaya falan çalışıyor. ama sonunda bunun basit bir haz olduğunu gösteriyor kadın. yani aslında senin bana duyduğun bütün aşk bi boşalma sadece orgazmdan ibaret, kadının zaten o güne kadar aşk anlayışı sadece cinsellik. ama kadının da sevilmeye ihtiyacı var. yani kadın da aslında sadece masumiyet arayışı var. kadının o masumiyeti çocukta bulması zaten kadını çocuğa çekiyor. ama çocuk tüm masumiyetini kaybedince intihar ediyor. kadın da o masumiyeti aramaya devam ediyor.--- spoiler ---
(balkabagi krali sakir - 26 Aralık 2012 06:29)
ölmek için hala zamanınız varsa o zamanın içinde bir yerlere bu filmi de sıkıştırın derim ben...bu sözlüğün içinde bir yerlerde o ki muhtemelen "aşk acısı çekenlere tavsiyeler" türünden bir başlığın altına aşağı yukarı şöyle bir entry girmiştim... "aşk acısı mı çekiyorsun ucuza hafifletme yöntemi var. hemen bir eczaneye uğra. oradan bir adet yakı al... onu 4-6-8 istediğin çoklukta parçaya böl. ve vücudunun arzu ettiğin yerlerine yapıştır. kısa bir süre sonra o noktalarda yanma hissi başlayacak ve beynin o yanmaya konsntre olmaya başlayacaktır. böylece aşkın acısını helezonik olarak büyüten beyne sağladığın yeni meşguliyet aşk acısını hafifletecek ve bir kaç seans sonra aşk acısının sıcaklığı kalmayacağı için acıyı frenlenebilir dizginlenebilir bir yere taşımış olacaksınız" evet aşağı yukarı böyle bir tavsiyem olmuştu. ruhani bir acıyı fiziksel bir acıyla değiştirmek...--- spoiler---- insan neden ağlar.+ değişik nedenlerle ağlayabilir der. yaşlı kadın.+ biri vardı bir nedenle çok acı çekiyordu. bir gün kaldırdı kızdırılmış ütüyü omuzuna bastı. artık ütünün acısıyla meşguldü diğer acısını unutmuştu.--- spoiler ------ spoiler ---yaşlı kadın çocuğun intiharını gelgelleyen bir önerme yaptığını düşündü mü hiç acaba.--- spoiler ---film nerede başlar... --- spoiler ---dün gece ağlıyordun dediği yerde başlar.tam da o noktadaki kadın kimdir? o kadın dün gece ağlayan kadındır. mutsuz, kırık, kavgacı. ama duyduğu o cümle. o tek cümle mutsuz, kırık, kavgacı kadın gidişatından geri döndürür. "sen nereden biliyorsun" diye sorar. "seni izliyordum" cevabını aldığında. kadının mutsuz, kırık, kavgacı kimliği kaybolur. yine hayatı hafife alan kendisini kıran mutsuzluklarını unutur, öz güvenini tazeler alaycı kadın kimliğine döner...--- spoiler ---peki film nerede biter.--- spoiler ---çocuğun dürbünüyle baktığı evde kendisi mutsuz, kırık, kavgacı sütü dökmüş ağlayan kadındır. masada sırtı dönük sarsıla sarsıla ağlamaktadır. kadın kendini izlemektedir. belki de kendisi intihar eşiği denen eşiktedir. ama içeriye bir adam girer. kadın somut olarak görür yaşananı. içeri bir adam girer. ve onun saçlarını okşar. onu ayağa kaldırır. yıkılmışlığından kalkıştır bu. hayata tutunmadır. şu anda odasında durduğu genç onu tekrara ayağa kaldırmıştır.--- spoiler ---evet bir aşkın etki alanı ancak bu kadar güzel gelgitlerle hayata geçirilebilirdi. doğrusu bende olsam bunu denerdim. aşk acısı çünkü... insanın iliklerinin boşaldığı rüzgara kapılmaya yelkenli direkliği yapacak kemiklere sahip olup kapılıp gideceği anda o narin kemikleri kırmayacak sarmalara ihtiyaç duyduğu andır. delikanlının o narin sarmalar yerine hoyrat dokunuşlar adeta sonunu hazırlar olmuştur.ölmeye zamanınız varsa bir zaman ayırın.
(stockholm sen de mi - 22 Nisan 2013 11:24)
aşk üzerine kısa bir film ya da dekalog 6. aslında 2 başlıkla özetlenebilecek hatta şimdi yazmak üzere olduğum yazıyla bile özetlenecek bir film değil.--- spoiler ---dekalog serisinin en duygusal bölümlerinden biriydi benim için, bu nedenle filmini de izleme gereği duydum. izlediğimde de şunu fark ettim, hiçbir cümle bu filmi anlatmaya yetmez. ama yine de hissettiklerimi bir daha unutmamak adına anlatmaya çalışacağım.film 2 ayrı perspektifte çekilmiştir. ilk önce her şeyi tomek olarak görürüz. magda'nın rutinini, genç adamın magda'ya telefon etmesini, postahane karşılaşmalarını hep ''tomek''in bakış açısıyla görürüz. fakat olayların gelişmesiyle roller değişir ve birden bire magda olarak bakmaya başlarız olaylara. tomek hakkında endişelenmesi, genç adamı görmek istemesi, arkadaşının annesiyle konuşması, postahaneye gitmesi vs vs bizi hep magda'nın bakış açısına iter. ilk başta sevenin gözünden anlatılan film sonradan sevilenin bakış açısıyla anlatılmıştır ve hatta belki en sonunda sevilenin bakış açısı sevene dönmüştür. iki farklı karakter açısından olayları işleyen film bu anlamda oldukça başarılıdır bana göre. zira izlerken iki karakteri de büyük bir merakla özümsedim ve olaylara verecekleri tepkileri kestirmeye başladım. onları az çok tanımıştım. yani kieslowski amacına ulaşmıştı, karakterleri benimsetmişti. böylece anlatmak istediğini daha kolay anlatacaktı.ben de anlatmak istediğimi daha kolay anlatmak için kieslowski gibi yapmaya çalışacağım. önce sevenin gözünden, sonra ise sevilenin gözünden anlatacağım. umarım iyi bir yazı olur.magda otuzlarında, güzel bir kadındır. dekalog serisinin çekildiği o ünlü kooperatif dairelerden birinde yaşamaktadır - her ne kadar film orada çekilmemiş olsa bile- belirli bir ilişkisi yoktur. aslında aşka biraz soğuk bakmaktadır. bu ilişkilerinin öncesinde yaşadığı olaylardan mı bilinmez ama, aşka karşı büyük bir korkusu vardır aslında. bu yüzden aşkı, cinselliğe indirgemiştir. böylece sadece vücut üzerinden maddesel bir şekilde ruhsal anlamda tatmine ulaştığına inanmaktadır. aşk üzerine geçmişte yaşadığı deneyimler yüzünden kendini bu şekilde sınırlandırmayı seçmiştir belki de duygusal hasarlarını azaltmak için.tomek ise on dokuz yaşında yakışıklı bir delikanlıdır. postahanede çalışmaktadır ve o da tıpkı magda gibi dekalog serisinin çekildiği o kooperatif dairelerden birinde arkadaşının yaşlı annesiyle birlikte yaşamaktadır, çünkü yetimdir. güçlü hafızası sayesinde bulgarca, ingilizce, fransızca, italyanca ve portekizce öğrenmektedir. oldukça zeki biridir aslında. ve bunların haricinde her akşam sekiz buçuğa kurduğu çalar saatiyle -magda'nın eve geliş saati- genç kadını gözlemektedir. eski arkadaşından devraldığı bu ''görev'' ilk başta sadece bir röntgencilikken zamanla aşka dönüşmüştür. hatta takıntılı bir aşka. bu nedenle genç adam zaman zaman magda'nın cinsel yaşantısına bile doğal gazcıları arayıp genç kadının evine yollayarak müdahale etmektedir. aynı zamanda kadını daha fazla görebilmek için çalıştığı postahaneden devamlı para dekontları yollamaktadır ve genç kadın da her seferinde parayı almak için postaneye gelmektedir. fakat bir gün, işler tomek'in istemediği gibi gitmeye başlar ve magda paranın yatmadığı cevabını ikince kez alınca yetkili biriyle görüşmek ister, yetkili kişiyle yaşadığı kısa tartışmanın ardından sinirle postaneden çıkar ve tomek bu duruma dayanamaz. zira kadının laf işitmesine sebep olduğu gibi zaten canı sıkkın olan magda'nın canını daha da çok sıkmıştır. bu nedenle genç kadının arkasıından gidip ona her şeyi itiraf eder. genç kadın ilk başta tomek'in dediklerini umursamaz ve yoluna devam eder fakat daha sonra tomek bir gece önce sevgilisiyle kaybedip dairesine giden magda'nın ağladığını gördüğünü söylemesi üzerine kadın durumun ciddiyetini anlar ve tomek'i azarlar. daha sonra genç adamı bu durumdan vazgeçirmek için sevgilisiyle sevişirken tomek'in onları izlemesini sağlar ve sevgilisine durumu anlatır. maymundan bozma sevgilisi ise gidip tomek'i benzetir. bu arada tomek kadını daha fazla görebilmek için süt dağıtımı işine girmiştir. ertesi gün süt dağıtımına giden tomek'e kapıyı açan magda genç adamın dayak yediğini fark eder ve onunla biraz alay eder. tomek bu durumdan rahatsız olur ve kalkıp gider, onu takip eden magda genç adamın ondan ne istediğini sorar. ve bomba replikler burada başlar. fakat tomek kadını sevdiğini söyler ve tıpkı kieslowski'nin yıllar sonra çekeceği trois couleurs üçlemesinin ilk filmi bleu'daki gibi kadını dondurmalı kahve yemeye çağırır ve kadın kabul eder. neşe içinde süt arabasıyla kooperatifin bahçesinde koşturan tomek'e bakışlarıyla dekalog serisinin meleği eşlik eder. aynı zamanda tomek süt dağıtımı için apartmana tekrar girdiğinde dekalog 8'deki doktor roman'ı görürüz. kieslowski bu küçük ayrıntılarla karakterlerin gerçekliğini ispatlamıştır adeta.dondurmacıda aşk üzerine konuşurlar. magda aşkın olmadığını söyler. çünkü o aşkı görmezden gelmektedir belki de zamanında bu yüzden incindiği için ya da belki de eskiden o da tıpkı tomek gibi aşkın varlığına inanan bir aşıktı. belki de ondan hep cinsel bir beklentide bulunulduğu için aşkı cinsellikten ibaret zanneden magda tomek'ten çok şey öğrenebilirdi. o gece bir oyun oynadılar. eğer otobüsü yakalarlarsa magda'nın evine gideceklerdi eğer yakalayamazlarsa herkes kendi evine gidecekti. fakat son anda otobüsü yakaladıkları için magda'nın evine giderler. magda üzerindeki gömlek haricinde çırılçıplaktır. tomek'e ıslak olduğunu onu arzuladığını söyler, amacı genç adamın ona dokunmasını sağlamaktır. tomek ona yavaş yavaş dokunur. sadece dokunur ve duygulanır. magda ise tomek'e işin bu kadar basit olduğunu, tuvalette temizlenebileceğini söyler. kadın, çocuğun hislerini hafife almıştır, belki de herkes ona karşı cinsel bir beklenti içerisinde olduğu için tomek'in de hislerinin öyle olduğunu veya er ya da geç öyle olacağını düşünür. fakat davranışlıyla tomek'in onurunu kırmıştır. bir hışımla eve giden tomek her zaman kahve bardağına sıcak su doldurmak için girdiği banyoda o gün intihar eder ve hastaneye kaldırılır. genç adamın hastaneye kaldırıldığını gören magda olan biteni merak eder. ve opera dürbünüyle tomek'in dairesini izler. ''üzgünüm, lütfen geri dön'' yazılı pankarta rağmen tomek'in dairesinden ses seda çıkmamaktadır. gencin salonda unuttuğu ceketi gören magda, paltoyu alarak tomek'in dairesine götürür ve çocuğun arkadaşının annesinden tomek'in hastahanede olduğunu öğrenir. iyice meraklanır ve devamlı tıpkı tomek'in onu izlediği gibi o da tomek'i izler. hatta postaneye gider ara sıra, evinde kaldığı yaşlı kadınla konuşmayı dener ve en sonunda postacıdan aşk için bileklerini kestiğini öğrenir. her yeri arar, her gün daireyi gözler fakat tomek ortalıkta yoktur. fakat bir gece yine daireyi izlerken tomek'in gölgesini görmüştür, hemen koşarak daireye gider ve tomek'i görmek istediğini söyler.bir müddet genç adama bakar, bileklerindeki sargı bezleriyle yorgun bir şekilde uyumaktadır. sonra genç adamın yanı başındaki teleskopa bakar oradan evini gözetler. kendini görür tıpkı tomek gibi ve sevgilisiyle kavga ettiği o gece ağlarken yanı başında tomek'i hayal eder.fakat dekalog altıda bizi daha farklı bir sonuç beklemektedir. genç kadın tomek'i görmek için postaneye gider ve bileklerinde sargı bezleriyle tomek'i görür. hemen onun yanına yaklaşır ve genç adam için kaygılandığını yaşadığını görünce mutlu olduğunu belirtir fakat tomek ''sizi artık gözetlemiyorum bayan'' diyerek ''magda''laştığını gösterir. ve biz de magda'nın da böyle başarısız bir deneyim ardından bu kadar katılaştığını düşünmeye başlarız.a short film about love'ın son sahneleri başrol oyuncusu grazyna szapolowska'nın fikridir. senaryoyu okuyan szapolowska, insanların mutlu sonla biten masallara ihtiyaçları olduğunu söyler ve bu nedenle filmin sonunun yumuşatılmasını önerir. kieslowski ise szapolowska'nın kadınlık sezgilerine güvendiği için onu dinler ve filmin sonunu yumuşatır. orijinal son dekalog 6'daki gibidir. kieslowski'nin realitesidir. fakat a short film about love'ın sonu ise kadınların realitesidir. bu iki farklı sonla biten aynı filmler bile kadın ve erkeğin aşktaki bakış açılarını oldukça güzel gösteriyor aslında.kieslowski'nin bu yumuşak bir tokat gibi çarpan eseri, masumiyetin rengi beyaz ve maviyle (tomek), şehvetin ve çekiciliği rengi kırmızı (magda) tonlarıyla çekilmiştir. zbigniew'in aşkın derinliğini anlatan notalarıyla birlikte...kısacası bu kısa film aslında aşktaki dönüşümü ve rolleri simgeleyen, 86 dakikada aşkı özetleyen bir baş yapıttır.--- spoiler ---
(freddie mercury nin disleri - 27 Haziran 2013 18:00)
aşk öylesine kırılgandır ki bir daha geri dönüşü yoktur. kırılmaya gelmez.
(malloryknox - 17 Şubat 2004 10:06)
dekalog'larin en huzunlusu, en romantigi. cok gercekci bir hikaye. askin asil ve masum yuzunu temsil eden genc bir erkekle, aski cagimizin gerekleri ve alisilmis bencilligiyle yasayan kati bir kadinin alisilmamis etkilesimini inceliyor film. kirmizi ve beyaz renklerini bol bol kullanan film, beyazla erkegin ve askin masum yuzunu, kirmiziyla ise kadinin temsil ettigi kati, duygusuz ve bencil aski simgeliyor. kadin ve erkegin teleskopla ve durbunle apartman camindan birbirlerini izledikleri sahneler, hitchcock'un rear window filmini animsatiyor.
(ningyo - 11 Mart 2004 00:14)
aşk üzerine olmayan film. aşk ne değildir üzerine belki.bir de polonya'da da gaz kaçağı kontrolünün ateşle yapıldığını öğreniyoruz bu filmde.
(turna - 5 Mayıs 2014 01:52)
hatunun, genç ile bir cafede dondurma yemeği kabul etmesinin ardından gencin koşarak apartmanın terasına çıkıp iki buz parçasını kulaklarına bastırmasıyla "aha işte sinema!" dediğim; fazla iyi, extra-extraordinary bir film.
(aksa - 29 Ağustos 2004 11:53)
Yorum Kaynak Link : krotki film o milosci