Süre                : 1 Saat 57 dakika
Çıkış Tarihi     : 26 Eylül 2007 Çarşamba, Yapım Yılı : 2007
Türü                : Cinayet,Drama,Heyecanlı
Taglar             : Seks sahnesi,Silah,soygun,Kuyumcu,şiddet
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Capitol Films , Funky Buddha Productions , Unity Productions
Yönetmen       : Sidney Lumet (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Kelly Masterson (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Philip Seymour Hoffman (IMDB), Ethan Hawke (IMDB), Albert Finney (IMDB), Marisa Tomei (IMDB)(ekşi), Aleksa Palladino (IMDB)(ekşi), Michael Shannon (IMDB)(ekşi), Amy Ryan (IMDB), Sarah Livingston (IMDB)(ekşi), Brían F. O'Byrne (IMDB), Rosemary Harris (IMDB), Blaine Horton (IMDB), Arija Bareikis (IMDB), Leonardo Cimino (IMDB), Lee Wilkof (IMDB), Damon Gupton (IMDB), Adrian Martinez (IMDB), Patrick G. Burns (IMDB), Alice Spivak (IMDB), Natalie Gold (IMDB), Keith Davis (IMDB), Mateo Gómez (IMDB), Myra Lucretia Taylor (IMDB), Chris Chalk (IMDB), Sakina Jaffrey (IMDB), John Knox (IMDB), James Lally (IMDB), Jordan Gelber (IMDB), Megan Byrne (IMDB), Marcia Jean Kurtz (IMDB), Guy A. Fortt (IMDB), Meredith Patterson (IMDB), Tom Zolandz (IMDB), Paul Butler (IMDB), Anita Sklar (IMDB), Josh Mowery (IMDB), Diane Bradley (IMDB), Richard Lublin (IMDB), Bob Colletti (IMDB), Mary DeBellis (IMDB), Alex Emanuel (IMDB) >>devamı>>

Before the Devil Knows You're Dead (~ Seytan duymadan önce) ' Filminin Konusu :
Maddi zorluğa düşen borsa simsarı Andy’nin, kardeşi Hank’i anne ve babalarının sahip olduğu mücevherci dükkânını soymaya ikna etmesiyle başlayan “Şeytan Duymadan Önce”nin öyküsünde, Andy ve Hank’in şansları pek iyi gitmiyor. Andy ve Hank’in babaları, peşinde olduğu suçluların oğulları olduğundan habersizce adaletin yerini bulmasını beklerken kardeşler, Andy’nin eşi Gina ile birlikte başarısız soygun girişimlerinin tüm sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyorlar.


  • "philip seymour hoffman, ethan hawke, albert finney ve marisa tomei`in yer aldığı 2007 yapımı dram/gerilim."
  • "(bkz: şeytan biliyor ki ölüsün)"
  • "oyunculugun ve rejinin cok iyi oldugu ama senaryonun izleyenin icini inanilmaz derecede kararttigi film, bi yerden sonra off be yeter bitsin bu cile diyorsunuz."
  • "albert finney'i, "hastanede cinayet" kliselerinin ozgunlestirilmis versiyonuyla seyrettigimiz panik atak filmi."
  • "onuncu uluslararası sinema tarih bulu$ması'nın açılı$ filmi, $eytan duymadan önce.(bkz: capote) (bkz: before sunset)edit: 15 $ubat'ta türkiye'de."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "may you be in heaven half an hour before the devil knows you're dead." şeklindeki bir irlanda vecizesinden geliyor filmin ismi, ki zaten başlangıçta film ismi olarak bu vecizenin tamamını görüyoruz, yani "before the devil knows you re dead" filmin gerçek isminin kısaltılmış hali.

    fargo 90ların ortasında çekilmiş ama 80lerde geçen bir kara film idi. bu filmin konusu da sarpasaran bir suç öyküsü, bir aile draması olduğundan ve sydney lumet'nin görsel tarzı 2000ler sonrası bol kamera hareketli maykıl bey estetiğinden ziyade 80ler ve 90lar mainstream sinemasına yakın durduğundan acaip bi 90lar havası aldım ben filmden. öyle ki ilk yirmi dakikadan sonra filmi bir dönem filmi zannedip "aha şu ayrıntıyı ne güzel yakalamışlar, aha bu süper olmuş" diye izlemeye başladım. arada görmemesi imkansız cep telefonu, lcd ekran televizyon gibi ufak ayrıntıları "herhalde bizim ülkemize geç gelmiştir" diyerek geçiştirdim, önemsemedim, phillip seymour hoffman'ın saçlarının tam doksanlar olduğunu düşünmekten başka bişeye konsantre olamaz hale gelmiştim.

    velhasıl çok ağır ve yanlış bikaç hareketin üstüste geldiği film insanın midesine oturuyorken, ben tüm bu şiddeti doksanlarla nasıl bağdaştıracağımı düşünerek türlü çeşit soyutlamalarla sinemadan çıktım, sonra sinemaya beraber gittiğim kişi ne dese beğenirim? film doksanlarda geçmiyormuş, lcd ekran varmış. bir müddet kendi kuruntularımda ısrarcı davransam da her yeni argümanla köşeme sindim, insan çok fena ters köşeye yatabiliyormuş dedim.

    sonra şuna karar kıldım o lcd ekranı, o cep telefonlarını filme prodüktörler sonradan sokmuş olmalı, yoksa insanın bu filmi bir dönem filmi sanması kaçınılmaz. 83 yaşındaki adam film çekince böyle oluyor. filmin verdiği mesajı "plan yapmayın plan, tutmaz nevyork şehrinde" şeklinde özetleyebiliriz, eğer bir murphy kanunu varsa bunu en iyi özetleyen şarkı zaten "plan yapmayın plan" olsa gerek. plan yapmayın, emprovize hareket edin, bakın nasıl tutar karadenizde.


    (caponsever - 6 Ekim 2007 10:18)

  • comment image

    oyunculugun ve rejinin cok iyi oldugu ama senaryonun izleyenin icini inanilmaz derecede kararttigi film, bi yerden sonra off be yeter bitsin bu cile diyorsunuz.


    (partizan turks - 17 Ocak 2008 18:29)

  • comment image

    holivudun 15 yıldır ekmeği oldu bu, gerçekten (bak ama gerçekten) adam öldürmüş ve boka batmış gibi davranan dünyevi karakterler. iyi olmuş güzel olmuş, ama subjelerin bakış açısını da değiştirmeden lineer bir anlatımın burada olmaması için pek bir sebep yoktu. kurguyu zaman içinde ileri geri oynatmak adına 5 yıllık bir moratoryum istemeye başladı bu deli gönül.

    tanım: marisa tomei hakkında ohşşş dedirten, düşündürten, düşünürken heyecanlandıran film.

    edit not mot: ethan hawke romantik komedinin dışına taşmasın artık.


    (frank n furter - 1 Şubat 2008 20:19)

  • comment image

    uzun zamandır, sinemada, andrew hanson*ın sehpanın üstündeki kasenin içindeki taşları döktüğü ve dökülüşlerini izlediği sahne gibi bir sahne görmemiştim, nefesim kesildi, koltuğa çivilendim. neden böyle oldu? insanın eşyayla imtihanında önemli bir noktayı işaret ediyor o sahne. dövüş kulübü'yle bayağılaşmış "sahip olduklarının sana sahip olması" durumu değil bu, başka bir şey. bilhassa şehirli insana, tüketim öznesi olduğunu hissettirmeyen eşya da aslında çok güçlü pençelerle tutunmuş, yapışmış durumdadır. şehirlinin farkında olmadığı muhafazakârlığı da sanki oradan ileri gelir. paradigma yerleşik hayat ise insan -adı üstünde- yerleşmek ve yerini korumak durumundadır. ve bir gün içine bilmeden istemeden düştüğü bu hayatın bedelini ödemek gerektiği, filmdeki gibi bir patlama anıyla kafasına dank ederse, farkında olmadan çok temel birtakım asabi eylemlerde bulunabilir. içindeki taşlarla o kase, müsebbip midir, evet öyledir; saçma, komik varlığını, anlamsız yapısını, güncel bir dekor olarak masanın üstündeki yerini bu insana borçludur ve bu insan da eylemini ona yöneltir işte. yönetmenin de uzun vurgusuyla, o sahnenin temsil ettiği şey "her şey darmadağın" / "everything is falling apart"ın çok ötesinde bir insanlık durumudur, olmalıdır.


    (sissyneck - 19 Şubat 2008 00:44)