başrollerini amber tamblyn, america ferrera, blake lively ve gilmore girls'den hatırlayabileceğiniz alexis bledel'in paylaştığı; sanaa hamri'nin yönetmen koltuğunda oturduğu devam filmi. (bkz: http://www.apple.com/…sterhoodofthetravelingpants2/)

(sargonnas - 9 Nisan 2008 08:27)

the sisterhood of the traveling pantsin devamı olarak çekilen film. bakalım 1.si kadar iyi olacak mı.

(venus - 9 Nisan 2008 08:47)

buna güzel bir alt başlık bulunabilir. die harder falan gibi hani. hedeflenen demografik: sevgilisinden ayrıldığı için kovayla dondurma yiyen penye pijamalı kadınlar.

bir de, bu film frençayzına erkekler açısından en çok yaklaşıldığı film bence rocky'dir. hani apollo rocky'e şortunu verir falan. daha fazlasını kabul etmez zira erkek milleti.

(frank n furter - 28 Temmuz 2008 15:24)

1.sinden daha çok beğendiğim film olmuştur. filmin bir bölümü türkiye'de geçiyor ya travelling pants türkiye'ye de ugramış diyebiliriz. yalnız ben şunu anlamıyorum ulan bi film çekiyosun türkiye'yi birazcık araştır di mi? türk profesor rolünü shohreh aghdashloo oynuyor ve ismi de nasrin mehani. google'dan arasan milyon tane türk ismi bulursun yaw. hala türkiye'yi bir arap ülkesi olarak görmeleri çok tuhafıma gidiyo. etraftaki kadınlar başörtülü falan. bunun dışında genel olarak beğendim bu filmi. kızlar artık üniversiteye gitmektedirler ve birbirlerinden kopmamak için tekrar pantalondan yardım alırlar. chick flick falan ama gene de izleyin. en azından süper santorini manzaraları görürsünüz.

(venus - 4 Kasım 2008 10:40)

bu serinin filmlerinde nedense ille de bir uluslararasilik var. ilkinde bir kiz yunanistan'da (santorini) diger biri de meksika'da idi. bunda da turkiye var, bir de yine yunanistan. aslinda hannah montana donemini yeni atlatmis genc kizlar icin yapilmis bir film ben niye oturup izledim bilmiyorum. bu entrynin asil yazilma sebebi ise bir yanlisligi duzeltmek: filmde shohreh aghdashloo bir turk profesoru oynamiyor, bir amerikan universitesinden kazi icin gelmis ekibi yoneten iran asilli amerikali bir profesoru oynuyor. filmde miydi ekstralarindaki deleted scenes'de miydi hatirlamiyorum, genc yasta ulkesinden ayrilmak zorunda kalisindan ve geri gitmek istemeyisinden bahsediyordu. kizi falan geldiginde de turkce degil farsi (sanirim) konusuyor. boyleyken boyle.

(a lifetime of type ii errors - 22 Kasım 2008 18:58)

bu filmdeki turkiye sahnelerini ben begendim. filmde turk karakter olmamasina ragmen^* bazi sahnelerde arkadan bir turkun soyledigi belli olan turkce cumleler duyuluyor. bir sahnede girmeyiniz^* yazan tabela var, i lerin noktalari eksik olsa da dogru yazilmisti galiba. futbol oynuyorlar top disari kaciyor falan gibi turkiye manzaralari da var. ulkemizdeki arkeolojik mirasi biz sallamazken yabancilarin ilgilenmesi de isabetli. e daha ne olsun? hollywood turkiye ve turkleri ele aldiginda o kadar sicip batiriyor ki ciddi bir hata gormezsek iyi olmus diyoruz artik. hatta cekimlerin yapildigi yer turkiye'ye de benziyor, yunanistan olabilir, cekim yerleri arasinda turkiye'yi goremedim: http://www.imdb.com/title/tt1018785/locations

(yirmilik dis - 2 Ocak 2009 09:52)

birincisi gibi çok güzel olmuş bu filmde. biraz daha olgunlaşmış karakterler ama aynı tadı alıyorsunuz. ayrıca blake lively'in türkiye'ye geldiği kısımlarda ayna çaktım yüzüne türküsünü duymak çok eğlenceliydi.

(letter of intent - 15 Ocak 2010 15:54)

kışın ortasında ankarada izlenmemesi gereken filmdir tıpkı birincisi gibi.yunan adasının büyüleyiciliği karşısında tatil özlemi kaçınılmaz.
aslında filmi yıllar yıllar öncenin vefakarlığıyla gilmore girlsün rory'sinin^* hatrına izledim ama şuan santoriniye gitmek için ölebilirim."aman ergen filmine benziyo" diyip izlememezlik etmeyin, güzel vakit geçirilen, yormayan tatlı film.

(before sunset - 16 Şubat 2012 01:00)

saatler önce başlayıp hala izlemekte olduğum film. kötü bir film değil. bu filmi izlerken bir çok şey yapabilirsiniz. mesela ben yemek pişirip yedim, telefonla konuştum, internette takıldım. ve hala hiçbir kısmını kaçırmadım. o derece yavaş ilerleyen, wc'ye gidip yarım saat gelmeseniz kaçırmış hissetmeyeceğiniz yapım.

güzel tarafı süt gibi blake lively ve rachel nichols'ü biraz yunanistanlı deniz manzarası görmek, izlerken yorulmamak, hatta neredeyse dinlenmek olarak sıralanabilir.

kötü tarafı, herkese uyacak bir tarz değil. hatta biraz kızsal bir film denebilir. ayrıca gençlik filmi denebilir fakat ergen filmi değildir. romantik-gençlik (ama komik değil) tarzı film sevmiyorsanız, bayabilir. ki beni biraz baydı.

(hayatin anlamini arayan adam - 7 Nisan 2015 22:35)