anaç oluyor bunlar. iyi kötü karın doyuracak bişeyler yapabiliyorlar. ne bileyim yanlış birşey yapıyorsan uyarıyorlar, yarsımseverler...(birkaç istisna ayşegülü tenzih ediyorum). arkadaş çevresinde en az 1 adet ayşegül bulunması lazım. hatta arkadaşlarınız arasındaki selinleri, başakları, fatoşları falan şutlayıp, ayşegül sayısını arttırmaya gidebilirsiniz.
(yirmialti - 2 Ekim 2010 20:34)
bu seri hala devam ediyormuş. iki ablamı ve dahi beni büyütmüş bir seri, şimdi çocuğum olsa onu da büyütecek. vay anasını. yky basıyormuş. ayrıca yayınlanan kapağını herhangi bir yerde görsem, "vah zavallı yaa tecavüz edip ormana atmışlar" filan derim. milletçe aşırı doz fatmagüle maruz kalmış olmamızdan kaynaklı olabilir. senelerce bizi sosyal mesaja boğan ayşegül, şimdi de doğayı koruyormuş. gırinpisçi olmuş. http://twitpic.com/5zd4qq
(zipirinsan - 1 Ağustos 2011 18:24)
yakın arkadaşlarının kendilerine ayşe demesine izin veren kişilerdir. bu isim bana hep iyi niyeti saflığı çağrıştırmıştır. adı ayşegül olan bir kişi kötü olamaz
(sponge berry triangle skirt - 17 Eylül 2012 15:20)
en sevdiğim kitabı tavan arasındaki sandıktan eski kıyafetleri çıkarıp kıyafet balosuna hazırlandıklarıydı. o kıyafetler hala gitmez gözümün önünden.
(neptun savascisi - 29 Haziran 2013 23:03)
ayse ve gül isimlerinin kimbilir hangi zaman diliminde kaynak yapilmasiyla olusmus bir kadin ismi, ayni zamanda çocuklar için yaratilmis bir kitap serisinin baskahramanidir aysegül.aysegül denizde, aysegül anne, aysegül ilginç bir gün, aysegül parkta gibi binbir varyasyona sahip bu kitaplari bizim jeneresyonumuzda okumus olan var midir hiç acaba? ben hiç okumadim (daha dogrusu birkaç sene önce akraba-i taallukatin evinde, çocuklarin odasinda görüp de onlara okumuslugumdan ötesi yok). kendi yasitlarimdan aysegül okuyan da bilmiyorum, fakat perihan magden'in yazilarindan hatirliyorum, bir kusak acayip etkilenmis aysegul'den, onun simdi herhalde biraz demode olmus cinsel kimliginden (bkz: kinder kirche kuche). ufak bir arastirma neticesinde ögrendim ki, aysegül'ün gerçek adi martine'mis. belçikali gilbert delahaye 1954'te yazmaya, marcel marlier de resimlemeye baslamis, ve sonra tüm dünyada farkli farkli adlarla yayinlanmis bu seri. ispanyol çocuklar martita, amerikalilar debbie, italyanlar christina, izlandalilar margret, çek cumhuriyeti ve slovakyadakiler de martinka diye taniyip sevmisler minik aysegül'ümüzü.
(lacrima - 16 Nisan 2001 23:09)
ben zevu sefa icinde okudum bi kac sayisini aysegul un.bugun bardagi tutarken serce parmagim havaya kalkiyorsa, bu efeminelik hep aysegul serisinin armaganidir bana.illustrasyonlari mukemmeldir, insani ressam olmaya ozendirir.bi de en arka kapakta hayatimin ilk travmasini gecirmemi saglayan bir ilustrasyon vardir.aysegul ile sezai(hatirlamiyom elemanin adini) boyle aysegul dergisini acmislar kendi kendilerini okumaktadirlar.ve ellerinde tuttuklari dergininde arkasinda kendi kendilerini okuduklarini gosteren bir resim daha vardir.onun arka kapaginda da yine keza ayni sekildhdhfhhfrsmsmss.iste bu hadise zedelemistir, zorlamistir minik dimagimi.buna benzer(bkz: damdan dustu bir kurbaga)
(otisabi - 17 Nisan 2001 00:59)
ergenlik öncesi kız çocuklarına, toplumsal rolleri sindirmesi için empoze edilen kadın prototipi. kentli, eğitimli, hanım hanımcık, her işte başarılı, sevgi dolu, sevimli, küçümen örnek karakter. yaşatılsaydı hem çocuk hem de kariyer (ilkokul öğretmeni olarak) yapardı. çyddde türkan saylan'ın neferi olur, taşralı kızların aydınlanmasına vakfederdi kendisini.krep yapmayı teorik olarak kendisinden öğrendiğimi de itiraf etmeliyim.ayrıca(bkz: ayşegül boşanıyor)arzu çur'un ilteşim yayınları'ndan çıkan romanı.
(mary shelley - 20 Temmuz 2004 12:46)
bir kırlangıç..bikaç sene önce, fatih'in arka sokaklarından birinde bir arkadaşımla hızlı adımlarla yürüyorduk.. bir dörtyol ağzında ellerinde baygın bir kırlangıç ve boş bir kafes tutan 3-5 kişi toplanmış esnafı gördük.. ne yapacaklarını bilmez bir eda ile birbirlerine ve sağlarına sollarına bakıyorlardı..mahallenin muhtarıyım ya, yanaştım; + "hayırdır hocam..?"- "abi bu kuş çatıdan düştü, kalıverdi düştüğü yerde.. kediler falan musallat olmasın diye aldık ama ölecek gibi bu.."- "ben bunu biliyorum abi, baykuş bu"+ "yav ne baykuşu, böyle baykuş mu olur..? kırlangıç bu, muhtemelen cama falan çarpmıştır.. çok hızlı uçuyor ya bunlar.."- "yok abi baykuş bu.." (sanki en büyük problem buymuş gibi)+ "peki kardeşim baykuştur o zaman.. ee, ne yapacaksınız..?"- "abi valla ölür bu"+ "bana verin o zaman"sağolsunlar bir küçük karton kutu ayarladılar.. birlikte menzile yetişmeye çalıştığımız arkadaşla vedalaşıp, kutudaki sıpayla birlikte gerisingeri eve, anadolu yakasına dönmek zorunda kaldım.. daha sonra götürdüğüm veteriner, elimdeki kuşu gördüğünde sarımsak görmüş vampir gibi ellerini kaldırıp geri geri giderek "yoo bakmıyoruz biz bunlara" dedi.. "niye bakmıyorsunuz hayırdır, kim bakacak buna, hem parasıyla değil mi kardeşim?" dedim.. öyle deyince sarımsağa bağışıklığı olduğunu hatırlamış olacak, rahatladı.. "haa tamam o zaman, getiriyorlar böyle hayvanları bırakıp gidiyorlar" diye açıklama yaptı bizim vampir veteriner.. veteriner hekimlerin de kendine özgü bir hipokrat yemini yok mu acaba..? neyse..vücudu sağlammış.. kanatlarda ve vücudun genelinde kırık veya iç kanama yokmuş.. etli bir kedi maması vardı orada, konserve.. şırıngayla alıp ağzına sıktı ondan biraz.. gagasını zorla açıp az da olsa yedirdi.. muayene ve beslemeden sonra "büyük ihtimalle yaşayacak, bir problem gözükmüyor" dedi..yaşamadı..4 gün sonra, eve getirdiğimde kızımın "ayşegül" adını koyduğu kırlangıcımız öldü.. zorla gagasını açıp şırıngayla verdiğimiz mamanın dışında hiçbir şey yemedi, içmedi.. hayata küsmüş gibi oturdu kutusunun içinde öldüğü güne kadar.. hayvanın bilinci mi olur diyen çıkabilir ama anlayan anlar, bilinci yerindeydi.. ilk andan itibaren hiç baygın kalmadı, anlamlı bakıyordu ayşegül..tuhaf gelebilir belki duyana ama, yaşamak istemedi.. benzerlerini, depresyona girmiş muhtelif hayvanları daha önce gördüğüm için elimden geleni yaptım ama yetmedi.. derdi neydi, neden bırakmıştı yaşamın ipini bilmiyorum.. inşallah hakkını helal eder bizlere.. bu dünyadan bir ayşegül geçti.. zarif, küçük ve özgür bir kırlangıç olarak yaşadı.. beceriksiz bir adamın ellerinde öldü..
(sahlanankoc - 3 Eylül 2015 03:13)
çok masum çocuğun kanına girdi, sebepleri oldu bu kancık. böyle aklına eseni yapardı, ne edep ne korkma. tatile çıkar, yemek yapar. az dayak yemedi bir nesil bunun yüzünden. tinerci olan, orospu olan. ben de çok okudum. dimağımı felç eden 2-3 tipten biridir. diğerleri:(bkz: katherine chancellor)(bkz: sue ellen shepard ewing)
(superstar - 22 Şubat 2005 23:45)
asıl adı martine imiş; ben anca yaş 11 olup fransızca öğrenmeye başlayınca anladım böyle olduğunu, o zamana kadar da külliyatını 8 kere okumuş, binlerce kez de hayran hayran resimlerine bakmıştım. pek nefis resimleri vardı. nefis derken gerçekten "nefis" demek istiyorum; oraya birazdan geleceğim. herşey iyi tamam da 80'li yıllar türkiye'sinde çocuğuz bize reva görülen eziyete bakar mısınız? bir tanesinde bıcırık kişilik tatilde midir plajda mıdır nedir, seyyar dondurmacıdan dondurma alır. 1) türkiye'de o zamana kadar ben seyyar dondurmacı görmüş değilim (ki ilkokulu taşrada okudum, olsa görürdük herhal). 2) türkiye'deki mevcut sabit dondurmacılar genelde bu seyyar dondurmacı arkadaş gibi amerikan hava kuvvetleri subayı kepine benzer beyaz kep takmıyorlar.3) türkiye'de henüz dondurmayı top halinde külaha koyan muhteşem alet icat edilmiş değil, spatulayla külaha yapıştırılmış dondurmalar yiyoruz.4 ve en önemlisi) kardeşim nerden buldun sen o dondurmanın üstündeki kremayı, bi de üstünde o kiraz şekerlemesini!! o çocuk halimle o nefis dondurmamsı şeye beni aş erdirmenin, tüm nesli heba etmenin ne anlamı var! ara tara ülke sınırları dahilinde böyle birşey görülmüş değil, kaldı ki 80'lerdeyiz, öle çat diye evropaya da gidilemiyor, hem ne diyeceksin sınırdaki polise "bizim kızın canı ayşegül ün dondurmasından çekti, gidip de alıverem" mi diyecen. bu nasıl bir eziyettir yarabbi, el mecbur o dondurmayı ve onu iştahla yiyen terbiyesiz ayşegülü bilinçaltına sıkıştırdık. ne zaman ki gloria jeans den içeri girip üstü kremalı kahvemsileri gördük, işte o zaman ayşegül ve dondurması zıplayıverdi ortalık yere. aldık yedik/içtik. zaten pek de matah birşey çıkmadı ama o çocuk halimle o resme aş erdiğimle kaldım. yazıktır günahtır diyorum sadece, zaten zordu 80lerde çocuk olmak.5 ve son) bi de bu kız donunu gösterip duruyodu sürekli, biz gösterince şaplağı yiyoduk anneden. gene kavram kargaşası her halükarda.
(elfarran - 13 Eylül 2005 17:36)
Yorum Kaynak Link : ayşegül