gone girl'ün yazarı gillian flynn tarafından yazılacak ve steve mcqueen tarafından yönetilecek olan suç, drama, gerilim filmi. lynda la plante'nin aynı adlı mini dizisinden sinemaya uyarlanacak.

http://www.kulturelmasi.com/…idows-filmini-yazacak/

(zeddicus zu l zorander - 30 Mart 2015 13:19)

viola davis'i gene oscar yarışına sokacak film. bu açıdan heyecanlanmadım. zira genelde oscar alan oyuncuları yakın zamanda tekrar oscar yarışında görmekten pek hoşlanmıyorum (marion cotillard hariç). neyse. kariyerine bağımsız filmlerle başlayan steve mcqueen sonra 12 years a slave'le bol yıldızlı-biraz daha büyük bütçeli-ana akım filmlere dümeni kırmıştı. geldiği nokta aksiyon filmi oldu ya. gerçi bu noktaya gelişi uzun bile sürdü. şimdilerde bağımsız filmden sonra hemen süper kahraman filmi çeken yönetmenlerle dolu ortalık. widows aynı adlı diziden uyarlanmış. gillian flynn, mcqueen ve cast heyecanlandırıyor ama iyi bir film olur mu bilemiyorum. kocalarının tamamlayamadığı soygunu "çünkü bizde soygunu tamamlayacak taşşak yok sanıyorlar" deyip soyguna girişen kadınlar anlatılıyor. böyle yazınca filmden soğudum biraz. ^*

(sherlock holmes 90 - 6 Haziran 2018 10:32)

filmin türkiye vizyon tarihi 15 kasım olarak belirtilmiş. viola davis, michelle rodriguez, elizabeth debicki, liam neeson, colin farrell, robert duvall kadrodan isimler.

her eve imdb

(karinca beli - 25 Temmuz 2018 12:19)

öncelikle uzun uzun eleştirisi: tık

widows'un steve mcqueen’in en zayıf filminin olmasının verdiği hayal kırıklığını geçtim, kadınlarla ilgili siz "de" yapabilirsiniz söylemlerinin son bulması gerektiğine inanıyorum. alt metin doldurulmadığı takdirde ortaya çıkan basit bir "avuntu" oluyor. onun yanı sıra kendi türü içerisinde kıyasladığımızda diğer filmlere nazaran eli yüzü düzgün diyebiliriz. ancak mcqueen'in filmografisinde kötü bir yere konumlandığı kesin widows'un.

(kopuksenaryoo - 16 Kasım 2018 02:35)

cinsiyet esitligi adina bir mesaj vermesi amaclanmissa da basrollerinde kadin varmis, erkek varmis aslinda cok da farketmeyen bir film. bilindik bir soygun filmi oykusuyle baslayip cok cok guzel ters donuslerle seyirciyi sasirtan, son ana kadar tempoyu dusurmeyen oldukca basarili bir ise imza atmis steve mcqueen. scorsese'den de kimse uzak dogu yapimi bir filmin remake'ini yapmasini beklemezdi ama the departed ile harika bir is cikarmisti. mcqueen'in aksiyon filmini cekemeyecegini ya da cekmesinin 'yakismayacagini' dusunen izleyici bence cok yaniliyor. widows, senaryosu ve oyunculuklariyla mcqueen filmografisinde hic de siritacak bir pozisyonda degil, boyle eli yuzu duzgun aksiyon filmi her zaman gelmez kacirmayin derim.

edit: filmdeki favori karakterim olivia.

(oinone - 18 Kasım 2018 15:32)

bu bir sinema filmi ama baştan sona hemen herşeyi ile bir tv işi,adeta bir netflix yapımı havasında.zaten mini-dizi adaptasyonu.

şunu söyleyeyim hunger, shame ve 12 years a slave gibi birbirinden başarılı filmlere imza atan siyahi ingiliz yönetmen steve mcqueen'in bu dördüncü uzun metrajı-hollywood'daki bu ikinci işi-onun en zayıf halkası oluyor.

tek başına değerlendirildiğinde de orta-karar bir film.bu suç dramasını beğenirsiniz ama çok sevmezsiniz.

elbette bu film dönemin ruhuna çok uygun. tam da hollywood'daki cinsiyet ayrımcılığının yüksek sesle haykırıldığı bir dönemde başrollerde farklı renk ve ırklardan olan kadınlar var. özellikle viola davis filmi başarıyla göğüslüyor. polis şiddeti de unutulmamış. politika ve dine dair iyi güçlü diyaloglar var.

zaman zaman iyi kotarılmış kesintisiz/tek çekimler izliyorsunuz-ki bu mcqueen filmlerinin olmazsa olmazı. özellikle kurgu çok iyi,sürprizi ise fazla şaşırtmayan türden. widows, iyi bir açılış sahnesine sahip.oyuncu kadrosu çok iyi olmakla beraber böyle bir kadroya sahip (ve de yönetmene) bir filmden daha fazla birşey bekliyorsunuz, film bunu karşılamakta zorlanıyor.

3/5

edit: bu kez michael fassbender yok ama hep ufak bir rolde de olsa steve mcqueen'in bu filminde de onu görmeyi bekledim istemsizce.

edit 2: soundtrack'i hans zimmer imzalı. ama bu kez zimmer besteleri daha pasif,ancak yine de başarılı

(violatorclown - 19 Kasım 2018 16:58)

izlemeyenin bir şey kaybetmeyeceği, izleyenin ise bir ay sonra hatırlamayacağı film.

bazı yerlerinde sıkıldım. kendisi için iyi ya da kötü diyemiyorum. izledim bitti, bu kadar.

(efsunly - 22 Kasım 2018 21:35)

dün akşam izlediğim film. ilk yarısı özellikle çok yavaş, yer yer sıkıcı. ikinci yarısı nispeten daha hızlı ve merak uyandırıcı ama yine de motononluktan kurtulamıyor.

mantık hataları da mevcut ;

--- spoiler ---

5 milyon dolarlık bir soygun planlıyorlar ama bir adama şantaj yaparak şifreyi öğrenip, yağdan kıl çeker gibi soygunu yapıyorlar. ne bir zeka gerektiren, ne bir cesaret gerektiren plan var. sanki çok kolaymış gibi anlatılmış her şey.

harry'nin ölmediğini karısı anlıyor bir şekilde ama buna ramen ısrarla soygun planını ve hatta yaptıktan sonra paraları harry'nin ve arkadaşlarının soygun için kullandığı depoya getiriyor. çok saçma.

harry madem öldü numarası yapacaksın, neden defteri kasadan almıyorsun önceden. bir sürü gereksiz atraksiyonlar falan.

belediye başkan adayı (colin farrel) ise oldukça gereksiz bir karakter, neden böyle bir karaktere ve ailesine yer verilmiş anlamadım. üstelik filmde bayağı uzun sahneleri mevcut. zengin bir adamın evini soysalar daha mantıklı olurmuş. filme biraz siyaset, toplumsal duyarlılık falan katmak için zoraki karakterler yaratılmış.

viola davis yine çok iyi oynamış elbette ama sanki biraz annalise keating havası vardı (bkz: how to get away with murder). yine liderlik yapıyor, sert ama aslında yumuşak. güçlü görünmeye çalışan ama ilgiye ve yardıma muhtaç...vb. gerçi karakter öyle yaratıldıysa yapacak bir şeyi yoktu tabi.

--- spoiler ---

sonuç itibarıyla notum 6/10.

(exclama - 23 Kasım 2018 13:12)

vasatı aşamıyor ne yazık ki. kötü film yapmasın diye adaklar adadığım (!) yönetmenlerdendi steve mcqueen. hunger'ını ve shame'ini çok sevmiş, 12 years a slave'in hastası olmasam da kötü bulmamıştım. iyi filmler yapsın, çizgisini bozmasın istemiştim. bozdu, güçlü olduğu bağımsız sinemayı bırakıp ana akıma geçip soygun türünde bir dramaya/aksiyona imza attı. gerçi 12 years da ana akımdı. neyse. widows da kötü değil ama "nerede hunger, nerede widows" dedirtiyor. arada dağlar, yollar, denizler mevcut. widows'un ilk sorunu mini diziyi filme dönüştürmek istemesi. mini dizinin süresi bol olduğundan pek çok konuya değinilebilmişti. mcqueen ve gillian flynn ikilisi galiba dizideki tüm konuları işlemişler. film boyunca o kadar çok dala zıplıyorlar ki... ırkçılık, polis şiddeti, siyasi yozlaşma, güçlünün güçsüzü ezmesi, aile içi şiddet, kadınların güçlenmesi ve neticede posta koyabilmeleri, ebeveynlik, siyahilerin devletçe ötekileştirilmeleri ve unuttuğum diğer yan konular. film nefes almadan her şeye ama her şeye değinmeye çalışıyor. bunları yaparken beri yandan da soygun filmi olmaya çalışıyor, villain'ı derinleştirmeye yelteniyor ama olmuyor. tüm karpuzları düşürüp berbat ediyor.

siyasi yozlaşma iyi işlenmiyor. yukarıda da yazılmış. colin farrell'ın karakteri jake'i öyküden çıkarsanız çok da sorun yaratmaz. ama fırsat oldukça farrell ve onun başkanlık kampanyasına, siyasi yozlaşmaya falan değiniliyor. ama dediğim gibi iyi işlenemiyor, çünkü film o kadar çok daldan dala atlıyor ki (sizi bilemem, ama beni) afakanlar bastı. hakkını verebildiği yan öykü, ana öykü yok. mesela kadınların güçlenmeleri ve özgürleşip hayatlarını düze koymaları... hakkı verilemiyor, çünkü fırsat yok. tüm konulara birkaç sahne ayrılabiliyor sadece. mesela elizabeth debicki'nin karakterinin şiddet gören kadından posta koyan kadına ilerleyişi hızlı oluyor ama o denli sorun değil. zira çoğu konu böyle hızlı işleniyor. ama bir de işin soygun kısmı var. soygun kısmı mantık hatalarıyla dolmuş, ki bazıları yukarıda açıklanmış. zaman yok ki anacım, sürükleyici-heyecanlı-gerilimli-villain'lı bir soygun filmi yaparken öyküye bin tane mesele dahil edildiği için soygunun hakkı verilememiş. ana karakter de çok. erkekler, kadınlar, villain'lar... tamam, erkekler (villain'lar dahil) yan karakterler, hatta farrell ve villain'lar ve liam neeson dışındakileri sadece birkaç dakika görüyoruz (jon bernthal falan). ama çok karakter olunca film daha da dağılmış.

burada esas sorun esas karakterler olan kadınların derinleştirilememeleri. viola davis'in karakteri merkezde, ama o bile tek boyutlu. neredeyse hiçbir karakter 3 boyutlu oldurulamamış, hele ki villain (daniel kaluuya). villain demişken... bu adama da alan açalım, nasıl bir psikopat olduğunu gösterelim deyip öyküyü daha da dağıtmak uğruna gereksiz sahnelere yer verilmiş. çok gömdüm, çünkü hayal kırıklığı yarattı. mcqueen sevdiğim yönetmenlerden, kötü film yapmasını istemezdim, widows kötü olmasa da vasatı aşamıyor, yarın hatırlamayacağım denli silik bir film. bu arada finaldeki soygun sahnesini beğendim, hans zimmer'ın kendisini geriye çekip sadece aksiyon sahnesinde öne çıkmasını takdir ettim, görüntü yönetmenliği iyi. oyunculuklarda ise davis iyi, debicki fena değil, kaluuya biraz abartmış sanki, diğer siyahi villain daha iyiydi bence. durum bu. mcqueen, hunger seviyesine tekrar çıkabilecek mi bilemiyorum ama umarım widows gibi gereksiz projelerle zamanını çarçur etmez.

(sherlock holmes 90 - 23 Kasım 2018 20:55)

this is america'nın uzun metrajlı film versiyonu gibi duran epey beğendiğim bir film. olay örgüsü çok karmaşıklaştırılsa da daldan dala atlansa da benim oldukça keyif alarak izlediğim bir yapım oldu. malum ortamlara düşmesini sabırsızlıkla bekliyorum, 2-3 defa daha izleyeceğim çünkü.

viola davis yine aday olacak belli ki, mükemmel oynamış yine. plot twistler de tam gillian flynn imzasını taşıyor bu kadar olur. normalde roman yazarlarının çok da iyi senaryolar yazabileceğine inanmam ama gillian flynn bu konuda bambaşka bir seviye. yazarı sevenlere şu yazıyı da önerebilirim.

(brooklyn carter - 25 Kasım 2018 16:05)