The Mission (~ Görev) ' Filminin Konusu : Peder Gabriel Brezilya'nın dağlarına, hristiyanlığı yaymak için gider. Hristiyanlığın gelmesiyle birlikte bu dağlarda yaşayanların altın çağı da başlamış oluyor. Bir köleci olan Mendoza kardeşini öldürmüş ve Peder Gabriel sayesinde intihar etmekten vazgeçmiştir. Peder Gabriel, misyonunda yardım etmesi için Mendoza'yı yanına getirtiyor. Burada huzura kavuşan Mendoza, rahip olmak için başvuruyor. Baskı altında olan kilise, Portekizlilere karşı çıkamadığından, topraklarda yeniden kölecilerin olmasını da karşı koyamıyor. Mendoza sözünü tutmayıp, yerlilerin kendilerini nasıl savunması gerektiğini onlara gösteriyor, ancak Peder Gabriel, Mendoza'nın yerlilere bir rahip olarak yardım etmesini istiyor.
Ödüller :
Golden Globes : "Golden Globe-Best Screenplay - Motion Picture"
Cannes Film Festivali : "Palme d'Or"
Cannes Film Festivali : "Technical Grand Prize"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Actor in a Supporting Role"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Editing"
Academy Awards - Oscar : "En İyi Sinematografi"
BAFTA : "BAFTA Film Award-Best Score"
Golden Globes : "Golden Globe-Best Original Score - Motion Picture"
kendi atmosferini en ağır şekilde oluşturabilen garden of delight adlı parçaya imza atmış ingiltere çıkışlı grup.(bkz: en iyi muzik adadan cikar)
(moody - 1 Mayıs 2002 04:21)
(bkz: children)
(aritmi - 3 Temmuz 2002 09:37)
harika bir puscifer parçası aynı zamanda. milla jovovich ses verir içinde. what do you know?the birds and the bees they are wise to the liesso they took to the trees and took to the skieson top of the chain and safe from the rainwould you know about the ways of the underside?what do you know?bought a hot shot gat from a north end guinea‘cause they’re hip to the bull and hip to the liesante up with your ass ‘cause you ain’t got a pennywould you know about the ways on the underside?what do you know?bought a hot shot gat from a north end guineaante up with your ass ‘cause you ain’t got a pennydroppin’ bombs from above cut ya all down to size‘cause they're hip to the bull and they're hip to the lieswhat do you know?yeah, the streets rose in two perfect waves in the nightcrashes on my left, and one on my rightit’s all fire and brimstone baby, so let’s go outsideit’s all fire and brimstone baby, i got my brand new pistol babywhat do you know?bought a hot shot gat from a north end guineaante up with your ass ‘cause you ain’t got a pennydroppin’ bombs from above cut you all down to size‘cause they’re hip to the bull and they’re hip to the liesand they’re hip to the liesour turn to decide, who lives and who diesright in front of your eyes, it’s time to get upour turn to decide, who lives and who diesnow answer the lies it’s time to get upour turn to decide, who lives and who dieswould you know about the ways on the underside?what do you know?bought a hot shot gat from a north end guineanow answer the lies, it’s time to get upante up with your ass ‘cause you ain’t got a pennytime to get updropping bombs from above cut you all down to sizenow answer the lies, it’s time to get up‘cause they’re hip to the bull and they’re hip to the liesand they’re hip to the liesour turn to decide, who lives and who diesnow answer the lies it’s time to get upour turn to decide, who lives and who diesright in front of your eyes, it’s time to get upour turn to decide, who lives and who diesnow answer the lies it’s time to get upour turn to decide, who lives and who dieswhat do you know?
(aboutablank - 2 Şubat 2009 20:39)
cannes'dan yirmi sene önce altın palmiye kazanan ama şimdi unutulan ve mutlak surette izlenmesi gereken film.sahneler ve diyaloglarla bu çift katmanlı anlatının içine girmek, de niro'nun uysallaşmaya çalışırken yeniden öfkelenmesini, jeremy irons'ın naifliğini izlemek, tarihin ufak sayfalarına göz atmak için de izlemek lazım bu filmi.http://www.resetmagazine.net/…nema/the-mission.html
(poseydon - 28 Mart 2009 15:26)
hristiyan din adamlarının ve sömürgeci avrupalı devletlerin para uğruna ne kadar kan meraklısı olduklarını gösteren muhteşem film. bu kişilerin her yüzyılda bu tür misyonları oluyor fakat filmleri çekilmiyor her zaman.mel gibson'un apocalypto'sunun sonunda sandallarda ellerinde haçlarla karaya yanaşan avrupalıların sonraki maceralarını anlatıyor aslında. allah'tan ki bizim esas oğlan ilgilenmeyip ormanın içine gidiyor karısı ve çocuklarıyla. sen onca ölümden dön, sonra "merhaba vahşi biz sizi cennete sokmaya geldik!" diyen avrupalıların elinde öl. kırk yıllık kani olur mu yani.
(ruiz - 4 Temmuz 2009 06:09)
narnia'nın "long live the king" albümünde yer alan harika parça:the missionmy shining staroh teach me moremy heart is bleedingfor the lost onesthere's so many peopleso many soulslost without a warningi can't see them gothe wrong directionyour voice is callingcalling on melord, here i amthe mission, my missioni wanna gothe final hourwill soon be herewe don't knowwhen the bell is ringingthe mission, my missioni wanna gothe way you want me to
(iron maiden fan - 5 Ekim 2002 21:44)
san francisco'nun ikinci el eşya dükkanları, kitapçıları, restoranları, barları vs ile ünlü, sokakları ot (marijuana) kokulu egzantrik bölgesinin adı. sf yerlilerinin favorisi. o sebeple sf ziyaretinde bulunanların (turistik yerler dışında) mutlaka uğraması gereken bir bölge. diğeri için (bkz: haight ashbury)
(fake plastic love - 21 Eylül 2009 12:02)
konsepti anlamak için (bkz: operation mindcrime) - queensrychein the wooden chair beside my window i wear a face born in the falling rain i talk to shadows from a lonely candle recite the phrases from the wall i can't explain this holy pain six days ago my life had taken a tumble the orders came from high above they say a need to use me once again they've got my number further the cause boy yes you know the game i'll wait here for days longer till the sister comes to wash my sins away she is the lady that can ease my sorrow she brings the only friend that helps me find my way i search the past back to a time when i was younger a target for the new society picked to displace the leaders countering objectives of this new underground reality waiting for days longer 'til sister comes to wash my sins away she is the lady that can ease my sorrow my love for her will help me find my way my mission saved the world and i stood proud my mission changed the world it turned my life around i look around my room is filled with candles each one a story but they end the same i'll hide away in here the law will never find me the walls will tell the story of my pain waiting for days longer till sister comes to wash my sins away she is the lady who can ease my sorrow she sets the pace for my delivery of pain they'll say my mission saved the world and i stood proud my mission changed the world the underground will rise and save this world we'll all stand proud our mission changed the world, we'll change the world we'll all stand proud
(shapeshifter - 23 Ekim 2002 14:14)
şöyle de güzel bi şeyi var bu puscifer'inkinin; http://tinyurl.com/yb7vodt
(paradoxical - 7 Kasım 2009 19:44)
hikaye ve müzikleri bir yana, akıldan çıkması mümkün olmayan muazzam doğa görüntüleri ile de hep hatırlanacak nefis bir filmdir.
(villeneuve - 24 Kasım 2009 13:01)
the sisters of mercy’den ayrılan wayne hussey ve craig adams’ın kurduğu klasik goth rock grubu.daha fazla bilgi içinhttp://www.themissionuk.com/
(kaamos - 13 Aralık 2002 20:01)
14 temmuz'da venue'de daha çok 30 + kişileri sevindiren wayne husseyin grubu.
(griselda - 15 Şubat 2003 03:23)
konusuyla dikkat çektiği gibi robert de niro'nun oyunculuk hayatındaki en karizmatik hâllerini barındıran filmdir de. zîrâ kendisi uzun saçları, sakalı ve ayağında sandaletlerle pek bir hoştur. filmdeki doğal ortam, şelaleler vs. ise muhteşemdir zaten."ölülerin ruhları, yaşamın hatıralarında hayatta kalacaklardır..."
(martin jacques mystere - 20 Ekim 2011 00:44)
operation mindcrime'ın en hoşuma giden, en vurucu bölümü.
(samfisher - 21 Şubat 2013 23:25)
robert de niro'nun bir süre sonra yardımcı role kaydığı filmdir. halbuki ilk onun adının yazılması ne de çok sevindirmişti. bir süre sonra adama diyalog dahi yazmamışlar. asıl başrol jeremy irons. de niro her zamanki gibi rolünde başarılıdır ama kendisinin en iyi performansları diye bir liste yapsam ilk beşe girmez buradaki performansı. lakin belirttiğim gibi başarılıdır. öyle ki filmin başlarında canlandırdığı karakterden nefret ettirir, ki gangster filmlerindeki rollerinden bu derece tiksinmemiştim. de niro karşımıza güney amerika yerlilerini kaçırıp köle sahiplerine satan, aşkı yüzünden çok sevdiği kardeşine kıyan şerefsiz bir adam rolünde çıkar. film bu adamın değişimini anlatır. jeremy irons da dinine, kiliseye, tanrıya vs fazlasıyla inanan, ulvi bir amaç uğruna güney amerika'nın ormanlarına gelen bir rahip rolünde çıkar karşımıza ve oldukça iyi bir performans ortaya koyar. filmin son tanıdık yüzü ise genç liam nesson. filmi roland joffe kotarmış. yönetmenin en sağlam filmi. bir kaç başarılı filmi daha var, geriye kalanlar çöp niteliğinde. ödüllerde oyuncuların performansları es geçilmiş ve çok da şaşırtıcı değil. görüntü yönetmenliği ile oscar almış bu film, tabi bir de cannes'dan altın palmiye, bafta'dan iki ödül vs. görüntü yönetmenliği hakikaten şahane, keza usta müzisyen ennio morricone'nin müzikleri de öyle. film de başarılıdır. neyi anlatır, onu da yazayım. şerefsiz mendoza, kardeşini öldürür ama kardeşi onu düelloya davet ettiğinden bu cinayetten sorumlu tutulmaz ve hapse girmez. gene de bir süre sonra pişman olur, kimseyle konuşmaz. rahip gelip onu yerlilerin cangılına davet eder. mendoza kabul eder. köleliğin hüküm sürdüğü bu topraklarda köleliğin olmadığı, insanların mutlu olduğu tek yer rahibin yönettiği o toprak parçasıdır. rahip köleliğe karşıdır ama köleliği engellemek, en azından kendi cemaatindeki insanların köleleştirilmelerini engellemek adına bir şey yapmaz. pasif takılır, şiddet uygulayan birisi değildir. adeta isa'nın felsefesini içselleştirmiştir. sana tokat atana diğer yanağını da çevir! rahibin tek amacı bu insanları hıristiyanlığa kazandırmaktır. nitekim bunu da başarır. neyse. gün gelir bu toprak parçası ispanyollardan portekizlilerin eline geçer ve haliyle adamlar buradaki herkesi köleleştirmek isterler. mendoza direnelim der, rahip "şiddet çözüm değil, silaha sarılmanızı istemiyorum" diyerek pasif takılmaya devam eder. joffe'nin kotardığı film dini kendi amaçları için kullanan papa-kilise-papanın köpekleri rahipler ve avrupa'nın tacirlerini eleştirir. yaptıkları soykırımlara değinir joffe. avrupalıların amerika'daki katliamlarını anlatan apocalypto'yu akla getirir ve hakikaten sanki apocalypto'nun devamıdır. apocalypto, avrupalılar gemilerini amerika'ya yanaştırıp burayı işgal etmeye hazırlanırlarken sona erer. olanları biliyoruz çünkü. işte bu film ondan sonrasını anlatır. avrupalılar buraya adımlarını atarlar ve çoluk çocuk, kadın erkek herkesi öldürmeye başlarlar. etkileyici bir film olduğu su götürmez. tanrı adına konuşma cüretini sergileyebilenlere de sağlam giydirir bir sahnede yönetmen. vatikan'ın gönderdiği herif, rahibin ikamet ettiği mekana gelip yerlilerle konuşur ve teslim olmaları, direnmemeleri için onları ikna etmeye çalışır. konuşmasının bir yerinde tanrının adına konuştuğunu ifade eder. yerli, tanrının fikrini neden değiştirdiğini ve nasıl oluyor da tanrının ne düşündüğünü bilebildiğini sorar bu şerefsize. beklemediği bir soru karşısında affalayan bu kazma sonunda "tanrı olmasa da kilise adına konuşabilirim" der. tanrıdan uzaklaşmış, paranın köpeği olmuş kilisenin (vatikan) adına konuşur... filmin en çarpıcı sekanslarından bir tanesi kanımca. evet, emperyalist avrupalıların soykırımcı yüzleri gösterilir ve eleştirilir. ama beri yandan bir hıristiyanlık güzellemesi de yapmaktan kendisini alamaz joffe. misyonerlik yüzünden binlerce kişinin öldüğü bu topraklarda gerçekleştirilen misyonerlik faaliyetlerini öve öve bitiremez. pederi de kahramanlaştırmadan duramaz sevgili joffe. en azından bunu spielberg kadar iğrenç bir şekilde yapmaz (bkz.: amistad). finalde düşen haçın yerlilerce yerden alınıp havaya kaldırılması ile misyonun gerçekleştirildiğini ifade eder çok sevgili joffe. haklıdır da. misyon gerçekleşti...son kertede de niro'nun sakalı için bile izlenir.
(sherlock holmes 90 - 3 Mart 2013 00:39)
robert de niro ve jeremy irons'in oynadigi, 86 tarihli, inanilmaz derecede etkileyici tarihi film . irons ispanya tarafindan guney amerika yerlilerine hristiyanligi ogretmeye giden bir misyoner . deniro ise irons tarafindan hak yoluna getirilmi$ kole avcisi . bunlar el ele verirler herkesi hristiyan yapalim derler . ancak cali$tiklari koloni portekiz'e satilinca olanlar olur . portekizliler'e kar$i yaptiklari her$eyi savunma durumunda kalirlar . muzikleri icin soylenecek soz mukemmeldir, ennio morricone'ye aitlerdir .
(set - 12 Mart 2001 17:25)
mindcrime'ın en gaz, en tüyler ürperten, müthiş şarkısı.
(tuonela - 30 Ocak 2004 14:43)
istanbul konseri sonrasında grubun solisti wayne hussey ile tanıştığımda, derin mevzular beklerken "galatasaray" muhabbeti yapıp "evinizde drug varmı arkadaşlar" şeklindeki yaklaşımıyla hepimizi şaşkınlığa boğmuştu.
(icpilav - 20 Mayıs 2004 16:24)
en cok sevdigim filmlerden biri... guc ugruna insanlarin ne kadar vahsilesebildigini gozler onune seren, de niro`nun oyunculugunun oldukca basarili oldugu mukemmel bir tarihi film... muzigi de sinema tarihindeki en iyi film muziklerinden biri
(mr micawber - 17 Şubat 2005 00:20)
spooksun en sahane sarkisinin ismidir.
(yumusakca - 3 Şubat 2002 14:11)
Yorum Kaynak Link : the mission