Open Water 3: Cage Dive (~ Açik Deniz 3: Kafes Dalisi) ' Filminin Konusu : Ekstrem aktivitelerin gösterildiği bir şov programına katılmak isteyen 3 arkadaş, bunun için kafes içinde köpekbalıklarıyla dolu okyanusa dalıp bu deneyimin her anını kameraya almaya karar verir. Ancak dalışa başlaaycakları sırada yükselen dalgalar, içinde bulundukları tekneyi batırınca okyanusun ortasında köpekbalıklarıyla başbaşa kalırlar. Bu ölüm kalım savaşında kurtarılmayı bekledikleri saatleri, yine ellerindeki kamera kaydedecektir.
The Reef(2011)(5,8-17687)
Open Water(2017)(5,8-8)
Open Water(2004)(5,7-47509)
47 Meters Down(2017)(5,6-38536)
Open Water 2: Adrift(2006)(5,1-15888)
open water diver olma yoluna hevesle baş koyup; alınan eğitimlerin tam ortasında, açık sulara kendini atmaya bir hafta kala izleniyorsa tam bir gerzekliktir. üstelik hayalini kurduğun huzur veren sualtı görüntülerinden çoooookkkk uzak bi film olduğu söylenmişken, "sakın izleme" denmişken kaşınmamak gerekir. allah belamı versindir...
(ekinella - 28 Eylül 2006 23:54)
(bkz: ve tanrı boş zamanı yarattı)
(theatrum mundi - 21 Aralık 2007 00:00)
açık denizin de pekâlâ en berbatından bir hapishaneye, içerdekilerin de ölüm mahkûmlarına dönüşebildiğini kanıtlamış bir deniz kâbusu.
(mayadeniz - 18 Ekim 2010 15:06)
"iki kişi açık denizin ortasında unutulur" sloganıyla çıkıp da yok gerçek hikayeymiş yok gerilimmiş denmesi saçma bence. asıl aptallık üzerine yoğunlaşsalarmış pek daha güzel bir film olabilirmiş. mesela şöyle salak ile avanak'ı denize atsalardı, onları denizde unutan da rowan atkinson falan olsaydı, o zaman gerçekten daha inandırıcı olurdu.
(stradicaster - 18 Ağustos 2004 23:31)
evde oturup fayanslari sayarken, gelen telefondaki "abi super gerilim filmi bikbik" sozlerine kanip * izledigim olaganustu gerilim filmi.yani tuylerim diken diken oldu o kadarini soylemeliyim. ****edit***(yogun istek uzerine)(bos kalmasin diye baska bir sey yaziyorum)turkcedeki en uzun kelime;"muvaffakiyetsizlestiricilestiriveremeyebileceklerimizdenmissinizcesine" dir.***edit***gerilim oldugunu hesaba katarak sunu soyleyebilirim ki;hayatimda izledigim en ** sıkıcı film idi. *ona harcadigim miktarini belirtmek istemedigim 7 milyon turk lirasina yaniyorum ben. o parayla bir kavanoz mayonez alip masaya koysaydim, ve izleseyim onu, daha fazla gerilirdim. ciddi, yuzde kaci yag onun biliyor musunuz? *
(ogul britannica - 21 Ağustos 2004 17:43)
baştan sona saçmalıklarla dolu filmdir kendisi..hele bir dalgıç gözüyle izlediğim için apayrı saçmadır..teknedeki olaylardan, çiftin suda kaldığı süre içinde gerçekleşen olaylara kadar saçmaladıkça saçmalamış senarist kişi..insan bi dalış eğitmeni bulup da sormaz mı hangi canlı ne yapar, dalış elbiselerinin yapıldığı neopren maddesi nedir ne değildir,bir dalgıç suda kramp girmesi durumunda nasıl müdahale edeceğini bilmez mi, filmdeki hatuna kim bröve vermiş merak ediyorum, ay napıcam nası yardım edebilirim dedi ya ben yıkıldım o anda..insaf ya insaf..filmin sadece konusu gerçek bi hikayeye dayalı ama geri kalanı adamın dalış bilgisinden yoksun hayal gücü resmen..hiç dalmamış bi insan olsam dalış sporunda soğur hatta korkardım, oysa ki özellikle ülkemizde yapılan dalış aktivitelerinin çoğuyla zerre ilgisi yok filmde geçenlerin..güzelim spor uyduruk filme kurban gitti ya ona yanarım..
(miyuw - 23 Ağustos 2004 22:16)
bu bir jaws filmi değil. hatta üstün zekalı köpekbalıklarının bilimadamlarıyla kedi-fare oyunu oynadığı deep blue sea hiç değil. o yüzden "aman iyi ki gitmemişim de 5 milyon/7 milyon tl. cebime kaldı" diyen alaska frigo jenerasyonunun sevinç nidalarını anlayabiliyorum. peki o zaman bu film ne? bu film bi gün denizin ortasında piç gibi kalırsanız başınıza geleceklerin bir resmidir. deniz canavarları yoktur gerçek hayatta, denizde yaşayan deniz anaları, irili ufaklı ve de çok meraklı balıklar vardır ancak. siz onların yaşam alanına girmiş ve haddinden fazla kalmışsınızdır. doğal olarak sizi tanımak için yaklaşırlar, etrafınızda daireler çizerler, siz nesiniz, yenir misiniz, yutulur musunuz diye gelip denemelerde bulunurlar. open water inanılmaz bir gerçeklikle bunu anlatır işte. artık evimizdeki 100 bin kanal sayesinde reality channellara, katı gerçekliklere alışık bir digiturk kavmi olduğumuz için belki de bi 10 sene önce bu filmi seyretsek bizi daha farklı etkileyebilirdi. ormanda yarı çıplak koşup orasını burasını hayvanlara ısırtan wild boyz ve türevi mtv şaklabanlarına alıştığımızdan (ya da alıştırıldığımızdan) kabul edelim ki şiddet eşiğimiz bi hayli yükseldi. o yüzden gecenin yarısı zifiri karanlıkta fırtınalı bir denizin ortasında mahsur kalan bu çiftin korkusunu anlamakta biraz zorluk çekebiliriz. her şeye rağmen itiraf ediyorum ki karanlıkta şimşekler çakarken bi anda - göz açıp kapayıncaya kadar olan sürede - gördüğümüz yüzgeçler ve o anda suyun üstünde kalmaya çalışırken altımızda nelerin yüzdüğü, nelerin bacağımıza dokunduğu ve bizden bir lokma koparıp goturmek üzere olduğu düşüncesi, beyoğlu emek sinemasındaki bendenizi zıp zıp zıplatmaya ve bacaklarımı istemsiz olarak çekip güvenli bir yere almaya çalışmama yetti. eğer janr olarak bu film bir gerilim filmiyse, daha fazlasını da beklemezdim.
(arsonist - 24 Ağustos 2004 11:42)
gercek bir oykuden alinmasi imkansiz olan, alinmis olsa bile kopekbaliklari tarafindan anlatilmasi muhtemel senaryoya sahip film. ayrica gercekler kopekbaliklari tarafindan carpitilmistir kanimca
(rationem - 25 Ağustos 2004 12:23)
fragmanından o kadar etkılenıp kacırmamak ıcın gıdılen ve sonrasında ne kadar amator ve ıgrenc kısa bır fılm oldugu anlasılan fılm..
(chenille - 28 Ağustos 2004 20:01)
bence filmdeki yanlislar, based on a true story kasintisiyla basliyor. boyle bastan savma bir sey olsa olsa "guessed on a probably true story" olur. filmin ilk yarisindaki dalis goruntulerini "murenin guzelligine bak", "acaba manta da gorebilir miyiz?", "kariya bak, eline koluna hakim olamiyo, o ne bicim palet vurmaktir, kim verdi buna broveyi?" seklinde fikir alisverisi icinde gecirdikten sonra, geriye pek de bir sey kalmiyor acikcasi. benim kafama takilan diger bir unsur da, teknedeki dalis amiri, dalis asistani ve stand by diver guruhundan hic kimsenin dalis sonrasi kelle sayimi tabir ettigimiz olayi yapmaya gerek gormemesi. be guzelim, madem dalis organizasyonu yapmaya karar verdin, hayatini bu isten kazanma hedefin var, butun bunlarin yaninda, hayatinda ilk kez gordugun kimselerin sorunlulugunu ustune almaya cesaret ettin, hangi akla hizmet dalis sonrasi herkesin tekneye cikip cikmadigini kontrol etme isini, dalis boyunca elindeki kalemle bir parca kagida ciziktirmekten baska bir halta yaramayan birine verirsin?bir de filmin sonu bir garip olmus. sanki onceden belirtilen zaman asilmis da, bir an once jenerik girsin, bu is bitsin edasiyla bitiyor film. bu aceleyle bitirilmeye calisilinca da, yonetmen, hatunun suya dalmasindan bir sure sonra tekrar nefes almaya ihtiyac duyacagini, ve en temel icgudulerimizden biri olan hayatta kalma icgudusunun en sonunda galip gelecegini unutmus gibi gozukuyor. ister istemez kendimi hatunun yerine koydum, "ben orada olsam, kurtulma sansimin olmadigina kesin inansam, ne bok yerim?" diye dusundum. baktin kacis yolu yok, takarsin maskeni, regulatoru alirsin agzina, bc yi tamamen indirip apiko dalarsin derinliklere.. en fazla bes alti nefeste 40 - 45 metre derinlige inersin.. azot narkozu yavas yavas etkisini gostermeye baslar, tatli bir sicaklik sarar bunyeyi, daha da derinlere inmek istersin.. eksilen oksijen yavas yavas etkisini gosterirken, hayatta kalma icgudusunu de yenmis olursun boylece.. en azindan mutlu, cakir keyif son noktayi koyarsin hayatina. not : filmden sonraki hayal kirikligi, bir sekilde bir yerlerden edinilip, le grand bleu izlenerek giderilebilir. ilac gibi gelir bunyeye.
(thaimora - 28 Ağustos 2004 20:57)
bunca senedir sinemada izlediğim ve yarısında çıkmak istediğim tek film. garip müzikleri(!), gerilim yaratalım diye yapılan abuk efektleri, arada ne idüğü belirsiz kara canlılarının yakın çekimleri, titreyen kameralarla çekilen mide hoplatıcı sahneleri ile kendini uzun yıllar unutturmayacak film.--- spoiler ---filmin senaryosu ise şu repliklerin tekrarından ibaret- tatile gidiyoruz heyyo. telefonunu kapat- blup blup- unuttular bizi yahu.- hep senin yüzünden.- şuraya yüzelim- olmaz çok uzak, yüzmeyelim.- kustum- işedim. oh ısındı biraz.- ben de işedim.- üşüdünse işeyeyim- bacağımı bişey ısırdı- korkma sadece bakacağım - ne diyodu discovery de.- köpekbalıklarını mikeyim sana bişey olmasın--- spoiler ---
(nosferatu - 30 Ağustos 2004 12:36)
çok kötü bir yönetmenin çektiği, sadece heyecan uyandıran tek bir cümleye sahip, "kötü" kelimesinin övgü olacağı zira hiç bir şekilde "film" olmayan uzun metraj çalışması. iki dalgıç tekne tarafından unutulup okyanusun ortasında kalır. işte bütün film bu kadar. hikayeye 20. dakika sonrasında girmesine zaten pek bir şey diyemiyorum. o ilk 20 dakikada da ortaokul seviyesinde bir karakter yaratma, ikilinin hede hödüsünü gözler önüne serme çalışmasıyla geçiyor. sonra okyanusta kalıyorlar, daha sonra da paradi kokan bir kavga sahnesi dışında yönetmenimiz öyle takılıyor...neyse, bu kadar kötüsünü izlemeyeli bir hayli olmuştu. ayrıca bu filme deneysel bir çalışma diyen arkadaşlara, hiç deneysel çalışmamı görmedik, diyor ve filmin 20 milyon dolarlık reklam bütçesini hatırlatıyorum. herkese iyi denemeler...
(nefla - 1 Eylül 2004 11:09)
gidenin parasına yazık günah olacağı film müsveddesi.
(cointreau - 3 Eylül 2004 21:52)
bundan daha kötüsü herhalde gökhan özen'in malum jet-ski olayını konu alan, soundtrack'inde de sadece gökhan özen parçalarının yer aldığı bir film olabilirdi dedirten film.
(vernon sullivan - 6 Eylül 2004 04:32)
film gücünü blair witch project (bwp) filminden almış. buna tam olarak güç denemese de, en azından bu yolu seçmiş. gerilim ve korku janrında yeni bir trend yakalayan bwp filmine sırtını dayayan lakin hollywood görselliğinde ve kurgusunda ilerleyen film, bu trende aşina seyircinin üstünde biraz sırıtıyor. yaklaşık bir buçuk saat süren film süresince bir kez bile denizin ortasında mahsur kalmış biri yerine koyamadım kendimi. sonuç olarak; bu korkuyu ve gelirimi daha derinden hissedebileceğim hayaliyle girdiğim sinemadan, "bu yaz da denize gidemedik anasını satiyim" hayıflanmasıyla çıktım.
(oxytonic - 6 Eylül 2004 14:48)
babamın çok güzel film demesi sayesinde izlediğim, beğenmediğim film. görüntüleri sevmedim, çok sıkıcı olmasını sevmedim.sürekli aynı şeyler dönüyor. ayrıca dalışa gitmeden önceki gece sevişmesi gereksizmiş. görüntü sanki böle evdeki kamerayla yapılmış gibi. hiç sevmedim hiç..
(scarletsage - 21 Mayıs 2005 14:33)
çok şükür ki hayatım boyunca yaşadığım yaşayacağım tek ortak gerilimi yatak odasında vız vız kafa siken bir sivrisineği avlamak olan filmdir.
(duduklu tencere - 29 Mart 2006 19:55)
alt metin fakiri, kurgu yoksunu.. tek kelimeyle kotu film.--- spoiler ---simdi ortada bir olay yok.. daha dogrusu ciddiye alinacak bir olay yok.. o kadar basit ki.. kari ve koca tatile cikarlar, dalis turuna giderler, dalis turunu organize edenler bunlari unutur ve bunlar da kopek baliklarina yem olur.. "ee" denebilir.. zira filmin buna pek yaniti da olamaz.. filmde gerilim namina hicbir sey yok.. yok yani.. arada bir kopekbaliklari bunlara carpiyor, gerilim muzigi veriliyor.. ama film basarili olmuyor.. filmin sonundaki numara da pek bir klise: yakalanan kopekbaliginin midesinden ciftimizin fotograf makinesi cikmasi.. oh my god! ayrica film biterken "written, directed and edited by chris kentis" yaziyor.. simdi anlam veremedim.. ortada yazarlik ya da yonetmenlik namina bir sey yokken, bu sahsin yonetmen ve yazar sifatini kendine yakistirmasi.. ee hadi kurgucu desin de, diger ikisi peki.. yani digital kameralarla kolaylasti film cekmek falan da kurmacaya sahip olmayan bir "sey"in - ki seyden baska bir kelime bulmak zor bunun icin - 35'e aktarilmasi falani filani.. yani iki ciftin tatile gitmesi bize film olarak sunuluyor.. o gıruntuler ese dosta gosterilse hani, bu kisiler kendi aralarinda eglense daha hos olmaz miydi.. o zaman sunnet goruntulerini de yapalim.. orada da sunnetciyle sunnet cocugu arasindaki gerilim, daha da tuyleri diken diken eden bir hal gosterebilir mesela..olmamis chris olmamis..--- spoiler ---
(whatdreamsmaycome - 8 Ağustos 2005 13:39)
hatta biraz daha ileri gidersek bugune kadar izledigim en kotu film olmaya aday.digeri icin (bkz: oceans twelve)
(ihanet kac kisilik - 14 Kasım 2005 21:36)
discovery channel manyağı izleyiciye bile sıkıcı gelen bayık film. konusu gayet çekici gelmektedir ama aksiyon olmadan saatler boyu okyanustaki iki kişiyi izlemek kusmaya sebep olabilir. 10 dk başını izledikten sonra 10 dk da sonundan izlenirse arada kalan bölüm bir kayıp değil tam tersine kazanç olacaktır.
(kimlanbu - 23 Nisan 2006 14:09)
Yorum Kaynak Link : open water