• "filmin siyah beyaz olmasindan dolayi yesillik miktarinin bilinemedigi film."
  • "kapitalizmin koyulasmasiyla maden iscilerinin hayatlarinda yasanan dramatik degisimin yumusak bir dille anlatildigi romandir."
  • "bunu alan bunu da aldı: sons and lovers"
  • "dünya sinema eleştirmenleri bu filme karşı önyargılı bakarlar, o dönem citizen kane ile girdiği oscar ve gişe yarışını kazanmasından dolayı."
  • "(bkz: tellioğulları vs seferoğulları)"
  • "(bkz: yesil vadi)"
  • "klasik sessiz sinema sorusu."
  • "orijinaliyle de türkçesiyle de harikulade bir isme sahip olan roman."
  • "richard llewellyn'in sinemaya da başarılı bir şekilde aktarılımış romanı"




Facebook Yorumları
  • comment image

    bir gal kasabasında yaşayan morgan ailesinin maden ocakları merkezli öyküsünün siyah-beyaz tonlarda anlatıldığı hüzünlü film.
    vadim o kadar yeşildi kiadlı filmde;
    *olanaksız aşk: entelektüel rahip-morgan ailesinin güzel kızı arasında,
    *maden işçilerinin zorlu yaşamları: maden ocağında geçen ve orada son bulan hayatlar,
    *yuvasını korumaya çalışan anne: morgan ailesinin altı (6) çocuk dünyaya getiren güçlü annesi,
    *erkek olma yolunda ilerleyen genç erkek:ağabeyinin sevgili eşine aşık olan küçük bir erkek çocuğun erkek olma yolunda gösterdiği çaba
    gibi konular ana malzemeyi oluşturmuştur.
    filmde amerika'ya çalışmak için giden iki erkek kardeşin başına neler geldiği kısmı seyirciye bırakılmıştır*


    (maryjane - 15 Ağustos 2002 01:40)

  • comment image

    bir yarim kalmisliklar filmidir.

    --- spoiler ---

    kucuk cocuk, abisinin karisina asiktir ama arkasi yoktur.
    cocugun abileri sendika kurarlar, grev yaparlar ama arkasi yoktur.
    rahip ve cocugun ablasi birbirlerine asik olur ama arkasi yoktur.
    ortanca abiler abd'ye gider ama sonlari ne olur bilinmez, arkasi yoktur.
    cocuk, okula gidip adam olmaya niyetlenir ama maden ocaklarina doner, okullu olmasinin da arkasi yoktur.

    ---
    spoiler ---


    (whatdreamsmaycome - 12 Nisan 2009 13:33)

  • comment image

    dünya sinema eleştirmenleri bu filme karşı önyargılı bakarlar, o dönem citizen kane ile girdiği oscar ve gişe yarışını kazanmasından dolayı.


    (servicio - 30 Mart 2010 13:28)

  • comment image

    1941 yapımı john ford filmidir ve ben ilk olarak cnbc-e'nin ustalara saygı kuşagında izlemiştim ki, filmde bir çocugun gözüyle olaylar anlatır.

    --- spoiler ---

    senaryo küçük bir maden kasabasında geçer, narrator çocuk o kasaba da yaşayan ailelerden birinin en küçük ogludur. filmin başında çok kalabalık olan aile filmin ortalarına dogru sayı olarak hep azalır. parasızlıktan iki erkek çocuk filmin başında yol alırlar ki, filmin sonuna kadar onlardan bir daha baher alamayız. kalan çocuklardan evin büyük oglu evlenir ve babasıyla beraber madende çalışmaya başlar ve bir maden göçügünde ölür. evin kızı rolünde maurenn o'hara kasabanın vaizine aşık olur ama vaiz ona bir şey veremeyecegi için onu bırakır ve o da babasının çalıştığı madenin sahibiyle evlenir ki, kız isteme sahnesi çok trajiktir(patron işcisine emrediyor adeta). kız vaizi geride bırakıp o adamla evlenir ve cape towna yerleşirler. sonunda evde kimse kalmaz. patron ise madende ki işcilere her geçen gün daha az para verir ve parayı verirken dönürüne de ayrım yapmaz.
    filmin sonunda ise narrator çocuk 'da okul egitimini bırakıp madende çalışmaya başlar ve babası da bir maden göcügünde ölür..son kare de ise aradan yıllar geçmiş ve aileden kimse kalmamıştır ( gidenler gelmemiş, kalanlarda ölmüştür.), bizimki şu cümleyi kurar; "bir zamanlar vadim o kadar yeşildi ki, baharları çayırları yeşillenirdi, anlardım baharın geldiğini, şimdi ise madenin karalıgında tüm vadi.."

    ---
    spoiler ---

    kapitalizmi çok cesur bir şekilde anlatır john ford ki, izleyiniz tabi bulabilirseniz ki, arşivim için bulamadım henüz.

    edit: buldum, torrent sagolsun.
    edit 2: kaybettim, bilgisayar çöktü, saglık olsun.


    (darkoceans - 10 Aralık 2011 21:43)

  • comment image

    klasikleşmiş bir kitap olmasının yanı sıra filme de uyarlanmasına rağmen hem kitap hem de yazarı pek rağbet görmeyen ve kişilerin genellikle; evet ya, şirin bir kitaptı diye şöyle bir anımsadığı, sözlükte de yazarı hakkında sadece bir (1) adet giri olduğu göz önüne alınırsa kitap ve yazarı o maden ocaklarının betimlendiği vadilerde kalmışlardır..

    sahaflardan alınma ya da size bir şekilde bir yerlerden bırakılmış kimi eski ve bu nedenle de kırılgan kitapları okurken geçmiş zamanlardan kalma kitap yüzünüze bir koku yayar, metinlerden mi yoksa bu kokudan mı kaynaklı olduğunu tam anlamadığınız bir esriklik içinde kalırsınız..ben de uzun yıllar önce edindiğim bu kitabı yeniden elime alarak sayfalarını kırılmasınlar diye dikkatlice çevirerek yeniden okudum..1943 basımı olan kitap 2 cilt olarak basılmış ve bende ne yazık ki sadece 1.cilt var..metin toker ve emir kökmen çevirisi..pek başarılı değil (rahip topluluğu selamün aleyküm diyerek selamlıyor örneğin) ama kitabın büyüsünü yine de duyumsatıyor..iktisadi yürüyüş matbaası ve neşriyat yurdu'nda basılmış..yayınevi f ş harfleriyle gizemli bir isim gibi duruyor..ayrıca kitabın bir zamanlar beyaz olan ama şimdilerde sararmış arka kapağında dolma kalemle yazılmış el yazısıyla şöyle bir satır da var ki eski adamlar epey romantiklermiş; ' ruhum ellerde dolaşan kadehler gibi boşalmış durmaktadır' ( seni kimler üzdü ey kitabın ilk sahibi? )

    tipik ve kalabalık galli ailenin maden ocaklarına yazgılı hayatlarına göz atılan satırlar o zamanlar 62 yaşında olan huw isimli adamın geriye dönerek ailesini, çevresini ve tabii kendini anlattığı anılarından oluşuyor..birkaç sıradan isim dışında gal isimlerinin güzelliği de dikkat çekici..gwilym ve beth morgan çiftinin çocuklarının adlarını yazayım da ne demek istediğim anlaşılsın;

    ivor, ianto, davy, gwilym, angharad, owen, ceridwen, huw, olwen..( beth, sen tam rte nin hayalindeki kadınsın)..

    siyah maden ocağı topraklarının vadiyi adım adım ele geçirdiği zamanlarda evlerin yıkılmaya başladığı ve elinde annesinin mavi eşarbıyla bölgeyi terk etmeden önce huw un belleğinden geçen şeyleri bizler okurken kitaba ait bir paragrafı da alarak hem çeviri hem de o anlarla ilgili bir fikir vermiş olalım;

    ' bana öyle geliyor ki, insan hayatı zamanın üzerine intizamsız, gelişigüzel, resim kaidelerine riayet edilmeksizin çizilmiş bir krokidir. anlamıyorum, acaba neden ufak bir azim, biraz ağır bir çalışma kendilerini içinde bulundukları çıkmazdan kurtararak sakin ve mesut bir hayat temin edebilirken insanlar lüzumsuz yere ıstırap çekiyorlar?'


    (tarao - 30 Ağustos 2012 10:40)

  • comment image

    siyah beyaz film.

    evet inanmıycaksınız ama bu film siyah beyaz.
    yani filmi kaç defa izlersen izleyin vadinin ne kadar yeşil olduğunu anlamıyorsunuz.

    bir de oscar'ı aşağılayanlar için, oscar'ın verdiği ilk malzemedir. citizen kane'in olduğu bir yıl en iyi film oscar'ını almıştır.


    (kilavuzkarga3 - 23 Ekim 2012 16:46)

  • comment image

    richard llewellyn'in 1939 yılında yayınlanmış kitabının adı. lise yıllarımda keyifle okuduğum bir kitaptı.

    kitabın kahramını madencilikle uğraşan bir ailenin bireyi olan huw'du ve hikaye onun ağzından anlatılıyordu. yazar bu hikayenin kendi yaşamından esinlendiği söylemiştir ancak ölümünden sonra öyle olmadığı, ailesinin madencilikte uğraşmadığı, hikayeyi başkalarından duyduğu şeyleri derleyerek yazdığı anlaşılmıştır.

    kitabın ismi olan cümle kitapta iki yerde geçer. ilki 30. bölümde, ikincisi kitabın son cümlesi olarak.

    --- spoiler ---

    "how green was my valley that day, too, green and bright in the sun."

    kahraman huw, ilk cinsel deneyimini yaşadıktan sonra vadim o kadar yeşildi ki diyor ve cümle kitabın ismi oluyor
    ---
    spoiler ---

    öpüşmeyi tasvir ettiği bir kısım vardır ki böyle dudakları çileğe falan benzettiği, aşk mektuplarımda kullanıp az prim yapmadım hani.


    (epistemofili - 2 Mayıs 2014 01:58)

  • comment image

    akıl; düşündü, buldu ve yarattı; ardından kendi yarattıklarına karşı, dayanılmaz bir sahip olma tutkusu da verdi insanoğluna...

    filmde, daha fazlaya sahip olma uğruna, işçilerin yevmiyelerini kesen; daha düşük ücretle işçi çalıştırma fırsatını bulunca, eski işçilerini işten atan maden ocağı sahibi, hem kendisi hem çevresi için tam bir mutsuzluk kaynağı olduğunun farkında mı acaba? fakir işçi kızını adeta satın alan zengin çocuğu ve de gönlü olmadığı halde kendini kabul etmek zorunda hisseden güzel kız, mutlu olacaklar mı acaba? ya onay veren kız babası?..
    peki ya, "fazla sahip olan, fazla hak eder" mantığıyla, sevdiği kızı kendi elleriyle zengin çocuğuna teslim eden iyi insan vaiz'e ne demeli?..

    insan aklının, insana oynadığı en acımasız oyun: "sahip olma tutkusu"...
    evet, akıl, verdiklerinin bedelini, insanoğluna çok pahalı ödetecekti... yemyeşil vadilerini, sevgililerini, mutluluklarını, hatta umutlarını bile ellerinden alacaktı insanların... ama, bu kadar gaddar, dayanılmaz ve fark edilir olmamalıydı akıl... tüm kaybettiklerine yeniden kavuşup, yaşanmamışlıkların yaşandığı, mutlulukların ertelendiği bir yer olmalıydı insan için... ve akıl, adı üstünde, o kadar akıllıydı ki; insanlardan alıp götüreceklerinin yerine, bir umut olarak, "tanrı"yı bırakıp gitmişti bile!..


    (vagoband - 2 Mayıs 2014 09:11)

  • comment image

    maden ocaklarında çalışmanın zorluklarından eğitimde şiddete, sosyalizmden din fanatizmine (köktendincilik), işsizliğe kadar bir sürü temayı harika bir şekilde işleyen john ford filmi. sanıyorum onlarca film çekmiş, çoğu da western türünde olan john ford'un western türüyle uzaktan yakından alakası olmayan, western'lerinde yer verdiği john wayne'in de kadroda yer almadığı nadir filmlerinden. büyük bir ailenin, sadece bir ailenin değil aslında, bir kasabanın birkaç senesini, bu senelerde yaşadıkları acıları, mutlulukları, kavgaları, üzüntüleri anlatan bir film. adından da anlaşılacağı üzere bir zamanlar şarkıların eksik olmadığı vadinin yıllar içinde terk edilmesi ailenin en küçük çocuğunun gözünden anlatılır. tabi çoğu şeyin tanıdık gelmesi de olası: mesela oğlanın okulda yediği ilk dayak, öğretmenin sopayla bu çocuğu dövmesi, vadide yaşayanların insan olmayı öğrenemeyip birbirlerinin gelecekleri yakma pahasına dedikodu yapmaları (ki bu dedikodulardan sonra filmdeki rahip sağlam ve esaslı bir nutuk çeker), maden ocaklarında yitirilen hayatlar vs. hepsi fazlasıyla tanıdık bizlere. ford bunları enfes bir şekilde işlemiş filminde. onca temayı işlemesine rağmen odağını yitirmemesi de takdire şayan. yalnız önceki entrilerde de değinildiği bir şeye bende değinmek isterim:

    sendikalaşmaya değinilir ama daha sonra bu mesele unutulur, nihayete erdirilmez. keza küçük çocuğun aşkına da, abilerinin son durumlarına da, rahibin durumuna da değinilmez. insan, abilerine neler olduğunu, rahibin neler yaptığını vs merak ediyor. ama bu konular neticelendirilmiyor ne yazık ki. bunlara tam bir şekilde odaklanılsaydı keşke.


    (sherlock holmes 90 - 4 Mayıs 2014 20:47)

  • comment image

    maden işçilerini, hayat koşullarını, aile hayatlarının parçalanışını, acımasız endüstri dünyasının başlangıcı olan yılları anlatan eski,duyarlı bir film.
    ilk kez bir filmde cüruf sözünün geçtiğine de şahit olmuştum.


    (dreamy - 28 Nisan 2006 12:24)

  • comment image

    yurdumuzda klasikler arasinda hakettigi yeri bulamamis eserdir. kitabin/filmin adiyla birlikte kafaya üsüsen tellioglu seferoglu replikleriyle, birkac ku$ak bu eseri kisa bir kahkaha esliginde aldigi raftaki yerine geri koymustur.


    (ranable - 29 Nisan 2006 12:59)

  • comment image

    elimde 1942 basımı bulunan kitap. hayır kitap benim de değil üstelik, üniversite zamanlarında bi arkadaştan ödünç almıştım, onun da annesinin kitabıymış çok kıymetliymiş kendince ama okul sonrası bir koptuk bir daha geri veremedim, hala durur, vicdanımı sızlatır.

    bana kimseye ödünç kitap vermemem gerektiğini öğretmiş kitaptır bu yüzden.


    (masseur - 18 Mayıs 2006 14:07)

Yorum Kaynak Link : how green was my valley