• "bu harika filmden sonra j. j. abrams'tan lost'taki dandik görsel efektleri açıklamasını bekliyorum. pazartesi masamda olsun."
  • "zenci bir kadınla beyaz bir adamın öpüşmesi televizyonda ilk defa star trek dizisinde görülmüştür. bu özelliğiyle ayrıca süperdir bu dizi."




Facebook Yorumları
  • comment image

    öncelikle film hakkında konuşayım, sinemada konuşan dümbüklere sonradan geçeceğim.

    çok iyi bir star trek hayranı olmamama rağmen sonuna kadar büyük keyif alarak izlediğim, görsel efektlerini revenge of sith ile kafa kafaya bulduğum, model-mekan-cg ve ses tasarımına ise büyük hayranlık duyarak salonu terk ettiğim film oldu. insanın içinde küllenmeye yüz tutan bilim-kurgu ateşini körükledi, görsel bir şölen sundu. film hakkında daha iyi eleştiri yazanlar vardır ama benim tavsiyem filme henüz gitmemiş ama gidecek olanlara:

    1. film başlamadan önce perdenin önüne geçin ve "cem yılmaz imitasyonu varsa, siktirsin gitsin" diye bağırın. biraz kaba gözükse de, stand uplarından arta kalan ne varsa (kaptan makine soğuk, kalkanları indirin...vb) teker teker, bıkmadan, usanmadan, erinmeden yaptı amına koduğumun çocukları ya. şu memlekette, cem yılmaz taklitleri kadar tiksindiğim insan sayısı çok azdır. bir avuçtur.

    2. telefonuna sürekli mesaj geliyor ve buna cevap yazmaya çalışıyorsa, elini bilekten kesip diğer cebine koyun. kesik elini almaya uğraşırken uğraşmasın telefonla, smsle. siktirtmesin bana kısa mesaj servisini. madem bu kadar önemli bir adamsın, gelme sinemaya. çok mu acil, yarısında çık git de benim de gözümü alma o parlak iphone ışığınla.

    3. yanında sevgilisi varsa ve sürekli kulağına fısır fısır bir şey anlatırsa, siz de onun kulağına fısıldayın "o fısır fısır frekansını götüne sokarım, ömrünün geri kalanında hava kaçırırsın" diye. bu onu şaşırtacak ve susturacaktır.

    4. film başlamadan önceki cem yılmaz uyarısını dikkate olmayan lavuklar olacaktır, her ışınlanma sahnesinde "kaptan bizi ışınla" gibi şeyler geveleyecektir. burada üşenmek yok, ayağa kalkıp hedefe kilitlenmeli ve adamımızı yerinde ziyaret etmeliyiz. ileriki nesiller için sikertmeliyiz oracıkta.

    aklıma geldikçe ekleyeceğim, ekledikçe delirecek, delirdikçe break dans yapacağım. filmden aldığım keyifte ciddi iskonto meydana getirdi sikkafalar ya. öfkem dinmedi bir türlü. bir başlığa daha yazayım da keskinliğim gitsin.


    (mies - 12 Mayıs 2009 00:21)

  • comment image

    onbirinci star trek filmiyle ilgili söylenmesi gereken en önemli şey şu : deep space nine finalinden ve first contact filminden beri, star trek lisansı ile yapılmış en heyecan verici eser bu.
    j.j. abrams ve ekibi, birçok açıdan beklentilerimizin üzerinde bir iş çıkarmışlar. elbette filmin pekçok zayıf noktası da var ama bunlar ortalama sinema izleyicisinin filmden keyif almasını engellemiyor, bu konuda daha titiz olan biz star trek hayranları ise bu detayları -çoğunlukla- hoşgörülebilir.

    --- spoiler ---

    öncelikle filmin neleri başardığına bakarsak:
    - film muhteşem bir sekansla başlıyor. kelvin'e saldırı, kirk'ün doğumu, doğumla aynı anda kelvin'den ayrılan shuttlepad, george kirk'ün kahramanlığı... ve hepsinin sonunda gelen görkemli star trek logosu ve yazısı...
    - görsel efektler : filmin yüksek bütçesiyle de doğru orantılı olarak, bugüne kadarki star trek filmleri içinde en iyisi. bunun yanında, görsel efektler başarılı kompozisyonlar oluşturmada kullanılmış : örneğin narada'dan kaçan minik shuttle'ların gözüktüğü sahne... veya kirk ve mccoy'un enterprise'a shuttle ile gidişi... enterprise'ın titan'ın bulutlarından çıkışı...
    - müzikler : filmle çok iyi bütünleşiyor. michael giacchino çok iyi iş çıkarmış; enterprising young men, nero sighted, nero death experience ve end credits mükemmel parçalar. yeni star trek theme'in de, özellikle orkestral versiyonu çok başarılı.
    - tempo : senaryodan kaynaklanan bazı sorunlar yüzünden, aslında film gereğinden biraz fazla hızlı akıyor, buna eksiler kısmında da değineceğim. ama bu yüksek temponun, özellikle filmin ilk yarısında seyirciyi yormadan aynı seviyede tutulabilmesi bence abrams adına büyük bir başarı.
    - atılgan mürettebatı : kast seçimi kesinlikle çok başarılı olmuş. oyuncular rollere çok iyi oturmuş. elbette ki, karakterlerin gençlik dönemlerini görmemiz ve zaman yolculuğu yüzünden alternatif bir evrende olmamız yüzünden belli başlı farklılıklar yok değil ancak bu farklılıklar karakterleri bambaşka insanlar yapmıyorlar. pine ve quinto, kirk ve spock'ta çok başarılı. fragmanlarda sürekli sylar izliyormuş izleniminden kurtulamadığım halde, filmin atmosferi içinde, sylar aklıma hiç gelmedi. karl urban mükemmel bir mccoy olmuş. uhura, orijinal dizidekinden çok daha güçlü bir kadın karakter olarak ele alınmış, zoe saldana da çok iyi oynamış bu rolü. sulu'da john cho isteneni vermiş. scotty bildiğimiz scotty'den biraz farklı, daha bir hiperaktif hali var, ancak simon pegg'i bu rolde izlemek çok güzel. benim tek sevmediğim karakter chekov oldu, ancak burada oyuncudan çok, senaryo ve yönetmenin karakteri ele alışını sorunlu buldum. aylarca yüzlerce kez "film galaxy quest olsun istemiyoruz" diyen abrams'ın, chekov'un olduğu her sahnede karakterle resmen dalga geçmiş olduğunu düşünüyorum; scotty'deki hafif "comic relief" hali hoşuma gitmiş olsa da, chekov'daki bu yüzden çok ağır geldi.
    - aynı oyuncu kalitesi yan kadro için de geçerli. bruce greenwood muhteşem bir pike çıkarmış. ben cross'un sarek'i, winona ryder'in amanda'sı, faran tahir'in kaptan robeau'su da çok az görünmelerine rağmen çok iyiler.
    - film, aksiyon ile karakterleri iyi dengeliyor. sürekli bir şeylerin patladığı içi boş bir aksiyon filmi değil, kirk ve spock arasındaki ilişki ve bu ikilinin karakterleri de filmde güzel bir şekilde işleniyor. zaten en başından filmin kirk/spock filmi olacağını biliyorduk.
    - atılgan : ilk fotolarını gördüğümüzde "amanın bu ne?" demiştik. neyse ki o fotoğrafların açısı kötüymüş sadece. filmde atılgan, tüm ihtişamı ve ana hatlarını koruduğu formuyla arz-ı endam ediyor.
    - narada : hem içi, hem dışı mükemmel tasarlanmış.
    - leonard nimoy : filmde tahmin ettigimden cok daha az kullanilmis olsa da... leonard nimoy!
    - son sahne : chris pine'ın "bones.. buckle up!" diyerek köprüye girerken tam kirk havasını yakalaması, mürettebatı köprüde görmek, orijinal star trek theme, prime spock'tan gelen "space... the final frontier..." voice-over'ı ve sonraki end-credits... hepsi mükemmeldi.

    gelelim filmin zayıf noktalarına :
    - senaryo : bu kadar övdüğümüz filmin senaryosunda maalesef kocaman boşluklar var. dunyadan vulcan'a gidisin bes dakika, donusun her nedense saatler surmesi; kirk'ün delta vega'ya bırakılmasından scotty'yi bulmasina kadar saatler gecmesine ragmen, warpa gecmis kaptirip girmis atilgan'a isinlanabilmeleri; spock'in anlamadigim bir sekilde federasyon istasyonuna gidip yardim istememis olmasi gibi bosluklar ilk bakista goze carpanlar. onun disinda film, star trek filmleri ve dizilerinin bir turlu kurtulamadigi "yakinlardaki tek gemi atilgan" klisesinden ve dünya'nın veya vulcan'ın savunma sistemleri olmamasi -veya bizim gormememiz- sacmaligindan kurtulamamis. hadi diyelim savunma sistemleri yok, vulcan filosu nerde, onu da anlayamadik. filoyu bırak, lazer platformunu patlatacak bir tane ucan arac da mi yoktu?
    - tempoyla ilgili eksi yon ise, aslinda yine biraz senaryo ile ilgili. lucas, anakin'in darth vader olusunu uc filme yayarken, paramount re-boot'u tek filmde bitirmek istediginden, iki-uc filmlik senaryo tek filme sigmis, bu da olaylarin bas dondurucu bir hizla gelismesine yol acmis. filmin ilk yarisinda bu durum cok rahatsiz edici degilken, vulcan'a varistan sonra bir grup cadet federasyon'un sancak gemisinde "kaptancilik" oynamaya basladilar adeta. "kaptan benim birinci subay sensin" "ben simdi vekil kaptan oldum, bunu gezegene atin", "cekil ulan geri geldim benim kaptan" seklinde gemi 4-5 kez el degistirdi. filmin sonunda da, akademi'den yeni mezun olan kirk'un, tek gorevde gosterdigi basariyla kaptan olmasi ve atilgan'in kendisine verilmesi inandiricilik sinirlarini bayagi zorladi. oysa bu konu 2-3 filme yayilsa, ilk veya ikinci filmin sonunda kirk'ü baska bir gemideki ilk gorevinde birakabilir, ikinci filmde de kaptanliga giden yolunu izleyebilirdik. yine bu hizli tempo yuzunden, durup nefes almamiz gereken karakter anları cok hızlı gecti; ayrica ne geminin icini, ne phaserlari, tricorderlari adam gibi gorebildik.
    - gereksiz iki sahne : birincisi, fazla uzun suren delta vega'daki canavar sahnesi. ikincisi de, scotty'nin su tuplerine hapsolmasi. ikisi de filme zerre katkisi olmayan, bitse de film devam etse dedigimiz anlamsiz sahnelerdi.
    - nero : eric bana bile, nero'nun boslugunu maalesef dolduramamis. filme prequel olarak hazirlanan star trek countdown cizgi romanini okumus olmak bile nero'nun motivasyonunu inandırıcı kılamıyor ne yazık ki. kendisine yardım etmek isteyen tek adamı düşman belleyip bütün bir vulcan'ı havaya uçurması sonucunda nero için en fazla "bir başka deli kötü adam" diyebiliyoruz. elbette filmin asıl derdi nero değil, nero sadece mürettebatın biraraya gelmesi için bir katalizör, ancak karakteri daha sağlam işlenebilecek malzeme varken kullanılamamış.
    - köprü ve makine dairesi : kısaca, köprü gereğinden çok daha aydınlık. insanın gözüne gözüne giren o kadar ışıkla nasıl çalışılır anlamak mümkün değil. makine dairesinde ise, devasa borulardan baska birsey goremedik. warp core'un sadece adı gecti, o kadar...

    nereden baktığınıza göre artı veya eksi olabilecek bir nokta ise şu : film, star trek kurallarına göre oynayarak, çaktırmadan star trek'i reboot ediyor. evet bir zamanda yolculuk var ve eski star trek evreni bozulmadı; ancak bizim beyazperdede izlediklerimiz de artık kirk ve spock vs. değil, onların alternatif bir gerçeklikteki versiyonları. bunun artı yönü, burdan sonra anlatılabilecek sonsuz ve sınırsız hikayeler olması ve bu hikayelerin hem yepyeni, hem de bilindik öğeler içerebilecek olması. eksi yönü ise, zaman zaman kirk'ün veya spock'ın gençliğini değil, başka birinin gençliğini izliyor olduğu düşüncesinden kurtulmanın zor olması. örneğin, kobayashi maru bizim için tanıdık bir sahne ve keyif verici, ancak o artık tanıdığımız kirk'ün geçtiği kobayashi maru değil, başka bir kirk'ün geçtiği kobayashi maru testi...

    ---
    spoiler ---

    film bittiginde anladik ki, ekibin "cok begenilirse devamini da cekeriz, dur bakalim" sozleri yalan. film kesinlikle en azindan bir ucleme dusunulerek cekilmis. ilk haftasonu hasilati da gosteriyor ki, film buyuk bir basari yakalayacak ve devam filmleri mutlaka cekilecek. artik devam filmlerinden beklentilerimiz, tempoyu biraz yavaslatmasi, senaryonun ayaklarini biraz daha yere basmasi ve boylece cok daha iyi bir film cekilmesi. bu ekipte de bunu yapabilecek potansiyel oldugunu bu filmle kesinlikle gördük...


    (locutus - 12 Mayıs 2009 16:07)

  • comment image

    gerçek bir "orjinal star trek" hayranı olarak zevkten dibim düserek seyrettigim film. sen öylesinde biz degilmiyiz diyen sövüş yazarlara sunu hatırlatmak isterim ki 40 yaşında ve çocuklugunu star trek seyrederek gecirmis biri olarak (bakin star trek t.o.s. falan demiyorum, benim zamanımda zaten biri tane star trek vardı , the original series de ne demek lan ?), ilk bilim kurgu gözagrısı star trek olan ve bunun ilkokuldayken ve 1970 lerin teknolojisinin yasandıgı bir dünyada siyah-beyaz seyrederek büyümüş bir insan olarak diyorum ki bir remake (yada the begining muhabbeti) bunda da daha güzel olamazdı. benim gibi bir adamında dibi düsmüsse daha da kimse laf etmesin sakın.

    hele birde leonard nimoyu karsımda görünce mutluluktan agladım o an. vallahida billahide ağladım. en son yıllar önce ronnie james dio yu böyle 10 yıl aradan sonra sahnede karşımda görünce mutluluktan ağlamıştım.

    senaryoyu yazandanda nimoy'u filme o şekilde sokandan da oynatandanda allah, yüce varlık, evren, kosmos, her ne halta inanıyorlarsa bin kere razı olsun.


    (virginkiller - 15 Mayıs 2009 22:41)

  • comment image

    --- spoiler ---
    bu filmde anlayamadigim nokta gemide neden hicbir asker veya hazir kita veya ani mudahele mangasi* gibi birseyin olmadigi ve butun kavga dovuslere kaptan yada yardimcilarinin katildigidir. koy bir manga super asker sen neden gidiyorsun karisiyorsun hersey be hey kirk dedigim.

    ---
    spoiler ---


    (ugurcan - 20 Mayıs 2009 09:34)

  • comment image

    pat diye aklıma takıldı bak az önce:

    şimdi vulcan'ın göbeğinde koca bir delik açılmaya çalışılırken 8-10 tane dandik federasyon gemisi (ki bilenler bilir, bunların arasında uss enterprise en gelişmişi olmasına rağmen teknolojisi pek ahım şahım değildir) yardıma gidiyor. tamam buraya kadar olan kısmı anladım.

    hadi baba kirk ölmeden önce nero ortama girerek tarihin akışını değiştirdi ve son 25 yıldaki olaylar bundan sonra orjinal seriden* daha farklı işlemeye başladı. bunda da sorun yok.

    yine bilenler bilir diyerek anlatmaya devam edeyim; kirk'in komuta ettiği "atılgan", federasyonun emekleme devresini bitiren gemi. yani kirk bu gemiyle 5 yıllık görevine çıkacak ve alfa çeyreğini keşfetmeye başlayacak. niçin? çünkü ipne vulcan'lılar ne teknolojilerini, ne de bilgilerini insanlarla paylaşmıyorlar da ondan. uzun kulaklılardan 1 harf öğrenmek için seksen takla atmak zorunda kalıyorsun.

    haaa şimdi geldik vulcan'a... tüm seriler boyunca, vulcan teknolojisinin daha en başından beri insanlardan çok üstün olduğunu öğrenmiştik. hatta bu ipnetorlar 100 yıl boyunca dünya'ya ve insanlara göz kulak oldular başlarına bir şey gelmesin diye. sonunda insanlar bu "bakıma muhtaç çocuk" pozisyonundan sıkılıp archer'ın nx-1'i ile galaksiyi keşfe çıktılar.

    bunları hatırladıktan sonra başa dönelim; federasyon 8-10 dandik gemi ile yardıma gitti vulcan'a. peki arkadaşım vulcanlı'ların galaksinin her yanına yayılmış o ihtişamlı ve güçlü surak, sh'ran, d'kyr sınıfı gemileri, gezegenlerinin ebesine tecavüz edilirken neredeler?

    hadi öğle paydosundalar çağrıyı duymadılar diyelim. diyelim de, biz görmedik mi, alfa çeyreğinin her yanına yayılmış devriye gezen yüzlerce vulcan gemisinin olduğunu? bu gemilerin oldukça büyük bir kısmının vulcan'a dönebilmesi haftalar alıyor tamam biliyoruz. hatta vulcan'a en yüksek warp hızıyla yol alsa bile aylarca dönemeyecek kadar uzakta gemileri, akbabaların bile uğramadığı yerlere kurulmuş yüzlerce uzay istasyonları* bile var.

    biz daha 300 metrelik, 250 kişi alan enterprise'ı daha yeni yapabilmişken, adamlar ondan çok daha önce 500-600 metrelik über gemiler yapmış, her birinin içinde binlerce kişiyle birlikte galakside fink atmıyor muydu? bak, adamların çok önem verdiği bilim gemilerini söylemiyorum. savaşmak için dizayn edilmiş federasyon gemilerine nal toplatan cruiser'lardan söz ediyorum.

    romulanlar'la kanlı bıçaklı oldukları için neutral zone kıyısında devriye gezen, gezegenlerinin çevresinde kuş uçurtmayan savunma güçlerini ise bir şekilde görmezden geliyorum.

    o halde spock neden gezegeni yok edildikten sonra "hepi topu 10.000 vulcan kurtulmuştur en fazla. neslimiz tükeniyor" diye sayıklıyor? oysa sadece galakside olaydan haberdar olduğu halde gezegenine dönmeye çalışan vulcan gemilerindeki adamları saysan onbinlerce kişi çıkar. türlü çeşit gezegenlere dağılmış yüzlerce vulcan kolonisinde ikamet eden milyonlarca vulcan'ı ve az önce söz ettiğim istasyonlarda yaşayan onbinleri saymıyorum bile.

    nereye gitti bu gemiler, istasyonlar, koloniler dostum? maymun etmişsiniz anlı şanlı vulcan'ı, elden ayaktan düşmüş zavallı bir ırk haline getirmişsiniz yahu.


    (anafor - 2 Ekim 2009 15:32)

  • comment image

    bu serinin en pis tarafı ne biliyor musunuz?

    bitiyor. original, next generation, deep space nine, voyager, enterprise, hepsi bitiyor. o da yetmiyor üzerine babylon 5, andromeda, farscape hatta firefly bile bitiyor. battlestar galactica zaten bitiyor.

    ne oluyor; sonra böyle sap gibi ortada kalıyorsunuz. uzaysızlık başınıza vuruyor, şu ortamlardan pek feci sıkılıyorsunuz.


    (el fikir - 5 Haziran 2010 22:26)

  • comment image

    2009 tarihli sinema filmi gayet iyi, hoş ve fakat;

    --- spoiler ---

    ışınlamasıdır, zamanda yolculuğudur havada uçuşurken (birçok şey gibi), kaptan kirk'ün çocuğunun cinsiyetini doğmadan bilememesi olacak şey değil!

    ---
    spoiler ---

    ultrason lan bu, dışkapı ssk'da bile var insafsızlar..


    (todogodibil - 17 Eylül 2011 21:40)

  • comment image

    bu adamlar o kadar teknolojik uzay gemisi yapmislar hala bi otobus gibi tutma yeri koymamislar, bi torpil yiyince cikan sarsilmada hoop diye cihazlara tutunuyolar, bigun biri kiracak navigasyon kolunu, kalacaklar uzayin ortasinda dimdizlak


    (dubur - 15 Kasım 1999 01:40)

  • comment image

    zenci bir kadınla beyaz bir adamın öpüşmesi televizyonda ilk defa star trek dizisinde görülmüştür. bu özelliğiyle ayrıca süperdir bu dizi.


    (brujah - 11 Ekim 2001 01:44)

Yorum Kaynak Link : star trek