Çıkış Tarihi     : 17 Mayıs 2011 Salı, Yapım Yılı : 2011
Türü                : Aksiyon,Macera,Drama,Fantazi,Korku,Gizemli
Ülke                : Polonya
Yapımcı          :  CD Projekt RED
Yönetmen       : Adam Badowski (IMDB)
Senarist          : Jan Bartkowicz (IMDB),Marcin Blacha (IMDB),Arkadiusz Borowik (IMDB),Borys Pugacz-Muraszkiewicz (IMDB),Andrzej Sapkowski (IMDB),Artur Sliwinski (IMDB),Sebastian Stepien (IMDB)
Oyuncular      : Doug Cockle (IMDB), Jacek Rozenek (IMDB), Adam Bauman (IMDB), Alexander Morton (IMDB), Antony Byrne (IMDB)(ekşi), Agnieszka Kunikowska (IMDB), David Annen (IMDB), Agnieszka Przestrzelska (IMDB), Eiry Hughes (IMDB), Anna Ulas (IMDB), Jaimi Barbakoff (IMDB), Barbara Kaluzna (IMDB), James Barriscale (IMDB), Dariusz Odija (IMDB), Elzbieta Jedrzejewska (IMDB), John Schwab (IMDB), Jacek Kopczynski (IMDB), Laura Rogers (IMDB), Mark Frost (IMDB), Jakub Swiderski (IMDB), Mark Healy (IMDB)

Wiedzmin 2: Zabójcy królów (~ Wiedzmin 2 Arena) ' Oyununun Konusu :
Wiedzmin 2: Zabójcy królów is a video game starring Doug Cockle, Jacek Rozenek, and Adam Bauman. Witcher Geralt must track down a mysterious assassin known as the Kingslayer, who appears to also have the powers of a witcher. Is the...


  • "polonya başbakanı donald tusk tarafından, abd başkanı barack obama' ya avrupa turu yaparken collector's edition ı hediye edilen muazzam oyun."




Facebook Yorumları
  • comment image

    --- spoiler ---
    chapter 2 de aşağı yukarı şöyle bir konuşma geçmektedir:
    geralt: başka bir şeye ihtiyacın var mı?
    philippa: aslına bakarsan 20 tane güç yüzüğü iyi olurdu.
    iorveth: hatta aralarından biri onları karanlıkta birbirine bağlasın.
    geralt: evet... sonra da ben de çıplak ayaklar ile bir volkanın tepesine tırmanmak zorunda kalayım.

    ---
    spoiler ---


    (snox - 27 Mayıs 2011 02:51)

  • comment image

    yaşıtlarım kuruyemişçi dükkanı açar veya pek de sevmedikleri karılarından ikinci bebeklerini beklerken -abi bu sefer erkek olsun ya- benim neden hala ufacık bir odada oyun oynadığımı hatırlatan dijital sannat eseridir. burada incecik bir bıyığım varmış, albert camus'un derdinin ne olduğunu biliyormuş ve "mamma mia!" diye bağırıyormuşum farzedin. halbuki baya baya gözlerimi oğuşturuyorum.

    rivia kaymakamının plaket vermesi gereken geralt'ın ikinci serüveni, sadece son yılların en iyi crpg'si olmakla kalmıyor aynı zamanda bir turnusol kağıdı misali güya crpg diye piyasadan nemalanan şarlatanların yüzüne okkalı birer tokat atıyor. dragon age 2, fallout 3 ve tüm itirazlara rağmen fallout new vegas ın şahane rpg'lerden sayıldığı, yüzölçümü geniş lakin içeriği bomboş haritaların "uuu 150+ saatlik oyun macerası. 15.000 mod kurup bir sürü eşya toplayacağım" nidalarıyla pompalanıp kabullenildiği bir yozlukta rpg'nin ne olduğuna dair birkaç ampül yakıyor.

    zira the witcher 2, geniş dünyam var diye ahmakça yalanlar söyleyip, gagalarını havaya diken yuvadaki yavru kuşlar misali aynı yalanı yüzüncü defa yutmaya hazır yavruları kandırmıyor. oyun sektöründe aynı texture'ları kilometrekarelerce alana yayıp üstüne üç beş klon bina serpmek ve yolları düşmanlarla doldurma hinliğinin sektörel adı "devasa dünya yaratmak" oldu. keşfedilecek bir şey yok; üç beş replikten ibaret npc'ler, yağmalanacak sandıklar ve level'inize bakmadan saldıran bilinçsiz yaratıklar var sadece. hiçbiri umrunuzda değil, ana senaryo ortaokula giden ve eşofmanlarının dizleri aşınmış bir çocuk tarafından yazılmış gibi. kime ne olduğu umrunuzda değil bile. "oo ben level'imi atladım. dur şimdi gidip bir tane daha atlayayım."

    bu oyunlarda bir de karar mı veriyorsunuz? verin bakalım. sağa mı dönsem? yoksa önce sola döner gibi yapıp tekrar sağa mı dönsem? işte ben buna karar derim, rol yapma derim! diyaloglar mı dediniz? "madendeki ghoul'lar canımızı sıkıyor." "uu hallettin mi? aha ödülün. yaşamımın geri kalanı boyunca hiçbir gayem, hiçbir repliğim yok artık."

    the witcher 2 ise klişeleri yıkıyor, belki görece ufak ama her yanına hakim olduğu bir dünya sunuyor oyuncusuna. içini sevdiğiniz, empati kurduğunuz, küçümsediğiniz, kendi kanınızdan gördüğünüz karakterlerle dolduruyor. hepsini dinliyor, anlıyor, seviyor ya da nefret ediyorsunuz. ortada iyi/kötü göstergesi falan da yok. sadece griler var, tıpkı mavi gezegende yaşayanlar gibi karakterler var. siz de dibine kadar gri olacaksınız. çünkü iyi veya kötü arasındaki keskin ayrımın yalnızca masallarda ve boktan rpg oyunlarında görülen bir fenomen olduğunu anlayacaksınız. iyi yok, kötü yok. kararlar ve sonuçlar var. politika, çürümüşlük, "kendine göre haklı" güç odakları, iktidar mücadelesi ve komplolar var. kimse kafasında haleyle gezmiyor. kimsenin boynuzları ve çatalı yok. geralt da böyle işte.

    bu oyun size karar vermenin ve ruhunuzdan geçenleri yapmanın özgürlüğünü veriyor. bir yol falan seçseniz dahi durumlar muallak. roche'un yanında kalsanız bile "umarım iorveth'in başına kötü bir şey gelmez." diyorsunuz. umursuyorsunuz çünkü. o modellemeleri, o seslendirmeleri, o kurgusal sanal karakterleri umursuyorsunuz. sağda sola galesizce dolaşıp xp ve eşya peşinde koşmuyorsunuz, gerçek bir öykünün parçası gibi hissediyorsunuz.

    oyun içeriksel olarak da içi dolu turşucuk misali; benim gibi aylak aylak oynadığınızda iki saatinizi zar atıp milleti ütmekle geçirebilirsiniz. yağmur başladığında çadırların altına tünebilir, karşınıza çıkan tüm güzellere yazılabilir veya eski dostlarınıza sarılmak isteyebilirsiniz. the witcher 2'de seçeneklere tıklamıyor hissediyorsunuz. uzakta bir dünyada, geralt'ın rolünde kendi kararlarınızı vermenin özgürlüğünü yaşıyorsunuz. hepsi aynı kapıya çıkan özgürlük ilüzyonu değil bu; gerçekten düşünüyor, kararsız kalıyor ve özgürlüğün verdiği sarhoşluğu hayretle duyumsuyorsunuz. bu oyuna şöyle bir bakınca övülecek onlarca şey var, grafikler şukela falan da filan hop hop. ama the witcher'ın en büyük kozu grafiklerinde değil öyküsünde ve bunu anlatma biçiminde. bu oyunu bitirdikten sonra halen fallout 3'ü övüyorsanız sizin derdiniz rpg değil aksiyondur. stat denen rakamları şişirip bir sürü eşya toplamaktır.

    giderayak değineyim bir de; savaş sistemi şukela olmuş. modern crpg'lerin ideal yolu yetenekle statların birleştiği bir savaş sisteminden geçiyor bana göre. ne dakikada 150 klikle gelen zafer, ne de formül hamleler olmalı. bu oyunda da gayet duble iskender bir denge kurulmuş, asla statlara veya otomatiğe güvenip arkanıza yaslanamıyorsunuz. daima olup bitenleri izlemek, zeki ve çevik olmak durumundasınız. bu da bir takım crpg'lere duyurulur. tiksiniyorum lan sizden.


    (coor bagpipes - 23 Haziran 2011 00:38)

  • comment image

    yeni nesil konsol uyarlaması rpgmsileri oynadıktan sonra savaş sistemi çok kötü gelebilen bir oyundur witcher 2. ki ilk oyundaki gibi 3 farklı silah ve 2 tanesi için 3 farklı stil olmayınca, potion kullanımı savaş öncesine alınınca biraz afallatır. mis gibi fast, strong, group stilleri gitmiş, sadece fast ve strong olarak iki stile mahkum edilirken, bir de ilk oyundaki kombo sistemini de kaldırılmış, daha oyunun başında tek başına 5-6 yaratığın içine dalmak gerektiği için grup stilini açana kadar çok acı çekiyor insan. oyun hakkındaki en büyük şikayetler de gereğinden zor olması hakkında yapılıyor ki tamamen safsata. evet direk hard ile başlanırsa bayağı kastırıyor, öğrenene kadar normal bile zorluyor da, alışmış herkes fable 3 gibi elinde kılıç sol tuş eskitmeye, biraz kafa kullanmak strateji yaratmak gerekince "e bu çok zor". assassin's creed oynamıyorsun, 20 kişinin arasında block alıp saatlerce duramazsın, 3 tane rotfiend'in arasına girip bloklamaya çalışırsan o hp bar su gibi akar gider. ilk oyunda da ikinci oyunda da witcherların savaşlarını anlatırken kullanılan bazı cümleler var, tam ingilizcesini şu an hatırlayamasam da "o kadar hızlıydı ki ne olduğunu bile anlamadık" teması etrafında dönüyorlar. oyun da kullanıcıyı bu şekilde oynamaya yönlendiriyor, sürekli hareket halinde teke tek yakalamaya, witcher dediğin adamın imzası sayılan bombaları, signları kullanmaya zorluyor. oyunun daha başında karşına çıkan en basit kalkan taşıyan elemanlara bile bodos giremiyorsun. bu açıdan savaş sistemi stalker serisine benzetilebilir, karşınızdaki adam ne kadar kolay ölebiliyorsa siz de o kadar kolay ölüyorsunuz, god mode diye bir şey yok, ki witcher'dan şikayet eden stalker serisine hiç bulaşmasın monitöre kafa attırır adama.

    signler demişken, artık ilk oyundan çok daha önemliler. savaşların dışında diyaloglar sırasında jedi mind trick tandansında kullanılabildikleri gibi, tam yerini hatırlamadığım bir questte birilerini sakinleştirmek veya bossları yenmek için zorunlu olması gibi hikayeye etki eden şekillerde de kullanılabilmesi karaktere sokuyor insanı. ilk oyunu 1 kere yrden kullanmadan bitirebilirken, bu sefer her birini bol bol kullanıyoruz. doğru zamanlarda kullanılan signler veya quest sırasında yaptığınız işlerin de kalıcı bonuslar vermesi karakter gelişimini puan dağıtmanın dışına çıkarıp eğlenceli hale getiriyor, şu an aklıma gelenlerden gizlilik isteyen görevi kimseye görünmeden bitirmek ve ilk chapterdaki koruma büyüsünün alanından çıkmamak iki örnek sayılabilir.

    oyunun optimizasyonu sanıyorum sistem seçiyor, 1 yılı aşkın bir bilgisayarda oynuyorum ve çok daha kötü grafikli bir çok oyundan daha temiz çalışıyor. nvidia ve intellerde bazı sorunlar yaşandığına dair yazılar var. ilk oyunda da olan sürekli autosave yapma ve bunu farklı slotlara yapma alışkanlığı devam etmekte. hiç farketmeden 4-5 gb save olabiliyor, bunlar arada temizlenmezse farkedilir biçimde yavaşlıyor.

    ilk oyundaki mis gibi ister tepeden ister 3rd person olarak değiştirebildiğimiz kamera açısının kalkması büyük eksiklik, bu kadar yakın kamera açısıyla tüm alana hakim olmak, sürekli atlayıp zıplarken bir yandan savaşmak gereksiz yere uğraştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyor, özellikle manevra kabiliyetini arttıran skillerle birlikte kaotik bir hale geliyor durum. bunun suçunu da hiç düşünmeden direk konsollara atıyorum, bok var di mi her şeyi gamepad kullanıcısına göre düzenliyorsunuz? oyun içi tuş değiştirme bile yok, iki hotkey bakmak için launcher'a dönmek gerekiyor.

    aynı zamanda envanter sistemi de hafiften insanı kıllatmak üzerine kurulu. olm bana adam gibi 8x6 envanter ver ne var ne yok koyayım atayım edeyim. koskoca witcher olmuşuz, zırhların üzerinde dekoratif defterler var, ama iksir formüllerinin hepsi envanterde teker teker duruyor, bir çengel tak bir şey tak ne var ne yok görelim, yeni formül almayı işkence haline getirmenin ne lüzumu var? hele ezkaza herhangi bir formül için gerekenlere envanterde bakmaya çalışırsanız sırf sinir harbi, sağ altta minik bir pencerede formül yavaaş yavaaş aşağı doğru akıyor, tabi ki gerekli olanlar en sonda yazıyor ne sandın. elimde eşşek kadar fare var, kafam kadar tekerlek var, ama ben yazının otomatik olarak aşağı doğru akmasını beklemekle ömrümü tüketiyorum, aferin.

    dersen oyun rpg midir, yeni nesil rpgler böyle oluyor artık, yollar dallanık budaklanıp aynı yere çıkıyor, en fazla diyaloglarda birkaç cümle değişiyor, quest sırası değişiyor. o karakteri istediğin gibi yarattığın, diyalog okumaktan gözleri eline aldığın oyunlar black isle ile beraber bitti fallout ve elder scrolls serileriyle hortlama müjdesi verip başaramadı. insanlar "şuraya dalayım bunu keseyim oradan buraya zıplarken 3-5 daha keseyim" kafasında oyun istiyor, sektör de ne yazık ki buna göre çalışıyor. genelde chapter sonlarında gelen bazı seçimlerle hikayenin ilerleyişi farklılaştığından ikinci-üçüncü defa oynanabilir, ama yan questler ilk oyundan daha az ve daha sıkıcı. zaten üstteki oyunlarla karşılaştırmanın bir manası da yok, witcher 2'nin sunduğu özgürce gezip dolaştığın bir dünyadan ziyade, gri kurt geralt'ın başından geçenler.

    yıllardır bekleten fable 3, dungeon siege 3 gibi hayal kırıklıklarının olduğu şu son dönemde rpgyle alakalı olanlar için oynamaya değer nadir oyunlardan witcher 2. aldığı yüksek puanların nedeni de bioware gibi bir firma serilerin ikinci oyunlarında tam manasıyla sıçarken, cd projekt gibi röportajlarında ingilizce konuşmayıp bizi deli eden nispeten küçük bir firmanın iyi bir iş ortaya çıkarması. oyunun en güçlü yanı olan senaryo için asıl takdir edilecek olan andrzej sapkowski olsa da, ben ne senaryolar gördüm uyarlarken ağzını yüzünü kırdılar.


    (endlessporadic - 29 Haziran 2011 06:54)

  • comment image

    yapımcısı olsam, beni ağlatacak tek şeyin assassin's creed gibi savunmaya basılı tutarak dört bir yanınızı sarmış 15 düşmandan tek bir darbe bile yememenizi garantileyen bir dövüş sistemine sahip oyunla kıyaslanması olacak olan oyun.
    ayrıca parmağınıza evrim geçirtmeden büyü yapabilmek için seçtiğiniz bir adet büyüye kısayol tuşu atayabiliyorsunuz.
    daha da ayrıca gard alabilmek için belli seviyede staminanız olmalı.
    özetle, her yuvarlanmanın darbeden kaçınma sonucunu vermesini bekleyen konsolcuların eleştirlerine kulak asmayınız...

    ek olarak allah o kayran'ın belasını versin. net 2 saat uğraştım.


    (aknklcr - 6 Temmuz 2011 10:08)

  • comment image

    bilgisayar oyunudur. konsol oyunu değildir. ubisoft montreal gerizekalı olduğundan değil herkese hitap edecek, herkesin becerebileceği kolay bir oyun yaparak çok satmak istediğinden assassin's creed'in dövüş sistemini ona göre şekillendirmiştir. hatta iki tuşa basılı tutulunca karakterimiz otomatik olarak ve %100 başarıyla hoplayıp zıplamaktadır. konsol oyunculuğu ile pc oyunculuğu arasındaki fark bu iki oyunla kabak gibi ortaya çıkmıştır herhalde. 2'si de tercih edilebilir sonuçta ama göz var izan var. sağ mouse'a savunmayı atayıp selobantla yapıştırırsanız, bir hafta sonra bile zarar görmemiş altair'inizi teslim alabilirsiniz. witcher'da ise savunmayı saldırı anında yapmanız gerekir. savunma yapacak staminanız olması gerekir. bütün bunları hesaba katarak dövüşe girmeniz gerekir. çok daha zordur ancak bana göre daha zevklidir. zevk meselesini tartışacak değilim ama assassin's creed süper, witcher fiyasko diyenlerle de polemiğe girmemek gerekir.
    söylemezsem çatlarım; assassin's creed +6 ise witcher +18'dir; hem içerik hem de zorluk olarak.

    edit: ayrıca assassin's creed illa bir oyunla karşılaştırılacaksa bu asla witcher 2 olamaz; benim bildiğim en yakın örnek prince of persia. (bkz: prince of persia vs assassin's creed)


    (aknklcr - 8 Temmuz 2011 12:19)

  • comment image

    ilk oyun the elder scrolls iv oblivion ile karşılaştırıldığında bile yuh demiştim. ikisi bambaşka oyunlar, crpg olsalar da. şimdi witcher 2 assassin's creed ile karşılaştırılıyor. konsolların oyun dünyasına etkisi işte bu karşılaştırmada saklı. ne istediğini bilmeyen, oynadığı oyundan bihaber, iki tuşa basarak tüm oyunu bitirmek isteyen bebe sürüsü.

    şimdi, bebe sürüsü diyorum, ki gerçekten de konsolların oluşturduğu kitle budur, creed serisinin tamamı elimde orjinal olarak bulunmakta, ikinci oyunu ve brotherhood'u ps3'te %95 üstü synch ile bitirmiş bir insan olarak bunu diyorum. bu bilgiyi verdikten sonra; witcher 2'yi bir oyunla kıyasla deseler assassin's creed aklıma bile gelmezdi heralde.

    as'lerin en saç baş yolduran yönü kontrolleridir, karşı çatıya zıplamak yerine samanlığa uçarsınız, istediğiniz düşmana vuramazsınız, savaştan kaçmak yerine düşmanın içine filan dalarsınız. tüm bu kıllıklarının yanında güzel seridir, suikastçı teması lezizdir, şehirler muhteşemdir. ama oyun ağır arcade'dir. iki tuşa basarak tüm düşmanlarınızı öldürecebileceğiniz ve etrafınız 10 kişi ile çevrili olduğu halde aynı anda sadece birinin saldırdığı dövüş sistemine tüm oyun firmalarının ders alması gereken bir sistem diyorsanız, kusura dikkatlice bakın, sizin çay koyma vaktiniz gelmiş demektir.

    bu söylem bile konsol oyunlarının ürettiği yeni nesil oyuncu tiplemesini gösteriyor. malesef ne oynadığını bile bilmeyen bu yeni nesil müşteriler, yeni nesil oyunların da şekillenmesini belirliyor. bakmayınız: dragon age 2

    çay koymak da şöyle oluyor:

    (bkz: siktir git bi çay koy ya)


    (imperfection - 22 Ağustos 2011 02:55)

  • comment image

    orda burda skyrim de falan elimize aldığımız çakılarla dragon kovaladıktan sonra 2 tane kıçı boklu kekavan askere dalıp öldürüldüğüm için kendime gelmemi sağlayan oyun.

    arkadaş, çok güzel be savaşmak. ölüm korkusuyla taktik geliştirmek. yaşadığımı anladım valla. süpermiş.


    (spiritus sanctus - 19 Nisan 2012 16:41)

  • comment image

    normalde ilaveten bir şeyler yazmazdım ama sözlükte bile hakettiği ilgiyi bulamayan bu oyun için yanlış bilgileri düzeltmezsem içim rahat etmez. sonuçta piyasada dragon age (2) ve mass effect gibi konsol rpg'leri cirit atıyor (!).

    oyunu enhanced edition öncesi son patch ile oynanabilirlik hard ve dark mode olmak üzere iki kere bitirdim. dark mode, insane seviyesiyle aynı oluyor, tek farkı oyunu save edebilmemiz.

    biraz alışma evresinden sonra hard'da birkaç noktada zorlandım, dark mode'da ise belli başlı dövüşler dışında çatır çatır kestim herkesi.

    oyunun dövüş sistemi mükemmel değil tabi ki. burada ölçütümü şöyle açıklayayım: dragon age 2'nin dövüş sistemi bok gibi, witcher 2'nin ise mükemmel değil. ikisi farklı oynanış sunsa da nitelendirme derecemi göstermek için böyle bir örnek verdim.

    eğer bu oyunu normal seviyede beceremiyorsanız birkaç yerde yanlış yapıyor olmalısınız. a) item'larınız çok kötü olabilir. b) skill tree'niz berbat seçimlerle dolu olabilir. c) dövüş sistemindeki çeşitliliği kullanmıyor olabilirsiniz. block, evade, kılıç, büyü ve bombaları efektif olarak kullanın. ortalama bir oyuncu iseniz zaten yarım saatte alışacaksınız. d) hepsi

    e) hiçbiri ise, siz malesef bir konsol oyuncususunuz. o yüzden stereotip oyunlar dışındaki oyunlar size göre değildir. siz sadece kafa yormayan düz oyunlar oynayabilirsiniz. ama bu size güzel ve farklı oyunlara bok atma hakkı vermez.

    sonuç itibariyle, #25590546'ya ilaveten, bu oyuna verdiğiniz paranın son kuruşuna kadar değeceğini ekleme ihtiyacını şiddetle hissettim.


    (imperfection - 24 Nisan 2012 17:38)

  • comment image

    assassin's creed serisi ile kıyaslanmış. oha. utanmasalar hitman daha güzel diyecekler!

    elma ile armutun kıyaslanması bile daha somut bir karşılaştırma olur. neymiş, assassin's creed'deki dövüş mekaniği yokmuş! iyi misiniz arkadaş, ac serisi safkan bir aksiyon. bu oyun ise safkan bir rpg. hoff hoff, baldur's gate de çok starcraft.


    (8th wonder - 29 Aralık 2012 15:08)

Yorum Kaynak Link : the witcher 2 assassins of kings