• "anahtarla kapıyı açıp eve girdiğimde kimse yoksa, içimden "no tangos in sight!" dememe sebep olan oyun."




Facebook Yorumları
  • comment image

    sovyet coğrafyasında yetişmiş alman kurtlarının stalin ve hitler'in vahşetini harmanlayıp özümsemiş ileri derecede orospu çocuğu yaratıklar olduğunu bize anlatmaya çalışan oyundur. ulan oyunda başıma en büyük bela bu itoğlu itler oldu. nerden çıkacağı belli olmayan, sizi yere yatırıp parçalan bir yaratık kadar korkutucu bir şey olamaz sanırım. oyunda telafi edilemeyen tek hata da sanırım çernobil bölümünde leş yiyen vahşi köpeğe yanlış yapmak. sessizce öldürseniz dahi sülalesini anında toplanıp hiçbir şeyi umursamadan üzerinize çullanıyor. ben ortalarına el bombası atıldığı halde saldırma iradesi gösterebilen bir köpek sürüsü görmedim a canlar, nedir bu...
    dedim ya sakatlık başta hem sovyet coğrafyasında yetişeceksin hem de özün alman olacak, aman aman evlerden ırak olsun...


    (agk - 28 Aralık 2007 03:28)

  • comment image

    şu zamana kadar oynadığım oyunlar arasında zirveye oturmayı başarmış oyun. pek call of duty 2 tecrübem olmadığı için başlarda zorlandım fakat oyun genel olarak akıcı ilerlediği için hemen aşina oluyorsunuz. oyunda 2 karakter yönetsek de bunun aslında 4 olma ihtimali bile var. oyunun konusunu genel olarak inceleyelim:

    --- spoiler ---

    ilk kahramanımız, ingiliz sas 22. alay'dan (bkz: sas/#8990063) olan soap mactavish ile oyuna başlıyoruz ve oyuna başlayacağımız seviyeyi belirleyen teste giriyoruz. gaz adındaki sas'in silahla atış testlerinden sonra captain price'a gidiyoruz. buradaki süreli test oldukça kolay ve isterseniz önerilen dışındaki seviyeleri de seçebiliyorsunuz elbette. ardından sas 22. alay pasifik okyanusu'ndaki bir gemiye, bir paket almaya gönderiliyor. herkesi öldürüp paketi aldıktan sonra gemi düşman tarafından bombalanıyor ve batan gemiden kaçıyoruz.

    oyundaki en kötü adamımız imran zakhaev rusya'yı eski sovyet günlerine döndürmek istemektedir ve bu yüzden orta doğu'da kankisi khaled al-asad'a darbe yaptırır ve khaled al-asad ülkenin devlet başkanını tv karşısında öldürür. bunu takip eden sas ve usmc* birlikleri, karşı atağa geçmek ister ve sas'in nikolai adındaki muhbiri rusya'daki kamptan kurtarması gerekmektedir. kamarov adındaki pek kanımın ısınmadığı rus'tan yardım alınır ve nikolai kurtarılır. bu esnada diğer karakterimizin birliği usmc de khaled al-asad'ı yakalamaya çalışır fakat başarılı olamaz. (tekrar rusya'dayız) zor durumda kalan sas'e hava desteği gerekmektedir ve ac-130 yardımımıza yetişir. ve evet, burda ac-130'daki operatörü biz kontrol ederiz. kelimelerin yetmeyeceği gerçeklikte burayı da hallederiz tabii ki. elimizden kim kaçtı ki...

    orta doğu'da operasyonuna devam eden usmc khaled al-asad'ın ordusunu püskürtür ve uzaklaşırken bu ordunun patlattığı nükleer bomba yüzünden tarumar olur. içinde bulunduğumuz helikopter düşer, içindeki usmc üyesi kahramanımız paul jackson ilk anda hayatta kalsa da helikopterden inip biraz yürüdükten sonra yere düşer. giren videoda acı gerçeği görürüz:

    sgt. paul jackson
    status: kia*

    bu karmaşada orta doğu'dan kaçan al-asad, azerbaycan'da güvenli bir yere sığınır fakat sas onu da kaçırmaz. al-asad yakalanır ve sandalyeye bağlı bir şekilde captain price tarafından sorgulanırken kendisinin cep telefonu çalar. arayan imran zakhaev'dir. captain price askerlik anılarını anlatmaya başlar:

    ---çoğunluk gibi en çok beğendiğim bölüm---
    bundan 15 sene önce, captain price henüz lieutenant* iken, captain macmillan komutasında pripyat'a zakhaev'i vurmaya gönderilmiştir. macmillan'ın komutlarıyla kah sürünerek kah koşarak bir binanın tepesine çıkarız. zakhaev'i görürüz ve atışımızla sol kolunu gövdesinden ayırırız. haliyle artık kaçmak gerekmektedir ve kaçmaya başlarız. bizi farkeden bir helikopteri vurmamızın ardından helikopter düşer ve sürünerek gelirken ayağı kayıp düşen cpt. macmillan'ı sakatlar. buradan sonra kendisini sırtımızda taşıyarak ilerlememiz gerektiği için biraz zorlanmak normal tabii. fakat kendisi senaryo gereği ölmediği için uygun bir yere koyup "got him" demesini dinlemek de mümkün. en sonunda pripyat'taki big wheel'ın yanında kendisini uygun bir yere bırakırız ve helikopterin 8 km mesafeden gelmesini beklemeye başlarız. karşıdan dünya kadar adam geldiği için uygun bir yer bulmak çok önemli burada. helikopter gelir, cpt'ı tekrar sırtlar ve kaçarız.
    ---çoğunluk gibi en çok beğendiğim bölüm---

    (günümüze dönüyoruz)

    khaled al-asad'ı yakaladığımız yerden kaçmamız gerekli fakat yine dünya kadar adam... hava desteğimizin avantajını kullanarak helikopterin bulunduğu kıyıya inip azerbaycan'dan kaçıyoruz.

    daha sonra zakhaev'i alt edebilmek için oğlunu ele geçirme girişimi oluyor. sas, usmc'den griggs liderliğinde bir takımla beraber, kamarov'un ekibinden de yardım alarak zakhaev'in oğlunu bir yerde kıstırıyor. fakat yakalanıp da sorgulanmadan evvel, silahını çekip çenesinin altından ateş ediyor ve ölüyor.

    oğlu öldüğü için karşılık vermek isteyen zakhaev, füzelerini amerika'nın doğu kıyısına doğru yola çıkarır. füzeler atlantik üzerindeyken durdurulmazsa ölecek insan sayısı 42 milyondur. usmc ve sas ortak operasyonu başlatır ve oyunda en çok kanımın ısındığı insan olan ssgt. griggs, captain price ve soap mactavish kontrol merkezi'ne girmeyi başarır. füzeler durdurulur, araç deposuna geçilip gaz ve onun takımına destek olunur, oradan kaçmak için araçlara doluşulur ve bol kazalı, sivil araçların arasında çatışıldıktan sonra düşman helikopteri geçmek üzere olduğumuz köprüyü bombalar, karşıda acayip bir zakhaev ordusu vardır. bir müddet çatışılır ve hava desteği istenir. destek gelemeden dibimizdeki tanker patladığı için ortamdaki bir çok insan ölür, kalanlar ise ağır yaralıdır. griggs, soap'u korumaya çalışırken vurulur ve ölür. o esnada zakhaev yanında iki askeriyle beraber yaklaşır ve canlı gördüğü gaz'ın kafasına sıkar. (bu esnada duygulanmamak elde değil) tam karakterimize doğru gelirken rusya'nın loyalist'lerinin hava desteği gelir ve düşman helikopterini bombalar. zakhaev ve adamları arkasını dönüp bakınca, karakterimiz de dönüp arkasında yatan captain price'a bakar ve captain pistolünü atar. kahramanımız ağır yaralı olduğu için slow motion oynadığımız son olayda, önümüzdeki 3 adamın kafasına sıkarız. rus loyalistler ortama akar ve -yanlış hatırlamıyorsam- kamarov kahramımıza rus aksanıyla şöyle der:

    -you are going to be alright my friend!

    helikopter üstümüze yaklaşır, soap'u bağlarlar ve soap dönüp tekrar captain price'a bakar, kendisine kalp masajı yapılmaktadır. öldüğü konusunda kesinlik yok fakat bana kalırsa öldü.

    credits'i sonuna kadar izlerseniz, arkasından bir de bonus bölüm gelecek. uçakta rehin alınmış bir vip'yi kurtarma görevi bize kalmıştır. belirli bir sürede üst kata geçip, kafasına silah dayanmış olan vip'yi kurtarıp uçaktan atlarız, burası da biter.

    ---
    spoiler ---

    oyunda bir takım mantıksızlıklar yok değil, ne yazık ki var. senaryo gereği ölmemesi gereken insanlar ne kadar taransa da ölmedikleri için, siz yan yana dururken sizi kurtarmıyorlar. üzerinize köpek atladığı zaman v'ye vaktinde basamazsanız bir tanesi de dönüp köpeğe sıkmıyor. bazı takımdaşlarınızı tarayarak öldürebildiğiniz gibi bazılarına da dans ettiriyorsunuz fakat bir şey olmuyor, bazılarında ise tek mermide "friendly fire will not be tolerated" diyip başa dönüyor.

    ayrıca enemy intel adıyla topladığımız bilgiler sayesinde şifreler açılıyor, ben 18/30 yaptığım için slow-mo ve infinite ammo'yu açamadım. fakat "ragtime warfare" ve good-year göndermesiyle "a bad year" oldukça eğlenceli diyebilirim. hatta a bad year, adamların ölüp ölmediğini anlamak için birebir.

    kaynak olarak wikipedia'yı gösterebilirim, akış için epey yardım aldım. kendi tecrübelerimi de ekleyince bu entry ortaya çıktı.

    ek: bir de şunu buldum; adamlar oyundaki tüm konuşmaları yazmışlar japonca'ya çevirmek için:
    http://www31.atwiki.jp/cod4jpn/ soldan bölüm seçiyorsunuz sadece.


    (infernal majesty - 13 Ocak 2008 01:34)

  • comment image

    --- spoiler ---
    cargo ship bölümünün başında helikopterde purosunu tüttürüp "ben tırsmam böyle atraksiyonlardan, ben ne olaylar gördüm" triplerinde takılan pala yüzbaşı price, daha sonraları dibine el bombası düşünce topukları götüne vura vura ilk kaçan olarak tüm karizmasını kaybetti gözümde.
    ---
    spoiler ---


    (theos ek mekhanes - 22 Ocak 2008 11:24)

  • comment image

    oscar 'ı no country for old men'e kaptırmasında art niyet aramak lazımgelesi oyun.

    insan evindeki bilgisayarı bırakır da yıllar sonra internet kafeye gider mi la? gittim. malumunuz system requirements.
    detaya girmeyeyim ama şunu diyeyim...oyundaki talimatları iyi dinlemek, altyazıları iyi okumak , ingilizce bilmiyorsanız da biliyormuş gibi yapmak lazım ki elin gavur komutanının yanında mal çavuş unvanı almayın.
    transatlantik gibi bir binanın önünde saatlerce dravdan savaşıyormuş gibi yapıp mermi sıktıktan sonra anladım ki ilerde bir yerde komutan bağırarak, "hava desteksiz geçemeyiz bu binayı, çavuş gel hava desteği çağır" diyormuş. ne bileyim mnskyim o gürültüde duyuyor muyum kim ne diyor.adama da "sen niye çağırmıyosun talimatına soktuğum" diyemiyorsun , komutan neticede. tezkere yakarsın evlerden uzak. o arada verip sıkıyor mavzeri elin gerillası...neyse helikopter bi sikti attı bacanak bunların mekânı...sonra ben "salim çavuuş salim çavuuş görüyon mu makineyi diye bağırıyorum..."
    pardon. güzel ve sofistike bir oyundu.


    (daldurdap - 28 Mart 2008 21:45)

  • comment image

    kendimi bildim bileli savaşla ilgili şeyler görmekten hoşlanmam...filmlerine bakmam, kitaplarını okumam, oyunlarına da tahammül edemem...günlerden bir gün evimize bir ps3 girdi ve bu ps3'e bağlı olarak da ufak ufak oyunlar gelmeye başladı. oyunlardan biri call of duty 4. eşimin ağzının suları akarak aldığı ve aldıktan sonra sanki elinde tuttuğu kutsal kaseymişcesine seyre daldığı bir oyun. önce kapağını gördüm, üzerinde elinde silahı ile koşan bir asker, arka fonda da helikopterler. durum ortada; kocam bu oyundan asla sıkılmayacak.

    3-5 gün sinirli sinirli, dırdırcı kadınlar gibi evin içerisinde gezindim. aklım almıyor, ırak savaşını oynuyor. patlayan beyinler, uçan kollar. bu savaşın oyun haline getirilmiş olması fikrine katlanamıyorum. uzun bir süre "kapat şu oyunu" şeklindeki dırdırım " bari ıraklı ol, asla amerikalı olma" şeklini aldı. [o zamanlar kişinin takımına kendisinin karar veremeyeceğini bilmiyorum] baktım ki durum içinden çıkılacak gibi değil ya kocam elden gidecek ya ben de ucundan köşesinden oyuna girişip kocamı oyundan soğutacağım. planım bu şekildeydi. ver dedim o ps3 kumandasını bana [adı ne aygıtın hala bilmiyorum] ne yapacağımı söyle.

    oyunu bir türlü kumanda edemiyorum. kumanda etmeyi beceremediğim için de hırs bastı bünyemi. 1 ay kadar sniper eğitimi aldıktan sonra 2-3 kelle uçurmayı başardım. oyunu online olarak oynayabilme özelliğinden dolayı, single player kısmını bitirseniz de call of duty sonsuza kadar oynanabilen bir oyun.

    aylar bir diğerini kovaladı, atışlarım keskinleşti, oyun benim için bir bağımlılık halini almaya başladı. , "snipe yapılabilir bütün haritalar benim" cümlem ile beraber, eşim en sevgili oyununa bir ortak kazandı. call of duty 4 bir harita senin, bir harita benim halini aldı ve kendisini ne aklımızdan ne de gönlümüzden silebileceğimizi sanmıyorum.

    "nasıl kızım hamur açmayı öğrendin mi?" diye soranlar olursa "hamuru mamuru bilmem ama barrett 50 kalibre ile snipeta üzerime tanımam" diyorum. aile efradı anlam veremiyor.

    geçenlerde bir rambo filmindeki silahın, mp5 olduğunu anlayabildim, kendi halime şaşar haldeyim.


    (polyethylene - 11 Nisan 2008 00:40)

  • comment image

    ofiste 30'lu yaşlarında muhterem bir abime önerdiğim oyun. oyunu oynadıktan hemen sonraki günün sabahı aramızda gelişen diyalog şöyleydi:
    -abi nasıl beğendin mi oyunu? süper değil mi?
    -ne oyunu oğlum, film bu film!
    -eheh evet abi, price nasıldı? çok babacan adam de...
    -"captain" price !!!
    -abi?


    (dalamar argent - 6 Aralık 2009 02:08)

  • comment image

    ne bomba ne aşırı milliyetçiler ne de zakayev, hepsi palavra. bu oyunda en güçlü ve korkutucu yaratık köpeklerdir arkadaş. o nedir öyle ya, artık havlayan bir köpek sesi duyduğumda irkilmeye başladım amk. yapışıyor yüzünüze kurtulamıyorsunuz da kolay. havlama sesini duyunca düşmanları falan bırakıp it peşine düşüyorum suratıma yapışmadan öldüreyim pezevengi diye. ne alman kurduymuş arkadaş. sürüsü ayrı bi dert, teki ayrı bi dert. köpekten soğuttunuz lan.


    (paramount - 9 Aralık 2011 00:04)

Yorum Kaynak Link : call of duty 4 modern warfare