Piata lod (~ Little Harbour) ' Filminin Konusu : Piata lod is a movie starring Vanessa Szamuhelova, Matus Bacisin, and Katarina Kamencova. Jarka lives with a mother who is not yet ready to be a mom, and spends most of her time alone. Pushed by her desire for love and to form a...
Ödüller :
Crystal Bear-Generation Kplus - Best Film
en işlek bulvarlarından birinde yol tarifi sorulan kişinin kadın pazarlayıcısı çıkabildiği şehir. işin üzücü tarafı, bu adamlar türk olduğunuzu bir seferde anlayabiliyor ve gözünüzün içine bakarak "sikij var sikij" diyebiliyorlar.
(cisimi yapiyom popom kuru kaliyo - 25 Şubat 2010 00:14)
sehrin tam merkezinde atatürk büstü bulunduran başkent, belki ileride bir gün bizim rte'nin de ... saka len saka o wannabe-diktatörün içimizdeki kaz sürüleri dışında seveni kalmadı
(smllwbbr - 11 Ağustos 2013 18:30)
sevdicekle birlikte yerlestikten sonra ortaya bir guven eksikligi cikarmis sehir. kizlari gordukce gerilip devamli spor salonuna gitmem lazim, guzellik merkezine gideyim, kuafore gideyim, bunlar niye bu kadar guzel arkadas, baska memleket mi yoktu tasinacak, estetik mi yaptirsam gibi sacma sapan dusunceleri devamli kurmama sebep oluyor. neyse ben maske falan yapayim da bir kendime geleyim.
(nohayapodo - 23 Ağustos 2013 22:19)
an itibari ile bulundugum şehir. o kadar büyük parklari var ki allah tayyip erdoğan'in eline düşürmesin. bize yani istanbula bir gezi parkını çok gören zihniyetin gelip gezmesi gereken şehir. o kadar dev parklar ki şehrin merkezine bile neredeyse yeşil hakim diyebilirim. tek handikapı kızlar teklif etmiyor aq. sabah beri bi kizi kesiyorum, kiz resmen face de takiliyor. kezbancu işte aq. tayyip erdogan'in kötülediği kadar varsin facebook. senin taaa alla belani versin mark zuckerberg.
(zaferizm - 17 Ekim 2013 01:48)
tatilimi geçirdiğim şehir. daha önce de konuyla ilgili bir entrim olmuştu ama daha detaylı ve güncel bilgi sunmak istedim.bükreş 2.5 milyonluk bir şehir. şehirde geçirdiğim 1 hafta boyunca iyi kötü bir çok ortama gittim. hemen hemen hepsinde vakit geçirdim gözlemleyecek kadar. önem sırasına göre yazıyorum.gece hayatı:bükreşin gece hayatı çok farklı. en büyük farkı tehlikesinin olmaması. eşyanız çalınmaz veya hesap çok gelecek diye düşünmezsiniz. neyse o gelir. bize göre ucuz olduğunu da söylemem gerekir. bazı barları gece 00:00 sonrası klübe dönüşür. çoğu klüp gece 00:00 - 06:00 arası çalışır. hafta içi bile kalabalıktır. klüplere girişte dam ve kıyafete çok bakılmaz. bazı klüplerde mesela bambo da cumartesi gecesi rezervasyonla girilir ve kıyafete bakılır. klüplerde ve her yerde sigara içilir ama bu sigarayı türkiyedeki gibi düşünmeyin çünkü mekan hiçbir zaman duman altı olmuyor. havalandırma sistemleri iyi ve üst üste sigara yakma kültürü bir tek türklerde var (bkz: türk gibi sigara içmek). sigara kullanmayan biri olarak ben hiç rahatsızlık duymadım. sigaranın bizde daha farklı anlamları var. ayrıca klüplerin genelde ses sistemleri de çok düzgün. hiç güvenlik takıntıları yok. mesela londra'da işletmeler düzeni korumak için çok sıkı kurallar uygular. bükreşte çok fazla etnik grup olmadığından dolayı çok az hatta hiç dengesizlik görmüyorsunuz. herkes eğlencesinde, herkes içiyor ama sarhoş olmuyor. kadınlı erkekli afedersiniz.eğlenmeye gelen kitle türkiyede olduğu gibi belirli bir kesim değil. yaşlı biri de eğleniyor. dans ettiğiniz kadın bir doktor da çıkabiliyor. koyu bir ortadoks da. yani eğlence herkes için normal bir şey. bir kültür.bir kadınsanız ve bükreşe giderseniz hiç eğlenmediğiniz kadar eğlenebilirsiniz, etrafınızı abazanlar sarmaz. istediğiniz saatte çıkarsınız sarhoş bile olsanız otelinize güvenle yürüyebilirsiniz. sokakların yeterince güvenli olduğunu söyleyebilirim. bükreşin erkekleri oldukça yakışıklı, uzun boylu ve düzgün vücutlu.bir erkekseniz ve bükreşe giderseniz bükreşin kadınları çok güzel. gerçekten çok güzeller. erkeklerde en çok dikkat ettikleri şey samimiyet ve doğallık. eğer doğalsanız , kibarsanız, birazda komikseniz bir çok kadınla tanışabilirsiniz, arkadaş olabilirsiniz. bu geceyi birlikte geçireceğiniz anlamına gelmiyor tabiki. anladın sen onu. klüpte eğlenirsiniz ama çıkışta hatun kişi tanımayabilir sizi. ayrıca cool takılan karizmatik arkadaşların kimse suratına bakmıyor. cebinizdeki paralarla ise hiçbir fark yaratamazsınız. nacizane tavsiyem sadece eğlenmeye çalışın, doğal olun. bırakın kendinizi müziğe. çoşun. parklar:parkları ilk gördüğümde vay be dedim. ne direnilir bu park için. çünkü biz de gezi parkını park sanıp direndik aq. orası park değil otlukmuş. parklarla ilgili bildiğiniz ne varsa unutun.sadece parkları için bile bu şehre gidilir. gündüzleri neredeyse parklarda geçirdik hep. dev parklardan bahsediyorum. neredeyse her bükreşli evinden yürüyerek bu parklara ulaşabiliyor. bizim parkların park değil demiştim. adamlar parkları öyle bir tasarlamış ki bükreşteki parklarda 300 bin çeşit ağaç varmış ki ben iki tane aynı ağaçtan yanyana göremedim. çocuklar için atlı karıncalar var mesela. ama bunlar paralı ve elektrikli değil. çocuklar biniyor bu aletlere ve hep beraber pedal çevirerek döndürüyorlar. aynı zamanda takım çalışmasına özendirici şeyler. parktaki göllerde balık tutanlar, kanoya binenler vs. vs.. park konusu çok canımı sıktı ki biz hala göztepe parkını cami yapalımmıyı tartışıyoruz. orda işsiz bi kadınla tanıştım. parkta bir arkadaşıyla masa tenisi oynuyordu. tabiki bedavaya oynuyordu. sadece raketlerini getirmişler yanlarında. işsiz ama günde 1 saat koşu yapıp, 1-2 saat bisiklete binebiliyor. tüm şehri bisikletle dolaşabiliyor. bisiklet yolu hemen her yerde var. ekonomik olarak durumu kötü ama sosyal olarak çok zenginler. ona gezi direnişini detaylarıyla anlattım, olanlara şaşırdı ve inanamadı.size fikir vermesi için harasteu park'ın resimlerine bakmanızı tavsiye ediyorum. sadece bu park değil yaklaşık 8-10 tane böyle park var.yemekler:çok fazla detaya girmeden söylemeliyim ki yemekleri çok iyi sayılmaz. türk dönercisine talim ettim açıkçası. ayrıca büyük bir servis sorunu var. hizmet sektörü(klüpler ve dönerciler hariç) hiç gelişmemiş. iki limonata bir pastayı bile hesap makinesi ile zor hesaplayan esnaflardan bahsediyorum. size tavsiyem en hızlı yiyebileceğiniz şeyleri seçin.kafeler:güzel kafeler var. pasta ve türevleri özellikle narlı, ballı limonataları çok güzel. hiç pahalı değil. bükreşin genelinde fiyat skalası çok geniş değil. bir mekanda 10 lei olan bir içecek en kral mekanda 13-15 lei olur. düşünmeden isteyebilirsiniz ne yiyecekseniz. ayrıca halkın da kültür skalası çok geniş değil. bizdeki gibi sınıfsal farklar göze çarpmıyor. herkes hemen hemen aynı gibi. bizde bir tarafta okuma yazma bilmeyen hatta konuşmayı bilmeyen birini görüp diğer tarafta tam tersini görürsünüz.taksiler:pezevekler. evet neredeyse her taksici eşittir pezevenk. bu halleriyle bile bizim taksicilerden 10 kat iyi görünüyorlar. sizi kandırmak için kanuniden girip, istanbuldan çıkıyorlar. bin takla atıyorlar. uyanıksanız kandıramıyorlar. ıssız bir yerde taksi bekliyorsanız taksimetre açmadan 3 katı para isteyebiliyor. bu arada dönüşte sabiha gökçenden kartal köprüsüne taksiye bindim. taksici yolda kartal köprüsünü bilmediğini söyledi. yanlış yollara sokmak için türlü numaralar yaptı ve en sonunda yanlış yere girdi. hemen indim tabi başka bir taksiye binmek için. lanet olsun ki indiğim yerden yeni bir taksi çevirmek için bavul ve poşetlerle 300-500 metre yürüdüm. taksicinin plakasını bile almak aklıma gelmedi. lanet olsun. (bkz: orospu çocuğu taksici). yanlış girdikten sonra dedim ki bakın sizin bu yolları bilmeniz lazım ana güzergah üstelik navigasyonunuz da yok dedim. siklemedi bile. indik tabi. dediğim gibi aradaki fark oranın taksicisi sizi konuşmasıyla ikna edip sikiyo. bizimki direk ön sevişmesiz sikiyo. afedersiniz.mimari:merkezinde eski sovyetlerden kalma dev binalara sahip. özellikle çavuşeskunun parlemento binası çok büyük ama ben şahsen pek hoşlanmam bina görmekten. insanların yaşadığı evler genelde eski. toki ve kapıtalizm tam olarak girmemiş.sorularınız oldukça bildiğim kadarıyla açıklamaya çalışırım.
(zaferizm - 21 Ekim 2013 14:30)
çavuşesku ile hala gerçekçi bir muhasebe yapamamışlar. nerede ise şehirdeki her bir yapının bir şekilde çavuşesku ile ilgisi olsa bile asla anılmıyor, ismi ve fotoğrafı hiçbir yere asılmıyor. ab birliği sonrası gelen tüketim kültürü ve acımasız kapitalizm kuralları ile eskiyi yad edenler, “yahu çavuşesku diktatördü, deli serveti vardı ama ülkedeki fabrikalardan yollara neyimiz varsa da o yaptı” diyenler; “hem çavuşesku ve eşinin kurşuna dizilmesine giden olayların çıkmasına sebep olan, halkın bombalanması hikayesindeki cia kokusu bugün daha net olarak duyuluyor diyenler” çoğalıyormuş. varoşları ve diğer şehirleri bilemem ama bükreş merkezi çok medeni bir şehir. yardımsever ve güleryüzlü insanlar. güzel kadınlar ve erkekler… çılgın bir gece hayatı.old town bölgesi çok popüler. herkesin ilk aklına geldiği gibi istanbul’daki asmalı mescit gibi daracık sokaklar, yollara taşan masalar ile asmalı mescit’e benzerken. nerdeyse tüm kadınların giydiği cüretkâr kıyafetlerle istanbul’dan ayrılıyor. tl ile lei almak ve dönerken gene tl’ye dönmek için old town’daki şenol ustaya uğranmalı. başka tatlar keşfetmek varken kebap yiyeceğim derseniz kebabı da güzel diyorlar. çok canayakın bir insan. boa ve fratelli gece kulüplerine gittik. grubumuzdaki bir arkadaşımızı spor ayakkabı ve tshirt sebebi ile içeri almadılar. özellikle bu tür kulüplerde herkes kıyafetlerine çok dikkat ediyor . dans etmeyi sevenler ve avcılar için müthiş mekanlar. beni pek sarmadı açıkçası görmüş olmak için gittim. girişler ücretsiz. içki ücretleri makul. fratelli daha pahalı. barem olarak şunu söyleyeyim boa’da 7-8 tl’ye haineken bira içebiliyorsunuz.
(sitki siyril - 21 Ocak 2015 05:35)
zamanında çavuşesku döneminde, bu şahsın kendisi için yaptırmış olduğu sarayın önünden yatı ile karadenize ulaşabileceği bir kanal yapımı için 30.000 kişinin inşaası esnasında öldüğü fakat çavuşesku'nun indirilip idam edilmesi ile yarım kalmış bir kanala sahip olan şehir...sözkonusu kanal sarayının 1 kilometre kadar yakınında kalakalmıştır. halk zorla bu kanalın inşaasında çalıştırılırken telef olmuştur. kanalın bir ucu tuna nehrine açılmaktadır. eğer bu kanal bitirilebilseydi, çavuşesku sarayının kapalı yat limanından yatına kurulup tuna nehri üzerinden karadenize açılabilecekti.yine aynı şahsiyetin yapay bir göl inşaa ettirdiği, sonra da bu yapay gölün ortasına yapay bir ada yaptırıp bu adaya da yazlık sarayını inşaa ettirdiği şehir yine bükreştir...çileli bir kenttir netekim...
(bigbrother - 11 Ekim 2004 15:16)
özellikle yağmurlu havalarda taksi bulmanın çile olduğu şehir.fakat gel gör ki, sistemlerini en azından türkiye ile kıyaslarsak çok gelişmiş. clever taxi diye bir aplikasyonları var telefon için, buradan taksi arama tuşuna bastığınızda bulunduğunuz konuma en yakın taksilere request gidiyor. eğer civarda müsait olan taksi varsa size dönüş oluyor. taksinin kaç dakikada geleceği, taksinin numarası ve bilimum bilgiler elinizde oluyor.tabi elinizde uygulama yoksa taksi bulmanın yolu yok gibi, çünkü telefon numaraları cevap vermiyor.fakat gel gör ki türkiye sınırlarında unuttuğumuz insanlık kavramının burada olduğunu görüyorsunuz. yoldan geçerken bi cafeye girerek taksi çağırmasını rica ettiğim bir personel, orada hiçbir şey yiyip içmememize rağmen canla başla en az 20 dakika telefon başında bi yandan telefonda arama yaparak bir yandan da uygulama üzerinden arama yaparak yardım etmeye çalıştı. bu da yetmedi arkadaşı da yine aynı şekilde yanına gelip diğer yandan yardımcı olmaya çalıştı.sonunda çok zor olmasına rağmen bir yandan taksiyi buldular diğer yandan da bir sorun olması halinde arayacağımız bütün numaraları, oranın adresini bir kağıda uzun uzun yazarak garantide olmamızı sağladılar.insanlık ne sizin dininizde ne de o sahte imanınızda soytarılar. insanlık tam olarak burada.
(nev - 12 Ekim 2016 21:42)
16-22 ekim 2016 tarihlerinde içinde bol bol gezerek, bende çok değişik bir hissiyat bırakmış olan romanya'nın başkenti olan şehirdir.gelelim merak edilenlere, gördüklerime ve tabi ki şahsi notlarıma...16 ekim tarihinde istanbul'dan kalkan uçağımız, "ne kadar çok tarla var, hımm bak şurada sevimli bir köy gözüküyor" derken "inişe geçiyoruz" anonsu ve tek seferde inilen bir havalimanı yolculuğu ile bitti. bu arada süre kalkış ve iniş dahil 40 dakika sürdü. karşılaştırmak isteyenlere; belgrad 50 dakika, zagreb 1 saat 10 dk.havalimanın adı eskiden süpermiş. otopeni. şimdi adını değiştirmişler. hala otopeni deniyor ama havalimanın adı henri coanda. çok sevimli bir havalimanı ve içinde güzel free shoplar var. ancak hala atü fiyatlarının üstünde.iş için eğitim seyahati yapmanın en güzel yanı, sizi karşılayan birilerinin olması. atladık ve yola koyulduk. yol boyunca kalacağımız ramada otele giderken bir çok türk firmasının reklam panosunu gördüm. suvari, beymen, penti, koton, garanti bankası ve daha fazlası...otele varır varmaz bavulları koyup doğruca kendimizi bükreş sokaklarına attık.şehrin merkezi 13 sektöre ayrılmış durumda. şehir saat yönünün tersi istikametinde artan sektör numaraları ile gayet düzenli. eski sovyet doğu bloğu ülkeleri arasında gördüğüm en geniş yollara ve bulvarlara sahip. süper bir metro sistemi var. şehri bir uçtan bir diğerine geçebiliyorsunuz. şehrin bulvarlarının çoğu altı şeritli, ancak bu altı şeride ek olarak bulvarların önündeki apartmanlarda oturanların araçlarını park edebilmesi için üç şeritli iki tarafta yollar yapılmış. yani aslında adamların bulvarları 12 şeritli...metro istasyonları süper temiz. ne öyle sağda solda yatan evsizler ne de başka bir şey var. rayların arası bile temiz. korkmayın ama dehşet süratli kullanıyorlar metroları.sanırım bu kadar geniş yol yapmalarının sebebi olası bir savaş durumunda rahatça tankları geçirebilmek olsa gerek diye düşünüyorum.şehirde öyle her şey süper ucuz değil. paraları bizim paramızla %20 daha ucuz. yani 1tl=1.22 lei ancak yemekler ucuz. porsiyonlar dev gibi. kıyafetler ülkemizden dahi daha pahalı. örneğin h&m den bir ürünü ülkemizden sordurduğumda 20 tl farkla ucuz olduğunu öğrendim. ayakkabı yanına yaklaşılmayacak kadar pahalı.23.000 eurodan başlayan fiyatlar ile tiguan satıyorlar. 2016 model... üzdü...gelelim yaşam ve insanların hayatla olan ilişkisine...sabah kahvaltı kültürler güzel. domates peynir çok rahat bulabiliyorsunuz. kaşkaval peynirini seviyorsanız, cennettesiniz. siyah zeytinlerini beğenmedim. ağırlıklı olarak kalamata cinsi var.günlük çalışma saati 09:00-19:00. yurtdışına bağlı yada benzeri şirketseniz, 08:30 civarı başlayıp 18:30 civarı çıkabiliyorsunuz ancak genel olarak bükreşte 19:00 ve sonrası çıkış söz konusu. bununla ilişkili olarak akşam yemeği de geç başlıyor. örneğin saat 17:30 civarı yollar ve mekanlar bomboş iken, 19:30'dan sonra oluşan araç trafiğine ve sonrasında gider otururuz bir yere hayalimizin çakılan uçak misali düştüğüne inanamadık.trafikte korna çalıyorlar. ancak yaya geçidine ve özellikle ışıklara çok saygılılar. dururlar mı acaba diye tedirgin ayağımı kaldırımdan indirdiğimde koca koca araçlar hızlı gelmelerine rağmen zınk diye duruyorlar.şehrin içindeki evler ve apartmanlar eski. ancak büyük ve yüksek tavanlı. yukarıda bahsettiğim yerleşim sektörlerinden kuzeyde olanlarında yeniden bir imar çalışması başlamış ve bizim levent, etiler hattındaki binalar gibi binalar baş döndürüyor. evlerde hali vakti yerinde insanlar ile özellikle yabancı firmalardaki yabancılar oturuyor. evlerin bir çoğundaki balkon boyu benim şuan istanbul'da oturduğum evden büyük. evlerin önünde sabit döngü ile, bmw, porsche, maseratiler durmakta.bol miktarda alışveriş merkezi var. tüm türk ve dünya markalarını bulabiliyorsunuz.insanları bir kaç bölüme ayırabilirsiniz. inanılmaz derecede güzel ve narin yapılı, elf kavminden romen kızları için benim söyleyip yazabileceğim, hattasında size zengin türkçe ile anlatabileceğim kadar tanım ve sıfat bulunmamaktadır. hepsi mi güzel olur ? hepsi mi bakımlı alımlı ve net şık ve zarif olur. yahu pazar günü be, o saçı sabah ne ara yaptırdın, ne ara giyindin çıktın. bu arada kadınların ne frapan, ne saçma teşhir takıntıları var. sadece bir kot ve bir tshirt ile çok ama çok güzel olabilen kızlardan bahsediyorum. kısa özet. kızlar çok ama çok güzel... evet duymak istediğinizi satırları yazıyorum. çok cana yakınlar. hayır abi üzerine atlamıyorlar ama adam gibi sohbet edebilecek yabancı diliniz var ise işte o dakika her şey sizin için mümkün oluyor. yukarıda bahsettiğim kızlar var ya... bunların yanında gezinen at hırsızı kılıklı, çoğu şekilsiz ve kısa boylu erkeklerden bahsetmek istiyorum. bir iki tane istisna haricinde elle tutulur bir adam yok. ama bu yukarıda bahsettiğim kızlarla öpüşüyorlar, koklaşıyorlar el ele tutuşuyorlar... ağladım bazı yerlerde sessizce... ve çingeneler. evet arkadaşlar sokaklarda boş boş gezen, aynı ülkemizdkei gibi ipe sapa gelmeyen tuhaf hareketler yapan çingeneler söz konusu. ancak bütün angarya ve sevilmeyen işleri onlara yaptırıyorlar. housekeeping dahil. bilin diye söyledim...insanların hemen hepsi, hatta şöyle diyeyim, çekinerek english? diye sorduğum yaşlı insanlar bile "yes of course how can i help you?" diyerek yardımcı olmaya çalıştılar. derdimizi dinleyip, klasik şehir yabancısı olup kaybolmanın getirdiği tedirginliğimizi giderip güzelce yol tarifi yaptılar.gece hayatı ise inanılmaz hızlı. kendinizi çok tuhaf bir yerde hiç tanımadığınız birileri ile dans ediyor bulabilirsiniz. bozmayın. dance dance dance...gelelim ne zaman gidileceğine...ekim aylarında ve sonrasında uzun kış aylarında kesinlikle gelinmez. ha sizler "ben soğuğa bayılıyorum, rusya'da geçirdiğim yıllardan sonra ne var ki akşam -1 derece düşmüş süper ekim ayını" diyorsanız süper. ancak 19 derece olan istanbul'dan gelince bayağı bir tatsız oluyor. notumu hemen iliştireyim, evet sıcak seviyorum...şehirde böyle yazın geldiğinizde sizi daha fazla eğlendirecek türlü aktivitenin yapılabileceği tonla yer mevcut. biz soğuk zamanda gittiğimizden, böyle bahçeler kapanmış, açık hava yerlerin üzeri örtülmüş gördük. bir kaç dondurma satan yer gördük, sadece basit tatlılar satıyordu. ama içerde dev dondurma dolabı boş ve yazı bekler halde idi. her gezi yazımda yazdığım gibi bir yeri gerçekten görmek ve tanımak istiyorsan yazın gidip göreceksin. dubai misal.... (bkz: swh)kumarhaneler var. merak edip içine girdik. süper bir ortam göremedik. ıntercontinental hotel içindeki kumarhane güzel. amerikan tarzı ama bu iş için başka daha güzel yerlerin olduğunu biliyoruz.nerede kalınır ?gittiğim her şehirde apartmanların ve evlerin içine giriyorum ve belli bir süre burada yaşasaydım nasıl olurdu diye hayal kurup planlar yapıyorum. haliyle etrafa alıcı gözle bakınca bol bol bilgi de elinize geçiyor.otelden şaşmayın. airbnb filan macera seviyorsanız güzel ancak şehir merkezinde evlerde doğalgazı belli yerlerde gördük. merkezi ısınma ve kömür benzeri ısınma söz konusu olan yerlerde kışın götünüz donabilir. evlerin dışında çok çirkin ve bir çok tarihi sovyet edine yakışmayacak şekilde klima dış ünitesi takılmış. binalara bakınca o kadar göz acıtıyor ki...belgrad'ta olduğu gibi burada da binaların üzerine graffiti ile saçma sapan harfler yazılmış durumda. o zaman da dedim yine diyorum. gerzekçe görünüyor.şimdi parlemento sarayı olan dev boyutlardaki nicolae ceau?escu sarayını görebilirsiniz. biz dışarıdan gördük yetti. içine randevu ile alıyorlar ama en nihayetinde betona doymuş bir istanbullu olarak bana bir şey ifade etmedi.velhasılı, gelinip görülmesi ve içinde güzel vakit geçirilesi dümdüz bir şehir. ancak tekrar gelinir mi listemin alt sırasında bulunuyor. ama burada bir sevgili yapsanız var ya cuma akşam binip pazar akşam memlekete döner belki de hiç dönmezsiniz. kısacası sizi burada hoş tutacak bir şeylere ihtiyacınız var.sokaklarını google maps'te olduğu gibi zamanda geriye doğru alabilseniz, çok üzüntü ve çok can sıkıcı şeylere ulaşırsınız. şehir bunu hissettiriyor. ancak romenler bunu atlatmış gibi gözüküyor. sanırım en güzel şey yaşanılan kötü anıları geride bırakıp devam etmek...her türlü sorunuz için bir mesaj uzaklığında olduğumu hatırlatır ve hepinize mutlu geziler dilerim.not: kuzey yarım kürede yaz iken dubai'ye gitmek hazırlıksız olanlar için tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
(hosvelkam - 21 Ekim 2016 21:33)
bugün bir kısmını gezme şansı buldum, pazar akşamına kadar entry'ye eklemeler yapacağım.önce faydalı bilgilerden başlayalım;* tl bozdurabileceğiniz çok az yer var, bu nedenle euro ya da usd ile gelin.* havaalanında sırtlan gibi bekleyen taksilerden uzak durun. hatta şehiriçi kullanımda da metro, otobüs kullanın. zaten ne kadar gerektiği de tartışılır. madem tatildesin, ayakların acıyana kadar yürüyeceksin ki tadı çıksın. neyse konumuza dönelim, havalimanına varınca çıktıktan sonra alt kata inin ve otobüs bileti alın (783 için olduğunu mutlaka belirtin) ve gidiş dönüş alın kafanız rahat etsin. eğer 783 diye (express hat) belirtmezseniz şehir içi kullanım için olanlardan verirler ve bilet kontrolünde papaz olursunuz, şakaları yok söke söke alıyorlar parayı.* lipscani (old town) bölgesini dolaştım. tabi gündüz tırt ama bu gece gideceğim yerleri kafamda belirledim. harika pub'lar var, sabırsızlanıyorum :)* bir daha rumenler ingilizce bilmiyor diyeni duyarsam adam yerine koyup ciddiye almam. bakkalından restoranına herkes ingilizce konuşuyor, gayet de anlaşılır aksanları var. ukrayna, macaristan, hatta çekya ile kıyaslıyorum bükreş hepsinden iyi. * burada french revolution adlı ekler satan pastaneden bahsetmeden olmaz, ben böyle ekler yemedim. normalde zaten bayılırım, ama bu bambaşkaymış. yalnız fiyat kol gibi, 13 lei ciddi para bir ekler için. en komiği de 2 kişi yan yana zor durulan dükkanda, üstelik dışarda masa yokken "here or to go" dedi kız, bana bir gülme geldi. ama ekler bombastik, dark chocolate olan en iyisi (evet oha bana 3 koca ekler yedim, yarın yene yiyeceğim).yarın gene devam ederiz...
(island er besti stadurinn til ad lifa - 18 Ağustos 2017 20:22)
Yorum Kaynak Link : bükreş