norveççe de, kollektif anlamına gelen söz.

ayrıca, norveçte yayınlanan skeç-komedi sınıfı altında yer alabilecek, isim anlamını üzerinde taşıyan, genç bir komedi topluluğunun hazırladığı televizyon programının da adıdır.

(sweded - 11 Ekim 2012 13:28)

norveçten çıkma güzel bir mizah programı. merak eden varsa youtube kanalları: kollektivet tv2

(pipboy u olmayan vault cocugu - 18 Ekim 2013 16:01)

kendilerini nasıl adlandıracağımı bilemediğim, norveçli eğlence grubu.

kendi aralarında yaptıkları eğlenceli şarkılarla beğeni toplayarak, eğlence programı yapacak seviyeye çıkmışlar sanıyorum.

yukarıda verilenlere ek olarak:

close

favorilerimden size matters

i can't get erection from the election

youtube kanalına göz gezdirmenizi öneririm.

edit: link koyamayış.

(let me show you a few things - 30 Nisan 2014 12:44)

(bkz: 2manybuttons)

http://www.youtube.com/watch?v=gryxur8odwy

(syn - 30 Ekim 2014 22:19)

(bkz: i can't get erection from the election)
https://www.youtube.com/watch?v=4wavht1euqo
(bkz: her seferinde gülmek)

(aba zan - 30 Ekim 2014 22:31)

thomas vinterberg'in 2016 yapımı dram filmi.
bu seneki filmekimi programında da gösterimde olacak. 2 saate yakın süresi ile zaman zaman sıksa da 70'lerin danimarkası'nda bir komün içerisinde yaşanan hırslar, beklentiler ve insan ilişkilerini konu edinen orta şeker bir film olmuş.

(anneke von trier - 3 Ekim 2016 13:29)

filmekimi kapsaminda izledigim film. asla kendimi icinde dusunemedigim bir ev ortamini konu aliyor. baska baska insanlarin bir arada yasayarak ortak kararla hayatlarina yon vermeleri soz konusu. ben evin icinde 2 kisi zor yasiyorum, filmde 7 yetiskin ve 2 cocukla ortak hayat suruyorlar. sadece bununla ilgili bile nefessiz kaldim. filmdeki ana karakter ask iliskisinden bahsedersek salya sumuk aglama moduna gecmekten cekiniyorum. ama insanin hayat akisini etkileyen onemde kisilere karsi; duygusuna, zartina, zurtuna o kadar saygi duyarsan olacagi bu. "bazen o kadar da anlayisli olmamak lazim" i gozumuze sokmustur. kaybedince kahrolacagimiz insanlarin kiymetini bilelim.

heh bir de nerede çokluk orada bokluk diye bosuna dememisler..

(bonusinoo - 11 Ekim 2016 23:34)

iskandinavların hemen her şeyine, en çok da sinemasına hayranlığın fevkinde olan şahsımın bugüne dek seyrettiği en antipatik iskandinav filmi.
her karakterinden ayrı ayrı nefret ettiğim, ne mizahıyla güldürebilen ne dramıyla üzebilen, milyonlarca kez söylenmişi farklı ve -kendince- akıllıca bir bağlamda tekrarlayan, beceriksiz bir komün hayatı fantazisi. iki beceriksizlik bir arada: hem yönetmen beceriksiz hem film karakterleri. bir "eline yüzüne bulaştırma" tarifi...
sevdiğim oyunculardan bile "e soğuk memleket zaten" esprisiyle ısınamayacak kadar soğudum.

(kaktus - 17 Ekim 2016 08:08)

tatlı bir film olacağı beklentisiyle gittiğim ama tatlılıktan eser olmayan (9 yaşında öleceğini söyleyen çocuğu hariç tutalım lütfen) film. konu itibariyle ilgi çekici elbette. bu tarz bir yaşamın merakıyla almıştım zaten biletleri. film başından itibaren ağır bir havada ilerliyor, sonlara doğru dram devreye giriyor da "eee yani" demekten alıkoyuyor insanı. izlemeye değer şeylerden biri trine dyrholm'un oyunculuğu, diğeri de martha sofie wallstrøm hansen'ın gizemli bakışlarıydı sanırım.

(anoktanur - 18 Ekim 2016 20:22)

ay içimi şişiren bir film oldu. aşırı sıkıldım izlerken. bu komün yaşamına dair, işte 68 kuşağı devamı olsun / 70'ler olsun falan, yeni hiçbir şey söylemiyor. inanılmaz bayık ve klişe.
teknik olarak fena değil, dönem falan güzel yansıtılmış ama ne konu ne de konunun işlenişi ilgi çekici.

yonetmenin jagten'ini de izlemistim mesela, o kusursuz bir filmdi. bunu sevmedim.

sonradan ogrendigim bir nokta da, bu iki film arasinda yonetmenin far from the madding crowd'u cekmis olmasi.

(feministim ben - 23 Aralık 2016 02:31)