The War Show (~ Karo sou) ' Filminin Konusu : The War Show is a movie starring Obaidah Zytoon, Nawwara, and Amal. A Syrian radio DJ shares her experiences in the aftermath of the 2011 Arab Spring.
Ödüller :
The Return to Homs(2014)(7,6-923)
De sidste mænd i Aleppo(2017)(7,4-2132)
Machines(2017)(7,3-421)
Komunia(2016)(7,3-190)
Sekala Niskala(2018)(7,0-209)
Don't Blink - Robert Frank(2017)(6,9-234)
Fedeora Award-Best Film (Venice Days)
arap baharı'nın suriye'deki yansımasını ve devrim amacıyla ortaya çıkan hareketin nasıl kontrolden çıkıp cihatçı taşeronların eline düştüğünü anlatan bir film. anlatıcı, elinde kamerayla gezip arkadaşlarını tanıtan, hatıralarını gösteren ve insanlarla sorunları hakkında röportaj yapan bir radyo programcısı olduğundan ufak bir belgesel tadı da var.başlangıçta bizi beşar esad'ın zulümleri karşılar; baskı, şiddet, sansür, yolsuzluk ve yoksulluk vardır suriye'de. halk da 2011 yılında güneyden gelen coşkunluk ve cesaret havasıyla sokaklara çıkar ve protestolarla esad'ın ayrılmasını ister. anlatıcının arkadaşları, kadınlar ve sivil halk özgür, adil, laik, istedikleri müzikleri dinleyebilecekleri, ifade özgürlüğünün bulunduğu bir suriye dilemektedir. bir süre sonra ise halk hareketinin doğrultusu değişecek ve esad'ın idamını isteyeceklerdir. şimdilik rejimin en büyük korkularından biri kameralardır. sokak gösterilerinde elinde kamera tutanlar kovalanır, keskin nişancıların yerleştirildiği alanlardaysa kameralılar özellikle hedef alınır. bu sayede muhaliflerin bilgi akışı engelleneceği gibi, rejimin kendi haberlerini doğru göstermesi de kolaylaşacaktır. şiddetli bir protestonun yapıldığı iddia edilen bir meydandaki durumla ilgili olarak bir taksiciyle röportaj yapılır örneğin, taksici de bu haberlerin uydurma olduğunu, o sırada meydandan gelmekte olduğunu ve orada 2-3 tane araba haricinde bir şey bulunmadığını söyler.anlatıcı zaman zaman din olgusuna da azıcık değinir. mezhep çatışmalarından ziyade hıristiyanların da devrime destek vermesi, habil ve kabil hikayesindeki gibi bu topraklarda ezelden beri suç bulunması, ortadoğu'daki savaşların dinden bağımsız olması, islam'ın gelişinden çok önceleri bile buradaki insanların birbirleriyle savaştığı gibi konulara değinir.hareket büyüdükçe anlatıcı başka bölgelere gider ve oralarda yaşananları da göstermeye çalışır. film boyunca yıkık binaları ve sokaklardaki kurşun izlerini ve kalıntılarını görürüz. zaman zaman da işkenceye uğramış insanlar kameraya işkence izlerini gösterirler, ancak özellikle filmin sonuna doğru hiç hoş olmayan görüntüler bulunmaktadır.bir gün, üç muhalifin bulunduğu bir araba rejim güçlerinin yerleştirdiği iddia edilen bir bombayla patlamıştır. sonradan öğrenildiğine göre aslında muhaliflerin kendi hazırladıkları bomba infilak etmiştir, yine de halk için bombanın sahibi önemli değildir. bu olayla beraber halk, rejime karşı silahlı mücadeleye girişecektir. esad ve hizbullah'ın silah ticareti yollarından toplanan ve bölgesel güçlerden gelen silahlarla, allahu ekber nidaları eşliğinde cihatçı özgür suriye ordusu kurulur. evet, özgürlükçü halk hareketi artık cihatçıların yer almaya başladığı bir silahlı direnişe dönüşmeye başlamıştır.cihatçıların anlatıldığı sahneler beni oldukça rahatsız etti. laik suriye sloganlarının yerini "hilafet istiyoruz" sloganlarına bırakması, özgürlük isteyenlerin kısmen dışlanması, silahlarla oynayan küçük çocuklar, çocuğuna silah kullanmasını ve "mücahit duruşu"nu öğreten babanın gururu; bana "nereden nereye, bir anda neler oldu ne ara gelindi bu duruma" dedirtti.anladığım kadarıyla anlatıcı ve daha birçok özgürlükçü devrimci bu sıralarda hala esad'ın devrilip laik ve modern bir suriye kurulacağı inancındaydılar, yaşanan gelişmelerin farkında değildiler. ta ki filmin sonlarına doğru şeriat mahkemesi olduğunu iddia eden insanların evindeki toplantıya kadar. devrimin kendi evlatlarını yediği anlatılmıyor, birebir, çok açık ve net bir şekilde gösteriliyor. bulunulan bölgede artık esad ve rejim güçleri yoktur, ancak yerini kim almıştır? artık islam devrimi istenmektedir.sırf bu sahne için bile izlemeye değer bir film.beni en çok etkileyen sahnelerden biri de anlatıcı ve arkadaşlarının lazkiye'de türkiye sınırını gösterdikleri yer oldu. olaylar çok büyümeden, "memories" bölümünde gösterilen bir sahne. aralarından bir kişi tam sıfır noktasına gider, bir ayağını sınırın bir tarafına ötekini de öbür tarafa yerleştirir, biraz dalgasını geçtikten sonra ise türkiye tarafına geçer ve der ki "artık güvendeyim!" farkında olmadıkları bir şey vardı yalnız, sınırın bu tarafı gerçekten güvenli miydi?tabii ki film boyunca sürekli gezi olaylarını da düşünüyorsunuz. suriyeliler 2011 yılında sokaklarda masumca yürüyüş yaparken bile "allahu ekber" ve "la ilahe illallah" derken, türkiye'de 2013 yılında polise börek ikram edilip gezi parkı'nda kitap okunuyordu. protesto tarzlarındaki farklılığı düşündüm sürekli. buradaki olaylarda da provokasyon yapıldı, hareketin doğrultusu değiştirilmeye çalışıldı, kim bilir değişseydi biz neler yaşardık. şu halimizle bile darbe teşebbüsü, patlayan bombalar, cihatçı mahalleler görüyoruz.film güzel bir film, birçok kıyaslama yapmamı sağladı, suriye'deki olayları da farklı bir gözle görme imkanım oldu. hareketin geçirdiği dönüşümü görmek ilginçti. ışid'in lafı bile geçmiyor olsa da, gerçek islam ve gençlerin radikal islama yönelmesiyle ilgili sohbetin geçtiği bir sahne mevcut. başta da dediğim gibi, film tema olarak daha çok arap baharı'nın suriye'ye sıçramasını ve özgürlükçü söylemleri işlerken bir yandan da olan biteni göstermeye çalışıyor. silahları ve biraz sert dozda işkence izleri görmeyi kaldırabilecek, konuya ilgili arkadaşların izlemesini öneririm.
(de mope - 3 Mart 2017 18:32)
Yorum Kaynak Link : the war show