• "onyıllar sonra bile türkiye'de türkçe okumanın -halen- mümkün olamadığı salman rushdie romanı."
  • "ikinci bölümü mahound başlığı taşyan kitaptır."
  • "yıl 2011, halen bu kitabı okuyabilmiş değilim. türkçesini okuma şansım yok. basılmasından öcü gibi korkuluyor çünkü."
  • "(bkz: 6 satanist birlesip kaplana girmek)"
  • "hıristiyanların "şeytan ayetleri" diyebileceğimiz kitap ise kazancakis'in (bkz: gunaha son cagri) sidir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    onyıllar sonra bile türkiye'de türkçe okumanın -halen- mümkün olamadığı salman rushdie romanı.


    (zeritoxx - 21 Mart 2007 00:20)

  • comment image

    yazarına verildiği gibi, bu kitabı ingilizce okuyup komple anlayana da sör unvanı verilmelidir. şahsen halen emin olamıyorum, şeytan'ın ayetleri dıye putları melek sayanları mı, yoksa öncekileri iptal edenleri mi anlatıyor. kelime oyunlarını filan siktir ettim, ana hatlarını anlasam sevineceğim. abi adeta cangıldaonperihanmağdengücünde yazmış.

    heyecanlı ama.


    (soba - 24 Temmuz 2007 23:49)

  • comment image

    gibreel farishta ve saladin chamca adli iki hintli hindistan'dan (roman'da "vilayet" denir) londra'ya (romandaki adiyla "ellowen deowen") giderken "bostan" adli ucak sikh teroristlerce kacirilir ve infilak eder. chamcha, bollywood'da yildiz bir aktordur. farishta ise seslendirme sanatcisidir. infilaktan sonra, londra kiyilarina cesetleri dusen yolculardan, bir tek bu ikisi kurtulur. cok da kaba bir sembolizmle chamca seytansi bir keci olurken, farishta da cebrail aleyhisselam'a donusur. sonra bu adamlar londra'da olaylar yasarlar, eski karilari bunlari aldatir, thatcher politikalari detaylariyla anlatilip yerin dibine sokulur... bir ozelligi varsa rushdie'nin bu romanda, o da hikaye anlatma istemesinin cok net bir sekilde gozukmesidir. kelime oyunlari, arap, hint, ingiliz kulturune yapilan referanslarin ayni sayfada yarattigi tezatlar, gocmenlerin uydurulmus bir kimlikte, cografyada, gecmissiz bir sekilde yasamalari rushdie'nin temel izlekleridir. bir yerde dendigi gibi romanda, bu eser esasinda "toprak, aidiyet, ve yuva gibi kulakta patlayan kelimelerin" hikayesidir.

    sonra bir anda cahiliye denilen, islamin dogdugu donemki arap yarim adasina gidilir. sonra editorlerin ricasi uzerine zumer suresinin teblig edilisi anlatilir, burada hz. muhammed - ki kendisine kitapta orta cag boyunca kilisenin hitap ettigi gibi "mahound" denilir- esasinda sureleri kullanan bir cingoz bir tuccar gibi tasvir edilir. ticaret baglantilari zarar gormesin diye, hz. muhammed'in lat, manat, ve uzza putlarinin de kuran'a saygideger ilahlar olarak dahil edildigi anlatilir. daha sonra arap yarimadasinda kendini peygamber olarak teblig etmeye calisan ayesha diye bir kizin hikayesi vardir.

    en can alici bolum ise, "cahiliye'ye geri donus" adli kisimdir. burada, "mahound"'un selman i farisi adli yaverine kuran-i kerim'i yazdirdigina, fakat farisi'nin bunlari yazarken kendi kafasindan laflar uydurduguna sahit oluruz ki tamamen rushdie'nin bir fantazisidir bu olay. sozlu kulturde oyle pek yazma su bu yoktu, hem yaradanin vucud adina ulasmis bir peygamber, cok tartismali farisi'ye mi yazdiracak bunu, o da ayri bir konu. hz. omer ile basladi bu yazdirma isleri ve de cok tartismali bicimde halen de surelerin sirasi mechul gibi gozukmekte.

    moor's last sigh, midnight's children gibi postkolonyel romancilikta cok itibar goren romanlari yazan rushdie'nin en basarisiz romanlarindan birisidir, cunku herhagi bir tutarliligi yoktur. buyulu gerceklik denilen tarz romanciya bazi ozgurlukler taniyor ama bu ozgurlugun de donemin muhafazakar, iran devrimi aleyhtari margaret thatcher ideolojisi tarafindan manipule edilmesini de iyi gormek gerek. bu acidan ozensiz, tamamen dikkat cekme, spekulasyon yaratmak icin yazilmis, ciddiyetten uzak, kaba bir eser oldugu cok aciktir. kimsenin romancinin hayal dunyasina mudahele kaygisi yok, ama romanci da, flaubert'in yaptigi gibi, biraz donemin ruhunu anlayacak.

    ingiltere'ye geldi mi hassas olunup, cahiliye'de materyalist, alayci yaklasimlar ne kadar inandiricidir, mechuldur bu. hem 20. yy'da ingiliz somurgesi altinda 2 asir geciren bir kulturden gelen hintlilerin, ingiltere'ye gitme ve kisiliklerini bulma macerasinda, taa 14 asir oncesinin arap ideolojisinin ve teolojisinin ne kadar etkisi vardir, ya da bu etki bu kadar onemli midir bu da ayri bir mesele. fredric jameson ustadin da buyurdugu gibi, bu postkolonyel romancilarda ulusal alegori yaratma gibi bir saplanti var. yani adamlar illa ki kendi kaderlerini uluslarinin veya dinlerinin tarihleriyle baglastiracaklar. protestan bir ingiliz romancinin, iki ingiliz'in hindistan'a gittiginde karakterlerini judas ve isa olarak tasvir etmesine benzer bir tutum bu. anthony burgess de yazmisti bir yerde, rushdie'nin menejerinin satis patlamasi yapmak icin boyle bir spekulatif metin yazmasini istedigini anlatir burgess cok da elestirerek. rushdie'yi bu romanla tanimayin, zira cok daha iyilerini yazmis bir yazardir. imaginary homelands adli denemelerinde pozorluk yapmayan, gercek rushdie'yi cok iyi goruruz esasinda. okuyalim, bu romanin yasaklanmasina karsi cikalim ama ciddiyetten uzak oldugunu da bilelim.


    (hemingway - 16 Aralık 2007 13:08)

  • comment image

    çevirmek için bir kaç yayınevine teklif götürdüğüm ancak cevap alamadığım roman...

    edit 1 : haziran ayından itibaren sözlüğümüzde belirli bölümlerini okuyucularmız için bedavadan tercüme etmeye hazırlandığım romandır...

    edit 2 : tercüme hazırlıklarını tamamladığım ve sözlük camiasına özetini sunmaktan memnuniyet duyduğum roman...

    edit: dikat !!! ileri derecede spoiler içerir...

    bölüm 1 (cebrail'in düşleri)

    gibreel (cebrail) farishta ve saladin (selahattin) chamcha biraderlerimiz akörlükle geçimlerini sağlayn iki vatandaştır. a1-420 numaralı uçakta seyahat etmektedirler. kader uçağın havaya uçmasına neden olur. uçak manş kanalı'na düşer. kahramanlarımızdan gibreel (cebrail) sevgilisi alleluia cone (inşaallah kozalak ) isimli hatunun yanına gitmektedir. saadin ise bir tiyatro gösterisi sergileyecek ve ekmek parası kazanacaktır.
    ama uçağı kaçıran terörirstlerimiz uçağı bombalamadan önce yolcuları 110 gün rehin tutarlar. bu süre zarfında gibreel korkudan uyumamaya çalışır (benim yorumum) ve alelacayip rüyalar görür.

    anlatıcı romanın bu bölümünde devreye girer ve gölge karakter olarak bize uçaktan bu iki kişinin kurtulduğunu bunun sebebinin ise "melekleri, öbür dünyayı falan feşmekan konuları" sorgulayıp duran gibreel'in isteği ve saladin'in bu isteği yerine getirişi olduğunu söyler. tabii bunun nasıl bir iş olduğunun yorumu da okuyucudadır.


    (fortuneteller 657 - 27 Mart 2008 21:56)

  • comment image

    ortaya çıkardığı gürültü bir kenara, roman gerçekten çok güzel, çok renkli, okuması keyif veren bir roman. uzun ve eğlenceli bir süreç sonunda okuyabildim.

    salman rushdie okuyup kıskançlık krizi geçiren türk yazarlarımız gerçekten haklı. köşe yazarları için bir dipnot olarak: çiğ olmadan nefret ifade etmek konusunda da bu kitaptan öğrenilecek çok şey olabilir.

    bir de aklımdayken eğlenceli yuvarlamalar, şeytan ayetleri bunlar olsun misal:

    "roses are red violets are blue
    sugar never tasted as sweet as you"

    "violets are blue roses are red
    remember me when i'm dead"


    (bilemem - 15 Temmuz 2002 15:20)

  • comment image

    ahmet nesin'in "yaz babam yaz" isimli kitabının giriş kısmında şu şekilde sözü geçen kitap.

    "aziz nesin'in ölümünden yaklaşık beş yıl sonra, bilhassa çevresindeki aydınların içten içe aziz nesin'in ölümünden dolayı rahatladıklarını düşünmeye başladım. onların ciddi anlamda muhalefet etmeye yönlendirecek insan yoktu artık ve rahat rahat yaşamlarını sürdürebilirlerdi. hepsi olmasa bile o dönemde aziz nesin'le birlikte etkinliklere katılanların çoğunun o'na "hayır" diyemediklerinden dolayı katıldıklarını anladım. umarım sendika dönemiyle ilgili geniş notları arşivlerde vardır ve ali nesin bigün bunları su yüzüne çıkarır. gerçi bir takım tartışmalar o dönemde başlamıştı. bilhassa salman rüşdi'nin "şeytan ayetleri" kitabının türkiye yazarlar sendikası tarafından çevrilip yayınlanmasını istediğinde nasıl bir kıyamet koptuğunu çok iyi biliyorum. ayrıca herkesin bilmesini istediğim bir konu daha var. aziz nesin şeytan ayetleri kitabının tamamını çevirtemedi, çünkü her çeviri için kitabı alan, bir süre sonra kitabı geri getirerek, çeviremiyeceğini söyledi. zaten kitabın tamamı çevrilmiş olsaydı, piyasaya verilecekti... o dönemde ben düşün yayınevi olarak basmak istediğimi kendisine söyledim ama "nesin ailesinden bir fire yeter..." diye karşı çıktı... bunun üzerine ben de "salman rüşdi'ye destek mektupları" kitabını yayınladım. destek mektuplarını yazanların çoğu zaten aziz nesin gibi düşünüyodu, kitabı beğenip beğenmemek gibi bir sorunları yoktu, bir kitaptan dolayı verilen ölüm fermanına karşı çıkmışlardı..."


    (atomicbomb - 26 Mart 2011 19:20)

  • comment image

    yıl 2011, halen bu kitabı okuyabilmiş değilim. türkçesini okuma şansım yok. basılmasından öcü gibi korkuluyor çünkü.


    (joel - 29 Temmuz 2011 12:56)

  • comment image

    salman rushdie'nin ilk baskısı 1988 yılında yapılan kitabıdır. kitabın yayımlanması ile islam dünyası birbirine girmiştir. iran'da kitabın yazarı, içeriğinden haberdar ise editörü ve yayımcısı hakkında ölüm fetvası çıkarılmıştır. japonca çevirmeni suikaste uğramış; italyanca çevirmeni ise ağır yaralanmıştır. kitabın yayımının yapıldığı pek çok ülkede de benzer saldırılar yapılmıştır. rushdie ise uzun bir süre güvenlik güçleri koruması altında yaşamış, daha sonra özür dileme yolunu giderek şöyle söylemiştir:
    "i profoundly regret the distress that publication has occasioned to sincere followers of islam. living as we do in a world of many faiths, this experience has served to remind us that we must all be conscious of the sensibilities of others."
    fakat, iran rushdie'nin özrünü kabul etmemiştir. fetvayı çıkaran kişi, ruhullah humeyni, 1989 yılında hayatını kaybettiği için ve çıkarılan fetva sadece fetvayı çıkaran kişi tarafından sona erdirilebileceği için rushdie'nin ölüm emrini veren fetva resmen hükmünü yitirememiştir. iran ise 1998 yılına kadar fetvayı kaldırmamış, fakat muhammed hatemi yönetiminde artık fetvayı desteklemediklerini belirtmiştir.


    (skopos - 24 Nisan 2012 22:20)

  • comment image

    basımından sonra humeyni'nin hakkında fetva çıkardığı salman rushdie'nin mükemmel dili ve anlatımı olan kitabı. söylendiğine göre ayetler muhammed'e inerken şeytan araya girer ve ayetleri değiştirir, kendi istediklerini aksettirdi. daha sonra cebrail bunun farkına varır ve bu ayetler kur'an'dan çıkartılırdı. işte şeytan ayetleri ismini bu ayetlerden alır, bunları içerir. imkanınız varsa orijinal dilinde ve ön yargıdan arınmış bir şekilde okumanız tavsiye edilir. çünkü amerika'ya sonradan gitmiş, dili de orada öğrenmiş bir adamın, öğrendiği dili ne derece mükemmel kullandığını ancak bu şekilde görebilirsiniz.


    (nyse dhada bsi demiorm - 9 Mart 2013 05:30)

  • comment image

    can yayınları'nın hakkında üç maymunu oynadığı kitap. gerekirse çevirmenin adını gizleyin, künyeye isim falan yazmayın, ama basın şu kitabı artık amk. ya da ne bileyim, telifini alın, çevirtin ve kitabın üzerine herhangi bir isim koymadan-can yayınları da yazmayın hatta-dağıtın. risk alınmazsa asla çevrilemeyecek bu kitap, çünkü doğru zaman diye bir şey yok (ülkenin yarısının ateizmi benimsemesi mesela?)


    (jiyuu - 13 Nisan 2013 04:36)

  • comment image

    yıl oldu 2014 hala çevrilmedi ya ne denir amk. düşünmekten ve okumaktan aciz örümcek kafalılardan korkulduğu için yayınlanmasına yanaşılmaması ise ayrıca üzüntü verici. gerçi bütün rüşdi kitapları bitti bir bu kaldı sanki, o fiyatlar nedir can öz?


    (bela tarr - 5 Nisan 2014 20:55)

  • comment image

    ortaya karisik salman rushdie kitabi.

    hikaye olarak tam bir butunlugu oldugu soylenemez. aziz nesin, turkce'ye cevirtmek istemis ama, anlasildigi kadariyla uzerine spekulasyon yapilan bolumleri sagdan soldan duydugu icin bunu dile getirmis. nitekim kitaptaki esprilerin cogu turkceye cevrildiginde anlamini kaybedecek kelime oyunlari ve hint, ingiliz, arap kulturune yapilan dokundurmalardan olusuyor.

    genel olarak daginik bir akisi olmasina ragmen, dinle, peygamberle ya da o zamanki olaylarla dalga da geciyor. kendine gore dindeki absurdluklerle ya da yine kendine gore peygamberin yasamindaki oldugu iddia edilen bazi noktalarla egleniyor, bazi mesajlar vermeye calisiyor. ve bunlar cogunlukla basit kaliyor.

    ha dinde ya da uygulanmasinda yanlisliklar oldugunu dusunenler olamaz mi. olabilir tabi. ve dahi bu dusuncelerini dile getirebilirler. bu kitapta, fahiselerin isimlerine peygamberin eslerinin adlari verilmis ve dahi bir cok nedenden dolayi tepki cekmis olmasina ragmen, yazar hakkinda olum fermani cikarmak ise son derece gereksiz.

    burada onemli olan nokta, salman rushdie'nin neden boyle bir kitap yazma istegi duymus olabilecegidir. bunu anlamak icin, yazarin hayatina bakmak gerekir.

    hindistan ve pakistan'in once ingilizlerden sonra da birbirlerinden ayrilarak bagimsizligini kazandigi yillarda bombay'da dogan, ailesi iki ulke arasindaki dinle ilgili sorunlardan dolayi pakistan'a tasinan, kendisi ingiltere'de egitim gormus biri olarak salman rushdie'nin bu konuya ilgi duymasi son derece normal.

    nitekim kitapta dinle dalga gecilen (ya da nazikce, 'elestirilen' diyelim) konular, hindistan'da surekli gundeme gelen konular. fanatik bir hindu ile fanatik bir musluman, kahve muhabbetlerinde ya da politik tartismalarda surekli bu konulardan bahseder ya da birbirlerini keser. hint kulturu icinde, yogurulmus, sekillenmis hayatlar genelde birbirine benzemesine ragmen, karsisindakinin farkliligini dine mal eder. kitapta oldugu gibi, bircok konu kuran'a degil, karsi taraftakini kucultmek icin yapilan, kaynagi belli olmayan hakaretimsi yaklasimlarda bulunur. halbuki hindu olsun, musluman olsun, o bolgede yasayan birini etkilemis en onemli ozellik hintli olmasidir.

    hint espri anlayisi, sarkastik ingiliz yaklasimi ve entellektuel yetenek ile birlesince ortaya cikmis bir kitap seytan ayetleri.

    illa orada yazildigi yonde olmasa da, bazi bolumleri dusundurten, bazi bolumleri ise bayan, siradan bir kitap.


    (kal ho naa ho - 31 Mayıs 2004 08:15)

  • comment image

    şeytan ayetleri. salman rushdie'yi yazdıktan sonra dört yıl, hakkında verilen humeyni kaynaklı ölüm fermanı yüzünden saklanmasına neden olan kitap. bir çok ülkede çevirenlerinin öldürülmesine neden olan, türkiye'de de çevireni aziz nesin'in sivas'ta neredeyse yakılmasına neden olan kitap. kitabın düşüncesinin temelinde peygamber muhammed'e inen surelerden birinin çelişkili doğası yatar.


    (mccormick - 1 Haziran 2004 15:18)

  • comment image

    aziz nesin'in kitabı çevirtmek istemesine rağmen, "evet bu adamı asmalı ama bu kadar kötü bir kitap yazdığı için asmalı" diye bahsettiği salman rüşdü'nün tartışılan ama hala türkçeye çevrilememiş olan kitabıdır.


    (cervantes1614 - 13 Ağustos 2005 03:09)

  • comment image

    şeytan ayetleri kaçırılmış bir jumbo jetin londra üzerinde patlaması, ve " to be born again, first you have to die " cümlesi ile başlar. gibreel isimli bir aktör ve saladin isimli bir londralı mucizevi bir şekilde kurtulur ve fantastik bir değişimle iyi ve kötü arasındaki ebedi savaşın iki ana zıt karakteri haline gelirler. flashbacker, karmaşık bir geçmiş ve gelecek kurgusu ile süren hikayede bir noktada kötü (şeytan) ve iyi (peygamber) kavramları ve söyledikleri içiçe geçer, kitabın müslümanları rahatsız eden yönü direk kurandan alınmış karakterlerin ve ayetlerin çarpıtılıp yorumlanmış halleridir. örneğin genelev fahişelerinin muhammedin eşlerinin isimlerini aldığı bölüm, muahmmed'in katipliğini yapan salman'ın araya kafadan bir şeyler yazdığı ve bunun fark edilmemesi üzerine inancını kaybettiği bölüm vs.
    (bkz: aziz nesin) ölümünden önce bu kitabı birçok kere türkçeye çevirtmeye ve tefrika olarak yayınlatmaya çalışmıştır ama ölüm tehditleri alan çevirmenler çeviriyi hep yarıda bırakmak zorunda kalmışlardır.


    (eowyn - 31 Ocak 2000 10:46)

Yorum Kaynak Link : the satanic verses