Hiso hiso boshi (~ The Whispering Star) ' Filminin Konusu : Derek Vinyard, babası zenciler tarafından öldürülen bir Neo-Nazi'dir. Bir gün arabasını soymaya çalışan üç zenciyi acımasızca öldürür ve tutuklanarak hapise gönderilir. Derek, hapiste kaldığı sürede ırkçı düşüncelerini sorgulamaya başlar ve iyilikle kötülüğün her ırkın içinde varolduğunu farkeder. Kardeşi Danny de ırkçı fikirler taşımaktadır ve yaşadıklarından ders alan Derek, hapisten çıkınca Danny'ye doğru yolu göstermeye çalışacaktır.
Ödüller :
Himizu(2012)(7,1-2905)
Rabu & Pîsu(2015)(6,9-782)
Chanto tsutaeru(2009)(6,9-363)
Jônetsu tairiku Presents Sono Shion to iu ikimono(2016)(6,8-56)
Yume no naka e(2005)(6,6-224)
Kibô no kuni(2012)(6,6-910)
Anchiporuno(2017)(6,4-1619)
Bad Film(2012)(6,3-103)
Tokyo Vampire Hotel(2017)(5,9-250)
Eiga: minna! Esupâ da yo!(2015)(5,3-581)
Shinjuku suwan II(2017)(5,3-113)
Shinjuku suwan(2015)(4,9-893)
Toronto International Film Festival : "NETPAC Award"
“minimalist bilim- kurgu filmi” diye bahsedilmiş, 35. istanbul film festivali sayfasında. hakikaten de öyle.evvela, filmin açılışında şöyle cümleler akıyor ekranda;“insanlar ölümcül hatalar yaptılar ve sayıları gittikçe azaldı. insan sayısı azaldıkça, gezegenlerdeki huzur arttı. bilimin ilerlemesine rağmen, insan ömrü ortalama 100 yıl ve insan soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya.”sene kimbilir kaç; artık dünyanın dışında, başka gezegenlerde de yaşanabilen bir zaman işte. insan sayısı az, humanoid sayısı çok. hikayemizin kahramanı yoko da bir humanoid. uzay aracıyla seyahat ediyor ve kuryelik yapıyor. insanların (sadece insanların) birbirlerine gönderdikleri paketleri dağıtıyor. paketlerin içinde neler mi var? yoko da merak ediyor bizim gibi, ve açıyor bazı paketleri ara ara. beraber bakıyoruz; bir pakette bir sigara izmariti var, bir diğerinde kullanılmış plastik bir bardak, birinde ölü bir kelebek, birinde bir şapka, birinde bir parça fotoğraf filmi negatifi...gezegenler arasında uzun, çok uzun, yolculuklar yapıyor yoko. yanlış hatırlamıyorsam; aracındaki 82 paketin 11 senede dağıtılacağını söylüyordu. zaten zamandan bol hiçbir şey yok etrafta. her şey yoksul, her şey kısıtlı, her şey eksik, ama zaman bol. öyle ki; pazartesi günü çay suyu koymaya niyetlenen yoko, çayını cumartesi günü içiyor. yoksa pazar mıydı? inanır mısınız, filmi izlerken günleri takip edemez oldum. çünkü her hareketi için bir gün geçiyor, her nefesi için bir gün gibi...yoko, sadece insanların yaşadığı son gezegene bir paket teslimi için gittiğinde; insanların “yaşadığını” görüyor. gerçekten hayatlarının her saniyesini yaşadıklarını ve her saniyesini paylaştıklarını. bakmayın, yoko da yaşıyor elbette; bir humanoidden beklenmeyecek şekilde hatıralar biriktiriyor. sesini kaydediyor kasetlere ve ne kadar zamandır o araçta olduğunu söylüyor. miras bırakmak istiyor kendi sesini, kendinden sonra geleceklere. o bunu yaparken seneler seneler geçmiş, farkediyoruz, ve sanırım o da farkediyor.yoko için seviniyorum. ama en çok da, yine insanlar için seviniyorum. insanların ölümcül hatalar yaptıkları ve daha da kötülerini yapacakları bir gerçek. soyumuz da bu sebeple tükenmeye yüz tutacak belki, ama ne olursa olsun, hissetmeyi bırakacağımız bir dünyada yaşamak istemezdim. üstelik, bunu yoko bile istemiyor ve insanların yaşadığı gezegenden dönünce, o da bir kutu hazırlıyor. içine eski bir teneke içecek kutusu koyuyor, eciş bücüş. sanırım bunu kendisi için yapıyor, belki de onca zamandan sonra, seneler önceki halini sonunda özlemeye başlıyor;“ insanların zaman makinasının icadına ve her eve girmesine rağmen, hala birbirlerine paketler göndermelerini anlayamıyorum. zaman makinasının varlığı onları daha da mutsuz etti. insanların zaman ve mekandan bağımsız şeyler istemeleri ne tuhaf. duydukları özlem, onları yaşama bağlayan kalp atışları gibi.”"bilsek ne güzel olur" notu: film; fukushima nükleer felaketi* sonrası barakalarda yaşayan insanlarla çekilmiş ve o mekanlar kullanılmış.bu da fragmanı;https://www.youtube.com/watch?v=f9x_arbc7ck
(dolls - 13 Nisan 2016 20:24)
Yorum Kaynak Link : hiso hiso boshi