Süre                : 18 dakika
Çıkış Tarihi     : 22 Mayıs 2015 Cuma, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Döküman,Kısa Film
Ülke                : Avusturya
Yönetmen       : Peter Tscherkassky (IMDB)(ekşi)

Ödüller      :

Cannes Film Festivali:Illy Prize - Special Mention


  • "yataga yatarken eline bir kasik alip, kolunu yataktan sarkitan ve kasik dustugu anda kalkip resim yapmaya baslayan ressam..."
  • "en ilginç buldugum lafi: "bir deliyle aramdaki tek fark benim deli olmamamdir" (bkz: paradoks)"
  • "figueres'de muzeye donusturulen evine girdigim ana kadar dunyaya boylesine aci, kustahlık, alay ve masumlukla bakilabilecegine inanamazdim."
  • "dunyanin en kisa konusmasini yapmis olan kisi;"i will be so brief that i have already finished*" demis ve oturmustur."
  • "salvador dali kendisine sorulan "uyuşturucu kullanıyor musunuz?" sorusuna şöyle cevap vermiş, sizden ricam bu lafı iyi dinleyesiniz, iyi belleyesiniz; "i don't do drugs! i am drugs"."




Facebook Yorumları
  • comment image

    "ölümsüz dahi olmaya yazgılı bir ikame çocuk:

    ağabeyinin ölümünden 9 ay 10 gün sonra dünyaya gelen ispanyol ressam salvador dali ‘ikame’ bir çocuktur. (psikolojide ‘ikame’ ya da ‘yerine konan’ çocuk tanımı, çocuklarının ölümünden sonra onun boşluğunu doldurmak amacıyla dünyaya getirilen çocuk için kullanılır.) dali yas tutan bir aileye katıldığından, ruhsal gereksinimlerine yanıt alamamıştır. yaşamının birinci yılındaki gelişimsel süreci aksamış, kendisine ait olmayan daha önceden dokunmuş bir kimliğe bürünmek zorunda kalmak, kendilik algısının gelişimini örselemiş ve ergenlik döneminde de yoğun biçimde hissettiği değersizlik duyguları gelişmiştir.

    dali, nasıl bir dünyaya doğduğunu şu sözlerle anlatır: ‘ben hayatımı yaşamadan önce ölümü yaşadım. ben doğmadan 3 yıl önce ağabeyim 7 yaşındayken menenjitten öldü.’

    aslında ağabeyi doğumundan 9 ay 10 gün önce 22 aylık bir bebekken ölmüştü. dali bu öyküyü değiştirir ve ağabeyinin 7 yaşına kadar yaşadığını ve menenjitten öldüğünü hayal eder.

    ana babasının onu ölen ağabeyinin yerine dünyaya getirdiklerini ve ölü ağabeyinin imgesinin nasıl ülküleştirildiğini, başka bir çocuk dünyaya getirmelerine karşın hala zihinlerinin kaybettikleri ve yasını tutamadıkları ölü çocuklarının imgesi ile meşgul olduğunu algılar. bunu annesine ve kendisine şu sözlerle anlatır:
    "bu ölüm, annemi varlığının en derin yerinden sarstı. ağabeyimin pırıltısı, zekası, zerafeti, yakışıklılığı onu o kadar mutlu ederdi ki kaybı berbat bir şoktu. bunun üstesinden hiç gelemedi. ana-babamın umutsuzluğu, acısı sadece benim doğumumla hafifledi, ancak talihsizlikleri gene de bedenlerinin bütün hücrelerine sızmıştı. annemin karnındayken bile onların endişelerini, acılarını hissedebiliyordum. fetus halindeyken şeytani, iğrenç bir plasenta içinde yüzüyordum. onların kaygıları peşimi hiç bırakmadı. ağabeyimin varlığını derinden hissettim; onu benden hep daha iyi beceren, daha üstün biri gibi hissettim, varlığını beni duygulanımlarıma yabancılaştıran bir örselenme gibi algıladım… ben ahlaksız, yanlış, kötü bir çocuktum. şeytanın gölgesinde büyüdüm ve hala acı çekiyorum."

    bir yapıtında annesi elleri kanlı bir şekilde ve çok üzgün bir halde freud’un kucağında resmedilmiştir. resmin diğer tarafında bıçak tutan bir el ve onu engelleyen başka bir el görünür. dali annesinin yasını ve suçluluk duygularını sezmektedir…

    dali günlüklerinde anne babasının ölen ağabeyini nasıl ülküleştirdiklerini anlatır. ağabeyinin bir dahinin yüz morfolojisine ve herkesi şaşırtan bir kavrayışa sahip olduğunu anlatır. ana babasının ona ağabeyinin ismini vererek bilinç öncesi bir suç işlediğini ve onu olanak dışı bir ideale göre yaşamaya zorladıklarını, yatak odalarında ölmüş oğullarının bir resmini dolabın üzerinde muhafaza ettiklerini, bunun da velasquez’in isa’sı ile yan yana olduğunu hatırlar. ebeveynlerinin odasına her girdiğinde ve ağabeyinin, o ‘çok güzel çocuğun’ fotoğrafını gördüğünde bütün geceyi bu ideal ağabeyin çürüdüğünü hayal ederek geçirir. ancak kendi ölümünü ve bir tabutta olduğunu, sonunda dinlendiğini hayal ederek uyuyabilir. ressam olunca da her gece yaptığı resme bakarak uyuyacaktır. dali için resim yapmak ölümü alt etmekti. resim ağabeyi ile bir buluşma yeri ya da bağlantı nesnesi idi. güneş doğarken kalkar, uyanınca hemen yatağının yanında duran şövaleye bakar, ilk önce üzerinde çalıştığı resmini görürdü; yatarken de gördüğü son şey buydu.

    16 yaşındayken günlüğüne şunları yazacaktı: "bir dahi olacağım, dünya bana hayran kalacak. muhtemelen hor görüleceğim ve anlaşılmayacağım, ama bir dahi, büyük bir dahi olacağım."

    dali ağabeyinin ölümünden 9 ay 10 gün sonra doğar. ağabeyi öldüğünde dali’nin doğumuna neden olacak cinsel ilişki gerçekleşmiştir. dali dokunmayı ve dokunulmayı sevmez, cinsel ilişkiye de girmez, sadece mastürbasyon yapar ve böylece kimsenin ölümüne neden olmaz, kendisi de ölmez. dali için cinsellik hep ölümle ilişkilidir. anılarında ve resimlerinde cinsellikle ölümün ilişkilendirildiğini kanıtlayan temalar sık sık karşımıza çıkar. babasının kendisine cinsel ilişkilerle geçen hastalıkları anlatan resimli bir kitap gösterdiğinden, bunun kendisini ürküttüğünden söz eder. çocukluğunda en sevdiği öyküdeki kral gibi dokunmayı ve dokunulmayı sevmez, cinsel ilişkiye giremez, sonradan evleneceği büyük aşkı gala ile de durum değişmemiştir. o, "büyük bir mastürbatördür."

    arkadaşları dali’nin cinsel yakınlık iması içeren en küçük bir olayda bile sesinin değiştiğinden ve cinselliğin onun için bir canavar olduğundan söz eder. anılarında da cinsellikle ölümün ilişkilendirildiğinin izlerini süremek mümkündür. 5 yaşında iken, üç kadınla birlikte kırlarda gezinmekte, en güzelinin elini tutmaktadır. kadınlar ona biraz dolaşmasını söyler, neden uzaklaştırılmak istediğini anlayamaz ve gözetlemeye başlar. birden su sesi duyar, önce tam anlayamaz; sonra kadının işediğini fark eder. ‘ölümüne’ utanır ve çok kızar. dönüşte kadınların elini tutmayı reddeder. işeme/boşalma cinsellik ve ölümle ilişkilendirilmiş gibidir. bir daha da kadınlara dokunmayacaktır.

    cinsel hastalık kapmaktan çok korkar. ergenlik döneminde uzun süre iktidarsız olduğuna inanır. penisini karşılaştırır (resimlerinde cetveller sıklıkla yer alır) ve onu ‘küçük, yumuşak, acınacak halde’ bulur.

    cinsel ilişki ürkünçtür. erken boşalması olduğundan bazen sadece bakmasının yeteceğinden söz eder. ilk kız arkadaşı ile cinsel ilişkiye girmez, kıza onu 5 yıl sonra terkedeceğini sürekli hatırlatır. ona soğuk davranır, aşık olmadığını belli eder ve onu sefil bir köle pozisyonuna indirger.

    ergenlik döneminde dış dünyaya kendisini utanç verici, şok edici, bazen kaba ve ahlaki kurallara uymayan şeyler yapan, egzibisyonist bir kişi olarak sunar, oysa çok mahçuptur, değersizlik duygularının altında ezilir. en ufak bir dikkatte kızarır, saklanır, zamanını yalnız geçirir. saçını, giyimini, hareketlerini şaşırtmak için ve hayranlık toplamak üzere tasarlar hep. dali’nin stili de rahatsız edici ve şaşırtıcıdır. yapıtları izleyenlerde korku ve kuruntuya sebep olur. günlük yaşamında da şaşırtmayı ve korkutmayı sever.

    kadınlara yanaşmaya çalışıp, görmezden gelinince "seni sefil yaratık, en çirkin kadınların bile seninle bir işi yok" der kendisine. kendisini yalnız hisseder, tekrar kadınları düşünmeye cesaret bile edemez. özellikle kadınlarla yakınlaşacağı sırada gülme krizlerine tutulur ve onların incinerek uzaklaşmalarına sebep olur. sonradan evleneceği gala ile ilk el ele tutuştuklarında gene gülme krizi tutar, ancak gala herkesin yapacağı gibi gururla elini çekmek yerine, dali’nin elini daha da sıkı kavrar. kimsenin anlamadığı bir şeyi, gülmesinin anlamını medyum gibi anlamıştır. dali’nin gülmeleri züppelik değil, kıyamet, cehennem ve korkudur. o günden sonra hiç ayrılmazlar.

    dali fransız devrimi’nden ve devrim kahramanı robespierre’den ne zaman bahsedilse yatağa düşecek kadar hastalanır. bir gün bir arkadaşı lirik bir şekilde uzun uzun robespierre (ülküleştirilmiş ölü ağabey) hakkında konuştuktan sonra, otelde hastalanır. bu hastalık dönemini otel odasında yalnız geçirir. iyileşmeye başlarken tavanda 2 ya da 3 tane hamamböceğine benzer böcekler fark eder. tavan yüksektir, onları aşağıya indirmeye çabalar ama başaramaz ve onların orada olduğunu bilerek uykuya dalar. uyanınca hemen tavana bakar, bir böcek kalmıştır. diğeri muhtemelen uyurken üzerine düşmüştür. çarşafları sallar, her tarafı inceler, birden korku içinde dona kalır. ellerini çıplak vücudunda dolaştırırken, sırtında, parmaklarının ucu ile güçlükle erişebildiği bir noktada bir şey yakalamıştır. çekip atmaya çalışır ama o şey sanki çektikçe vücuduna daha fazla asılmaktadır. bir sıçrayışta dolabın aynasının yanına gider ve bakar. artık şüphesi kalmamıştır, hamamböceği oradadır, etini acımasızca kavramaktadır. kanıyla şişmiş yumuşak yuvarlak sırtını görebilmektedir. köpeğin kulağına yapışınca kan akıtılmadan çıkarılamayan kenelerden biridir muhtemelen. gözlerini kapatır, dişlerini sıkar ve onu felç eden bu durumdan kurtulabilmek için herşeye dayanmaya hazırlanır. iyice sıkar, çeker ancak kendisine öyle sıkıca yapışmıştır ki birazcık bile gevşetemez. sanki bedeninin ayrılmaz bir parçasıdır. sanki böcek birden korkutucu bir ‘küçük siyamlı ikiz erkek kardeş embriyosu tohumu’ haline gelmiştir. kaçınılmaz melun bir hastalık gibi sırtından çıkma aşamasındadır. bir ustura alır ve kesmeye başlar, böcek inanılmaz bir direnç gösterir. kan, sel gibi akar, ciddi bir kanama başlar. kan gölünü görünce korkar ve kat görevlisini çağırır. her taraf kan içindedir. doktor gelmeden önce, daha önce yüzlerce kez gördüğü doğum lekesini kesmeye çalıştığını fark eder.

    gala, dali’nin labil ruhsal yapısını dengeleyip, mali ve günlük işlerini düzenlemiştir. karmaşık yaratma mekanizmalarını anlayabilen, bir tür ikizi, sekreteri, koruyucusu, ikinci rahmidir.

    "gala beni evlat edindi. ben onun yeni doğan çocuğu, oğlu, sevgilisiydim. gala benden ölümün etkilerini söküp attı. delirmememin nedeni, deliliğimi onun üstlenmesidir."

    (bkz: alıntı)
    (popüler psikiyatri-sayı 19)


    (ateh - 10 Ekim 2006 20:13)

  • comment image

    yataga yatarken eline bir kasik alip, kolunu yataktan sarkitan ve kasik dustugu anda kalkip resim yapmaya baslayan ressam...


    (borek - 19 Mayıs 2000 17:12)

  • comment image

    figueres'de muzeye donusturulen evine girdigim ana kadar dunyaya boylesine aci, kustahlık, alay ve masumlukla bakilabilecegine inanamazdim.


    (still - 5 Eylül 1999 00:00)

  • comment image

    ilk gençlik yıllarım. cin ali bile çizebilen bir insan değilim ama resim sanatına pek meraklıyım her nedense, kataloglar var evde saatlerce onlara bakıyorum, bir tane daha resme meraklı insan buldum (o benim gibi değil çizebiliyor da aynı zamanda ben hayran hayran bakıyorum onun çizdiklerine anca neyse konu bu değil) onla beraber sürekli sergilere gidiyoruz falan.

    bir de tabii ressamların hayatlarını falan okuyoruz paso, benim hayran olduğum ressam egon schile onun hayatını ezbere biliyorum zaten. onunla ilgili ne bulursam yutarcasına okuyorum. bu arkadaşın hayran olduğu eleman ise dali, onu da bol bol okuyoruz resimleri üzerine sık sık konuşuyoruz haliyle...

    her neyse derken uyduruk bir dali biyografisinde bir şey okuduk efendim amcam ölmeden kısa süre önce, "hayatta yaptıklarımdan değil sadece yapmadıklarımdan pişman oldum" demiş. gerçekte dediği bile meçhul ama o dandik biyografide bu böyle, nasıl diyeyim vasiyet mi, son söz mü, hayal meyal hatırlıyorum ama sonuçta ballandıra ballandıra anlatılıyor.

    ben o ergen aklımla bunu kendime motto yaptım. aha da şu yolun yarısı denen yaşlara kadar da mal gibi bu mottoyla yaşadım. herhangi bir şeyi yapıp yapmama tereddütü yaşadığımda hep dedim ki, "ulen yapmazsam pişman olurum, yaparsam anı olur"

    bok olur. allah belanı versin dali ya da söz dali'nin değilse o sözü dali'yi yakıştıran dallama... öyle hayat felsefesi mi olur? neymiş yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan pişman oluyormuşuz.

    bu yaşa kadar yine iyi kötü geldim de, son bir yılda yaşadığım bazı şeyler üzerinden net söyleyebilirim insan yapmadıkları için en fazla 'yav şöyle de olsa iyiydi' tadında bir tatlı pişmanlık yaşasa da, yaptıklarından köpek gibi pişman olabiliyor. siz siz olun elalemin sürrealistinin peşinden gitmeyin. sürreal resimde güzel, hayat gayet reel...


    (stratosfer - 2 Ağustos 2013 00:23)

  • comment image

    dali, herhangi bir madde bağımlısı olmadığı halde bu gerçeküstü eserleri nasıl yaratabilmiştir?

    sıkı bir sigmund freud okuyucusu ve takipçisi olan dali, bu nedenden ötürü rüyalara ve anlamlarına, bilhassa sembollerine/ögelerine ekseri değer vermekteydi.

    dali'nin şöyle bir uygulaması bulunmaktaydı. yemeğini yedikten sonra salvador, üzerine de rehavet basması ile kucağına metal bir kase alırmış; göğsüne ise metal bir kaşık koyup, ellerini üzerinde birleştirirmiş. uyuduğu zaman elleri çözüldüğünden metal kaşık kaseye düşmek sureti ile ses çıkarır dali'yi uyandırırmış. dali, bu işlemi birkaç kez tekrar edermiş. neticesinde ise, bölük pörçük uyku durumundan elde etmiş olduğu rüyaları ve hatırladığı ögeleri, sembolleri resimlerinde işlermiş.

    işte bu yüzden dali'nin resimlerinde birbiri ile ilgisiz görünen nesneler, sürreal ya da gerçeküstü diye betimlenen farklı konuları bir arada görebilmek mümkündür. bunlar, ressamın hem uyku durumundaki bilinçaltının hem de kendi kişiliğinin, içsel dünyasının, yapısının ya da sanatsal görüsünün bir birleşimidir.

    bunun edebiyattaki örneğini düşündüğümde, öncelikli olarak aklıma samuel taylor coleridge geldi. afyon bağımlısı olmasına rağmen, şiirlerinin tamamen afyon ve etkisi ile yaratıldığını söylemek de bu şairin şairsel yeteneğini fazlası ile yadsımak olacaktır. coleridge'in, kubla khan şiirinin oluşumu dali'nin resimlerine benzemektedir. coleridge, kubla khan şiirini rüyasında gördüğünü, uyandığında aklında kalan kısımlarını kağıda aktardığını söyler. uyku ya da yarı uyku durumunda coleridge'ın bilinçaltının ortaya çıkardığı bu dizeler de tıpkı dali'nin eserleri gibi gerçeküstücülük barındırmaktadır. döneminde alışılmamış bu şiir içeriği ve biçimi elbette ki pek hoş karşılanmamıştır. evet, her ne kadar romantik dönem duyulara açıktıysa da, henüz bu kadar sürrealist açılımlara da müsait değildi belli ki lord byron onu yayınlarken şiir olarak değil, "as a psychological curiosity*" adı ile yayınlamıştır. yine de coleridge, romantik dönem şairi olmasına rağmen, bazıları tarafından gerçeküstücülüğün başlangıç noktalarından sayılmaktadır.

    dali'den nereye gitti olay.


    (kedu - 27 Eylül 2013 21:48)

  • comment image

    dali‘nin 1918-1924 yılları arasında özenle işlediği portre çalışmaları ve detaylarından bir bölüm.

    dali’nin 1924-1927 yılları arasındaki çalışmalarından bir bölüğü: dali’nin kadınları.

    bu bölümdeki resimler de 1927-31 yılları arasında yaptığı bazı çalışmaları kapsıyor. eriyen saatleri, kabus atmosferi ve tüm asimetrik çizgisi ile dali evreni.


    (hanging rock - 3 Mart 2014 12:29)

  • comment image

    salvador dali kendisine sorulan "uyuşturucu kullanıyor musunuz?" sorusuna şöyle cevap vermiş, sizden ricam bu lafı iyi dinleyesiniz, iyi belleyesiniz; "i don't do drugs! i am drugs".


    (soup nazi - 14 Aralık 2004 20:57)

  • comment image

    yaşadıkları hakkında bilgi edinmeden resimlerini görmenin pek bir işe yaramayacağı ölümsüz. hayatını manyaklıklar kronolojisi olarak da isimlendirebileceğiniz, onunla ilgili çoğu şey tüylerinizi diken diken edecek, kimi zaman kendisinden nefret edecek, kimi zaman eserlerine aşık olacak, bazen dali gibi olsam ya bende diye düşünecekk ve bazen de dali gibi olanlardan nefret edeceksiniz. hayatınızda çekmecelerin ve pencerelerin anlamı biraz daha artacak.

    ilk sergisini 14 yaşında açan ve beğeni toplayan bir ressam için ne düşünürsünüz? ben niye öyle değilim diye bir soru geçer akıllardan, voltaire, kant, nietzsche okunmayıp da geçirilen her ergenliğin bir numaralı soru kalıbı olarak torunlarınıza kadar kalabilecek bir soru kalıbıdır bu. dali, voltaire okuduğu için mi dali oldu, eehh belki olmasada en azından 15 yaşında çıkardığı dergide el greco, goya, michelangelo üzerine makale yazmak yerine mastürbasyonun keyif verici etkileri gibi makaleler de yazabilirdi ve bu haliyle de topluma faydalı olabilirdi tabi.

    her ne kadar 14 yaşında gerçekleştirdiği ilk sergisini gören bir sanat eleştirmeninin; "herkes bu sanatçıdan söz edecek" demiş olsa bile , ilk eserlerini gördüğünüz zaman bunu diyen sanat eleştirmeninin anca müneccimlik yetisini kullanarak bu sözü ettiğini düşünürsünüz.

    madrid kraliyet sanat akademisi'ne girer girmez ilk icraatı, tutucu bir profesörün akademiye atanmasını protesto etmesi olmuştur ki bu sebeple akademiden uzaklaştırma almıştır. bununla da yetinmeyip 1926'da atılmak için gösterdiği çabalar karşılığını bulmuş ve atılmıştır. sebebi ise; sınavı yapanların kendisini değerlendirebilecek yeterliğe sahip olmadığı gerekçesiyle sınavlara girmeyi reddetmesidir.

    gençliğinde en yakın arkadaşları luis bunuel ve federico garcia lorca olmuş. lorca ile ilişkisi konusunda hep bir eşcinsel ilişki yaşadıkları dedikodusu olmuştur. bu dedikoduyu yapmayanlar da lorca'nın dali'ye aşık olduğu dedikodusunu yapmışlardır, bunu da yapmayanlar gala'nın dali ile cinsel ilişkisi olmadığı dedikodusunu ve bunu da yapmayanlar diye uzayıp gitmektedir bu liste.
    dali, eşcinsel olarak görülmekten korktuğu için, lorca ile dostluğunu bitirmiş ve bir başka bahane olarak bu dostluğun bitmesine, lorca'nın eserlerinde bulunan folklorik öğelerin geri bir tutum olduğunu göstermiştir.
    cumhuriyetçi saflarda olan lorca'nın, ispanya iç savaşı'nda franco güçleri tarafından öldürülmesiyle dali derinden sarsılmış ve lorca'ya çektirdikleri için pişman olmutur. (burada tarihi yanılttım, pişman oldu mu, olmadı mı bu konu hakkında yazılı bir gerçek yoktur, ama pişmanlık duymadıysa ayıp etmiştir)

    lorca' dışındaki bir diğer dostu olan bunuel ile ise; hayırlı işler yapmış, sinemaya un chien andalou yu kazandırmışlardır. ilk başta senaryoyu bunuel yazmış fakat dali bu senaryoyu beğenmeyip kendi senaryosunu yazmıştır. bu filmde ayrıca dali, keşiş olarak küçük bir rol de üstlenmiştir. bu da belki birilerine,bu adamın keşişlikle ilgili bi saplantısı olduğunu göstermiştir. çünkü the discovery of america by christopher columbus ta da dali bir keşiş figüründedir. bu filmle sinema tarihinde bir dönüm noktası gerçekleştirilmiş ve ilk gerçeküstücü film tarihe geçmiştir.

    hep düşünmüşümdür ressamlar sevgilileri olmasa kimi çizerlerdi diye, picasso'nun da dali'nin de figür olarak en çok kullandıkları sevgilileri olmuştur. bu da bize göstermiştir ki sanat tarihine ismimizi yazdırmak için ressam olamın dışındaki tek seçeneğimizin bir ressam sevgilisi olmak olduğunu gösterir.

    bilindiği ya da bazıları tarafından bilinmediği üzere; aslında gala, paul eluard'ın karısıdır. fakat dali tarafından çeşitli ali cengiz oyunlarıyla kendi sevgilisi yapılmıştır.
    masum eluard, karısı gala'yı yanına alarak bu dahi ressamın yanına cadaques'a gider ve dali, gala'yı görür görmez anında ona aşık olur. dali birden isteri nöbetlerine tutulunca, herkes gala'dan dali'ye göz kulak olmasını ister. dali, ilgi çekmek için her türlü hokkabazlığı yapar, koltuk altlarını traş edip maviye boyar, gömleğini keser, üzerine keçi pisliği ve balık tutkalı sürer ve kulağına kırmızı bir sardunya takar. gala'yı her gördüğünde kahkaha nöbetlerine tutulur. her seferinde gala'da yanından hiç ayrılmayacağını söyleyerek dali'yi sakinleştirir. eluard karısını paris'e dönmeye ikna edemez ve gala, dali ile kalmaya karar verir. tüm bu olanlar üzerine masum eluard, hiçbir şekilde dali'nin boğazına yapışmamış, ana avrat sövüp karımı elimden nasıl alırsın dememiştir. aksine dostlukları hem gala ile hem de dali ile devam etmiştir. bizim hala kimseye kabul ettiremediğimiz cinsel özgürlük yasasını gala daha 30 lu yıllarda bu iki adama da kabul ettirmiştir.

    bu gerçeküsütücü dahi bir başka hayran olduğumuz gerçeküstücü andré breton'la da az kapışmamıştır. aynı gruba dahil olan bu iki dahi'nin arasına bir gamalı haç girmiştir. bi de dali'nin tartışılan bir lenin portesi olmuştur, işte bu ikisi yüzünden bréton küplere binmiştir ve dali'nin gerçeküstücü gruptan atılmasını istemiştir. işte burası çok ilginçtir ve ilgi çekicidir ki, 1934'te bir yargılama yapılmış ve dali gerçek-üstücü bir savunma yapmıştır. kısaca özet gerekirse hitler'e ilgisinin siyasal boyutta falan olmadığını söylemiş, sanatsal bir ilgi olduğunu söylemiş. ve "bréton'un izin verdiği konular dışında resim yapılmayacaksa, izin verdiği konuların bir listesini vermesini isteyerek, gol atmıştır.
    yargılama sırasında ağzında bir termometre tutmuş ve soğuk algınlığına yakalanmış gibi yapmıştır. her söz alışında da üzerindeki giysilerden birisini çıkarmıştır. ve çıplak olarak söylediği son cümle şu olmuştur : "bu gece düşümde seviştiğimizi görürsem, en güzel birleşme pozisyonlarımızı tüm ayrıntılarıyla resmedeceğim"

    ispanya iç savaşı sırasında umduğumuzun aksine franco'yu desteklemiştir. aslında önce cumhuriyetçileri desteklemiş fakat, franco'nun savaşı kazanacağı anlaşılınca 180 derece dönmüştür. bunun sebebi ise savaştan sonra ispanya'ya dönebilmek, başarılı resimler yapabilmesi için port lligat'daki evine gitmesinin şart olduğu gösterilmiştir.

    yaşadığı yıllarda amerika tarafından yere göre sığdırılamayan dali, amerikaya ilk gittiğinde kendinden nefret ettirmiş ve amerika'dan avrupa'ya kaçmıştır. ilk gelişlerinde gala ile davet edildikleri kıyafet balosunda gala, kafasında bir oyuncak bebekle katılmış. buraya kadar sorunsuz olmasına karşın bebeğin alnında bir yara ve yaranın üzerinde karıncalar olmasıyla sorun başlamış. bugün çok yaratıcı bir şapka olarak görülebilecek bu şapka, lindbergh'in bir süre önce kaçırılan bebeğine gönderme olarak algılanmış ve tüm kamuoyu tarafından tepki almış. neyse sonrasını biliyoruz zaten yere göre sığdıramadıkları dali yanında, andré breton, max ernst, yves tanguy ve marcel duchamp'ı falan gözleri görmemiştir.

    daha önce dali'nin bréton'a attığı golden bahsetmiştim, fakat bréton'un attığı gol bugün dali'ninkinden daha bir bilindik olmuş ve onunla özdeşleşmiştir. dali'nin amerika'da yaptığı işler ve ticaret'e dönüştürdüğü yetenekleri ile ilgili avida dollars* ismini takmıştır. bu ismi, dali'nin adını oluşturan harflerin yerini değiştirerek oluşturmuştur.
    "dali yalnızca hakiki deri ayakkabılarının çıkardığı gıcırtıyı duyuyor" diyerek de lafı gediğine oturtma konusunda deniz baykal'ın kimi örnek aldığını bize göstermiştir.

    bu hangi dini seçeceğine asla karar verememiş dahi, işte dünyanın en şaşırtıcı şeyini yapmış ve en sonunda katolikliği seçmiştir. robert de niro'nun bile budizmi seçebilecek kadar aydınlanmasının yanında işte farklılık budur diyerek(belki de demeyerek) katolik olmuştur, daha doğrusu kendini katolik görmüştür. port lligat madonnası resminin ilk halinin papa tarafından kutsanmasıyla kendini katolik olarak görmeye başlamıştır.

    bu kadar hayran olduğum adamın bana bu kadar uzak olan düşünceleri olmasıyla, karabasanlarımız dışında ortak bir noktamız olmadığını düşünürken allahtan ki hiroşima'ya atılan atom bombasıyla şok geçirir. o günlerde yanında bulunmadığım için benzer hisleri hissettiğimiz konusunda şüphelerim var, yani bu manyak ben eminim ki ölen insanlar yüzünden falan değil, atomun gücünden dolayı bu şoku hissetmiştir biliyorum ben. neyse bu atom bombası onu atom kuramına yöneltmiş ve ölene kadar olan tüm resimlerinde kullandığı motiflerde etkisi olmuştur. bilime yönelmiştir ve bugün bile birarada durmayan bilim ve din'i resimlerinde çoğu zaman bir arada tutmuştur.
    bu deli-manyağın çılgınlıklar kronolojisinde bir gerçeküstücü sergi'de dalgıç kıyafetleriyle sahneye çıkması da vardır. o günün dalgıç kıyafetleri bildiğiniz gibi astronot kıyafetine benzer niteliklerde olduğu için, bu deli manyağın da akıl erdiremeyip, bi oksijen tüpü sırtına takmadığı için, boğulma tehlikesi geçirmiştir.

    kendi yaşamını yazdığını iddia ettiği "salvador dali'nin gizli yaşamı" kitabı otobiyografi özelliklerine uymadığı için eleştirmenler tarafından iyice eleştirilmiştir. ama bundan daha da önemlisi, kız kardeşinin as seen by his sister* kitabı basılmış ve kızkardeşi dali'nin çocukluğuna ait anlattığı öykülerin doğru olmadığını ileri sürmüştür. dali'nin çocukken gayet normal bir çocuk olduğunu söylemiş, dali'nin babası da kitabın önsözünde aynı görüşleri yinelemiştir. eee bizim dali durur mu, çılgına dönmüştür ve intikamım acı olacak diyerek, kardeşinin daha önceden yaptığı bir resmini yeniden yorumlayarak` autosomized virgin:kendine tecavüz eden bakire` haline dönüştürür ve kız kardeşini bu şekilde resimleyebilecek tarihteki tek ünlü ressam özelliğini kaybetmeyeceğini bu resimle garantiler.

    onu en iyi tanımak için gidilebilecek yer olan figueras'taki müze binasının ise 14 yaşında ilk sergisinin gerçekleştiği belediye tiyatrosu binası olmasını özellikle dali istemiştir. müze yapılırken başında durmuş ve tamamıyla kendi istediği gibi yapılmasını sağlamıştır.

    ve geldik acı son'a... gala'nın ölümü, dali'ye ölümsüzlüğü getirmiştir de diyebiliriz. gala'nın ölüm haberine inanmayan dali, rivayetlere göre, "gala hiç ölmeyecek" demiştir. 82'de ölen gala'nın ardından 83'ün başlarında dali'nin sağlığı iyice bozulmuştur. ölümsüz olduğu saplantısına kapılmıştır ve ölümsüz olduğu için de yemek yemesine gerek olmadığını düşünmüştür. beslenmeden yapay bir kış uykusuna yatabileceğine inanmıştır, sonunda da midesine takılan bir boruyla yapay beslenme uygulanmıştır. kısa bir süre sağlığı düzelir gibi olmuştur ve 89'ta kalp krizi geçirerek tam olarak ölümsüzlüğüne kavuşmuştur.


    (lilith lita - 24 Ekim 2005 12:35)

Yorum Kaynak Link : salvador dali