Süre                : 2 Saat 22 dakika
Çıkış Tarihi     : 14 Ekim 2015 Çarşamba, Yapım Yılı : 2015
Türü                : Drama,Tarih,Heyecanlı
Taglar             : avukat,anlaşma,soğuk Savaş,casus,Berlin Duvarı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  DreamWorks , Fox 2000 Pictures , Reliance Entertainment
Yönetmen       : Steven Spielberg (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Matt Charman (IMDB),Ethan Coen (IMDB)(ekşi),Joel Coen (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Mark Rylance (IMDB)(ekşi), Domenick Lombardozzi (IMDB), Victor Verhaeghe (IMDB), Mark Fichera (IMDB), Brian Hutchison (IMDB)(ekşi), Tom Hanks (IMDB)(ekşi), Joshua Harto (IMDB), Henny Russell (IMDB), Rebekah Brockman (IMDB), Alan Alda (IMDB), John Rue (IMDB), Billy Magnussen (IMDB), Amy Ryan (IMDB), Jillian Lebling (IMDB), Noah Schnapp (IMDB), Eve Hewson (IMDB), Joel Brady (IMDB), Austin Stowell (IMDB), Michael Pemberton (IMDB), Jesse Plemons (IMDB), Geoffrey Rude (IMDB), Michael Kempen (IMDB), Michael Gaston (IMDB), Dakin Matthews (IMDB), Stephen Kunken (IMDB), Scott Shepherd (IMDB), Jon Curry (IMDB), Wes McGee (IMDB), Jim Ferris (IMDB), Lucia Ryan (IMDB), Nolan Lyons (IMDB), Hayley Feinstein (IMDB), Victoria Leigh (IMDB), Sawyer Barth (IMDB), Ashlie Atkinson (IMDB), Haley Rawson (IMDB), Laurie Dawn (IMDB), Andy Schneeflock (IMDB), James Lorinz (IMDB), Patricia Squire (IMDB) >>devamı>>

Bridge of Spies (~ Casuslar Köprüsü) ' Filminin Konusu :
Film soğuk savaş döneminde geçmektedir. Amerikalı bir pilot Sovyetler’de tutsak duruma düşmüştür. Tutsak pilotu kurtarabilmek için Amerikalı bir avukat CIA tarafından görevlendirilir. Bu görev oldukça zorlu ve tehlikelidir. Filmde Tom Hanks’ın yanı sıra Amy Ryan ve Billy Magnussen gibi isimlerde rol alıyorlar. Filmin yönetmen koltuğunda ise usta yönetmen Steven Spielberg oturuyor.

Ödüller      :

Academy Awards - Oscar:En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
BAFTA:BAFTA Film Award-Best Supporting Actor


  • "yönetmen spielberg - checkedoyuncu tom hanks - checkedscript coen brothers - checkedkonu politik çekişme - checkedafişte amerikan bayrağı - checkeden az 8 oscar adaylığı - waiting"
  • "-you don't seem alarmed?-would it help?"
  • "2015'in en kaliteli filmi. özlemişiz hanks ve spielberg ikilisini."
  • "gayet guzel bir film.bir de su "klasik amerikan propagandasi filmi" argumaniniz bi tukenmedi arkadas. soyleyebildiginiz en iyi sey bu mu cidden ?"
  • "(bkz: az kişinin bildiği muhteşem web siteleri/#58499464)"




Facebook Yorumları
  • comment image

    yönetmen spielberg - checked
    oyuncu tom hanks - checked
    script coen brothers - checked
    konu politik çekişme - checked
    afişte amerikan bayrağı - checked

    en az 8 oscar adaylığı - waiting


    (nick that able to use - 26 Ekim 2015 22:45)

  • comment image

    bugün izleyip oldukca begendigim film oldu. sinemadan cikarken memnun ayrildim.
    ayrica su gercek hayattan esinlenen filmleri sirf sonunda karakterler icin cikan "iste şu arkadaş şuan ailesiyle mutlu, şu arkadaş kisa süre once hayata gozlerini yumdu, şu arkadaş gorevine devam ediyor" bilgileri icin bile izleyebilirim. bayiliyorum o kisimlara. neyse efendim;

    --- spoiler ---
    gercek bir olaydan esinlendigi icin senaryosuna diyecek bir sey yok tabi. ama filmin atmosferi inanilmaz guzeldi. sanirim izledigim donem filmleri icinde bu konuda en iyisi bu olabilir. steven amca devreye giriyor bu konuda tabi. ustaligini gostermis.
    amerikan propagandasi var mi derseniz, bence yoktu. her sey olagan sekliyle gosterilmis iste. cia ajanlari da gayet uckagitci ve bencillerdi.
    sonundaki gonderme biraz kafa karistirici olabilir. evet amerika hicbir zaman diger avrupa ulkeleri gibi cok buyuk sikintilarla basetmedi. hicbir zaman amerika'da duvardan atlamaya calisanlar vurulmadi. adamlar apayri yerde bir medeniyet kurdular, guclendiler. reklamlarini da yapiyorlar dogal olarak. yoksa al birini vur otekine yani.
    önceki entry'lerde de yazilmis. ben de yazmasam olmaz. dovuyorlar yoksa. filmin en guzel repligi tatlis rus ajanimizdan geliyor tabiki: would it help?

    ayrica bir sorum olacak: cia ajanı powers gercekte, ucaginin nasil o kadar yuksekte ucabildigini ruslara anlatti mi? yani son sorgu sahnesinde kendisine bu soru sorulmustu ve sahne kesildi.
    ondan sonra ruslar takasi kabul ettiler. sonra da almanlar ikna edildi. wikipedia'dan bakmaya calistim ama ingilizcem yetmedi. bilen varsa bu kardesinizi mutlu edebilir.

    ---
    spoiler ---

    puan da vereyim. güzel diyaloglari, durgun ama akici havasi, atmosferi cok guzel yansittigi ve oyunculuklarinin cok iyi olmasindan dolayi 8/10 veriyorum. (allah'im puan vermek ne kadar zevkli!)


    (percykaan - 27 Kasım 2015 20:04)

  • comment image

    steven spielberg'in kariyerine baktığımızda genelde iki türde film çektiğini (ve çektirdiğini) görüyoruz: savaş dramaları ve bilim kurgu filmleri. savaş filmlerine baktığımızda hep şunlarla karşılaşıyoruz: gururla dalgalandırılan abd bayrağı, abd dış politikasını olumlayan sahneler, düşman artık kimse onun vahşiliği, amerikan halkının çilekeşliği, frank capra tadındaki anayasa övücülüğü ve gene capra filmlerinde ve o dönemdeki filmlerde daha çok yer verilen kahraman amerikalılar (askerler), tarihi çarpıtmak ve tabii ki olmazsa olmayacak bir aile duygusallığı/trajedisi.

    şunların ayrıntılarına gireyim. bayrak; spielberg'in bütün filmlerinde o bayrak görünecektir, görünmezse olmaz. anayasa; lincoln'da, bridge of spies'da ve daha pek çok filminde anayasaya övgüler düzülür, "bu yasayı ayaklar altına alırsak dünyanın geri kalanından ne farkımız kalır?" denilir. dünyanın geri kalanındaki katliamlardan amerika sorumlu değilmiş gibi davranır başkarakter. öte yandan bu anayasa savunuculuğu iyi, hoştur tabii ki. ama hoş olmayan tarafı sittin senedir dinlediğimiz nakaratları gene ifade etmesi. dış politika olumlaması; spielberg her daim amerika'yı, politikalarını yücelten bir isim. düşmanlar; genelde vahşiler, bütün kötü özellikler onlarda vardır. aile duygusallığı-ajitasyon; spielberg'in her filminde merkezdeki aile üzerinden ajitasyona girişilir. ama en nihayetinde film mutlu sonla biter, aile kutsanır, aile finalde aptal aptal sırıtarak mutluluğunu belli eder. tarihi çarpıtmak; spielberg'in bilhassa lincoln'ını izleyin ve tarihi nasıl çarpıttığını görün. pek tabii bu bir kurmaca filmdir, belgesel değildir ama siyahilerin hakları için hiç mücadele etmediklerini göstermenin de savunulacak tarafı yoktur. beyazlar siyahlar için mücadele etmiş ve haklarını vermişlerdir! siyahlar sadece ağlamışlardır! filmde tabii ki. kahramanın yolculuğu formülü; spielberg'in pek çok filminde bu formülün satır satır uygulandığını görürüz.

    spielberg bence çağın gerisinde kalmış bir yönetmen. artık 80'lerde değiliz ama hâlâ 80'lerdekinden farksız aile ajitasyonlarına filminde yer veriyor. gene ta capra zamanında suyu çıkarılmış hümanizm, anayasa övücülüğü, "biz amerika'yız, onlar gibi davranmamalıyız" kibri ve düşmanı vahşileştirme, politikayı pek eleştirmemek... o yüzden spielberg'in bilhassa savaş filmlerinde çağı yakaladığını düşünmüyorum. bu filmlerin olay örgüsü 80'lerde ve öncesinde çekilen filmlerden çok da farklı değil.

    gelelim bridge of spies'a. bu filmle çağı biraz olsun yakalamayı başarıyor spielberg (bunda senaryoyu yazan coenler ve matt'in payının yüksek olduğu görülebiliyor). evet, gene capra filmlerinden fırlamış gibi duran anayasayı öven sahneler var. gene bu anayasa üzerinden hümanizm yapılıyor. gene amerikalılar çok şefkatli (rus casus abel'ı uyandırırken "efendim, kalkın lütfen gitmeliyiz" derler), gene ruslar işkenceci (amerikan casusunu ruslar 3 kova suyla uyandırırlar. pis ruslar!), gene en çiğinden, en klişesinden bir aile draması var --ama neyse ki senaristler bu aile dramasına pek yer vermezler de bu "öeeh" dedirten drama iki-üç sahnede kalır--, gene "doğru bildiğin yolda git, eğilme, dik dur, bir gün anlaşılacaksın" mesajları var. ve gene kahramanın yolculuğu'ndaki formül satırı satırına işleniyor -- donovan bir davayı üstleniyor, bu zor görevde en nefret edilen 2.kişi oluyor (ilki abel), ama karakterinden taviz vermeyip eğilmiyor, ailesini de karşısına alıyor, yolculuğa çıkıyor ve sonra amerikalıyı kurtarıyor ve "kahraman" payesini almaya hak kazanıyor, önceki sahnelerde kendisine nefretle bakan kadın bu kez ona gülümsüyor, donovan da gülümsüyor, eve dönüyor, yaptıklarını onaylamayan ailesi onun kahramanlığından etkileniyor--.

    evet, senaristler pek çok spielberg filminde gördüğümüz klişelere yer verip kahramanın yolculuğu formülünü hunharca kullanırlar. fakat bu kez birtakım farklar var. mesela ruslar gene işkenceci gösteriliyor ama casus abel kötüleştirilmiyor. hatta tam tersi, donovan'ın kahraman noktasına çekiliyor, ki bu durum sözkonusu spielberg olunca epey şaşırtıcı. donovan "biz nasıl kendi ülkemiz için mücadele ediyorsak abel da kendi ülkesi için mücadele etti, eğilmedi, dik durdu, bence o da bir kahraman" der. bunlar bir spielberg filminde duymadığımız şeyler. genelde filmlerde kahramanlık payesi amerikalılarla işbirliği yapıp ülkelerini satanlara verilirdi, ülkelerini savunanlara değil. diğer farksa şu; cia filmde itici bir kurum olarak resmedilir. kahramanımız donovan komünist bir genci de kurtarmaya çalışır ama finale dek cia ajanı o genci umursamaz. halk da bu kez mazlum, iyi niyetli vs şeklinde gösterilmez. bildiğin iki yüzlüdür. abel'ın yaşam hakkını savunan donovan'dan nefret eder ama donovan 2 amerikalıyı kurtarınca onu bağırlarına basarlar. iki yüzlülüktür bu! politika da bu kez iyi bir şeymiş gibi gösterilmez, keza abel'ı yargılayan hakime de iyi yaklaşmaz senaristler. kısacası senaristler bazı klişeleri kullanırken bazı açılardan da filmi diğer spielberg filmlerinden farklılaştırmayı başarırlar. ana öyküyü bölüp pilotlara odaklandıkları sahnelerin ise sıkıcı olup tempoyu düşürdüğünü belirtmeliyim. bilmiyorum bu denli ayrıntıya girmelerine gerek var mıydı.

    mark rylance kaliteli bir performans ortaya koyar. filmi ise tom hanks taşıyor. görünmediği sahneler azdır. bu arada rol seçimlerine baktığımızda hanks'i james stewart'a, gary cooper'a filan benzetmek mümkün. iyi niyetli, iyi bir baba, kahraman amerikalıyı oynuyor genelde. stewart da öyleydi. özetle; ortalamanın biraz üstünde bir film, salondan çıkınca unuttum gitti. bakalım kaç oscar adaylığı gelecek.


    (sherlock holmes 90 - 28 Kasım 2015 12:17)

  • comment image

    sonuçta film ama yaşanmış bir hikayeden alınmasından yola çıkarak, adalet sisteminin ve algısının bozulmamasının bir devletin en önemli unsuru olduğunu hatırlatmaktadır. özellikle bunu unuttuğumuz için, soğuk savaş sırasında bile adalet algısının bozulmaması için gösterilen çaba dikkatinizi çekiyor


    (chemicalbass - 1 Aralık 2015 13:55)

  • comment image

    sakin sakin seyrederken sıkmayan ve her an kendisine daha da çok bağlayan film. oscarı süpürmek için biraz fazla amerikan güzellemesi yapılmış. olayların gerçek olması ve filmin en sonunda gerçek kişilerin başına gelenler olaya ayrı bir boyut kazandırıyor. (bkz: izleyin izlettirin)


    (s1lth0uette - 5 Aralık 2015 00:58)

  • comment image

    uzun zamandır vizyona girmesini beklememe rağmen kısıtlı zamandan dolayı daha yeni izlediğim hakikaten olmuş, savaş filmlerinin prensi spielberg'in filmi.

    --- spoiler ---

    soğuk savaş dönemi atmosferini çok gerçekçi bir şekilde yansıtmış film, duvarın yapılışı, diplomatik krizler vesaire o boktan zamanların kasvetli, iç sıkan durumlarını filmi belgesele dönüştürmeden ve izleyiciyi sıkmadan sahneye yansıtmak oldukça güç olsa da bunu film ekibi tecrübesinin verdiği avantajla başarmış.
    spielberg deyince aklımıza gelen saving private ryan ve schindler's list filmlerini unutun, hatta mümkünse direk spielberg'i unutun çünkü aksi halde bunu yapmayacaksınız, film diyalog filmi bunu bilerek gitmeniz sonradan diğer filmleriyle kıyasa girmemenizi öneriyorum bu gereksiz olduğu kadar seyir zevkinizi baltalayacak bir şey.

    tom hanks, tom hanks.
    tom hanks hakkında bu kadar açıklama yeterli diye düşünüyorum.

    film sitelerinde de burada da film hakkında " amerikan milliyetçisi ", " hollywood'un tipik amerika kutsaması " eleştirileri yapanlar ya hakikaten filmi izlemediler ya da komünist parti üyesi falanlar, filmde cıa'inden, amerikan yargıcına yavşak olarak gösteriliyor, arkadaşların itiraz ettiği şey sovyet'lerinde eleştirilmesi olacak orası çok ayrı bir konu ama değinmeden edemeyeceğim,
    sovyetler birliğinde, muhaliflerin öldürülmesi vergi ödemek kadar doğal karşılanan bir şeydir eğer öldürmek istenilen kişi muhalif değil ama öldürülmesi gerekiliyorsa ona hain, işbirlikçi, ajan yaftası koyulur ve katledilirdi. güçler ayrılığı yoktu, güçler ayrılığını sağlayacak parti yoktu tek parti (sbkp) diktası vardı yasama, yürütme, yargı hepsi bu partinin politbüro üyeleriydi, evlerin perdeleri dahil aynıydı, araba almak istiyorsanız ilk önce parayı veriyordunuz daha sonra sayıyla 10 yazıyla on yıl bekliyordunuz.
    hani rudolf abel'in görüşmede dinlediği bir müzik vardı, abel ismini de söylüyordu orada şostakoviç, kendisi 20. yy'ın en büyük bestecisidir, gençlik yıllarında yaptığı eserler burjuva sanatı olarak eleştirilip engellenmiştir, eserlerini rahatça sunmak için mecburen partiye üye olmak zorunda kalmıştır aynı zamanda bu korku imparatorluğunda bir film yaptıysanız parti onaylamadan gösterime girmesi yasaktı.

    ohhhh be kustum yeminle ama gerçekten şimdilerde orak çekiç gördüğünde bu ne diye sorsak "özgürlük şeysiydi" diyecek bir nesle tanık oluyorum, yazık günah gençler, az biraz okuyun araştırın.
    ---
    spoiler ---

    özetle filmi izleyin, izlettirin.


    (highwaytohell - 6 Aralık 2015 17:11)

  • comment image

    kısaca, iyi film. tom hanks' ın görev aşkını vicdanını ezmeden koruması green mile i hatırlattı bana. bu adamı seviyorum.

    --- spoiler ---

    you are german, ı am ırish. what makes us americans? just one think, rulebook, we call it constitution.
    ---
    spoiler ---


    (jenesaispas - 6 Aralık 2015 22:05)

  • comment image

    çok çok iyi bir soğuk savaş komedisi. bunu ironi veya espri olarak yazmıyorum. ciddiyim.

    öncelikle şunu söyleyeyim: komedi unsurlarının coen biraderlerden çıktığı 500 metreden belli.

    --- spoiler ---

    birbirini muhatap almayan 2 ülkenin zavallı bir sigorta avukatına koca takas işini yüklemesi...
    yalandan mahkeme kuranların dik duran adam karşısında zortlaması ve iki yüzlülükleri...
    doğu almanya'nın ezikliği...
    uzuuuuuun komünist ülke adları...
    would it help?
    butcher of luverne *
    abel'in sözde karısı... tey allaam...

    ---
    spoiler ---

    filmin adı er ryan'ı diplomatik yollarla kurtarmak olsa kimse şaşırmazmış.

    ben filmi sevdim. atmosferi sevdim. bence amerikan güzellemesi de yoktu. aksine amerikalılar çoğunlukla, bencil, mal, çıkarcı ve de faşistti. eve gelen polis olsun, yargıcın tavırları olsun, batı berlin'deki sarı piç olsun, powers gerizekalısı olsun hepsi tam amerikalı idi.

    son sahnede özgürlük vurgusu vardı. o belki biraz altmetin içeriyordu o kadar.

    abel ve donovan yani mark rylance ve tom hanks çok iyi oynamış. renkler başarılı idi. duygular tam kararında idi.


    (smax03 - 20 Aralık 2015 23:46)

  • comment image

    sözlükte yıllardır ilk kez yazarların saçmalamadan kendi fikirlerini ve eleştirilerini sunabildiği film. üşenmedim uzun uzun hepsini okudum. bir kaç kılçık troll dışında her şey tas tamam yerinde. her açıdan irdelenmiş, senaryo ve tempo, oyuncular ve yönetmen türlü bakış açılarıyla ortaya sunulmuş. şu haliyle a4 kağıda basar odamda saklarım, o derece temiz bir başlık olmuş. gözlerim yaşardı sözlük. hatta bana söylenecek söz bırakmamış köftehorlar.

    filmin bana hatırlattığı en önemli detay dünya almanın daşağını yesindir. savaştan çıkalı 20 sene olmamış, sefaletten ayakkabısını kemiren bir halk var ama berlin'de toplu taşımanın doğru düzgün çalıştığını, evlerde doğalgaz sayacı ve merkezi ısı sistemi olduğunu görüyoruz. bak sene 1961 diyorum. otobüsü metrosu çalışıyor. evler gürül gürül bütün alt yapı tastamam çalışıyor. 2015 yılının istanbul'unda ise tamir ayağına elektriksiz kalıyoruz. musluğumuzdan fanta akıyor. en olmadı metroda götümüze demir çubuk filan giriyor.


    (shinigami ryuk - 22 Aralık 2015 23:16)

  • comment image

    sözlükteki yorumlara bakınca; akıl küpü izleyicinin hemen üçüncü dünya insanı refleksi ile "abd propagandası" etiketini yapıştırdığını gördüğüm film.

    he ulan, süper çözmüşsünüz, abd bizim beynimizi yıkamaya çalışıyor hollywood yoluyla.

    arkadaş, filmin ilk bir saatinde seyirci olarak kızmamız istenen adamlar sırasıyla şunlar: rus ajanı yargılayan yargıç, yoz abd halkı ve abd istihbarat teşkilatı. propagandaya bak sen, hikayenin abd tarafında, eşeğin tenasül uzvuna sokulmamış kimse kalmamış.

    ama ne övülüyor?.. abd anayasası. elbette övülmeli. bir filmin, anayasayı ve onun temsil ettiği değerleri övmesinin ne gibi bir zararı olabilir. üstelik bunu senin için yapmıyorlar averaj izleyici kardeşim. adamlar bu mesajları, bu filmlere kendi halkı için ekliyorlar. abd'de hangi okula gitsen ufacık çocuklar o anayasa ile övünür. bir ülkenin anayasası ile övünmesini garipsemen normal ama. sebebini biliyorsun.

    filme gelince; bu ekibe bakınca ortaya kötü bir iş çıkması imkansız. ama kendi son birkaç filmlerinde olduğu gibi, coen kardeşlerin yine sınıfta kaldığını söylememiz gerek. onların senaryoya veremedikleri derinliği, oyuncular kendi gayretleri ve yetenekleri ile vermiş. coen kardeşler şu sinema işinden bir 5 yıl falan kafa izni alsalar fena olmayacak. giderek daha vasat işler ortaya koyuyorlar. neyse ki bu sefer onların yolda kalan senaryosunu toparlayıp, harika bir filme evirecek spielberg/hanks başta olmak üzere üstün bir ekiple yolları kesişmiş.

    şu filmlerdeki sanat yönetimini artık kanıksadık ve eskisi kadar hayranlıktan ağzımız açık kalmıyor ya, en az internet gibi muazzam bir icadı kanıksayabilmemiz kadar sıradışı bir durum bu.

    tom hanks'in oyunculuğunun hakkını herkes veriyor vermesine de, yeteri kadar veriyor mu emin değilim. adam artık resmen damıtarak oynuyor. bütün fazlalıklarından arınıp, canlandırdığı role bürünüyor. tarihte bunu tom hanks ayarında yapan sadece 3 oyuncu oldu. altmış yaşına gelmiş bu dostumuzu pamuklara saralım mümkünse.

    8,5/10


    (protospher - 4 Ocak 2016 00:02)

  • comment image

    sözlükteki çoğunluğun amerikan propagandası olarak gördüğü ama benim buna pek katılmadığım, kaliteli film.

    gerekçesini yazabilmem için bundan sonrası spoiler:

    -rus casusun yargılanma sürecinde, hakimin kararını çoktan vermiş olması ve bu yargılamanın bir mizansenden ibaret olduğunun gözümüze sokulması, hatta avukatının tehdit edilmesi esasen amerikan yargı makamlarına bir eleştiri değil de nedir? "bakın biz bu şartlar altında bile adil ve tarafsız bir yargılama yapabiliyoruz" mesajı mı verilmeye çalışılmıştır da, amerikan propagandası olsun. aksine benim aldığım mesaj şu: "nükleer bomba tehlikesi varken, s.kerler adaleti"

    -bir diğer eleştiri de (hatta buna itin götüne sokulması da diyebiliriz) cia içindir. ortada kurtarılmayı bekleyen iki amerikan vatandaşı varken, sadece pilotu umursamışlar ve doktara yapan ekonomi öğrencisini gözden çıkarmışlardır. bir an önce başımız belaya girmeden sağ salim şu takası yapalım da iş bitsin diyen amerikan istihbaratına rağmen avukatın bireysel çabası/inadı/becerisi sayesinde o çocuk da kurtulmuştur. amerikalılara kalsaydı o çocuk çoktan soğuk doğu berlin hapishanelerinde ölüp giderdi. burada amerikalıdan kasıt elbette yetkiyi elinde bulunduranlardır, hiçbir resmi sıfatı olmayan avukatın amerikalı kimliği değil insan kimliği ön plandadır. dolayısıyla ben burada da herhangi bir propagandanın aksine cia için şu mesajı aldım: "gizli askeri bilgileri ruslara sızdırması an meselesi olan pilot dururken, s.kerler tez yazan kodumun entel öğrencisini"

    amerikan propaganda makinesi, kendi kendini eleştirir gibi yapıp aslında ne kadar iyi olduğunu empoze eder de diyebilirsiniz. bu da bir bakış açısı. ama bu filmde yargı ve istihbarat bence laf olsun diye değil, ciddi ciddi kötü gösterilmiş. olumlu olan her şey avukat üzerinden verilmiş.

    özetle sırf buradaki ön yargıyla yazılmış "işte amerikan propagandası yaaa" yorumlarını okuyup kendinizi bu güzel filmden mahrum bırakmayın.


    (savaras - 18 Ocak 2016 13:55)

  • comment image

    gerçek bir hikayeden yola çıkan film.

    filmden ziyade beni bu olayın gerçekliği cezbetti filmi izledikten sonra. ufak bir araştırma yaptım internette, ilginç bilgilere ulaştım.

    filmde de kullanılan gerçek bilgiler içereceğinden bundan sonrası spoiler içerebilir.

    ---
    spoiler ---

    abel'e ulaşılması, olaydan 4 sene önce (1953), filmde de gösterilen ve mesaj iletmede kullanılan bozuk paralardan birinin bir tesadüfler zinciri sonrası fbi'ın eline geçmesiyle başlıyor.

    u2 düştükten sonra abd bunu hasıraltı etmeye çalışıyor. bunun için bulunan yöntemse şu. uçaklardan biri nasa renklerine boyanıyor, uçağa nasa logoları ekleniyor ve bu haldeki fotoğrafları gazetelere çıkıyor. nasa da "meteoroloji uçaklarımızdan biri düştü" diyor. buradaki hasıraltı operasyonuna ve arka planına filmde yer verilmese de sadece bir televizyon haberinde nasa'nın bu açıklamasını izlemek mümkün. tabii bütün bunları pilotun öldüğü savıyla yapıyorlar.

    dönemin sovyet lideri kruşçev, abd'yi tüm dünyaya rezil edecek bir oyun oynuyor. bir uçak düşürdüklerini açıklıyor ama pilottan bahsetmiyor. abd'liler de kendi hikayelerini desteklemek adına "işte, meteoroloji uçağı o" diyorlar ama kısa bir süre sonra kruşçev çıkıp pilotun ellerinde olduğunu, görevinin ne olduğunun bilindiğini ve abd'nin yalan söylediğini söylüyor. bu, eisenhower yönetimini oldukça zor durumda bırakıyor, eisenhower istifa etmeyi bile düşünüyor.

    bütün bunlar uçağın düşürüldüğü 1 mayıs 1961 tarihinden sonraki bir kaç gün içinde meydana geliyor. abd-sscb ilişkileri geriliyor. tam da paris'te yapılacak batı ve sscb liderlerini bir araya getirecek zirve öncesi. belki de soğuk savaş'ı bitirebilecek paris zirvesi'ne eisenhower ve kruşçev'in yanı sıra fransa cumhurbaşkanı de gaulle ve ingiltere başbakanı macmillan'ın da katılması planlanıyor. plan gerçekleşse de bu gerginlik yüzünden 15 mayıs'ta başlayan zirve 16 mayıs'ta kruşçev'in zirveyi terk etmesiyle erkenden bitmek zorunda kalıyor.

    araları daha önce iyi olan eisenhower ve kruşçev'in aralarını bozuyor bu olay. öyle ki, kruşçev eisenhower'a moskova'yı ziyaret etmesi için yaptığı daveti geri çekiyor. eisenhower buna çok bozuluyor.

    sovyetler, abd'nin böyle bir casus uçağı olduğundan bir şekilde haberdar ve alarm durumundalar. fakat savunma sistemleri, u2'nin yüksek irtifasına yetişemiyor. yeni bir füze ile vuruluyor uçak. bu arada bir de sscb uçağı vuruluyor ve pilotu ölüyor.

    sovyetler, filmde gösterildiği gibi abd'li pilota işkence etmiyorlar.

    --- spoiler ---

    filmde döneme uygun olmayan mekan, aksesuar vs. kullanımı .* söz konusu olsa da çok dikkatli ya da konunun ehli insanların fark edeceği şeyler değil. (1957'den daha yeni araba modelleri, metro vagonları görülmesi ya da washington'daki anayasa mahkemesi diye gösterilen binanın aslında new york'ta olması gibi.)

    film sıkmıyor, sonunu az çok tahmin edebiliyoruz ama eli yüzü düzgün bir film. rudolph abel rolünde mark rylance filmin en büyük kozu.

    edit: after all this time bir düzeltmede bulundu. kendisine teşekkür ediyor ve mesajını aşağıya alıntılıyorum.

    "filmde gösterildiği gibi pilota işkence edilmemiş demişsiniz ama:

    he also thinks that his father was subjected to intense “psychological pressure.” “he was not tortured,” says powers jr., founder and chairman emeritus of the cold war museum in warrenton, virginia. “but there were bright spotlights, grueling questions, sleep deprivation, threats of death.”

    yani gerçek anlamda bir işkence yok. ama filmde gösterildiği kadarıyla var.

    http://www.smithsonianmag.com/…re-180956939/?no-ist"


    (al bundy vs el kaide - 20 Ocak 2016 13:42)

  • comment image

    oncelikle henuz filmi izlemedim.

    yani sinemada gidip izlemedim, berlin duvari sahnesi yapilirken olay yerine 25 metre mesafede oldugumdan bu set ekibinin yaptiklariyla alakali soyleyecek yiginla sey var.

    filmin dogu berlin'i anlatan kisimlari haliyle berlin'de cekilmedi. berlin'de o seti yapabilecek kohnelikte modernlikten uzak durmus bir sokak malesef artik bulunmuyor. eger 1945-1960 arasini gercekten cgi olmadan cekecekseniz almanya'nin polonya'ya biraktigi eski sehirleri breslau ve posen gibi yerlere gideceksiniz. spielberg de oyle bir yer ararken scoutlari gelmis demisler ki wroclaw* kentinde boyle eski alman mimarisini yansitan yerler var. o da kendisi gorup onay vermis.

    bu sahnelerin cekilmesi icin spielberg resmi yazismalarini yapip savasin tum izlerini bugun bile yansitan uc sokagin 3 haftalik bir sure icinde kullanilmasi icin polonya hukumetinden ve yukari silezya voyvodaligindan (wojewodztwo dolnoslaskie) izin almis. sokaklar da wroclaw sehrinin kuzeyinde nadodrze mahallesinde ptasia, kurkowa ve komuny paryskiej isimlerinde kendi halinde yerler. binalarda kursun ve yangin izleri 1945'ten beri hala duruyor. savas bittigi gun nasilsa sokagin tamaminin dis cephesi ayni. ama sokakta hayat gayet normal akiyor yani, binalarda yasayanlar da var, binalarin icleri de gayet dayali doseli. evlerin icerisiyle disarisi arasinda bir dunya savasi kadar fark var o kadar.

    polonya yerel hukumeti izni verince spielberg set ekibini ve produksuyonu wroclaw sehrine birkac tir olarak yigiyor ve bunlar onceden anlastiklari sekilde sokagin ust yapisini 1960'lar ile esitlemeye basliyorlar. kasim 2014'te calismalar basliyor. oncelikle catilardan canak antenler falan hemen sokuluyor. uc sokakta uc hafta boyunca televizyon falan izlenemiyor. sokagi onlu arkali kapatiyorlar ve millet isine okuluna marketine bile gidemiyor. daha da kotusu filmin cekildigi siralarda (bazi gunler 15-19 bazi aksamlar 20-24) milletin evinden cikmasina falan bile izin verilmiyor. sokaga bakan kismin isiklarini yakamiyorlar. hatta o derece ki spielberg en sonunda polonyalilardan tiksiniyor ve set ekibinden elinde lazer pointer olan10 15 kisiyi sokaklara saliyor. eger filmin cekimlerini camdan falan izlemek isteyen olursa adamlar milletin evinde milletin gozune asagidan agresif bir sekilde lazer tutuyorlar. kendi evinizin camina balkonuna cikmayi yasakliyorlar. birinin elinde smartphone gorurlerse yaldir yaldir apartmana saldirip kapiya dayanip resimleri istiyorlar. acmazsaniz polisle gelip siliyorlar falan. arabayi evin yakinlarina parketmeyi falan gectim zaten 1 km yakinda modern araba bulunmuyor.

    hal boyle olunca wroclaw'in uc sokaginda gercekten bir dogu berlin yasaniyor. gecisler belli noktalardan belli saatlerde verilebiliyor. sokagin diger tarafina gitmek icin yolu bir yarim saat uzatmak zorunda kaliyorsunuz vs vs. orda yasayan yasli insan genc cocuk dinlemiyorlar.

    mahalleli bunun uzerine e yeter illallah diyerek spielberg'e veryansin etmeye cadirina bir temsilci yollamislar ama spielberg o sirada setin dogu berlin tarafinda oldugu icin batidan adamcagiz girememis. duvarin basindan yaka paca geri cekmisler. film bir yerde gercekleri de anlatiyor yani. sonra produksiyon ekibinden biri dertleri dinlemis tamam alakadar olacagiz demisler, bilahare olmamislar. ben diyenlerin yalancisiyim.

    yani sahsi kanaatim o ki, bunun sequel'ini devamini falan cekerlerse o dogu berlin'i baska bir sehirde yapmalari gerek yoksa devam filminde apartmanlardan cikan bir takim modern kiyafetli lehce konusan insanlarin duvari balyozla yiktiklarini falan gorebiliriz, olay orgusu 1961'den bir anda 1989'a ziplayiverir.

    google maps'te de sokaklardan biri soyle gorunuyor


    (anglachelm - 24 Ocak 2016 02:38)

  • comment image

    şu klişe laf yine telafuz edilmiş: amerikan propagandası. bu film için pek çok kişi amerikan propagandası demiş. bence oldukça önyargıyla yaklaşılmış, sahneler tartılmadan sadece önyargı ile yorum yazılmış. bu filmde deli gibi eleştiriler var amerikaya, sisteme, topluma. neyin propagandası acaba?

    --- spoiler ---

    - abel'in yargılanması sırasında yaşananlar, hukukun ayaklar altına alınması, hakimin ihsas-i rey yapması, savunma hakkının kısıtlanması. cia'in gelip avukattan zorla bilgi almaya çalışması. yahu bu nasıl propaganda?

    - sonrasında tutuklanan amerikan öğrenciyi, tom hanks dışında kimsenin iplememesi, kaderine bırakmaya baştan razı olmaları.

    - amerikan pilotunun intihar etmediği için halk arasında nefret edildiğinin söylenmesi, pilotun yakın arkadaşı dışında kimsenin yüzüne bakmaması.

    - şimdi bir tek abel düzgünce uyandırıldı amerikan pilotu ise kötü şekilde uyandırıldı diye film nasıl amerikan propagandası yapmış oluyor bunu anlamıyorum. objektif gözle izlerseniz filmde baya baya amerika eleştirisi olduğunu göreceksiniz. ayrıca amerikan pilota hiç bir zaman fiziki işkence yapılmıyor ruslar tarafından ya da en azından film bunu dolaylı da olsa aktarmıyor.

    - yine küçücük öğrencilere atom bombası ile ilgili eğitim verilmesi, tom hanks'in oğlu dahil paronayak çocuklar yetiştirilen bir eğitim sisteminin gözümüze sokulması mı propaganda?

    - tom hanks'e yöneltilen bakışlar, evinin kurşunlanması, polisin sözleri, idam almayan abel'in cezasının açıklanmasından sonra idam isteyenlerin çıldırması. söyleyin bunların neresi amerikan propagandası?

    bence oldukça objektif bir film olmuş, bir devleti veya siyasi görüşü değil, insanlığı ön planda tutuyor ve bunu güzelce başarıyor. tom hanks'in duvarda öldürülen insanları gördüğündeki oyunculuğu, amerikaya döndükten sonra neşe ile dışarıyı izlerken çitlerden atlayan çocukları görünce aslında bir yerlerde halen daha savaşın devam ettiğini hatırladğı o 1 anlık sahneler muazzam.

    ha mesela karakter derinlikleri çok işlenmiyor, abel ile tom hanks'in ilişkisi daha derin verebilirlerdi.
    ---
    spoiler ---


    (antonin artaud - 24 Ocak 2016 05:06)

  • comment image

    herhalde filmin en etkileyici kısmı donovan'ın amerika'ya döndükten sonra metrodan dışarı bakarken, çitlerden atlayan çocuklara bakıp gülümsemesiydi. başka bir yerlerde, insanlar bunu yaptı diye öldürülüyorlar. hala bugün de geçerli bu mevzu. bizler browni ile kahve içip entry girerken, bazı yaşıtlarımızın ışid tarafından kafası kesiliyor ya da işkence altında inim inim inliyor.

    (bkz: sad but true)


    (skender - 1 Şubat 2016 22:50)

  • comment image

    gayet guzel bir film.

    bir de su "klasik amerikan propagandasi filmi" argumaniniz bi tukenmedi arkadas. soyleyebildiginiz en iyi sey bu mu cidden ?


    (guru - 14 Şubat 2016 09:47)

Yorum Kaynak Link : bridge of spies