Facebook Yorumları
  • comment image

    pz myers'in başına gelenler filmin tavır açısından ne karakterde olduğunu özetlemektedir.

    http://scienceblogs.com/…ngula/2008/03/20/expelled/

    ingilizce bilmeyenler için, expelled'in yapımcıları yaratılışçılık karşıtı biyolog pz myers'in expelled'in ön gösterimine girmesine izin vermemişlerdir. lakin hödüklerin ıskaladıkları bir şey vardır. myers'in ailesinin yanında myers'in arkadaşı olan bir misafir de vardır:

    richard dawkins

    pz myers olayları anında bloguna geçirir, scienceblog komünitesi ve internet ateist topluluğu id denyolarına götüyle güler.

    edit: rahmetli link diriltildi.


    (khuzdul of krsanthi - 8 Şubat 2009 22:41)

  • comment image

    valla 5 dakika sabredebildim, bizim mübarek kardeşlerin eleştirel/mizahi üslübu düzeyinde basit animasyon ve ilkokul düzeyi esprilerle "evrimcilerin açmazları" çok başarısız bir şekilde karikatürize edilmeye çalışılmış. şimdi bunlara sabredip, peki akıllı tasarımcı ne demişe kadar gelemedim kapattım. batılıların medeni ve sakin, obskürantizmden, safsatadan* uzak tartışma/fikir teatisi kültürü bu belgeseli yapanlara ulaşamamış gibi. ya da benim izlediğim 5 dakikaya denk gelememiş.


    (poturgilinpotur - 13 Mart 2013 03:01)

  • comment image

    evet cok olacaktir malesef; bilim dunyasi bu gune kadar (son 300 yildir) hep yanlislanamaz olana, bu yanlislanamaz ve dolayisi ile bilim dunyasinda yeri yok demistir. ve test edilemez yanlislanamaz onermelerin ve bu onermelerin sahiplerinin, (iyi ki de) bu camiyada isi yoktur.

    ha bu arada hic bir aykiri teori bu camiyada yer bulamaz diyenlere bilim tarihini hatirlamalarini oneririm. oyle kiyiya koseye de gitmeye gerek yok acalim quantum teorisinin gelisim tarihini filan inceleyelim. higg'in higgs bosonu ile ilgili gonderdigi ilk makalenin ret edildigini filan animsayalim.

    elbette aykiri seyler soylediginde cok sert bicimde elestirilirsin bilim insanlari pirana misali acik deligini arar, buluncada oradan girer seni parcalar. senin isin boyle acik deligi olmayan bir calisma yapmaktir, yapamiyorsan kusura bakma bu isi anlamamissin. doktora yeterlilik sinavindan makale review surecine kadar hicbir seyin amacini anlamamissin.

    gidin kendi dunyanizda ne halt ediyorsaniz edin, akademik olmayan onermelerle akademiye bulasmayin.

    kirici oldugumu hatirlatan bir mesaj sebebi ile yazdiklarimi editledim, incittigim oldu ise ozur dilerim.


    (selfadjoint - 13 Mart 2013 04:43)

  • comment image

    söz konusu yapım da gösteriyor ki şu din özgürlüğü kavramını tekrar bir masaya yatırmak gerekiyor artık.

    (bkz: inancın emretmesi)
    daha önce de tartışıldığı üzere "inanç özgürlüğümüz zedeleniyor" diye feveran edenler insanlar özünde "inançları gereği" kendini benimle aynı hukuka tabi görmüyor. mevcut hukuka uyuyor, çünkü uymak zorunda, çünkü yaptırımı var... ancak nihayetinde insan yapımı olan bu hukuk inananlar için bir çöp, ayıya dayı deme süreci. çünkü hukuk gelmiş zaten, gönderilmiş, her şey orada yazıyor, mutlak. ahlak, yaradılış, fizik, medeni hukuk falan hepsinin cevabı mevcut. bunu reddetmek, inancı reddetmektir, reddedemezsin.

    evet şimdi bu algıdaki bir özneyi, kendi öznelliğini bir tâbiyetten alan, onun aracılığı ile topluma müdahil olan bir özneyi, nihayetinde kendisini çağıran (interpellate) ilahi bir gücü muhattap alan (beni değil) bir özneyi ben nasıl toplumsal uzlaşının bir parçası olarak kabul edebilirim. bu kişinin toplumla, toplumun ürettiği bilimle, toplumun sorduğu sorularla uzlaşmak gibi bir derdi yoksa, tüm derdi kendisine dikte edileni topluma yaymak ise ben hangi insan yapımı hukuk karşısında bu kişi ile nasıl iletişim kurabilirim?

    bunun cevabı verildikten sonra evet din özgürlüğünden, baskılardan falan konuşabiliriz.
    inananlar kendi inançlarını sorgulamaya başladıklarında dışlandıkları kurumları da ayrımcılıkla suçlama hakkı doğmuş olur, çünkü ancak o zaman inançları vasıtası ile ötekileştirdikleri diğerleri ile ortak biz zeminin ihtimalini yaratmış olurlar (eyvah yaratmak dedim!) yoksa gerisi boş laf...


    (bubi buzagi - 13 Mart 2013 16:18)

  • comment image

    ya aslinda buraya cok uzun bir arastirma yazmak lazim gelir ama ne yazik ki bu ortama o kadar derinlemesine yazi yazacak enerjiyi kendimde bulamiyorum (malum doktora). ancak bazi noktalara dikkat cekmeyi gerekli goruyorum.

    kopernik e ve galileoya karsi gelen kilise orneginde, galileo nun elinde bir teleskop var idi (kendisi teleskopu - ozaman icin kullanilan bir durbun aslinda) ilk bulan kisi olmasa da o aleti ilk olarak gok yuzune ceviren kisi olmasi sebebi ile o gune kadar insanligin ulasmamis oldugu bir bilgi setine sahip idi. o cevre icin yepyeni bir gozlem yapmisti.

    kopernikin elinde ise o gune kadar edinilmis gozlem verilerini ozellikle iki maddeyi { 1) ic gezegenlerin geriye dogru olan hareketlerini [1], 2) o zamanlar gezegenlerin hareketleri aciklamak icin kullanilan potolemi halkalarina duzgun calismasi icin o halkalara gunesin konumunun konulmasini gerektiren bir sistem olmasini} o gune kadar olanlardan daha anlasilir bir sekilde aciklamakta idi. yani eldeki verilerden o gune kadar elde olmayan bir tahmin kabiliyetine [2] ustelikte eldeki sistemi karmasiklastirarak degil basitlestirerek ulasmis idi.

    ote yandan hazerfanin elinde ise buz gibi bir deney sonucu vardi, adam ucmustu. dini olarak uculamaz diyebilirdin, siyasi olarak birisinin ucabiliyor olmasinin tahtiniza zarar verecegini dunuyor olabilirsiniz ama o adamin elindeki alet edevatin insanlarin ucmasini sagladigini (bu olayin gercekten olmus oldugunu bir efsane olmadigini kabul ederek yaziyorum) ret edemezsiniz. hazerfan o zaman insanlarin ucabilecegini her hangi bir itiraza mahal birakmayacak sekilde kurdugu deney duzenegi ile ispatlamisti.

    bu uc ornekte sirasi ile elde olmayan yepyeni verilere ulasmak (gozlem), eldeki verilerle cok daha etkin yeni cikarimlara ulasabilmek, cok daha ongorulu olmak (yanlislanabilirlik), yeni altler ile o gune kadar yapilamayan isleri basarmak (deney) var.

    peki akilli tasarimcilarin elinde neler var, bu gune kadar bilim dunyasinin gozlemlemedigi canlilar mi gozlemlediler, yoksa ellerindeki teori benim bu gun elimdeki teoriden daha yuksek bir tahmin kapesitesine mi sahip? ornegin gelecek sene cikacak grip virusu ile ilgili bana daha fazla bilgi mi veriyor. ya da cansizdan canli yapma cabamda bana yol mu gosteriyor, cansizi canliya nasil cevirebilecegimi mi anlatiyor? peki elindeki on kabule dair kanitlari var mi, mesela dunyaya inmis bizi akilli olarak tasarlayan uzaylilarin (inatla isin icine dini sokmamaya calisiyorum), uzay gemilerini mi bulmuslar acaba, belki ayak izlerini gozlemislerdir, peki o zaman bunlari bizlere de gosterebilirler mi?

    benim garajimda ejderha olduguna, ya da russel in gunes cevresinde donen bir caydanligi oldugununa bizleri ikna etmesi icin ya da bizim teleskoplarimizin mesayisini bir caydanlik aramaya yonlendirmemiz icin yukarida saydiklarima benzer nedenler gerekir, eger elimizde bunlar yok ise insanlar sizlere inanmaz, sizlerinin iddialarina bakmak icin kaynak ayirmaz bu kadar basit.

    yazimin ana fikri sudur, butun fikirler arastirilmayi ayni oranda hak etmezler, hatta oyle fikirler vardir ki yanlislanamaz ve dolayisi ile o fikirler uzerine sonsuza kadar calissak dair onlarin guvenilirligine (poper bu kelimeyi kullanmayi tercih eder, dogruluk yerine) dair bir veriye ulasamayiz. daha cok hipotez ureten daha cok hipotezi daha cok yanlislanabilirlik testini gecen daha cok calisma bizlere daha guvenilir bilgiler sunar. ancak bunun icin fikirlerin gokyuzundeki caydanlik orneginde oldugu (zira gunes sisteminde yorungede dolasan bir caydanlik oldugu iddiasi, her ne kadar yanlislanmasi zor olsa da yanlislanabilir bir iddiadir), ve garajimdaki ejderha orneginde olmadigi gibi yanlislanabilir olmasi gerekmektedir. ancak bu da tek basina yeterli degildir, dunyevi nedenler ile fikirleri dogruluk potansiyellerine gore siraya koyariz ve ne yazik ki russel in caydanligi bu listede ust siralarda degil. yil 3013 oldugunda birkac milisaneyemi ayirip gunes sisteminde basi bos gezen bir caydanlik olup oladigina bakabilirim ama bu gun cok daha oncelikli dogru olma potansiyeli cok daha yuksek / ya da dogrulugu ya da yanlisligi evreni anlamizda cok ciddi baska seyleri anlayis bicimimizi de etkileyecek fikirler ile ugrasiyorum. cerde higgs bozonuna dair yapilan arastirmanin bu yukarida bahsettigim 2 olgu ile nasil iliskili oldugunu gormek icin bayram hocanin su yazisina bakabilirsiniz[3]. (ana fikrin tek cumlelik ozeti) bilimsel arastirma icin bilimsel yontem kullanilir (bu yontem -kisisel olarak ben degil- neyin bilimsel bir soru olup neyin bilimsel bir soru olmadigini belirler) ve bu yontemin orada olmasinin bir degil, bircok sebebi vardir.

    simdi gelelim yan fikirlere o medyanin super baskilar olusturdugu ve gizli ellerin makaleri biz fark etmeden editledigi hakemli dergilerden birisinde hakemlik surecini anlatmakta yarar goruyorum. derginin herkes tarafindan ulasilabilir olan sayfasinda makalenin nasil bir review surecinde nelere dikkat edilecegi soyle aciklanmis [4]. bu surecin nasil isleyecegi de burada aciklanmis [5]. bu gune kadar yaptigim reviewlerde review yaptigini bildigim diger arkadaslarimin yaptigi reviewlerde surec aynen boyle isledi. bu gune kadar beyaz saraydan su makaleyi boyle review edeceksin diye bir telefon almadim.

    yan fikirlerden birincisi sudur (diger yan fikirlerimi yazmaya fazlasi ile useniyorum), review sureci gizli kapakli bir surec degil akademinin icindeki sen ben gibi insanlar tarafinda yapilan bir surec. kurallari prosedurleri herkesin ulasabilecegi bicimde acik, belli ve otesinde belgeli. bu sureclerin icine 'gozlemledigim kadari ile' surec disi mudahaleler olmaz, ve otesinde olamaz. olursa o mudahaleyi yapan adamin basina yikarlar dunyayi. dunya adil bir yer oldugu icin degil herkesin o adamin yerinde gozu oldugu icin.

    (yazi boyunca evrim tartismasina girmemeye calistim zira onun yeri burasi degil, sadece bir tarafta milyonlarca hipoez ureten yanlislanabilecek pek cok iddia ortaya atan, bu iddialar sayesinde koskoca bir ilac sanayii ve kos koca bir gida sanayii olusturdugumuz bir teori var ortada (not uzmani degilim), ote yanda ise bunu yapamayan daha bilimsel metoda dahi oturmayan bir fikirler butunu var. ortaya cikan gerilimin sebebini rodny brooks zamaninda cok guzel aciklamis.[6])

    notlar
    [1] gunese yakin ic gezegenler bizim gezegenimizden hizli donmelerine karsin kendileri bize kabaca tur bindirebildikleri icin gunyadan bakildiginda tersinme hareketi denilen bir hareket yaparlar
    http://en.wikipedia.org/…apparent_retrograde_motion
    [2] o gune kadar ic ve dis gezegen kavrami yoktu, adam her hangi bir uzaklik olcumu almadan merkurun gunese uzakliginin dunyanin gunese uzakligindan kucuk. jupiterin gunese uzakliginin dunyanin gunese uzakligindan buyuk oldugunu buldu
    [3] bayram hoca bu yazisinda, higgsi tahmin etmenin ne kadar karmasik bir is oldugundan ve yaptigimiz tahminin nasil gercege dondugunden higgs i tam olmasi gereken yerde tam olmasi gereken bicimde nasil gozledigimizden bahsetmis.
    http://xa.yimg.com/…_49_varolabilen_seyler_yeni.pdf
    [4] "to be considered for publication in plos computational biology, any given manuscript must satisfy the following criteria:
    • originality
    • high importance to researchers in computational biology
    • significant biological insight and general interest to life scientists
    • rigorous methodology
    substantial evidence for its conclusions"

    http://www.ploscompbiol.org/…dc70efad197eb1c1a158d2

    [5] "submitted manuscripts are first reviewed by the editor-in-chief (eıc), or one of the deputy editors, who may decide to reject the paper or send it on to an associate editor (ae) for further review. the ae is most often a member of the plos computational biology editorial board, but occasionally a guest of the board is invited to serve in this capacity. the ae evaluates the paper and decides whether it describes a sufficient body of work to support a major advance in a particular field. ıf the ae does not judge the manuscript to be suitable for the journal, alone or in consultation with other editors, the manuscript may be rejected outright, without external peer review, with the reasons outlined in the decision letter. ıf the ae does judge the manuscript to be suitable for the journal, it will then be subject to external peer review.
    the opinions of up to 5 experts are sought to evaluate the manuscript fully with respect to its significance, relevance, quality, and clarity. on receipt of all reviewer comments, aes, in consultation with other members of the board and with the editor-in-chief or deputy editor, weigh all comments before rendering a decision.
    based on the review comments and potentially further consultation amongst other editors, a decision is rendered by the ae and co-signed by the eıc, or one of the deputy editors, who will send the decision to the corresponding author.
    possible decisions include:
    reject
    major revision
    minor revision
    accept
    ıf reviewers appear to disagree fundamentally, the editors may choose to share all the reviews with each of the reviewers and by this means elicit additional comments that may help to make a decision. the editor may also choose to consult with other editors on the board. that said, although the reviewers\' comments and opinions on the manuscript are very important, decisions are not necessarily made according to majority rule. ınstead, the editors evaluate the recommendations and comments of the reviewers alongside comments by the authors and material that may not have been made available to those reviewers. the decision, along with the full set of review comments, is shared with the reviewers after a decision has been made.
    when a paper has been revised in response to the review, or when authors appeal against a decision, we often ask the reviewers to offer additional comments. we request that reviewers make themselves available to provide such follow-up advice. we are nevertheless aware that reviewers do not wish to be involved in extended discussions over papers, and our goal is to keep such consultations to a minimum while still allowing authors a fair hearing."

    http://www.ploscompbiol.org/…dc70efad197eb1c1a158d2

    [6] "en azindan son bes yuz yil boyunca, bilim ve teknoloji kendimize ve benzersiz sandigimiz dunyamiza dair anlayisimizi asindiran genellestirmeleri karsimiza cikarmis ve bizleri cesitli bicimlerde tedirginligige kizginliga ve hatta ve hatta siddete yoneltmistir. onyedinci yuzyil baslarinda kendisini destekleyecek nerede ise elli yillik titiz gozlem verilerine dayanarak , galileo dunyanin goksel semadaki yeri konusunda kilise ile catismaya girdi. dinsel uzlasmazlik karsisinda taktik olarak geri adim atmasina karsin, dunyanin evrenin merkezinde yer alan benzersiz bir gok cismi olmadigi, gunesin yorungesinde dolanan cesitli gezegenlerden sadece biri oldugu cok gecmeden acik secik ortaya kondu. daha sonra gunesin pek cok yildizdan sadece biri ve cok sonra da galaksimizin pek cok galaksiden sadece biri oldugu anlasildi pek tabi ki. gunumuzde bu kibir kirici davranisin evrenimiz icin de gecerli olup olmadigini belirlemenin dusunsel ugrasi icindeyiz.
    kendi doneminde charles darwin insanlari soy bagiyla dogrudan akraba oldugu hayvanlar aleminin sirf bir parcasi olarak genellestirdi. _abd nin corak dusunsel alanlarinda bu gun bile siyasal kabadayilik konusu olan bir olgu. crick ve watson un calismalarinin ardindan, en temel genlerimizden bir cogunun maya ya da meyve sinegi genlerinden cok az farklilik tasidigini acik secik ortaya koymasi ile, yirminci yuzyil bu fikre kucuk suslerin eklenmesine sahne oldu. yuz yilin sonunda bu tur iki genellestirme ile daha yuzyuze geldik: hayat versiyonumuz yasadigimiz gezegende ortaya cikmamis baska bir gezegendeki bir hayat kaynagindan tohumlanmis olabilirdi. ve sonunda insanlarin bekledigimiz kadar gene sahip olmadigini ve aslinda diger pek cok hayvandan hatta patatesten daha az gen tasidigini sapladik. anlayacaginiz o acidan da benzersiz, sihirli degiliz.
    ...
    simdi, yirmibirinci yuzyil basinda, onumuzdeki elli yilin bu turden baska bir genellesmeyi vaat ettiginin belirtilerini gorebiliyoruz. bizzat insanligimiz tehtit altina girdigini hissedecektir; bu durumun esasen dusunsel ve dinsel inanclar konusunda cesitli savaslara yol acmasi peki hala mumkundur. bu savaslarin daha simdiden tanik oldugumuz ilk catismalari hic de hos degil. bu genellesme insanlarin birer makine oldugu ve bu bakimdan rutin bicimde makinelere uyguladigimiz teknolojik yonlendirmelere aynen tabi oldugudur. ısleri biraz daha karmasiklastiran bir etken, teknolojik altyapimizin tipli son elli yilda oldugu gibi tamamen degisecek olmasidir. bedenlerimizin, zihinlerimizin ve imalat surecimizin teknolojisi ayni sey olarak genellesecektir.
    modern moleküler biyolojinin acikca belirtilmeyen kilit ilkesi, bizler de dahil canli sistemlerle ilgili herseyin molekul etkilesimlerinin bir urunu oldugudur. modern biyoloji kati materyalizm uzerine kuruludur. cesitli kuvvetlerin birlesimine gore etkilesime giren , sicakligin ve kuantum etkilerinin yol actigi rasgelelilesmeye tabi molekuller (ve de bu molekullerin iclerinde var oldugu veya bizim molekulleri varmis gibi algilamamiza yol acan kuvvet alanlari) disinda hicbirsey yoktur. hayat iksiri yoktur, hayat gucu yoktur, maddi temele dayanmayan zihin yoktur, ruh yoktur. bilim insanlari arasinda bu tutumlar tartisma konusu degildir - aynen bizlerin ve patateslerin ortak bir atadan evrimle ortaya ciktigi gorusunun tartisma konusu edilmemesi gibi. bu ilkelerden birinin, hayatimizin molekuler temele dayandigi ya da biyolojik sistemlerin evrimle ortaya ciktigi gorusunun yanlis cikmasi halinde, butun tarim sektorumuz, tip bilimimiz, kimya sanayilerimiz, ilac sanayilerimiz, epidemiyolojilerimiz, ve dogayi koruma cabalarimiz varsayimlara dayanacak ve sirf sans eseri isliyrmus gibi bir duruma dusecektir (evrim teorisini, insan tesadufen ortaya cikti olarak anlayan kitleye selam olsun). canli sistemler konusunda cozulmesi gereken bazi ayrintilar hala vardir; onumuzdeki on yirmi yilda birkac dusunsel sicramanin ve uyumsuzlugun daha yasanacagina hic kusku yoktur. bunlar kuantum mekaniginin fizige , ya da bilgi islemin matematige yaptigi gibi, biyolojiyi karisikliga itebilir. ama mevcut anlayislarimiz toptan bir kenara atilmayacaktir. kilit ilke, yani trilyon ustu tirilyon miktarda ve zihinden yoksun molekuler etkilesimlerin urunu oldugumuz gorusu ayakta kalacaktir. bu oyle flojiston ya da esir gibi birsey degil, yilin her haftasi ve haftanin her gunu binlerce yeni deneyle dogrulanan bir olgudur.
    ...
    moleküler biyolojinin son elli yilda gelistirilen analitik araclarini muhendislik araclarina donusturmeye daha simdiden baslamis durumdayiz. bu gelismeyle birlikte isleyisinin en temel duzeyinde bizzat hayati -ozellikle insan hayatini- yeniden tasarlama, yonlendirme gucumuzun farkina variyoruz."

    rodney brooks (http://people.csail.mit.edu/brooks/)
    gelecek 50 yil (ntv yayinlari)


    (selfadjoint - 13 Mart 2013 18:43)

  • comment image

    belgeselde çarpıtmalar yapılmış, hatta tahammülsüzlük örnekleri sergilenmiş ama hâlâ "olabiler ama özü gerçek" deniyor. yirminci yüzyıl başlarında antisemitistler de yalan dolanla hareket edip yakalandıklarında benzer mantıkla tatmin olmuşlardı. imdb'de 3.8 almış; boş vaktiniz bolsa seyredin, yoksa değmez.


    (asc - 13 Mart 2013 19:13)

  • comment image

    wikipedia'da tırnak işareti içinde "expelled" yazılmış olması eleştirilmiş.

    adamlar filmin adını expelled koymuşlar. yani bahsettikleri durumu ve bundan "muzdarip olanları" en iyi tanımlayan kelime olarak kendileri expelled'i seçmişler. wikipedia da, bu insanlardan bahsederken onların kendi seçtikleri ifadeyi kullanmış: the "expelled". tırnak işaretleri konulmasaydı, wikipedia onların expelled olma iddiasını doğruluyor gibi olacaktı, o yüzden objektiflik adına tırnak işaretleriyle "allegedly" anlamı katılması bence yerinde olmuş.

    bu detaydan bile rahatsız olup, iki entry önce ad hominem'den şikayetçi olan biri şimdi de üslubumuza takılmış. bu koşullar altında sağlıklı bir tartışma nasıl yapılır, bilemiyorum.

    bu insanlara göre, "çarpıtma var" argümanı, karşısındakini itibarsızlaştırmanın en düşük seviyesiymiş. o halde bırakalım insanlar gönüllerince çarpıtma mı yapsınlar yani, ne demek istiyorsunuz? sanki "çarpıtmaya dikkat çekmek", "çarpıtma yapmaktan" bile aşağı seviyedeymiş gibi bir anlam çıkıyor ortaya. neredeyse çarpıtma yapılmasını, yalan söylenmesini destekliyorlar diyeceğim.

    "iowa state de bunu kabul etmiş" diyorlar, bir sonraki paragraf ve citation'lar yokmuş gibi. belki onları okumayı unutmuşlardır diyelim, iyi niyetle. buyrun: http://en.wikipedia.org/…pelled#guillermo_gonzalez. universitenin konuyla ilgili açıklaması da burada: http://www.public.iastate.edu/…/jun/statement.shtml

    bu belgeselin iddiası akıllı tasarım'dan bahsedenlerin bilim çevreleri tarafından susturulmaya çalışıldığı. iddialarına örnek olarak gösterdikleri kişilerin çarpıtmaları ve yalanları ortada. çarpıtmaları ortaya döküldüğünde gösterilen tepki de ortada.

    nasıl, bir şey sırf ben dedim diye "bilimsel" olmuyorsa, başka bir adam gelip "ben çalışmalarımda bilimsel metodları kullanıyorum" deyince bilimsel metodu kullanmış olmuyor. ampirik olarak incelenemeyen, yanlışlanabilir bir hipotez sunmayan, test edilebilir öngörülerde bulunamayan bir şeyi bilim diye yutturmaya kalkarsanız, ciddiye alınmazsınız. olay budur.

    kısaca, içinde çalışmaları yetersiz bulunduğu için tenure alamayan bir insanın "akıllı tasarımdan bahsettim diye oldu bunlar" şeklinde şikayetlerine de yer veren, bolca yalan ve çarpıtma içeren belgesel. ama tabi çarpıtmalara falan takılmayın, önemli olan, konunun, sorunun özü...

    konuyla ilgili diğer bağlantılar:

    (bkz: bilim)
    (bkz: pseudoscience)

    (bkz: intelligent design)
    (bkz: intelligent falling)

    yine yeniden (bkz: bilimsel yöntem)


    (17 panda gucu - 13 Mart 2013 21:07)

  • comment image

    belgeselin tamami degil, sadece linkte de verilen ilgili kisim izlense, hem dini calismalar bolum baskaninin hem de bolum ici yazismalari ortaya konulan john hauptman'in guillermo gonzalez'in tamemen akilli tasarim uzerine calisma yapmis oldugu icin kadrosunun verilmedigini soyledigi gorulur.

    peki, meshur(!) wikipedia linkinde bu ifadelere karsilik ne buluyoruz? akademik yetersizlikten kadro (tenure) verilmedi. evet, cok acik olmus. tukurdugunu yalamak bu degildir de nedir? tabii cikip su su su konularda calismasi bizi rahatsiz etti o yuzden gonderdik demeyecekler. cocuk mu kandiriyorsunuz yahu?

    hatta alalim ne yazildigini bu tarafli yazilmis kaynaktan yahu, ne gerek var:

    --- spoiler ---

    guillermo gonzalez

    guillermo gonzalez, an astrophysicist who had been an assistant professor in the department of physics and astronomy at ıowa state university, is interviewed by stein, who claims that despite a "stellar" research record that led to the discovery of new planets, gonzalez was denied tenure because his book the privileged planet argued that the universe is intelligently designed. gonzalez claims that, prior to his tenure review, he was the subject of a campaign on campus to "poison the atmosphere" against him, and that he would almost certainly have been granted tenure had he not been an advocate for intelligent design. the film interviewed a member of the ıowa state university faculty who stated that gonzalez was denied tenure because the university feared that if they granted gonzalez tenure the university would become associated with the ıntelligent design movement.

    prior to the film's release ıowa state university addressed the controversy regarding gonzalez's tenure by saying that after the normal review of his qualifications, such as his record of scientific publications (which had dropped sharply after he joined the faculty),[54][55] he was not granted tenure and promotion on the grounds that he "simply did not show the trajectory of excellence that we expect in a candidate seeking tenure in physics and astronomy." eli rosenberg, the chairman of the astronomy department, also noted that during gonzalez's time at ıowa state, gonzalez had failed to secure any form of substantial outside funding.[56] ın the previous decade, four of the 12 candidates who came up for review in the department were not granted tenure.[57]

    ---
    spoiler ---

    hatta, videonun o kismini alalim direk https://www.youtube.com/…h?v=v5epymcwp-g#t=1h23m54s

    hah, simdi, nerede carpitma? tekrar bak, dini calismalar bolum baskani alenen soyluyor adamin neden atildigini. ha zaten, john hauptman'in tavri her seyi cok guzel ozetliyor. kivirma nedir, capitma nedir en guzel ornegini ortaya koymus adam.

    son olarak, tekrar ama tekrar, bu insanlar, matematiksel olarak modellenemez, test edilemez birtakim cikarim ya da kanilar ortaya koymadiklarini, sorduklari sorularin bilimsel olarak tamamen kabul edilebilir oldugunu iddia ediyorlar. bu iddia, basli basina degerlerlendirilmeyi hakeder. bastan beri soylenen bu.

    kaldi ki bilimsel calismanin "empirik" olmasina gerek yoktur hatta "empirik" olan, cogu zaman bilimsel olarak yeterli degildir. olmamasi da gerekir. zaten empirik diye bir kelime turkce'de yoktur. ampirik vardir. onun da anlami "deneysel" ve "kuramsal bir temele dayanmayan, deney ve tecrübe ile anlaşılmış olan"dir. ornegin muhendislikte, oncelikli olarak matemaktiksel teorik analiz yapilarak bir sonuca varilir. bu sonuclar belli hiptez testleri ya da matematiksel analiz surecleri ile degerlendirilerek sinir performans degerleri elde edilir. bunlar da once, mumkunse benzetim sonucu elde edilen verilerle ve eger sonra, mumkunse "gercek" veri ile karsilastirilir. lakin, cogu zaman, is buraya kadar gitmez. benzetim ortami gercege ne kadar yakin olarak tasarlanmissa, gercek hayatta da onerilen metodun benzetimdekine o kadar yakin performans sergileyecegi bilinir. yani, genel olarak, veriden yola cikarak, "ampirik" olarak teori uretmek en azindan muhendislik alaninda ulasilan noktada cok da makbul bir sey degildir. brute forcecu edison ile teorisyen tesla arasinda secim yapmak gibi bir seydir bu. ampirik.

    bilimsel yöntem evet. tabii begesele konu olanlarin hicbirinin bilimsel yöntem ile bir alakasi yok. anlayis, bakis acisi, kultur ile alakasi var. bunlarin saglikli olmadigi bir yerde de saglikli bir bilim anlayisindan, kulturunden ve yonteminden bahsedilemez. boyle bir bilimsel ortam icinse, evrimcilerin "ampirik" calismalarina ve burada kurulan teorilere uymadigi icin "tasnif disi", "degerlendirme disi" birakilan "ampirik" kanitlara bakmak yeterlidir.

    tum bunlarla, ancak kendinizi kandirirsiniz.


    (anesthetized - 13 Mart 2013 21:41)

  • comment image

    şimdi bana "ad hominem yapıyorsun!!" diyeceksiniz, evet tam da öyle yapıyorum. herhangi bi ırkçı, kendi görüşleri için "ifade özgürlüğü" diye zırlıyorsa alasını yaparım. hiiiç kusura bakmayın. neyse efendim, ben stein meşhur innocence of muslims ve abd elçiliklerine saldırı sonrası süreçte the american spectator'daki köşesinde ana-akım medyanın muhammed'den "the prophet mohammed" diye bahsetmesinden yakınmıştı. vay efendim, çoğunluğu hıristiyan olan bi ülkede nası olurmuş? "jesus christ" için "tanrı'nın oğlu" diye bahsediliyor muymuş? özellikle bu cümleye bayıldım. yahu, protestolar mısır'da bile yankı bulmuşken medya elbette karışıklık olmasın diye (muhammed mursi falan) peygamber diye bahsedecek islâm hakkındaki bilgisi çok kıt olan amerikan toplumuna. karışıklık falan olmasa da, kurucuyu belirtme amacıdır bu. sanki "sav" eklemiş sonuna da, "islâm, ana-akım medyanın resmi dini oluyor" diye zırlıyor amcam. tövbe tövbe.. bi de gereksiz yere bingazi hakkında "erwin rommel'in sevdiği ve sakinlerini övdüğü şehir" diyor ki nereye toslayacam bilmiyorum artıkın.

    evet, bu filmin yazarı böyle bi adam. buna bilimsel yöntem falan demeyin, kıçıyla güler böyle şeylere..

    kaynak: ben stein, "something is wrong", the american spectator, september 24, 2012
    http://spectator.org/…2012/09/24/something-is-wrong


    (asc - 14 Mart 2013 08:44)

  • comment image

    bir üniversitenin imkanlarını ve kendi sınırlı enerjisini bilimsel standartları karşılamayan bir iddiayı desteklemek için kullanıp, bunu yaparken kendisinden asıl beklenen çalışmaları gerçekleştirememiş, verimliliğinde gözle görülür bir düşüşe sebep olmuş bir şahsın o üniversiteden kadro alamadı diye kimseyi suçlamaya hakkı var mı? guillermo özelinde olay aslında bundan ibaret.

    guillermo gonzales hakkında ve iowa state tenure reddi hakkında daha fazlası için:

    [http://en.wikipedia.org/…e_university_tenure_denial http://en.wikipedia.org/wiki/guillermo_gonzalez]
    http://www.expelledexposed.com/…/the-truth/gonzalez

    iowa'daki akademisyenliği döneminde çıkardığıthe privileged planet kitabında yazdıklarının özeti olan bir sunum: http://www.youtube.com/…lay_list?p=67684557408b24b6

    şu anda bir hristiyan okulunda profesörlük olarak hayatını sürdüren ve kendi alanında çalışmalarını sürdüren bu şahıs hakkında daha fazla konuşmaya gerek görmüyorum.

    inanç ile akıllı tasarım'ın birbirlerine "eklemlendirilmelerinden" doğal bir şey yok. akıllı tasarımcının hristiyan tanrısı olduğunu söylüyor bu adamlar daha ne olsun. ayrıca, akıllı tasarım, din üzerinden geçersiz sayılmıyor. sadece bilim olmadığı için kaale alınmıyor. neden bilim olmadığını tekrar açıklama gereği görmüyorum. "akıllı tasarım" başlığının konusu aslında bunlar.

    bir şey için, "bunu tamamen bilimsel metodlarla inceledim" demek bile o şeyi başlı başına incelemeye değer kılıyor. her iddia dinlenmeli, incelenmelidir, haklısınız. fakat bilim olmadığına karar verilmiş bir şey, yeniden etiketlenerek tekrar önümüze sunuluyorsa orada bir art niyet vardır, buna prim tanınmamalıdır:

    http://en.wikipedia.org/…esign#of_pandas_and_people

    http://www.youtube.com/…ayer_embedded&v=gub8mv1sakq

    onun dışında insanların bir yaratıcıya ya da akıllı bir tasarımcıya inanmalarında sorun yok. isterse ay dede'ye inansınlar. sorun, bu insanların bıkmadan usanmadan, tekrar tekrar, bilimin içine kendi inançlarını sokmaya çalışmaları.

    son olarak, evrim teorisini inancınıza aykırı buluyor olmanız, evrimin karşısında yer alan her iddiaya gözü kapalı atlamanızı gerektirmiyor. böyle yaptığınızda harun yahya gibilerinden pek farkınız kalmıyor.


    (17 panda gucu - 14 Mart 2013 16:42)

Yorum Kaynak Link : expelled