BloodRayne (~ Bladrejn) ' Filminin Konusu : 1700'lerin Romanya'sındayız. Bir yarı-vampir yani dhampir olan Rayne gerçek kökenlerinden habersiz, bir sirkle birlikte yaşamaktadır. Genç kız sirkin iri yarı kabadayısına karşı kendini savunmak istediğinde insan kanının tadına bakar ve kendisiyle ilgili gerçekleri yavaş yavaş anlamaya başlar.İnsanları koruyan, sadece vampirlerin kanını içerek beslenen Bloodrayne isimli ikinci kişiliğine dönüşmeye başlar. Sebastian ve Vladimir isimli iki vampir avcısı onunla karşılaştıklarında, annesine tecavüz edip öldürmüş olan Kagan'ı yani öz babasını bulup yoketmeye ikna olur. Elbette bu görev o kadar kolay olmayacaktır, zira Kagan, tüm vampirlerin kralı ve en güçlü olanıdır.Nazilerin kanını içen seksi bir kızın hikayesinin anlatıldığı aynı isimli bir video oyunundan uyarlanan Bloodrayne, bu kez karakterin orijinine götürüyor hayranlarını. Filmin yapımcısı ve yönetmeni Uwe Boll, aslında Beyazperde.com okurlarına çok yabancı değil. Genç Alman, House of the Dead, Alone in the Dark gibi çok satmış başka video oyunlarını da beyazperdeye taşıyan isim olarak sık sık konuk olmuştu sitemize.
Rampage: Capital Punishment(2014)(6,2-5686)
Postal(2007)(4,5-21411)
In the Name of the King: A Dungeon Siege Tale(2007)(3,8-42164)
In the Name of the King: The Last Mission(2014)(3,2-1681)
BloodRayne: The Third Reich(2012)(3,0-5584)
BloodRayne II: Deliverance(2008)(2,7-8692)
Alone in the Dark(2005)(2,3-40323)
House of the Dead(2003)(2,0-34401)
2005 yılı mahsulu uwe boll tarafından yönetilmiş olan abd / almanya ortak yapımı film. aynı adlı bilgisayar oyunundan sinemaya aktarılan filmde birçok tanıdık sima göze çarpıyor; michelle rodriguez (katarin), kristanna loken (rayne), sir ben kingsley (kagan), michael madsen (vladimir), artık bizden biri gibi olan billy zane (elrich), kült figür udo kier (regal monk), meat loaf (leonid) ve will sanderson (domastir). bu kadar çok ünlü ismin biraraya gelmesi haliyle filmi izlenesi kılıyor. gerçi konusu itibariyle (dampyr) bu isimler olmasa da bu filmi izlerdim ya, neyse. hem imdbdeki düşük rating'i (an itibariyle 2,5/10) bile bu filmi izlemem için beni kamçılayan önemli bir faktör oldu. (deli miyim ben neyim)sonuç itibariyle mantık hatalarının gırla gittiği, piknik havasında geçen oyunculuk gösterilerinin ardı ardına sergilendiği, eğlenceli bir vampir filmi. türün sadık izleyicileri için hafif bir sabah antremanı niteliğinde izlenebilir.
(uzuntu - 15 Kasım 2006 15:47)
tek kelimeyle kötü bir film. birşeyler yapılmaya çalışılmış ama kötü olmuş diyemeyiz, resmen kötü olsun diye üzerinde uğraşılmış gibi duruyor; helal olsun başarılı da olunmuş. hatta bu başarıyı iyi bir şey olarak algılamış olmalılar ki devam filmi bile geliyor (bkz: bloodrayne 2 deliverance)buradan uwe boll'a saygılarımızı sunuyor, tez zamanda mehmet ali erbil ile çalışmasını arzu ediyoruz. senaryoyu da tayfun güneyer yazsın tam olsun.
(the best is yet to come - 18 Mart 2007 17:59)
en çok arzu edilen mail uzantısıdır.örn: irregular@bloodrayne.com.
(irregular - 20 Ocak 2008 23:19)
oyunu her ne kadar mega klişeler barındırsa da oynanabilirliği olan ve güzel bir oyundur bloodrayne.farklı mekanlar değişik görevler,nazilerin güç uğruna doğaüstü olaylara bu sefer daha fazla takmaları,fantastik araçlar ve yaratıklar,bölümler geçildikçe artan özellikler ama bunların üstüne sadece fragmanını izleyip olmamış denilebilecek bir film.halbuki birçok kötü filmin bile fragmanı güzel olur yada olmak zorundadır.
(ilteber - 29 Aralık 2009 09:37)
mart 2003'de cikicak olan demosunu oynayip asik oldugum yeni bir fpshttp://www.bloodrayne.com/
(nitro - 26 Aralık 2002 12:43)
senaryo geregi nazi hiyerarsisini elden gecirdigimiz bir oyundur kendileri.- ahhahe lieutenantin eline verdim agbi- ne ki ben brigadier general emdim demin...(bkz: daha gider bu)
(powerloser - 5 Mayıs 2003 00:48)
sonunda bitirip sandığım gibi kısa olmadığını gördüğüm, senenin bence en güzel oyunu... rayne kişisinin gerçeğini istiyoruz, devlet bize yardım elini uzatsın...
(madcan - 20 Mayıs 2003 13:37)
eğer içinde yaşadığımız şey her ne ise* burada olsa, enerjisini kaybettiği an şahsına kendimi sunabileceğim bir kişi.!tabi öncesinde kendisi ile bir sevişme seansi ayarlamak için elimden geleni yapardim.!*!
(keep clubbin - 21 Mayıs 2003 08:25)
ulan kan mı içiyoruz yoksa elin zombisine ulu orta köküne kadar veriyor muyuz diye sordurtan bir oyun.. kanının emilmesinden once zaten zevkten geberiyor zombi..*
(samurai kajoshin - 23 Mayıs 2003 23:04)
bir de demolarda karakterlerin dakka başı göğüslerinin lömbür lömbür biçiminde sallanması var ki apayrı.. "kardeşim oyun yapmak zorunda değilsiniz bak..porno sektörüne dalsanız da epey bir basarılı olursunuzyani " vb. salıklar verilerek akıllandırılması gereken şahısların yaptığı oyun.. fena oyun değil ama göğüstü, kucagına atlayıp zevk çığlıkları attığımız*zombiisiydi falan, oyunun biraz önüne geçiyor..
(samurai kajoshin - 23 Mayıs 2003 23:08)
yapılırken bir takım kaygıların güdüldüğü apaçık belli olan bilgisayar oyunu. hedef kitlesini belirlemiş, buna göre öğeleri içinde barındıran ve bu yönden de doğrultusundan sapmayan sanal eğlence aracı. tamamen erkek fantezisinden çıkma (pure male fantasy) bilgisayar programı. her türlü düşmanın erkek olmasıyla, dövüştüğünüz kadınlarınsa yine sizin karakteriniz gibi dişli (vampir olarak olmasa da güç olarak (bkz: catfight) ) olmasıyla, kan emme sırasında çıkan seslerle, ani duruş yapıp göğüslerinin sallanmasını sağlayan karakterlerle, içerdiği "dişilerin" giyim tarzıyla ve tabi ki ana karakteriyle (başındaki şirin kız kurdelesi bile düşünülmüş) bu savı destekleten "111010101"lar yığını.oynanabilirlik olarak gördüğüm en iyi "3rd person" oyun. görme modları, yavaş çekim motoru ve bloodrage motoru; her biri başlı başına birer şaheser sayılabilir. ayrıca yavaş çekime geçince seslerin kalınlaşması muhteşem bir olgu (alarm sesinin kalınlaşmasına rağmen süresinin uzamaması hariç). karakter hareketleri ve kopan uzuvlar çok güzel düşünülüp programlanmış ve bu yönden de oyun alkışı hak ediyor. mekanlar güzel düşünülmüş (bkz: bilgisayar oyunlarında laboratuar faresi sendromu) ve çizilmiş, özellikle bol balkonlu yerlerde zıplayarak dolaşmak büyük zevk (bkz: jedı knight 2). ana karakter (rayne hanım (payne-pain ise rayne-? (bkz: doğru orantı) ) ) renderlanmış demolarda aşırı çirkin görünmekle beraber, oyun motoruyla yapılmış demolarda güzelliği ortaya çıkıyor. tabi gözlerin hiç bir yere odaklanamıyor olması da sorun yaratmıyor değil.bu tür oyunlarda olan en çok göz ardı edilen şey ise mermi hızlarıdır. (bkz: max payne) (bkz: enter the matrix) . mermi olarak bilinen nesne, namludan çıkış hızı çook yüksek olan bir parçacıktır, ve eğer zaman onların hareketini görebileceğimiz kadar yavaşlatılırsa bize sıkıntıdan ölmekten başka bir yol kalmaz. ama tabi bir oyunun hem güzel hem oynanabilir olması açısından mermi hızlarının aşırı düşürülmesi gerekir ki "dodge bullet" yaparken yumruk atıp kılıç savurmak mümkün olsun. bu durumda işin eğlence kısmını daha önemli görüp bunu bir eleştiri olarak ortaya sürmek değil de bir bildirim olarak sunmak daha yerindedir. (bkz: e o kadar da olsun canım)sonuç olarak üzerinde oldukça uğraşılmış, hedefleri belli, ve bu hedeflere ulaşmak konusunda oldukça başarılı bir oyun. ayrıca bütünlük açısından şimdiye kadar gördüğüm en başarılı oyunlardan birisi.(bkz: hem ağlarım hem giderim)
(archmagus - 7 Haziran 2003 23:24)
şu ana kadar gördüğüm en gerçekçi "koşarkan zıplayan meme efekti"ne sahip olan oyun
(oxibrinth - 12 Haziran 2003 18:29)
bir duvarin benimle ayni tarafinda duran ss subayinin onune attigim dinamit, beyefendiyi duvarin icinden arkasina gecirmistir ki ne sahane bir bug'dir; ekrandaki* ss saglik durumu gostergeci bile kayboldu, duvar sapasaglam durmaktaydi, disari cikinca buldum amcayi, kactigi icin daha bir beter patakladim.
(bwh - 3 Temmuz 2003 01:19)
"buffy* is just a cheerleader, rayne* is a killer*!"
(nitro - 16 Kasım 2003 05:32)
ciddiye alınabilecek bir kaç eksisi olan, gerisi tamamen bir erkeği mutlu etmek için programlanmış bilgisayar oyunu.arkadaşlar artılarını ballandıra ballandıra anlatmışlar zaten hepsine katılıyorum.oyunda en göze batan gıcıklık, bölümleri geçtikçe öğrendiğiniz combo hareketlerin bir tuş kombinasyonuna bağlanmamış olması. siz fire tuşuna bastıkça hareketleri hep aynı sıra ile yapıyor. tabi durum bu olunca combatta duruma uygun comboyu yapıp adamı ikiye bölmek istediğiniz bir anda uçan ters tekme atıyorsunuz ve hareketiniz boşa gidiyor. oysa bağlasalar bir tuş kombinasyonuna, bağlasalar aduketin, dep dep duket'in kombinasyonuna çilgin attiracak oyun yaaaaa....bir diğer eksi olarak özellikle arjantin'de geçen bölümün sonlarına doğru insanı acayip baymaya başlamasını sayabilirim. yani yer altına in in in gez gez gez acaip acaip yerler kapalı şekilsiz mekanlar acayip renkler hertarafta uçuşan yaratıklar maratıklar kaos gitgit bitmez wallahi içim sıkıldı oralarda.oyunun ilk bölümü trainingin devamı gibi kalıyor o yüzden oldukça kısa özellikle başlarda biraz sıkıcı.g.g.g. üyesi askerlerin yaptığınız hareketlere karşı kendilerini koruyabilmeleri iyi kotarılmış. ancak genel olarak ai için "iyi" kelimesini kullanmak yanıltıcı olacak. ona kasmak yerine bol bol düşman gönderelim demişler. e gelen yaratıklara insanlara felanda acıyorsunuz bi yerden sonra çünkü bir fatality yaratıyorsunuz oyun boyunca bildiğiniz gibi değil. hatta bir bölümün başlangıcında bloodrayne yengeniz* "yahu bunlar gereksiz aletler taşıtma bana" diyerek tüm silahlarını yere bırakıp dalıyor ortama.daha ilk oynayışımda öyle bir kaptırmışım ki sekiz saat kadar başından kalkamadım. oyunu oynamayı bırakın, birisi oynasa siz izleseniz... o bile yeter yani. gözünüz gönlünüz açılıyor.
(mithril - 27 Mart 2004 01:43)
uwe boll'un bundan sonra herhangi bir kameraya 100 metreden daha fazla yaklastirilmamasi icin hakkinda mahkeme karari cikartilmasi geregini ortaya koyan film..kisacasi rezalet..film boyunca "bir film daha ne kadar kotu olabilir" sorusunu o kadar cok sordum ki sonunda vardigim cevap, ed wood bu filmi gorse idi kendisine laf edenlere "once bunu seyredin de kiciniza kina yakin" diyerek hem gobek atar hem de sevincinden aglardi..film hakkinda daha fazla konusup kusmadan once imdbde bir seyircinin filmle ilgili su muhtesem cukka yorumuyla sozlerime son veriyorum "so un-tertaining, it makes having cancer seem fun"..
(cressida - 18 Mart 2006 01:03)
bilgisayar oyunlariyla hic ilgisi olmayan birini bile eglendirebilecek bir film. bu kadar kotu elestiriler almis olmasini doneminde cekilen fantastik efektli filmlerin aksine gayet mutevazi bir havada yapilmis olmasina bagliyorum. proplarin bazilari gercekten ucuz gorunuyor ve kavga dovus sahneleri de keza mutevazi tutulmus teknik acidan. fakat belki de bu yuzden filmin verdigi samimi havayi sevdim. ben kingsley cok komik duruyor rolunde. gordugum en sevimli vampir karakteri. loken gene uzayli duygusu veriyor ama cok basarili rolu acisindan. uwe bollun bu yil sonu daha cok surprizleri var reklamlari yapilmaya baslandigi uzere.
(genx - 10 Nisan 2006 08:02)
yarrak gibi film olmus ya hakaten kotu bos yani. aksiyon, kan, efektler, dovusler, guzel hatun filan bu kadar sey varken nasi bu kadar kotu yapilir insan birisine tutunur guzel bir seyler ortya cikarir allah belasini versin. ana lucia bile vardi hasta oldum kendisine yine ama film kotu olmaya devam etti. --- spoiler ---seks sahnesi vardi guzelinden en azindan boyle goguslu yalamali hoplatmali ziplatmali --- spoiler ---
(nuitari - 3 Mayıs 2006 02:12)
hayallerimi basrol oyuncusunu ogrendigim anda yikan film. bloodrayne zayif dedigimiz turden bir vucut yapisina sahiptir, kristanna loken ise bu tanimin yaninda biraz genis kalir. bir kere rayne film boyunca saskin saskin etrafina bakindi, ben boyle saskin bir dhampire gormedim hayatimda. oyunculuklar cook kotuydu. --- spoiler ---michelle rodriguez yine sasirtmadi, kil eden kadini oynama konusunda bir numara kendileri. filmde o kadar cok ve abartili kan sicradi ki, o kalin kiliclarin nasil kestigini defalarca dusundum.--- spoiler ---ozetle; korkunctu...
(chaosangel - 26 Mayıs 2006 02:34)
her eve lazım derecesinde insanın hayvani duygularını okşayan cillop gibi bir karakter ile bladein cinsiyeti ve zaman mekan kavramları modifiyeli yandan yemiş senaryosuyla bezenerek zamanında oyun dünyasına yeni bir soluk getirmiş, bizimde soluklarımızı kesmiş bir oyunla başladı bloodrayne'nin hikayesi. filmi izledikten sonra, oyun vesilesi ile güzel olacağı hakkında çok umutlu olan ben, bu hikayenin mutlu bir son ile bitmemiş olmasının haklı hüzününü yaşıyorum şu an. ne kadar kötü olduğunu üstüne basa basa vurgulamak istediğim bu film hakkındaki görüşlerimi açıklarken kelimelerin kifayetsiz kalacağını en baştan hissettim. neresinden tutsanız elinizde kalacak olan bu filmin neden bu kadar kötü olduğu hakkında aklımda bir çok soru işareti kaldı, dolayısıyla insanı düşünmeye itiyor diyip bunu bile olumlu bir yön olarak görmek, filmin artılar hanesine yazmak istiyorum, film işte bu kadar umutsuzcasına kötü. şimdi aşama aşama filmin değerlendirmesini yapmak istiyorum sizlere. senaryo:bir damphire hikayesini en ama en basitinden sinema yoluyla halka anlatmak isteyen kişinin yazacağı senaryonun hatları keskin bir şekilde çizilmiştir. söz konusu damphire ın hürmetli anası baş vampir babası tarafından katletildiğinden kalbindeki intikam hislerini takip eden damphireımız babasını öldürmek için çıktığı yolculuk boyunca çeşitli badireler atlatacaktır seyirciyi heyecandan heyecana koşturacaktır. ana hatları belirledikten sonra, zaman ve mekan konseptini ayarlamak lazım. bunun için üç seçenek var. gelecek, günümüz ve geçmiş. günümüz hikayesi blade de anlatıldığından ve oyunun konseptide geçmişi kapsadığındaın gelecek ve günümüz bir opsiyon olmaktan çıkmakta ve senaryomuzun ana hattında oldüğu gibi bizi geriye kalan tek seçenek olan gotik geçmiş e mahkum etmektedir. elimizdeki senaryoya iskeletine eklemlenip onu sağlamlaştıracak olan repliklerde günümüze kadar çekilmiş binlerce aksiyon filminden copy paste tekniği ile sağlanacağından bu konuda da herhangi bir zorluk yaşamak mümkün değil. senaryonun hikayesinin çerçevesi, zaman mekan konsepti ve repliklerin yüzde 50'sini oluşturacak klişelerimiz görüldüğü üzere hazır pişmiş olarak senaristin önünde durmaktadır. ancak filmde sanki senarist bu hazır malzemenin üstüne hiçbirşey eklememiş gibi görünüyor. eldeki malzeme olduğu gibi kullanılmış, filme bir karakter kazandırılmaya çalışılmamış. az pilav üzeri kuru senaryo diye adlandırmak istediğim bu senaryoda en uzun konuşma karşılıklı kelam edilmiş toplam 3 cümleden oluşuyor, bir önceki veya bir sonraki sahne ile hiçbir alakası yok ve eldeki klişe replikler önceden hazırlanmış sahnelere rastgele dağıtılmış havası özellikle verilmek istenmiş gibi duruyor. bazen aynı sahne içinde karşılıklı konuşmalarda birbirini takip eden replikler bile rastgele bir klişe bilgibankasından seçilmişçesine alakasız oluyor. efektler:bir üniversitenin tanıdık plastik sanatlar profesorunden istenen yardım sonucunda öğrencilere verilen dünyayı kurtaran adam canavarları konseptli yaratıklar hazırlama dönem ödevinin sonuçları toplanmış, içlerine bol bol basınçla ketçap sıkılmış ve çeşitli yerlerinden kılıç vb aletlerle patlatılarak gözümüze sokulmuştur. sanırım cgi kullanılan bir iki sahne var onun dışında arkadaşlar paralarına kıyamamışlar. sonuç gerçekten içler acısı. abarttığımı zanneden varsa buyursun izlesin filmi. film müziği:film boyunca arkaplanda akıp giden müzik sanırım aynı enstrumantal parçanın loopa alınmış haliydi. sanırım şöyle bir şey yapmışlar. ses kanalının timescale ini fill seçeneği ile tek bir parçayla doldurmuşlar. tek parçayla bütün film müziğinin kotarılmasını geçtim, o parçayı doğru duyguyu yansıttığı sahnelere koymak için bile uğraşmamışlar. dövüş sahneleri:benim filmdeki favori dövüş sahnem bloodrayne in tılsımı koruyan bossla dövüş sahnesi. kelimelerle anlatmak mümkün olmadığından mümkünse filmi izlemiş bir kurbandan rica edin, sadece burasını göstersin size. oyunculuk:oyuncular bitse de gitsek tadında bir performans sergiliyorlar. yakaladıkları amatör ruh, ilkokul parodisinde oynayan yavrucağınkiyle eşdeğer. kutluyorum.yalniz burada bir istisna yapmak isterim. will sanderson canlandırdığı karakteri (domastir yada domaltir eheh) pek ciddiye almis. onun da tek sorunu ciddi görünmeye çalıştığı zaman gözlerinin şaşı olması. tebrikler.montaj:filmin montaj ekibinin yonetmenle yada oyunculardan biriyle kan davası falan var sanırım. çünkü film boyunca sanki olayı kotaracak kadar bir oyunculuk ve senaryo var ama goruntuler oylesine kotu yerlerden montajlanmıis ki hersey oksuz yetim kaliyor, havada kaliyor gibi bir hava seziyorsunuz. ozellikle filmin sonunda bloodrayne in oturup flashback yasadigi sahnede, elimizde kalan bir suru kanli vahsetli sahne var, onlar plastik sanatlar öğrencilerinin emeği, alnının teri, gözünün nuru, dirseğinin çürüğü ile hazırlandı, bizde zamanında öğrenci olduk, bunları filmin bir yerine sıkıstırmalıyız hissiyatı ile hicbir kompozsiyon olusturmayan ve hicbirsey anlatmayan arka arkaya baglanmis bir suru kopuk sahneyi arka planda butun film boyunca calan gıygıy ruhsuz bir müzik esliginde agir cekimde 10 dk boyunca izleyiciye gostermeyi normal bulan yonetmen ve montaj ekibinden bir tek kafasi calisan adam olmadigini anliyoruz. sonuc:film o kadar kötü ki ne oscarlık oyunculuk, ne akıl dolu bir senaryo beklemeden filmi izleyen ve tek arayışı pek sevdiği fetisist karakteri aksiyon sırasında izlemek olan, izlenebilir seviyede bir sinema filmi ile mutlu edilebilecek bir kitleyi dumur ediyor. sanırım asıl sorun, bloodrayne karakterini seven insanların bir diğer göz ağrıları olan tomb raider olan lara crofta gösterilen ehemmiyetin bloodrayne ede gösterileceğini umması. oysa bloodrayne 3. sınıf tv filmi çekmek isteyen bir prodüktörün eline düşmüş. yazık olmuş. son olara şunu eklemek istiyorum, kristanna loken'in götü kocaman. (ara: götü kocaman)
(mithril - 4 Haziran 2006 09:35)
Yorum Kaynak Link : bloodrayne