Hungry Hearts (~ Aç Kalpler) ' Filminin Konusu : Hungry Hearts is a movie starring Adam Driver, Alba Rohrwacher, and Roberta Maxwell. The relationship of a couple who meet by chance in New York City is put to the test when they encounter a life or death circumstance.
Ödüller :
Paterson(2016)(7,4-52439)
Tracks(2014)(7,2-24866)
Private(2005)(6,9-764)
The F Word(2014)(6,8-64395)
This Is Where I Leave You(2014)(6,6-64950)
Le meraviglie(2014)(6,6-3727)
In memoria di me(2007)(6,4-385)
While We're Young(2015)(6,3-40425)
La solitudine dei numeri primi(2010)(6,3-3018)
Not Waving But Drowning(2012)(6,2-285)
Bluebird(2014)(5,9-779)
Pasinetti Award-Best Actress
Volpi Cup-Best Actor
Volpi Cup-Best Actress
Venedik Film Festivali : "Pasinetti Award - Special Mention"
Venedik Film Festivali : "Leoncino d'Oro Agiscuola Award - Cinema for UNICEF"
34. istanbul film festivalinin en başarılı filmlerinden biriydi aç kalpler. yeni doğum yapmış vegan bir annenin oğlunu bu şekilde beslemeye çalışması üzerinden ve yavaş yavaş akıl sağlığını da yitirişiyle devam eden zaman zaman absürd bir zeminde zaman zaman da olanca gerçekliğiyle bir aile draması aç kalpler.şunu önemle belirtmek isterim ki filmin başlangıcı ve gelişimi oldukça ilginç. ilk 15- 20 dakika o kadar farklı bir zeminde ilerliyor ki film sanmıyorum olmuştur ileriki dakikalarda bu kadar değişik bir filme evrileceğini aklına getiren... bu bir başarı mı zaaf mı onu izleyicilerin yorumuna bırakıyorum.aslında tartışılması gereken birçok nokta var filme dair. vegan bir annenin çocuğunu besleme şekli, eşiyle yaşadığı sorunlar ki bunlar çocuğun yeterli protein alamamasından kaynaklı büyüyememesinden kaynaklanıyor ve akabine gelişen kimi şiddet sahneleri, annenin yavaş yavaş akıl sağlığını yitirişi ve filmin şaşırtıcı sonu...kısaca bu filmi bulun ve izleyin derim farklı olabildiğince orjinal bir film keza.
(mimiko - 9 Mayıs 2015 13:31)
festivalin aile baglari bolumunde izleme firsati buldugumuz film aslinda birkac turu icinde barindiriyor. cocugunu kendi diyetine gore besleyen vegan anne, cocugu yasitlarina gore yavas gelistigi icin annenin kararlariyla mucadele etmeye calisan baba, cocuklarinin hayatlarina dahil olmaya calisip surekli uzaklastirilan babaanne. benzer konulari isleyen filmlere gore orjinal bir hikaye kurguluyor film ve meraki canli tutarak kendini izletmeyi basariyor. baslangic sahnesi ne kadaf eglenceli ve renkli ise, karakterler cikmaza girdikce filmin renginin de ona gore degismesi izlerken yasananlari daha iyi hissetmemizi de sagliyor. abarti bir guzelligi yok filmin ama kendi icinde tutarli ve basarili oldugunu dusunuyorum.izlerken filmin zaman gecislerini gorunmez kilan kurgusu da yakin zamanda izledigim boyhoodu hatirlatmisti. buradan richard linklatera da selam gondermek isterim.edit: film 7 agustos 2015te vizyona girecek. izlemenizi tavsiye ederim.
(zamansiz bir plak - 28 Mayıs 2015 09:56)
bugün itibariyle vizyonda olan seyre değer film. ekşi sinema kritiği için: http://eksisinema.com/…s-2014-bilmedigimiz-ev-hali/
(kitmir in selami var - 7 Ağustos 2015 15:27)
ilaç endüstrisine ve genelgeçer çocuk yetiştirme kurallarına karşı bir birey olarak filmi çok etkileyici buldum. başından sonuna soluksuz izlemeyi sağlayan enteresan bir dokusu var. adam driver'ın oyunculuğunun bunda büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. zira aslında son derece boğucu ve iç karartıcı bir konu. --- spoiler ---filmde anne deli olarak, babaysa kurban olarak sunuluyor izleyiciye. hikaye taraf tutularak anlatıyor ve erkekle empati yapmamız sağlanıyor. bunun özellikle böyle yapıldığını düşünüyorum, umuyorum. ters bir psikoloji yaratmak için yani. çünkü asıl problemli olan erkek tarafı. en başından bebeği de evliliği de zorla elde etti zaten.ve kadının tercihleri konusunda bir ortak nokta arayışına hiç girmedi... uzlaşalım deyip sonra çocuğu kaçırıp ne idüğü belirsiz bir şeyler yedirmek sorun çözmek olmuyor. kadının da kendisinin de mutlu olacağı ortak bir yetiştirme tarzı bulabilirlerdi... belki de bulamazlardı ama bunu denemedi bile adam. hatta dediğim gibi, zaten daha oraya varmadan; tanımadığın biri ile niye çocuk yapıyorsun, niye evleniyorsun... sonra da o çocuk üzerinden annelik içgüdülerine karşı bir savaşa giriyorsun...--- spoiler --- bakmayın bıdırdandığıma...güzel bir film bu. izleyiniz.
(iz - 8 Ağustos 2015 20:46)
filmin konusu hakkında hiçbir fikrim yoktu ama kaç saat sürdüyse artık, o kadar süre boyunca ilgi ve merakla izledim. filmin başında böyle bir mutlu oldum, sonra bir gerildim ama genel olarak ne oluyor, ne olacak, hangisi gerçek diye merak içinde bekledim.zaten adam douglas driver'ı da çok severim yine yer yer süpersonik, yer yer öküz bir adam karakteriyle çıkmış karşımıza. filmden öğreneceklerimize gelince: 1- kondom kullanıyoruz.2- çocuk yapmadan önce çocuğun nasıl yetiştirileceği konusunda en azından temel unsurlar üzerinde mutabık kalıyoruz.3- bir adama güvenerek bütün hayatımızı şekillendirmiyoruz.4- proteinimizi ihmal etmiyoruz.
(vedya - 22 Ağustos 2015 23:54)
film bittikten hemen sonra pontalis/lefebvre'in psikanaliz sözlüğüne baktım "çocuk"ve "açlık" kelimelerinin karşılığını bulabilir miyim diye, bulamadım. o geniş sözlük için bile fazla genel iki sözcük. başka kaynaklara göz atmak bile istemeden aklıma carson mccullers'ın kitabının başlığı geldi; "the heart is a lonely hunter". değiştiriyorum bir anlığına; the heart is a hungry hunter. kalbin açlıklarıyla mideninkiler arasındaki fark şudur ki, ikinciyi doyurduğunuzda canı birşey istemezken, ilkinin açlığı her çarpışında nükseder ve kendine acı veren o ilk açlığın acısını geçirebilecek bir doyum nesnesi bulduğuna inandığı anda en içsel nesnesini kronos gibi ağzına atar. yeniden psikanalize dönüyorum; çocuk böylesi bir doyum nesnesidir aç bir kalp için. aç bir kadın için çocuk fallustur diyecek kadar ileri de gidebilirdim.(bkz: spoiler)mina ve jude çin restoranının tuvaletinde tanışmak zorunda kalıyorlar. kokular eşliğinde. muhtemelen egzotik bir balık adamın midesini bozuyor ve böyle durumlarda hepimizin başına geldiği gibi boşaltımına yoğun kokular eşlik ediyor. kadın "yanlışlıkla" erkekler tuvaletine gidiyor ve o koku karşısında burnunu bir an açamayarak "bunu nasıl yaparsın?" diye soruyor mahcubiyet içindeki adama. istenmeyen bokun yanımızda bitmesi hesabı adam bir kere daha boşaltıyor bağırsaklarını kokular eşliğinde. sonra tuvalet kapısı da kilitleniyor kendiliğinden. mina kokudan kaçıyor, tuvalet penceresini bir ferahlık olarak görüyor ve o anda son olasılık da kapanıyor. anlamı sonradan gelecek olan iğrenç kokunun henüz ruhsallık kazanmamış ilk hali.mina'nın "ne yapacağım bu çocukla?" sorusuna neden olan olay; "dışıma boşal" diyor jude'a ama adam aşkının gözü dönmüşlüğüyle kadını dinlemiyor. epey aşık bir adam jude. kadın hamile olduğunu öğrendiğinde hissiz bir şok yaşıyor, jude içinse mina'nın yanında olduğu sürece herşeyin mutlu bir çözümü var; volna adlı restaronda evlilik. tören sırasında jude şarkı söylerken hem annesi hem de karısı ona aynı büyülenmiş gözlerle bakıyorlar. mna ve jude'un annesinin film boyunca tek ortaklığı bu an. mina iki yaşındayken ölmüş annesi. babasıyla da görüşmediğini söylüyor. sevgi açlığı o kadar uzun sürmüş ki, iştahsız bir yüz ifadesi ve donuk jestlerle kanıksamış durumda mila bu durumu. bebek doğduğunda herşey değişecek.rüya sahnesi; mina ve jude düğün kıyafetleriyle volna'nın mutfağında arzuyla sevişirlerken bir adam restaurantın önünde geyiğin birini vuruyor. aynı rüyayı tekrar tekrar gördüğünü söylüyor kadın. o sabah birşey yiyemiyor. ısrar eden rüyaların sahibini iştahsız bırakan ağırlığının nasıl birşey olduğunu yaşamıştım.mina hamile. bebeğin ultrasonda görüntülenmesinden hoşlanmıyor. pozitif tıbba her sahnede yoğunluğu daha da artarak karşı çıkıyor. içinin görüntülenmesinden hoşlanmadığı gibi doğumun sezaryanla olmasına, yani içinin açılarak bebeğin dışarı çıkarılmasıan da karşı çıkıyor. içindeki boşluğun görüneceğinden mi endişeleniyor?bebek doğduğunda anne tümüyle kapanıyor dünyaya. bir nesnesi artık var. tümgüçlülük geri geldi upuzun açlık döneminden sonra. şehrin içindeki evin terasını seraya dönüştürüyor, evin içini ise korunaklı bir hapishane hücresine.falcıdan gelen müjdeli haberi uygulamaya koyuluyor; "oğlum seçilmiş birisi." oğlunun gelişim problemleri olduğunu söyleyen doktorun tam tersi bir noktada kadın; seçilmiş, iyi, güzel çocuk. kalbindeki açlığın bir yansıması olarak giderek soyutlaştırıyor bebeğini. sonunda onu açlıktan öldürmeye kadar gidebilecek olan soyutlama çabası."ne zaman bir pisliğe dönüştün?" diye sorduğu sahnede jude'a,, tuvalette tanıştıkları an aklıma geldi yeniden: pslik içinde tanımıştı jude'u. mina için anlamlı kelimeler: pislik-temizlik-arınmak-koku-banyo-iyi-dayanılmazbebeğin sindirimini rahatlatmak için ona "alternatif tıp!" ürünü yağlar yediriyor. kendi anoreksik şişkinliğini ona yansıtıyor. oğluna protein içeren şeyler yedirmek için onu kaçırmak zorunda kalıyor baba. kadın kokulara tahammülsüz. sonunda rüya sahnesi gerçekleşiyor. volna restaurantın önüde değilse de, bir sahne önce kadın ve bebeği onun önünden geçmişlerdi adeta bir sonraki sahneyi haber verirlercesine. jude'un annesi mina'yı öldürüyor.bir parantez de o anneye açabilirim; düğün sahnesinde gayet sevecen olan kadın, oğluna ve torununa kötü davrandığını hissettiğinde kadının, dişli bir avcıya dönüşüyor. oğlunun üzerine titrediği o geçmiş anlar geri geliyor ve mina'ya önce sözle saldırıyor ve sonunda da bir avcının yapabileceği şeyi yaparak ikisini de kurtarıyor kadının elinden. bebekliğinde yeterince iyi doyurduğu oğlunun yeniden çaresizliğe düştüğünü gördüğü anda o ilk korumacılığı -anneliği- geri dönüyor.(bkz: spoiler)ayazda bir kalp de diyebilirdim mina'nın hisleri için. her anne gibi annelik yapmaya çalıştı ve içinde olanı verdi bebeğini sarmalayarak; hiçlikle doyurmaya çalıştı onu.
(objet petit a - 27 Ağustos 2015 22:14)
mart ayinda hakkinda soyle bir yazi yazdirmis olan filmdir. http://avrupasinemasi.blogspot.com.tr/…-hearts.html
(mascara - 30 Ağustos 2015 17:09)
kötü anlamda demiyorum, ama izlerken daral geldi. yani böyle aşk romantik falan ehi ehi li bir film değil bilginiz olsun. ayrıca konusunu yazan kişi tam dayaklıkmış. öyle bir yazılmış ki, lan dedik paranormal bir çocuk mu geliyor. bütün film boyunca o beklentide olduk. bizim mallığımız da var kabul ediyorum ama arkadaş bir sahnede öyle denildi diye bütün filmin konusunu öyleymiş gibi yazmak niye? yine de spoiler ibaresi koyuyorum, küfür edilmesin diye:--- spoiler ---filmde paranormal hiç bir sik yok.--- spoiler ---ekstra olarak, bir durum daha var ki spoiler ibaresi vermeden geçemeyeceğim:--- spoiler ---filmde anneye küfretmeniz için elinizden geleni yaptırıyorlar. çünkü kadın sürekli bir atar stayla. hamileliğinde ayrı atarlı, doğururken ayrı atarlı, doğurduktan sonra apayrı zaten. baba ise dışıma boşal diyen kadının içine boşalıyor, yetmiyor evleniyor ve kadının transferinden vazgeçiliyor yani kariyerini de sikiyor. 2 si de birbirine layık müthiş gerzek bir aile. filmin başarılı bulduğum yanı kadının olduğu sahnelerde çok güzel gerilim yaratmışlar. kadın güzel oynuyor allah için. adam ise sanat filmi gereği çirkinlik kontenjanından yer bulmuş. boğuk ses, saçma saç, zayıf vücut ve kendine has bir hava. o yea.bir de kadının annesi 2 yaşında ölmüş, çocuğunun da aynı kaderi paylaşması ironik ve de seksi olmuş. herkes sevgiye aç zira. kadın çok aç zaten bütün sevgisini bebeğe kusuyor.--- spoiler ---
(solitary man - 31 Ağustos 2015 10:26)
gerdi. bogdu. aglatti.
(damn - 22 Eylül 2015 21:37)
gerçekten hoş ve ironik bir açılış sahnesi var filmin. aslında devamında olacakları işaret ediyor o ilk sahne. o ilk sahne de, filmin kalanı da alışılmışın dışında bir teknikle çekilmiş, dikkat çekici, çoğunlukla da rahatsız edici. filmin tamamı rahatsız edici aslında, hem yönetmen kaynaklı hem de konu itibariyle. gayet güzel bir iş çıkmış ortaya. sadece konuya daha hızlı bir girizgah yapılsa daha iyi olabilirdi. ama kesinlikle dikkate değer bir film.
(feministim ben - 24 Eylül 2015 00:41)
bu filmin notunu düşük görmemize rağmen izleyelim dedik. bir dakika bile gözümü ekrandan ayıramadım, bebeğe bir şey olacak korkusuyla öyle focus oluyor ki insan, öbür türlü kim ki duk olmadıkca sessiz sakin film kaldırmaz bünyem zaten. bence 7 dir bu film.
(cekleri vadeye gore sirala - 27 Aralık 2015 00:48)
başrollerini adam driver(jude) ve alba rohrwacher'ın (mina) paylaştığı orijinal bir konuya sahip film.filmin yaklaşık ilk 10 dakikası dışında her sahnesinde ayrı gerildiğimi belirtmek isterim çünkü hani böyle aslında tamamen birinin iyiliği için yapılan eylemler vardır ve aslında bu eylemler tamamen yanlıştır işte tam olarak böyle bir olay var. (bkz: spoiler)film boyunca jude'a "koskoca kylo ren'i böyle mi görecektim" şeklinde benzer cümlelerle üzüldüm.filmin sonu da enteresandı, babaanne hem oğlu için hem torunu için üzüldü dayanamadı tabi çata diye vurdu anneyi. doğru mu değil mi tabii bilemiyorum altan.
(bakhele sen bugun cok komiksin ha - 27 Aralık 2015 01:06)
çocuklar sebze yemiyor diye kaygı atakları geçerirken aklıma bu film geliyor. mina'yı suçlayamıyorum, günahsız olan ilk taşı atsın, çocukları sebze yesin diye aç bırakmak fena fikir değil. akla karpuz kabuğu düşüren film.evrim haksa bu soysuz veletler neden hayvanat bahçesindeki şempanze yavrusu gibi marul havuç kemirmiyor anlayabilmiş değilim, onu da söyleyeyim.
(falan fesmekan - 29 Ocak 2016 17:20)
izlediğim en ilginç ve üzerinden aylar hatta yıl geçmesine rağmen aklımda hala tamamlanmamış cümleler barındıran, içinden çıkamadığım filmdir. senaryo ve film bütün olarak çok çok başarılı bu yüzden. sinema salonunda bırakıp hayatıma devam edemedim, aklımın bir yerlerinde nasıl olmalıydı, neydi doğrusu diye diye kurcalayıcı tatlar bırakmış durumda. böyle bir etki yaratmasını hiç beklememiştim, herkes izlemeli.
(amelie poulain - 17 Ağustos 2016 20:17)
Yorum Kaynak Link : hungry hearts