Fade to Black (~ ...kun valot sammuvat) ' Filminin Konusu : Fade to Black is a movie starring Dennis Christopher, Tim Thomerson, and Gwynne Gilford. A shy, lonely film buff embarks on a killing spree against those who browbeat and betray him, all the while stalking his idol, a Marilyn Monroe...
Ödüller :
Visiting Hours(1982)(5,6-3138)
Silent Madness(1984)(5,2-467)
The Unseen(1980)(5,2-1246)
Don't Answer the Phone!(1980)(4,9-1443)
Black Roses(1988)(4,7-1124)
Sorority House Massacre II(1990)(4,6-1711)
Academy of Science Fiction, Fantasy & Horror Films : "Saturn Award-Best Supporting Actress"
bu şarkıya yapılan benzetmelerin ise sikime benzediği gözden kaçmıştır. kınıyorum sizi nasıl bunun farkına varmazsınız lan?
(hexagram - 30 Ağustos 2008 18:33)
o solo öyle bitirilmez arkadaşım, fade out olmaz orda. adam gibi çalmaya devam edersin güzelce sonlandırırsın şarkıyı, öyle bitirilemez.çünkü ben ne zaman dinlesem gitar çaldığımı hayal ediyorum. bir rock yıldızı olduğumu, soloyu bizzat icra ettiğimi düşlüyorum. konserdeyim. hatta komple besteyi yapan da benim, var mı itirazın. ne olacak o zaman şarkının sonu? konserde fade out mu var lan! beni yeteneksizliğimle başbaşa bırakmayın. delikanlı olun!
(jvvd - 5 Haziran 2010 20:22)
bir stadyum dolusu insandık, hava güzeldi ve dio sahnesinin hemen arkasından kızıl bir dolunay yükselirken "fade to black" başladı. bir tane sigara yaktım, bir yanımda kadim dost diğer yanımda sevgili vardı ve gözlerim ben farkına varmadan doldu. anlık bir şey değildi; tepeden tırnağa ıslanmış yalnız bir askerin, kışlanın karanlığında yürüyen ve dışarı çıkma hakkı elinden alınmış bir 27'nin doğru zamanda doğru yerde olmasının bir getirisiydi bütün bu olanlar. on binlerce insan eşlik ederken şarkıya ben geçmişe uğradım, müzik beni geleceğe atabildiği gibi geçmişe de bırakabiliyordu.üç ay önce...çok yağmurlu bir günde, hemen akşam içtimasından sonraki anlamsız zamanda üzerime yapışmış kamuflajlarla öylesine yürürken kafamdan çalmaya başlamıştım fade to black'i. uzun ve karanlık bir yoldu, bir yere varmıyordu. ensemden içeri sular süzülüyordu, ellerim parkamın ceplerinde, ayağımda postallarım ile yürüyordum sadece. birkaç saat sonra nöbetim vardı, nasıl olsa nöbette de ıslanacağım için gelen yağmura aldırmıyordum. sadece müzik dinlemeyi özlemiştim ve o gece aklıma gelen tek şey fade to black'ti. bitmesine daha vardı, çarşılarımız kilitli olduğundan hangi günde olduğumuzun da pek bir önemi yoktu. yağmurla birlikte şarkı da şiddetini arttırırken, ben postallarıma bakarak yürüyordum. uzaktaki kulelerden başka hiçbir yerde insan yoktu, dolunay ise milyarlarca yağmur damlasının arkasında kaldığından görülmüyordu. sadece orada olduğunu biliyordum. nöbetim gelene kadar aynı yolu arşınladım, sonisphere festivali de gelecek gibi değildi ve "i have lost the will to live" noktasındaydım. sırılsıklam nöbete gittim, dinen yağmurdan sonra çıkan rüzgar kemiklerime kadar işlerken, geleceğe gitmeyi istiyordum sadece. iki saatlik bir nöbetti, öylesineydi.27 haziran 2010 metallica istanbul konseri...şarkının başlamasıyla tüylerimin diken diken oldu, sonraki üç ayda fade to black pek aklıma gelmemişti. sadece o yağmurlu güne özel bir vahiy gibiydi, diğer günler inmedi. uzun ve karanlık yolda aklımdan çaldığım şarkı, bu sefer insan selinin üzerinden geçip bana geliyordu. sahnede metallica, dudaklarımın arasında sigara vardı. dumanı gökyüzüne gönderdim, sanki nöbetimin son dakikalarında üç ay sonrasına dair kurduğum bir hayal kadar gerçeküstüydü her şey. şarkı bitince geri döneceğimi sandım, son notadan sonra gözlerimi açtığımda yeniden o sert rüzgarı kemiklerimde hissedeceğimi düşündüm. gerçek olamayacak kadar başkaydı, sevdiğim insanların tam arasındaydım ve şarkının bitmemesini istiyordum. rüyadan uyanmak istemiyordum. nöbette uyumuş ve başıma türlü belalar bile almış olabilirdim. fade to black başladı ve bitti, ben diyarbakır'a geri döneceğimi zannederken on binlerce insanla stadyumda kaldım. that was just your life girdi o sırada, tüm sesimle "hell yeaah" diye bağırdım.
(mies - 29 Haziran 2010 15:20)
metallica'ya ait olan fade to black cidden aşmış bi şarkıdır da.. yine de kızdırır beni.. bu şarkı öylesine güzel olmuştur ki, kıymetli metalika elemanları bu şarkının şablonu üzerine bissürü güzel şarkı oturtmuşlardır.. örnein bunun bulunduğu ride the lightning albümünü takip eden master of puppets'da welcome home (sanitarium), ep'yi atlarsak and justice for all'da one aynı formatın eseridir.. daha sonraki albümleri kaale almadığım için değerlendiremiyorum..nedir bu şarkının formatı? önce akustik gitarla hoş bir arpej girer.. bunu takiben gene akustik gitarla ikinci bi kalıba geçilir.. bu iki kalıptan birinin üstüne tercihan melodik bi gitar solosu atılır.. ikinci kalıbın üstüne verse'lere konur.. aralarına ise bol distortionlu gitar ihtiva eden nakaratlar eklenir.. tercihan 3 verse vardır ve aralarına biyere kısa bi gitar solosu eklenir.. verseler sonrası sert ve hızlı bir ritm girer.. üstüne vokal okunur.. birilupvirilup bir gitar solosu ile şarkı biter.. iyidir.. 3 şarkı da güzeldir.. ama sonuçta birbirinin kopyasıdır..edit : aşmış demişiz amuğa goyyim daha ne istiyonuz? birebir aynı olması şart deil.. azıcık düzenleme bilen herkes (ki ben azıcıktan öte bilmiom) bu şarkının diğerlerine iskelet görevi gördüğünü anlar.. long live rock'n roll
(dingdongdaddy - 17 Aralık 2002 14:20)
by metallicalife it seems, will fade away drifting further every day getting lost within myself nothing matters no one else i have lost the will to live simply nothing more to give there is nothing more for me need the end to set me free things not what they used to be missing one inside of me deathly lost, this can't be real cannot stand this hell i feel emptiness is filling me to the point of agony growing darkness taking dawn i was me, but now he's gone no one but me can save myself, but it's too late now i can't think, think why i should even try yesterday seems as though it never existed death greets me warm, now i will just say goodbye
(stregocia - 17 Haziran 2000 13:57)
bir james hetfield harikası.bunu yazarken acaba daha iyisi varmı diye düşündüm baya, o yüzden bikaç yıl bekledim bunu yazmak için, hani emin olayım diye. yok ben bulamadım daha iyisini.müzik zevk işidir elbette, görecelidir, en iyi en güzel diye birşey söylemek mümkün değil kesinlike. ama bu hariç, bu en iyisi en güzeli. diğerleri hakkında tartışırız istersen.
(broken beat scarred - 30 Ocak 2011 01:39)
sene 1989. elimize anca geçmiş 84 çıkışlı ride the lightning albümü. tek sayfalık, açılmayan kaset kapağı daha yeni alınmasına rağmen çoktan ezberlenmiş, kapağı kim kesip cüzdanına koyacak diye merak ediliyor. dinliyoruz birlikte o zaman ki arkadaşlarla. yeni yetme metalcileriz daha, bir heves bir heves. albümün a yüzü bitmek üzere. bir gazla, her şarkıya gösterdiğimiz beğeniler ile, "oha ne güzel" nidaları ile, son şarkıya geldik. neymiş? "feyd tu bilek". bakalım.başlar. herkes durur bir an. solo girer. herkes teybe bakar, kimse konuşmaz. gitarlar devam eder. çıt çıkmaz kimseden. "life it seems will fade away, drifting further every day"... kilitlenir odadaki herkes, dinler. şarkı biter. herkes birbirine bakar, aynı anda herkes teybe hücum eder. şarkı başa sarılır. bir daha. bir daha. bir daha...sene 1993. 25 haziran. metallica, inönü'de. başlarda anlamadık pek, kendimizde de değildik hani, "gerçekten metallica mı lan" diye birbirimizi dürtmekten toparlanamadık bir süre. alıştığımız, inandığımız, "olm metallica hakikaten lan" dediğimiz anlarda geldi: fade to black. 4 sene önce, o gün, o odada bulunan tüm o arkadaşlar hep birlikteyiz. herkes birbirine baktı. aynı ekip. kolkola girdik, birbirimize sarıldık. bu sefer hep bir ağızdan söyledik: "life it seems will fade away, drifting further every day"...
(ptah amun ra - 23 Şubat 2011 00:37)
sırf bu şarkıyı çalabilmek için gitar aldığım. hiç bir şey anlamadığım bu müzik aletinden yaklaşık 6 ay sonunda abidik gubidik bi şekilde çalarken aletten anlayan birinin bak böle çalınıyo diye gösterdiği ve o gün bugündür çalmaya doyamadığım metallica parçası.
(take care dream on - 22 Ocak 2003 10:15)
metallica'nın konser malzemelerini çalıp bu güzel şarkının oluşmasına neden olan arkadaşa bi teşekkür borçluyuz bence.
(paez - 11 Eylül 2011 23:00)
bir tükenisin öyküsü.. tüyleri diken diken eden bi ritim.. muhtsem bi solo...metallica nin sanat eseri parcalarindan..
(qui - 11 Ağustos 1999 00:00)
yillar evvel, ingilizce bilmez, sarki sozlerine ulasamazken bir arkadasim yuzunden "siyahlara berat" olarak bildigim parca.abi ne guzel sarki nedir sozleri dedigimde (arkadas vefada okuyordu, sular seller gibi ingilizce bildigini varsayiyordum) adinin "siyahlara berat" anlama geldigini soyleyip, bir de hikayesini anlatmisti. metal tarihinde tektir bu parca, irk sorunundan bahseder falan diye de iyice yazmisti pezevenk.hayir pic falan da degil, kendi halinde bir herifti ama bullet the blue skyicin "mavi gokyuzundeki labut" dediginde uyanmaliydim. ya da hic olmadi vefa'da verilen egitime supheyle yaklasmaliydim.sonuc olarak bu arkadas master, doktora, bok pusur derken fezaya cikti. kendisini saygiyla aniyorum.
(chotanga - 13 Temmuz 2012 20:22)
dinlerken insanı titretebiliyormuş bu.
(metallica buyuktur ayran maiden - 30 Temmuz 2012 04:21)
sadece metallica'nın değil, tüm müzik tarihinin en iyi şarkılarından birisidir.
(morgothlubalrog - 26 Ocak 2013 16:52)
gitarla çalmaya çalışırken bile, ters bir zamandaysanız gözleri doldurur.buna şarkı demek haksızlık; bu hayata karşı bir haykırışın senfonik hale getirilmesidir, bu vazgeçişin kabullenilmişliğinin itirafıdır, bu tükenmişliğin alına yazılmasıdır.arpeji de, soloları da, bas yürüyüşü de, davul geçişleri de enfestir. hele ki kapanış solosu yardırırken şarkı bitmeye başlar ya, usulca tekrar dinleme zamanının geldiği anlaşılır.çok can acıtır, çok...(bkz: metallica)
(patatestarlasi - 11 Nisan 2013 12:51)
bu benim ilk entrim o yüzden helecanımı bağışlayın...fade to black siyaha serzeniş gibin bişi, dire straits ve metallica nın leziz parçalarıdır aynı zamanda ve hiçbiri diğerinin coverı felan da değildir
(zaknafein - 9 Mayıs 2001 08:10)
özellikle şu kısmına içtenlikle eşlik ediyorum:life it seems will fade away drifting further everyday getting lost within myself nothing matters no one else ı have lost the will to live simply nothing more to give there is nothing more for me need the end to set me free bir metallica şarkısı. içtenlikle eşlik edilesi. çok anlamlı. çok dinlenesi. meditasyon müzikleri ile kendini kandırmak yerine gerçeklerle yüzleşmek açısından mükemmel.başka türlü atlamıyor çünkü bağzı şeyler.yaşama hevesini kaybettiysen bağıra bağıra söyle. mümkün değilse dinle. içinden bağır o da işe yarıyor. sen yeter ki yüzleş bir şekilde insanı rahatlatıyor yüzleşmek...şu kısma içtenlikle eşlik etmemek açısından da sözü geçen bağzı şeylerle yüzleşmek lazım belki:no one but me can save myself, but it's too late now ı can't think, think why ı should even try o melodi de cuk oturmuş bu sözlere. çok güzel eşlik ediliyor.çok seviyorum bu şarkıyı. metal müzikten anlamayan bir birey olsam bile başa sarıp sarıp, tekrar tekrar dinliyorum. çok anlamlı çünkü... defalarca dinlenesi.yesterday seems as though it never existed hayret, ağlamıyorum...
(ellerimusuyor - 15 Ekim 2013 23:36)
ne zaman dinlesem aklima eski bir arkadasin basindan gecen suna benzer bir olayi hatirlatan sarki:98'de ankara'da dersaneye beraber gitmis, dersane sakarya'da* olunca oss stresini alkolde eritmistik. arkadaslik iyiydi guzeldi de, koca sinifta birimiz bile hicbir yeri kazanamamistik. ben careyi ikinci senemde baska bir dersaneye gitmekte buldum, arkadassa babasinin gorevi geregi istanbul'a tasinip orada devam etti bu hayatimizin en guzel cayirina bir incir agaci misali dikilen sinavla ugrasmaya...istanbul iyiydi guzeldi de, oyle bir ortamdi ki koptugu; konusmalarimizdan bu metropolde modern bir robinson olup ciktigini anlamam hic de zor olmamisti. bu yalnizligi sinavda isine yarayacakti ve yaradi da, ama kac geceyi tek basina sarap icip metallica dinleyerek gecirdi bilmiyorum. bir gece taksim'de tek basina gezerken simdi artik muhtemelen kapanmis olan bir underground barina gozu takiliyor ve iceri giriyor. mekanin ismi "magara" gibi bir sey yanlis hatirlamiyorsam. icerisi bangir bangir metal parcalarin caldigi, siyahlar icindeki bir suru cool abi ve ablanin biralarini yudumladiklari dumanalti bir ortam. bizimki barda bos bir tabure bulup oturuyor ve birbiri ardina biralarini siparis ediyor.barmen abimiz yas ortalamasini dusuren bu sessiz, icine kapanik gence isinip derdini soruyor. "bir seyim yok" diye yanitliyor arkadas, "yalniz bir sarki calarsaniz sevinirim" diyor ve bu sarkiyi istiyor.barmenin yuzu dusuyor cunku boyle bir ortamda metallica calmak woodstock'ta ankara'nin baglari'ni calmak gibi bir sey.yine de play tusuna basiyor ve bekledigi gibi once bir sessizlik oluyor. tam homurdanmalar/protestolar baslayacak diye dusunurken tam tersi herkes bir agizdan sarkiya eslik etmeye basliyor ve arkadas uzun bir aradan sonra ilk kez yalniz hissetmiyor kendini...
(made in siberia - 9 Nisan 2014 10:37)
bilen arkadaşlar alınganlık yapmasın, bilmeyenler ise buyursun bilsinyaşam solup yok olacak görünüşe bakılırsaher gün sürükleniyorum daha uzaklarakendi içimde kayboluyorumhiçbir şeyin önemi yok başka hiç kimseninyaşama isteğimi yitirdimkalmadı verecek başka hiçbir şeyimkalmadı benim için başka bir şeybeni kurtaracak sona ihtiyacım varişler eskisi gibi deiliçimdeki birini özlüyorumölümcül bir kayıp, gerçek olamaz buhissettiğim bu cehenneme katlanamıyorumboşluk dolduruyor beniızdırap noktasına dekbüyüyen karanlık ele geçiriyor şafağıben kendimdim, ama şimdi o gitti..kimse beni kurtaramaz benim dışımda, ama artık çok geçşimdi düşünemiyorum, düşünemiyorum denemem için bir sebep biledün sanki hiç olmamış gibiölüm sıcak karşılıyor beni, yalnızca elveda diyeceğim şimdi
(wicca - 7 Kasım 2001 02:44)
intihar $arkisi.ama intihari te$vik eden degil, sadece intihardan onceki birkac dakikada hissedilen boslugu lirik bir kusursuzlukla tasfir eden bir $arki.elinde babasinin tra$ takimindan a$irdigi jiletle yataginin uzerinde oturan bir ergen icin, o jileti bileklerine surtecek $arki olmayacaktir asla fade to black. cunku hala hissedebiliyor olmayi fark ettirir ona.sozlerinde "olsem de kurtulsam!" dinlenirken, muziginde oyle sade bir ihti$am vardir ki! "ne kadar guzel!" unlemiyle kendinden gecirir insani. her notasi yurege basiliyormus gibi, her satiri dinleyenin kendi dudaklarindan dokuluyormus gibi.boyle bir guzelligi hala hissedebilen birisi neden hissizlige savursun ki kendisini??elindeki jileti birakir ergen; intihardan bir onceki ana eslik etmis, ama bir sonraki adimi onunla beraber atmamayi tercih etmis olarak...
(deep in dark - 30 Ağustos 2005 00:20)
83 yılında ekipman ve sahne alet edevatıyla dolu kamyonlarının çalınması akabinde zadece deri ceketleriyle ortada kalan grup* üyelerince o anki fucked up haleti ruhiye* içinde yazılmış, hem hüzünlü, hem sinirli, hem acıklı, hem de gazlı bir şarkıdır, kamyonun çalındı diye hemen intihar moduna girmek ne kadar mantıklıcadır ne kadar deildir sorusunu gündeme getirir...
(gil - 6 Aralık 2001 19:18)
Yorum Kaynak Link : fade to black