ciddi abilerin oynadığı, gayet ciddi bi film.

hayır yani, bu adamlar sanki hiç narkotik bölümünde bulunmamış gibiler. ne bileyim, bi nevi sosyal hizmetlerde çalışan yorgun tiplere benzemişler. insan biraz espri yapar, ortamı şenlendirir. hep böyle ağır abi ayakları, böyle yersiz bir melankoli falan. neredeyse çatışırken silahları bi yere bırakıp hüngür hüngür ağlayacaklar sandım.

bunun dışında bazı sahneleri gerektiğinden fazla uzun tutmuşlar. çatışma sahnelerindeki melankolik tavırlar (eah, iyi salladım) dışında gayet güzeldi hatta. pek sevdim.

(estetica - 9 Eylül 2006 19:34)

dizi seksenlerde türkiye'de kanun namına adıyla yayınlanmıştı.

(shamanist - 20 Kasım 2006 11:59)

super diziydi.don johnson sinemada gostermedigi tum iyi oyunculuk maharetlerini bu dizide gosterirdi.kahramanimiz sony crocket ti.siyahi ortagi rico ile birlikte calisirdi.
bu dizi oldukca gercekci senaryolar uzerine cekilir aksiyonu dozunda birakir,iyi olana da her zaman kazandirmazdi.
sony esinden bosanmis,ogluna duskun bir vice polisidir.beyaz testarossasiyla zaman zaman oglunu dolastirir.
uyusturucu piyasasasinda escobar la mucadeleleri asla sona ermez.ama olaylarin fazla buyumedigi ve abartilmadigi durumlari yasarlar sony ile rico.hatta gun olur sony hafizasini kaybeder ve uyusturucu kacakcilarini tarafina gecer.gun olur birbirlerini cok iyi tanimalarina ragmen birbirlerinden suphelenirler..
keske tekrar yayinlansa dedigim yegane yapimlardandir.

(mascara - 5 Mart 2002 02:16)

18 nisan 1986'da kanun namına adıyla trt'de gösterilmeye başlandı bu dizi. 16 kasım 1990'da ise star 1'e geçti. her iki kanalda da hep cuma akşamları yayınlandı. tişört üzerine giyilen kolları kıvrılmış pastel ceketler, çorapsız ayaklardaki mokasenler, beyaz keten pantolonlar, ray-ban wayfarer'lar, bir günlük sakallar hep bu dizi sayesinde modaya dönüştü. michael mann, geç 80'lerin erkek modasını yaratan adam oldu.
http://www.youtube.com/watch?v=b5c4n7uwvs4

(trip - 29 Ağustos 2010 13:34)

unutulmamasi gereken karakterlerden biri de sony bey'in timsahiydi sanirim. yagiz dedektife baya karizma katardi timsahcik. bi ara helena bonham carter da gorundu dizide.

(blixa - 18 Ocak 2003 19:34)

dizideki gerçek testarrosa değildi. replica idi. jenerik müziği harikadır.

(sarge - 18 Ocak 2003 19:47)

dizideki diger adamin (dedektif ricardo tubbs) ismi philip michael thomas'di diye hatirlarim.

(blixa - 18 Ocak 2003 20:05)

dünya üzerinde çekilmiş en iyi polisiye dizi. 1984 - 1990 yılları arasında miami'de çekilmiştir. o dönem zarfında 80'lerin iyi kötü tüm yönlerini yansıtmayı başarmıştır. her bölümünde başarılı şekilde seçilmiş misafir oyuncular rol almıştır. baş rollerdeki karakterler ise bir diziden beklenmeyecek şekilde iyi bir oyunculuk sergilemiştir. müziklerin kullanımı ve mekan tercihi dizinin kült haline gelmesine önayak olmuştur. müzikle iç içe çekilmiş dizilerin ^{* *} atası olma özelliğini taşır. izlediğinizde kimi bölümlerde insanı gerim gerim gerer , kimi bölümlerinde mutlu eder , kimi bölümlerinde ise dozu iyi şekilde ayarlanmış duygusallık verir. bir dönem dizisi olma özelliğini taşıyan miami vice'ın en önemli özelliği ise bunu o zaman içinde başarabilmiş olmasından kaynaklanır. kullanılan müziklerin çoğu , yayınlandığı bölümlerde o sıralarda hit olmuş , listelerde top 10'a erişmiş müziklerdir. kullanılan müziklerin tarzı ise pop , pop rock ve synth-pop'tur. çoğu bölümünde 2-3 farklı müzik çalar ve çekilen sahne ile çok başarılı bir uyumla seyirciye yansıtılır.

bu diziyi izleyen kişiler "ah ulan 80'lerde yaşasaydık" diye hayıflanır ve duygulanır. don johnson'un ^* kullandığı replica siyah ferrariyi görünce gerçek sanar. çünkü o kovalamaca sahneleri çoğu kaliteli yapım filmlerinde bile yoktur. bazen arkada çalan müzikler dizi ile birleşince müzik klibi düzeyine ulaşır, yani o kadar kaliteli bir yapımdır miami vice.

miami vice bir nevi zaman makinesidir , insanı 45 dakikalığına 1980'ler miamisine götürür.

(yalnizlik profesoru - 30 Aralık 2012 17:47)

herif polisti ama altında ferrari vardı, çocuk yaşımıza rağmen düşünürdük, ulan bu adamın maaşı o arabanın bi günlük benzin masrafına yetmez, kesin rüşvet yiyo bu pezevenk derdik. o yüzden hiç sevmezdik kendisini.

(lord seithel - 1 Kasım 2003 14:55)

bu dizinin esas oglani sonny ferrari ile kalmamis, altina bir de tekne cekerek adeta "alin beni aciga, yillardir escobar ile mucadele kisvesi altinda caktirmadan sahane yer buldum uyusturucu pazarinda" mesaji vermistir. ancak amerakan polisinin suursuz yetkilileri bu durumu akillarina dahi getirememistir.

(gobel - 5 Ocak 2004 00:45)

süpriz doğum günü partisinde evin tavanında james sony crocket adı yazıyodu ve ben bunu biryerlereyazdım...
dizi yanılmıyosam trt de perşembe akşamları 20.30 da ekrana gelirdi
bende aşka gelir diz çöker kendimden geçerdim..
allahım jeneriği bile insanı mest ederdi bir yanda bayaz ferrari bir yanda sürat tekneleri ama aklımda en çok kalan o unutulmaz jenerik müziğiyle pembe renkteki filamingoların görüntüsüydü havalanır kaçarlardı...
diziyi efasane kılan büyük yönetmen michael mann elinden çıkmasıdır.. diziye görülmemiş bir estetik ve görsellik katmış ve dönemin olaylarıyla-escobar ve mecidi karteli- yoğurmuş olması onu kült kılmıştır..
dizideki moda tasarımcısı polislerin giyimini miami ye uygun kılmak istemiş ve spor bir giyim üzerinde karar kılmış -spor ceketler geniş kesim beyaz takımlar içte t shirt ve denildiği gibi çorapsız ayakkabı giyimi- yepyeni bir imaj kazandırmıştır...
dizide müthiş bir silah kullanımıda gözlerden kaçmaz pompalı bu dizide kendini bulmuş tüm baskınlarda elinde eksik olmaz bunların..
benim için ayrı hatırası dizide hayatın acımasız oluşuydu ilk defa boşanmış bir aile portresini bu dizde tanıdım sony oğlu ile arabada konuşur çocuk pek ne dediğini anlamaz oyuncak arabasıyla vijuu vuu yaparken o uzaklara bakıp hüzünlenir kararsız bir bıkkınlık içinde dalar giderdi bizde burda off off çekerdik...
sonra o kaçakçılar ne zengin ve bezgin adamlardı bruce willis bir bölümde topsakallı bir kaçakçıyı oynamıştı tabi bay addison a yakışmamıstı
yine yayınlansa...

(zzzzz - 2 Mart 2004 10:21)

gta vice city'de eğer polis tarafından 3 yıldızla aranırsanız, içinde bu dizinin iki ana karakteri james crockett ve ricardo tubbs'ın bulunduğu bir ferrari testarossa tarafından kovalanmaya başlarsınız.

(master oforion - 14 Şubat 2014 13:40)

klasik 'tatil ortaminda polisiye kli$eleri' nin hepsini barindirirdi.. guzel mekanlar, birbirine tamamen zit ikilinin feci kayna$masi, canavar gibi arabalar, ta$ hatunlar..

ceket ici ti$ort, beyaz pantolon altina corapsiz ayakkabi ile ferrari'den inen karakterin yaninda pahali takim elbiselerinden vazgecmeyen rico superdir, agir abidir.

star 1'in cocuklugumuza vurdugu damgalardan biridir.. sanirim cuma ak$amlari gosteriliyordu.

(kusmuk - 3 Nisan 2004 13:52)

miles davis,lee iacocca,bruce willis, julia roberts, barbra streisand, phil collins, lou diamond phillips, laurence fishburne, annette benning, frank zappa, willie nelson, james brown, wesley snipes ve leonard cohen gibi ünlüler misafir sanatçı olarak yer almıştı bu dizide.miles davis bir pezevenki canlandırıyordu.gerçek hayatta da uzun dönem pezevenklik yaptığı için rolünü severek oynadığı söylüyordu rahmetli.

(jazzlord - 3 Nisan 2004 14:18)

don johnson'in canlandirdigi karakterin beyaz renkli ferrari testarossa'si vardi, oha olurduk, arabanin ismi rengiyle tezat olu$turuyor ulan, demezdik . cocuktuk .

(set - 4 Haziran 2001 00:30)

jeneriğindeki elektro gitarlı kısmı beni yıllar sonra dinleyince hala gaza getirebilen dizi.

(the last hard man - 5 Ekim 2004 12:33)

don johnson un beyaz t shirt uzeri ceket imajinin ulkemde yayilmasini saglayan dizi

(phobios - 18 Kasım 1999 06:28)

beyaz ferrari kullanıp marinada yatta yaşayan polis tiplemesi, dizinin başlangıç jeneriğindeki flamingolar ve paten kayan mayolu sarışın kız görüntüleriyle akıllarda yer etmiş bir acayip yapım. don johnsonın ortağında da bir cabrio bmw vardı sanırım.

(ates - 2 Kasım 2005 08:39)

sosyolog peter wagner "modernliğin sosyolojisi- disiplin ve cezalandırma" isimli incelemesinde miami vice'daki sonny crockett'i "göreceli yapılaşmamış ve çabucak değişebilir çok-katlı ilişkiler içersinde" birisi olarak tasvir edip onu 1950lerin bir dizisindeki bir karakter olan "duygusuz burjuva" davey crockett ile karşılaştırıp soyadlarının aynı olması örneğinden eğlenceli bir biçimde yola çıkarak 1950'lerin katı modernizmi ile 1980'lerin postmodernizmini karşılaştırıyor.

(pascha c - 20 Aralık 2005 19:02)

sinematografik acidan keyif veren fakat senaryosu ve kurgusuyla sinifta kalan mann yapimi.

boyle gitmeseydim de bir sey kaybetmezmisim gibi geldi...

(marlboro insani - 15 Ağustos 2006 03:22)