DeUsynlige (~ Bulanik sular) ' Filminin Konusu : Hawaii, Oslo ve Schpaa'nın yönetmeni, dört yıllık aranın ardından yine ahlâk ve bağışlama konularını işleyen bir dramla geri dönüyor. Jan Thomas, sekiz yıl hapis yattıktan sonra dışarı çıkmıştır. Org çalma yeteneği sayesinde, bir kilisede papaz yardımcısı olarak işe girer. Rahibe Anna'ya geçmişi hakkında hiçbir şey anlatmaz, ancak kiliseye bir gün Agnes gelir. Orgcuyu yıllar sonra da olsa tanımıştır. Karşısındaki, oğlunu öldürmekten hüküm giyen genç çocuktur.
Oslo, 31. august(2011)(7,7-16871)
Elling(2001)(7,6-13332)
Kongen av Bastøy(2010)(7,5-16224)
Buzz Aldrin, hvor ble det av deg i alt mylderet?(2011)(7,5-278)
Reprise(2006)(7,4-8800)
Max Manus(2008)(7,3-26088)
Per Fugelli: Siste resept(2018)(7,3-101)
Kraftidioten(2014)(7,2-18744)
Kongens nei(2016)(7,2-5286)
Tusen ganger god natt(2013)(7,1-6683)
Hawaii, Oslo(2004)(7,1-4393)
Schpaaa(1998)(6,0-669)
erik poppe'nin 2008 yapımı filmi. 28. uluslararası istanbul film festivali'nde yönetmenin katılımıyla gösterime girecek olan film pekçok yerel festivalden ödülle çıkmış. oyuncuları pal sverre valheim hagen, ellen dorrit peterson, trine dyrholm...(bkz: troubled water)
(ranini - 15 Mart 2009 21:32)
2008 norvec/isvec ortak yapimi film. turkceye "bulanik sular" olarak cevrildi.8 yil hapis yattiktan sonra, org calabilme yetenegi yuzunden kilisede, papazin yaninda goreve baslayan bir adam ve oldurdugu cocugun babasi arasinda gecen, "affetmek" temasi uzerine bir filmdir.12,13 ve 14 nisan tarihleri icinde, istanbul film festivalinde gosterime girecek.
(karaktersiz - 5 Nisan 2009 09:19)
eric poppe üzerine büyük bir hollywood etkisinin çöktüğünü gösteren filmdir. klişeleriyle, kamera açılarılarıyla, konusu içindeki tesadüflerle, zorlama kurgusuyla ve araya bir de yapmacık aşk hikayesinin girmesiyle bir avrupa sanat filmi değil de tamamen amerika yapımı film gibiydi. senaryonun süreci ve sonucu olarak changeling ile arasında pek fazla fark bulamadım. çocuğunu kaybeden anne, çocuğunu yıllar geçse de arayan, katilin itiraf etmesini filmin son anına kadar bekleyen bu süre içinde anormalleşen anne, kilisedeki bir rahibin de olaya müdahil olması ile aynı filmi ikinci kez başka bir yönetmenin gözünden izlemiş gibi hissettim kendimi. kilisede şüphe olgusunun sıkça sorgulanması ile de doubt'a göz kırpmış sanırım.
(servicio - 15 Nisan 2009 08:03)
websitesi şudur: http://deusynlige.no/iyi film iyi hikaye bence. alkazarda oynuyorken gitmek lazım.
(kunta kinte - 20 Şubat 2010 12:02)
ilk yarisinda yaşanılan olaylari görüp, ikinci yarisinda olaylari yaşayanın gözüyle izleten hoş bir film. izlenmeli mi? kesinlikle.
(inannas jofn - 28 Şubat 2010 14:56)
şüphe üzerine kurgulanmış ilginç bir psikolojik gerilim filmi, türkiye'de gişe oynaması da şaşırtıcı. benzeri yapımlardan daha başarılı bulduğum doubt (2008) ile örneklenebilir. 10/7deusynlige: http://www.imdb.com/title/tt0948544/doubt: http://www.imdb.com/title/tt0918927/
(arph - 28 Şubat 2010 15:41)
güzel bir çekim tekniğine sahip. izlenebilir bir senaryo. şiddetle tavsiye edilir.
(hasar - 27 Temmuz 2010 13:07)
2008 yapımı erik poppe filmi.yaptığımız kötülüklerin işlediğimiz tüm günahların kefaretinin bir gün muhakkak ödeneceğinin anlatıldığı 2009 istanbul film festivalinin iddialı filmlerindendi bulanık sular…jan thomas işlediği büyük suçun cezasını çekmiş 8 yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. yeni bir yerde yeni bir hayata başlamak istemektedir. bir kilisede org çalma yeteneği sayesinde işe girer… her şey huzurlu ve dengeli gitmektedir. hatta kilisenin rahibesi anna ile bir ilişki yaşamaya bile başlamıştır. ancak unutmaya çalıştığı utanç dolu acı geçmişi bir gün bir yabancının kiliseye gelmesiyle gün yüzüne çıkacak ve bu karşılaşma janı’ın tüm hayatını değiştirecektir. ..gelen kişi jan’ın küçük bir çocuğun katili olduğunu bilen biridir… ve jan’ın işlediği korkunç suçun nedenini merak etmekte ve tüm gerçeği öğrenmek istemektedir…sanırım kuzey avrupa filmlerini takıntı derecesinde sevmeye başladım her yerde isveç norveç finlandiya filmleri arar oldum… bu da onlardan biri güzel bir norveç yapımı çok sade ve abartısız bir film ama bir o kadar da dram yönü güçlü bir çalışma …filmin işlediği dram ve işlenilen suçun ağırlığıyla orantılı yaşanan acı filmde çok sahici ve duygu sömürüsüne kaçmadan anlatılması açısından da kayda değer bir çalışma …işlenilen büyük suç ve bunun beraberinde yaşanan dramlar anlatılırken filmde dikkatimi çeken bir noktadan bahsetmek istiyorum. yönetmenin katili canlandıran oyuncuyla ilgili seçimi gerçekten dikkat çekici bir ayrıntıydı. yönetmen olabildiğince masum ve güzel yüzlü bir oyuncuyu katil olarak seçmiş… işlenilen canice suçla ters orantılı katilin masum ve güzel yüzü yönetmenin katille empati kurmamızı veya onun tarafından da olaya bakmamızı istediği için kullanılış bir ayrıntı olabilir diye düşünüyorum. yönetmenin katilden nefret etmememizi istediği için böyle bir tercihte bulunduğu kanaatine sahibim. elbetteki bu sadece bir tesadüf olabilir yada amaç benim düşündüğüm gibi olmayabilir ancak filmin son sahnesindeki itiraf ve çocuğun öldürüldüğü noktada, gerçekleşen ve belki de ödenen kefaret benim bu düşüncemi destekler nitelikteki bir ayrıntıydı…yine aynı şekilde dikkat edilmesi gereken diğer bir ayrıntı da yönetmenin gerek filmin final sahnesinde ve gerekse de daha önceki bazı sahnelerde, bir çok filmin aksine katiller ki bu kişiler ne kadar büyük ve duygusuzca suç işlemiş olurlarsa olsunlar, onlarda değişebilir ve onlarında hayata tutunmaya ve son bir şansa ihtiyacı vardır şeklinde bir vurgu yaparak filmi bu noktada var etme çabasıydı… bu yüzden naif ve iyimser bir çalışma bulanık sular…filmde anne rolünü üstlenen kadın oyuncuyu birkaç filmde daha izlemiştim çok başarılı bir oyuncu bu filmde de belki bazen biraz abartılı bir oyunculuk sergilese de genel olarak doyurucu bir performans sergilemiş…sonuç olarak bende sınıfı geçmiş çalışma olarak yerini aldı film ancak bazı okuduğum yorumlarda klişe sıkıcı gibi eleştiriler vardı ancak ben bu kanaatte değilim filmi beğendim ve herkese tavsiye ederim…
(mimiko - 12 Temmuz 2011 01:14)
(bkz: boy a)
(baal - 27 Eylül 2011 15:48)
pål sverre valheim hagen'in başarılı bir oyunculuk sergilediği oslo sokaklarında geçen norveç filmi. ilk başlarda sıkılıyorsunuz fakat sonraları film yavaş yavaş oturmaya başlıyor. boş zamanlarda izlenebilecek bir film.
(arboga nehrinin kiyisinda uyuyan adam - 28 Ekim 2012 15:11)
hafif gerilimli bir havası vardır filmin. mutlu etmez, öyle bir beklentisi olanlara. ama oslo'nun sokakları pek güzeldir. bir de allah kimseyi hapse düşürmesin.
(tina hoffmann - 1 Kasım 2012 22:24)
iskandinav rönesansının öne çıkan eserlerinden biridir. erik poppe'un oslo üçlemesinin ardından kayıplara, ödenmesi gereken bedellere ve affedilemez sanılan hatalara adanmış küçük hümanist bir film. üzücü ama düşündürücü bir yapıya sahip. film farklılığını, konusunda, oyunculuklarında ya da seçtiği mekanlarda değil insana hissettirdiklerinde yakalama başarısını göstermiş.karakterlerin derinliği anlatımda meydana gelen dönüşüm, filmi daha etkileyici kılmış. yer yer gerçeklikten uzaklaşan alegorik sahneleriyle o çarpıcılığını kaybetse bile, meydana gelen suçun-kazanın nedeninin ifşa edilmemiş olması izleyiciyi filmin bir parçası haline getiren başarılı bir fikir. yalnız elbette genel izleyiciye hitab eden bir film olmadığını da belirtmek gerekir.
(basliksiz fuze - 17 Aralık 2012 03:18)
oslo 31. august ile çok benzettim nedense.ancak konu itibariyle değil. bunda daha karşılıklı ilişkiye dayanırken orda biraz daha yalnız adamın hikayesi gibiydi.ama her ikiside hayata dımdızlak atılan kişi baş kahramanımız.ve sisteme uyum sağlayamayan, çabalasalarda uyum sağlamanın mümkün olmadığını bizlere gösteriyor.ikiside muazzam kere muazzam filmler. her iki filmde de oslo'nun muazzam sokaklarını görmek mümkün. sırf bunun için bile izlenir.daha önce belirtilmiş ama bir kez daha belirtelim; ortalama filmlerden hoşlananlara hitap etmiyor.
(ekonometri okuyan adam - 24 Kasım 2013 23:45)
agnes rolünde ki trine dyrholm'in gerçek hayatta çocuğunu kaybettiğine inanarak izlediğim film. o ne performans.
(r42b25 - 28 Kasım 2013 21:56)
kızılırmak sineması'nda tek başıma izlemiştim üniversiteye giderken. yani hem tek başıma gitmiştim hem de salondaki tek kişiydim.
(bora ve gorkem - 20 Temmuz 2014 18:25)
115 dakikalık, 2008 yapımı film.oldukça kudretli bir atmosfere, kurguya ve senaryoya sahip yapım; tabiri caiz ise kendini büyük bir kısmında "yürek ağızda" izlettiriyor. güçlü atmosfere ve dramatik yapıya hayran kalmamak elde değil. yönetmen eric poppe suç, suçluluk, yalan, affetme gibi kavramları hiçbir sömürüye ya da abartıya bulaşmadan sunmuş. filmin içine dokuduğu sahne geçişleri ve flashback'ler tam usta işiydi, ayrıca.pal sverre valheim hagen ve trine dyrholm ise kusursuz oynamışlar. özellikle trine dyrholm tüm olayları birebir yaşıyor gibiydi, tek başına filmin 2. yarısına hükmetti resmen.filmin anlatacakları var ve 115 dakikalığına sizi oslo'ya çağırıyor; kesinlikle bu teklifi geri çevirmeyin!8 / 10.her eve imdb
(karinca beli - 21 Aralık 2014 19:44)
Yorum Kaynak Link : deusynlige