Süre                : 1 Saat 50 dakika
Çıkış Tarihi     : 05 Ocak 2001 Cuma, Yapım Yılı : 2001
Türü                : Drama
Taglar             : çöl,Trajedi,otobüs,Karaya oturmuş,Köy
Ülke                : İsveç,Danimarka,ABD
Yapımcı          :  Newmarket Capital Group , Good Machine , Zentropa Entertainments
Yönetmen       : Kristian Levring (IMDB)(ekşi)
Senarist          : William Shakespeare (IMDB)(ekşi),Kristian Levring (IMDB)(ekşi),Anders Thomas Jensen (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Miles Anderson (IMDB)(ekşi), Romane Bohringer (IMDB)(ekşi), David Bradley (IMDB)(ekşi), David Calder (IMDB)(ekşi), Bruce Davison (IMDB), Brion James (IMDB)(ekşi), Peter Khubeke (IMDB), Vusi Kunene (IMDB), Jennifer Jason Leigh (IMDB), Janet McTeer (IMDB), Chris Walker (IMDB), Lia Williams (IMDB)

The King Is Alive (~ Dogme 4) ' Filminin Konusu :
The King Is Alive is a movie starring Miles Anderson, Romane Bohringer, and David Bradley. When a bus breaks down in the desert, the passengers decide to stage "King Lear."


  • "afm bagimsiz film festivalinde kral yasiyor ismiyle oynayan film."
  • "dün akşam cnbce de yayımlanmış olan sarsıcı film.."
  • "temmuz ayı içerisinde cnbc ede tekrar izlenebilecek olan film."
  • "kristian levringin dogma damgası taşıyan ilk filmi"
  • "serbest cagrisim olarak (bkz: elvis)*"
  • "etiketlerinden kurtulan insanın kendisiyle yüzleşmesi hikayesi. zaman zaman balyoz etkisi yapan film."
  • "(bkz: we believe in his seven day theory) * *"
  • "serbest cagrisim olarak (bkz: arslan yürekli richard) ***"
  • "bugün cnbc e'de tekrar yayınlanan ve az önce biten film. yıllar sonra dogma95' in artaud*'nun vahşet tiyatrosunu bu şekilde gözler önüne sermesi çok etkileyici olmuş."
  • "filmde kral lear oyununu oynamaya çalışırlar, dogma kuralları geçerli olduğundan her sahne gerçektir ve hiç bir fon müziği kullanılmaz"




Facebook Yorumları
  • comment image

    dogma 95 manifestosunun altina imza atan 4 yönetmenden birisi olan kristan levringin filminin adi. 4. ve ayni zamanda ilk ingilizce dogma olan film, pusulalari bozulan ve çölün ortasında kaybolan bir otobus dolusu insanin ilişkileri üzerine kurulu. dünya ile tüm bağları kesik ve sınırlı miktarda yiyecege sahip olan grup kral leari oynamaya karar verir. ışık kullanımı veya kullanılmayaşının eksta korkutucu bir hava kattığı kanımca başarılı bir filmdir. jennifer jason leigh, janet mcteer gibi oyuncuların katkılarını da eklemeden geçmek istemem.*


    (insidious - 24 Kasım 2002 00:44)

  • comment image

    etiketlerinden kurtulan insanın kendisiyle yüzleşmesi hikayesi. zaman zaman balyoz etkisi yapan film.


    (felixia - 31 Temmuz 2004 00:13)

  • comment image

    bu film dogma filmi de bazen anarşizan yaptığınız şeylerde sıradanlaşınca yaptığınızın anarşistliği kalmıyor ortada. haliyle dogmacıların manifestolari da bir belge olarak sinema arşivcilerinin incelemesine kaldı.

    ama elde kalan filmlerde gayet güzel. yine de, ben çölde yürüme sahnelerindeki, kum tepeleri , insan çekimlerinde "ulan dogmacı olmasaydıkta şuraları sere serpe çekebilseydik" öykünmesi içinde olduğunu hissettim yönetmenin.

    konu olarak filmde klasik bir hollywood senaryosu farklı bir dille çekiliyor aslında. felaket filmi, mahsur kalanlar ve o yanlızlıklarında kendilerine uğraş bulma sanrısı. bir tiyatro oyunu hayata geçirme çabası, arada giden biten ilişkiler, ezilen yada patlayan egolar, "senin ne kadar öküz olduğunu anlamam için 10 gün çölde yanlız kalmamış gerekirmiş" demeye getiren diyaloglar. ama bir köşede öylece oturan hiç sesi çıkmayan yaşlı afrikalı. batı filmlerinin yada batı insanının cabbar cevalliğini gösteren bir film. otur sende ihtiyar gibi bir köşede adam 2 dünya savaşından beri orada sen sheakespere oynayacan edecen diye paralanıp duruyorsun, ilişkilerindeki açmazlari deşmeye çabalıyorsun. bul bir gölge otur allahaşkına. zaten ışıksız film çekecez diye milleti günesin altında tuttukça ben terledim oldugum yerde.
    yani lafın kısası, batı insanının kendini ayakta tutmak gibi hep bir çabası olur gerçek hayatta, dinginlik nedir, beklemek nedir efendi efendi oturmak nedir bilmez. şark insanı ise bekler, sakin sakin bekler, bizim türkler olsaydı orada, hadi bir ortaoyunu sergilesek mi derlerdi, yok çalı çırpıdan bir gölge yapar, efendi efendi uyurlar mıydı sabah akşam, haa hepsi amerikalı genc kıza bir sarkardı o ayrı mesele
    filmde zaten, son sahne yaşlı adam yine tek başına orada oturuyor, ne kurtulmaya nede kurtarılmaya çabalamış.


    (haslama cay - 31 Temmuz 2004 09:26)

Yorum Kaynak Link : the king is alive