Zatôichi monogatari (~ The Tale of Zatoichi) ' Filminin Konusu : Zatôichi monogatari is a movie starring Shintarô Katsu, Masayo Banri, and Ryûzô Shimada. The adventures of a blind, gambling masseur who also happens to be a master swordsman.
Zatôichi kesshô-tabi(1964)(7,6-1239)
Shin Zatôichi monogatari(1963)(7,5-1503)
Zatôichi no uta ga kikoeru(1966)(7,5-802)
Zatôichi nidan-kiri(1965)(7,5-984)
Zatôichi jigoku tabi(1965)(7,5-1061)
Zatôichi senryô-kubi(1964)(7,4-1196)
Zatôichi sekisho yaburi(1964)(7,4-946)
Zatôichi abare tako(1964)(7,3-1108)
Zatôichi kyôjô-tabi(1963)(7,3-1306)
Zoku Zatôichi monogatari(1962)(7,3-1859)
Zatôichi kenka-tabi(1963)(7,3-1310)
Zatôichi sakate giri(1965)(7,1-879)
çekim teknikleri temiz, herhangi bir sahnede yarım ağız yada burun göremeyeceğiniz kadar iyi planlanmış açıları yakalayan, genel kültürlerinden midir nedir bilinmez bol sessiz anların olduğu ve yavaş yavaş hollywood sinemasının etkisine girerek özgünlüğünü kaybeden, kore sineması kadar üretken olmasada güzel filmler bulabileceğiniz kültürü aktaran filmler.
(pirpirpir - 5 Ocak 2008 23:04)
japon sineması için yine uzakdoğunun ingilizleri diyebiliriz. binlerce yıllık tiyatrosunun etkisinden olsa gerek dialogdan çok sessiz sahneler yer alır.
(pirpirpir - 2 Şubat 2009 11:19)
bu ekolden hiçbir filmi izleyemiyorum. hatta içinde japon olan hiçbir filmi izleyemiyorum. nedeni de çekim teknikleri, senaryo falan değil. japon oyuncular yüzünden filmin bütün ciddiyeti kayboluyor. koreli veya çinli oyuncularda hiçbir sıkıntı yok, sadece japonlar problem. adamların filmlerindeki gergin hareketler, uçmalar, kaçmalar, bir garip tavırlar, kan fışkırtmalar, kasıntı tripler gibi bir sürü japonluk kokan haller en ciddi filmlerini bile komik hale getiriyor. sanki bütün filmlerde başrol oyuncusu şapkasıyla karizma saçan wakabayashi. kamikaze ve harakiri'yi icat eden bir memleketin sineması da böyle oluyor demek ki.
(akaryakit - 20 Eylül 2010 01:57)
kesinlikle jet li yada jackie chan kişilerinden ibaret değildir. onlardan önce gelen masaki kobayashi , kon ichikawa , shohei imamura ve akira kurosawa unutulmamalıdır. kendileri japon sinemasına yön veren en büyük ustadlardır. ichikawa sama ve imamura sama şuan hayatta olmasalarda geride bıraktıkları mükemmel eserlerle hala anılmaktadırlar.ayrıca jet li japon değil çin li dir.
(shi to chi - 17 Haziran 2011 23:06)
(bkz: shozo makino)(bkz: kenji mizoguchi)(bkz: tomotaka tasaka)(bkz: keisuke kinoshita)(bkz: seijun suzuki)(bkz: masaki kobayashi)(bkz: kinji fukasaku)(bkz: nagisa oshima)(bkz: yoshishige yoshida)(bkz: masahiro shinoda)(bkz: shohei imamura)(bkz: takeshi kitano)(bkz: yasujiro ozu)(bkz: ko nakahira)(bkz: takumi furukawa)animeciler:(bkz: osamu tezuka)(bkz: katsuhiro otomo)(bkz: hayao miyazaki)(bkz: mamoru oshii)
(zarp - 2 Ocak 2012 14:48)
korkusu, gerilimi, animesi bol ve pek leziz olan sinema.
(catharsis - 2 Ocak 2012 14:58)
japon filmleriyle ilgili çözümlemeler:akahigeakira kurosawadersu uzalahadashi no genichiban utsukushikuikirugosha hideo’nun samurai wolf filmlerijaponya’da bir alt kültür olarak kadınkagemusha & ranlady snowbloodmiyamoto musashi üçlemesiokuribitosamurai rebellionsamuray kültürü ve şövalyelikseven samuraisugata sanshirothe shogun’s samuraitokyo sonatatora no o wo fumu otokotachi yoidore tenshidüzeltme: güncelleme
(hanging rock - 22 Aralık 2013 21:43)
detay manyağı izleyicilerin bir numaralı tercihidir. bazen ana karakterden çıkıp figüranları izlettirir. ve genellikle figüranlar cast'tan değilmiş izlenimi verir. hatta bana göre değiller zaten. o kadar spontane hareketler yapıyorlar ki, yolda giden normal insanlarmış gibi geliyor. bu yüzden gerçekten normal insan olduklarını düşünüyorum.bir de aksiyon filmlerinde bile çok fazla araba patlatmalı, swat misali odalara dalmalı, ne bileyim bişey yakmalı yıkmalı sahnelerinin olmamasının sebebini, akıl ya da ekipman yetersizliğinden değil de; şiddeti aslen bedensel güçle vurgulama çabalarına bağlıyorum. ne de olsa japon. ne de olsa vücudunu kullanarak yapamayacağı şey yok. ne de olsa felsefik mesajlarla kafa karıştırıp o filmi izletmeyecek.
(coldbubble - 12 Nisan 2014 00:12)
en çok 50'ler ve 60'lardır japon sineması.belki dünyayı sinemayla japonlar tanıştırmamıştır ama tüm dünyaya sinemanın ne olduğunu, ne olabileceğini japon sineması öğretmiştir. hem de zaten çok iyi bildiğimizi sandığımız bir dönemde. sinemada ülke sinemasından çok yönetmen sinemasına önem veririm ama bazı dönemler ve bazı ülkeler var ki; görmezden gelmek, varlığını inkar etmek mümkün değil. japon sineması da bunların en başında gelir.ulusal bir travmayla sonuçlanan bir savaşın hemen sonrasında bunu gerçekleştirmiş olmaları, bilmiyorum ne kadar rastlantıdır. sanat tam da böyle çatlamış topraklarda filizlenen bir fidan değil midir zaten? sanat tam da böyle umutların bile gömüldüğü topraklarda, kökleri bu umutlarla beslenen ve umudu meyvelerine taşıyan bir ağaç değil midir zaten? yokluktan doğup, beraberinde sizi de kendisi gibi var eden. veya bir toplumu. veya koca bir ülkeyi.
(ronesans adami - 31 Mayıs 2015 22:55)
batının bir çok filminden esinlendiği sinema(bkz: akira kurosawa)
(golf fsi - 16 Ağustos 2004 08:45)
izlemesi guzel olmasina ragmen bireysel odullendirmede sorunlar yasandigini zannettigim sinema turu seysi.(bkz: butun japonlarin birbirine benzemesi)
(73 - 10 Eylül 2004 01:16)
gişe kaygılı, seyirci toplamak için kalitesinden ve görselliğinden ödün vermekten çekinmeyen holivudun aksine dövüş sahnelerinde foşur foşur kan efektleri, kopan uzuvlar, yarılan karakterler* gibi öğeleri kullanarak saygımı ve beğenimi kazanmış bir sinemadır. (bkz: versus)(bkz: zatoichi)(bkz: shogun assassin)
(zunta - 10 Eylül 2004 01:48)
gelmis geçmis en iyi filmlerden sayilan pek dikkat çekici örneklerinden biri için (bkz: tokyo monogatari)
(amphibian - 10 Eylül 2004 01:50)
japon sinemasına karakterini veren temel öğeleri, diğer tüm japon sanatlarını da etkileyen japonya'nın tarihi kökeni, kültürü ve gelenekleri olarak sıralayabiliriz. konulu filmlerin ilk kez gösterilmeye başlandığı 1899 yılı, japon sinemasının başlangıcı olarak kabul edilir. bu dönemlerde kabuki ve no tiyatroları japon sinemasına kaynaklık eder ( ka = müzik, bu = dans, ki = yaratıcılık ).japon sineması bu dönemde 3 ayrı türde gelişiyor :1. jida-i geki ( tarihi )bu türün filmleri bütünüyle geleneksel unsurlar içeriyor.2. genda-i geki ( modern )bu türün filmlerinde ise batılılaşmanın japon kültürüne olan etkileri üzerinde duruluyor.3. aileaile filmleri ise aileyi temel alan unsurlar ve batılılaşmanın aile kurumu üzerindeki daha çok olumsuz etkileri üstüne çekiliyor.[ 1920 ] bu yıl içinde japon sinemasında çok hızlı bir gelişim yaşanıyor ve benshilik ortaya çıkıyor.(bkz: benshi)[ 1920 - 1945 ]bu süre zarfında ülke sinemasının kaderini belirleyen üç yönetmen çıkıyor ortaya ;kenji mizoguchifeminist olduğu söylenen yönetmen, erkek egemen toplumda acı çeken kadın filmleri çekiyor.yasujiro ozudeğişen ahlaki değerleri, toplumsal koşulları konu alıyor, modern toplumda çalışan ücretlilerin filmlerini yapıyor.akira kurosawajapon sinemasının dünyaya açılmasına öncülük eden yönetmen, birey olabilme, benlik, iç çelişkiler, sorgulamalar, yoksulluk, açlık, insan ve doğa ilişkisi gibi konuları işler. filmlerinin her bir karesi bir tablo, bir resim gibidir, doğayı bir başrol oyuncusu gibi kullanır. rashomon ile 1952 en iyi yabancı film oscarını ve yamulmuyorsam venedik film festivalinde ödül almıştır.[ 1950ler ]çok hızlı bir üretimin var olduğu bu dönemde, sanırım bugün için bile hâla geçerli olan bir rekorla, 1958 yılında 1 milyar 100 milyon biletin satılmasıyla sinemaya olan ilginin doruk noktasına çıkılıyor. bunda akira kurosawa'nın aldığı ödüllerin de etkisi var. bu arada televizyon ortaya çıkıyor ve dolayısıyla sinema televizyonla başedebilmek için iki film türüne ağırlık veriyor ;1 ) yakuza filmleri.2 ) erotik filmler.[ 1970ler ve sonrası ]şiddet yoğunluğunu yitirmiyor ama daha deneysel bir sinema türünün varolmaya başladığı görülüyor. filmlerin temel motifini ise doğu - batı çatışması oluşturuyor.copyright mopyright © gülsüm yeşilyurt(bkz: sözlük bırak ders çalışayım lan allahsız)
(la soledad era esto - 4 Nisan 2006 05:12)
(bkz: takeshi kitano)
(edain - 24 Eylül 2004 19:41)
"japon sineması deyince akla gelen ilk isim hiç kuşkusuz ..." -atilla dorsay tadı verip damakları kaşındıracak olursak (bkz: yasujiro ozu)
(jengshimishiva - 24 Eylül 2004 19:46)
(ara: japon* film*)(ara: japon* sinema*)
(hindistanceviziadasi - 28 Ağustos 2006 14:27)
audition ve miike tecrübemden sonra bir daha izlemeye tövbe ettiğim sinema türevi...
(diyetkolabussuzlimonsuzlutfen - 24 Eylül 2004 20:44)
japon filmlerindeki tarzin tum dunyayi gittikce daha cok etkiledigi artik cogu kişi tafarindan kabul edilmekte. ve tarzlari gittikce daha da gelisiyor. temel noktalarindan biride, çoğu kişinin sıkıcı veya yavaş olarak nitelendirdiği ve özellikle amerikan popüler filmlerde rastlanamayan birkaç olgudur var, seyirciye film izlerken gereksiz aşırı uyarılmalar yapılmaz (görsel ve ses effectleriyle), içinde bi miktar huzur ve sessizligin verdigi tedirginligi vardır ve bunu oldukça başarılı kullanıyorlar. onur kavramlarının altında yatan mantığı işleyişleride oldukça sade.. japon film sektörü tüm dünyayı yönlendirecek çok kısa bir zaman sonra ... (bkz: demedi demeyin)
(ianes - 24 Ekim 2004 12:31)
filmleri ne kadar guzel olursa olsun 10. dakkadan itibaren butun karakterlerin birbirine karistirilmasi sonucu* bana pek birsey ifade edemeyen sinema
(nightrain - 16 Kasım 2004 00:02)
Yorum Kaynak Link : japon sineması