Fando y Lis (~ Fando and Lis: Tar Babies) ' Filminin Konusu : Fando y Lis is a movie starring Tamara Garina, Sergio Kleiner, and Diana Mariscal. Fando and his partially paralyzed lover Lis search for the mythical city of Tar. Based on Jodorowsky's memories of a play by surrealist Fernando...
Jodorowsky's Dune(2014)(8,1-19249)
La montaña sagrada(1974)(7,9-30596)
Santa Sangre(1989)(7,7-16576)
Poesía sin fin(2016)(7,6-3776)
El Topo(1971)(7,5-22365)
La danza de la realidad(2013)(7,5-6451)
La constellation Jodorowsky(2003)(6,8-469)
La cravate(1957)(6,7-1537)
The Voice Thief(2013)(6,6-118)
The Rainbow Thief(1994)(6,1-1113)
Teatro sin fin(1965)(5,9-122)
Tusk(1980)(5,3-375)
sili asilli meksikali surrealist yonetmen alejandro jodorowsky'nin cektigi ilk uzun metrajli film.fi tarihinde bir sinema dergisinde okumustum .film ilk kez 1968 yilinda meksika'da acapulco film festivalinde izleyicinin begenisine sunulmus.film bitiminde festivalde ayaklanma cikmis ve izleyiciler yonetmeni taslarla ve sopalarla kovalamislar.yonetmen arabasiyla zar zor kacabilmis ve hatta oyle buyuk olaylar cikmis ki bir daha acapulco film festivali yapilmamis.filmin meksika'da gosterimi yasaklanmis ve ancak 4 yil sonra sinirli sayida gosterime girebilmis.
(cult - 6 Kasım 2007 11:23)
oyuncu kadrosunun filmden sonra neler hissettiği üzerine araştırma yapılsa cuk oturacak, sürrealist bir film. tar şehrinin taşı toprağı altınmış diye yola çıkan iki garibanın yabancı ortamlarda yaşadıkları yabancılaşmayı anlatır. finaldeki taş basa basa öldürme sahnesi, aslında fando'nun sevdiceğine olan saygısının içevuruk ve buruk bir yansımasıdır. bunu ayrıca mezarlıktaki dans sahnesiyle bağlarsak,...vazgeçtim, yorum falan yok. aç karnına izlemeyin, izlerken araba ya da iş makinası kullanmayın, ancak o çıkar bu filmden sonuç olarak.
(lego - 13 Şubat 2008 14:12)
bir saat 36 dakika sürüyor , fernando arrabal* ın bir tiyato oyunundan devşirme jodorowsky filmi .. şüphesiz ki sahnede izleseydim bambaşka olurdu, ama sinemada "olamayan" bir film olmuştur.. daha ilk film ve bir tiyatro oyununu uyarlıyosun... biraz çivileme atlayış gibi oluyor haliyle zira daha görsel estetiğin belli değil hem kendi nazarında hem de başkalarının, film çekmeye başlamak için kolay bir yol, ama iyi film ihtimalini gözden çıkarıcaksın, ki öyle mi olmuş, e biraz öyle olmuş .. burada kullandığı bir çok gramatik jargonu sonraki el topo ve holy mountain da tercih etmemiş.. evet semboller ve metaforlar bazında bir çok ortak noktası var bu filmlerin ama izlenebilirlik -daha çok sinemaya dayalı- yetkinliğine ulaşamıyor tabi jodorowsky bu filminde.. ben 2 buçuk saatte falan bitirdim misal bi 50 dakka atmış..
(ditriell - 24 Eylül 2008 00:37)
çakırkeyif kafaya ince ütü etkisi yapabilen, sürrealist janrından bir filmdir. izledikten sonra, woodstock'ta olmak isteme gibi bir his doğdu içime, sadece biraz farklı. ah acapulco'da olaydım, bir taş da ben ataydım dedim kendi kendime, o coşkuya ben de katılaydım istedim. beğenmediğimden değil, ama böyle bir film yapan yönetmene gösterilebilecek saygı, alkışlayarak ya da ıslıklayarak olmaz. taş atarak, yok yok film çıkışı bowling topuyla kovalayarak olur. hatta yakalayınca da dudağından üzüm yemeli.
(lego - 5 Kasım 2009 14:46)
insanların nesini beğendiğini anlayamadığım film. belki ben çok sığ,bu işten anlamayan bir insanımdır. ya da jodorowsky'nin tarzı hakkında zerre bilgim yoktur.göndermeleri anlayamayacak kadar beyinsizimdir falandır filandır. ama yine de anlayamıyorum tüm bu özelliklere sahip bir adam bile nasıl olurda oturup 95 dakika bu filmi izler? çok inat ettim ve sonuna kadar biraz da ileri sarma teknolojisinin yardımıyla gelebildim. konusu itibariyle kesinlikle tatmin edici bir film olduğunu itiraf etmek zorundayım fakat hikayenin bize yansıtılışı "olmamış." bunun filmin çekim yılıyla uzaktan yakından alakası olduğunu da düşünmüyorum açıkçası. bir freaks örneği var mesela karşımızda ki kendisi bence şahanedir -buradan sonrası spoiler içerir dikkat!- lakin tar'ın büyüsüne ulaşmaya çalışırken her telden insanla karşılaşan, belki de bu insanların onları baş koydukları yoldan döndürmek için ellerinden geleni yapmasıyla baş etmek zorunda kalan zırıldak lis ve spastik fando'nun maceralarına dayanamadım. vardır tabi anlamadığına hayran duyanlar, onlara söyleyecek lafım yok.
(cvitaminlibeypazari - 17 Ekim 2011 14:25)
imdb'de 1 verdiğim film. turist ömer uzay yolunda görüntülerine çok benzeyen bir estetik anlayışı var.film değil işkence...
(seyuranto - 11 Ekim 2012 12:36)
şaşırtıcı bir jodorowsky filmi. --- spoiler ---özellikle filmin son sahnesinde lis'i sırtına alan fando'nun sık sık düşmesi ve lis'in sırtında tıpkı hıristiyanlığın kutsal haçı gibi durması fando ile isa arasında açık bir benzerliğe işaret ediyor. buna karşın hikaye bütün bütüne isanın yaşamını konu almıyor. içinde sayısız miktarda diğer yapıt ve olaylara gönderme var.cazcıların konseri, saklambaç oyunu, travestilerin fando ve lis'in elbiselerini değiştirmeleri, bowling oyunu, çıplak lis'in başına toplanan adamlar, anne ve baba ilişkileri... filmi anlamak için kanımca her bir sekansı, kendi içinde ele almak, daha sonra da tüm bunları tar'a yolculuk adı altında birleştirip bütünsel mesaja ulaşmak gerekiyor. --- spoiler ---
(neandertal - 16 Kasım 2013 12:20)
ne garip bir filmdir ki bu kadinlar bowling toplariyla dere tepe dumduz fando'yu kovalarlar, ne ucuk bir filmdir ki molozlarla dolu bir deredibinde cazcilar konser verirler. jodorowsky'nin seyre deger yaratici bit tar arayisidir tabii eninde sonunda bu film.
(isotope 218 - 30 Mart 2004 20:32)
--- spoiler ---”bir zamanlar, çok çok uzun zaman önce, tar adında gizemli bir şehir vardı. o sıralarda bütün şehirler el değmemişlerdi ve gelişimlerini sürdürüyorlardı. çünkü son savaş henüz başlamamıştı. büyük felaket meydana geldiğinde bütün şehirler ufalandı. tar haricinde. tar hala varlığını sürdürüyor. eğer onu nerede arayacağınızı biliyorsanız, bulacaksınız. ve oraya ulaştığınız vakit, şarap ve suyla karşılanacak ve bir gramafonla oynayacaksınız. oraya vardığınız vakit, üzüm hasadına yardımcı olacak ve beyaz kayaların altında saklanmış olan akrepleri toplayacaksınız. oraya ulaştığınız vakit sonsuzluğu öğreneceksiniz. yüzyılda bir okyanustan bir damla su içen bir kuşla karşılaşacaksınız. oraya ulaştığınız vakit, hayatı öğrenecek ve bir kedi, bir anka kuşu, bir kuğu, bir bebek ve yaşlı bir adam olacaksınız. yalnız ve eşlik edilmiş olacaksınız. sevecek ve sevileceksiniz, aynı havayı soluyacaksınız. ve sanki mühürlerin mührü olacak. geleceğe vardığınız anda şunu bulacaksınız. coşku. sizi kaplayacak ve asla terk etmeyecek.ağaç yaprakta barınacak bir yer aradı.-hadi oynayalım.-pekala, ben ünlü bir piyanistim.-peki sen ünlü bir piyanistsen ve ben senin kolunu kesersem ne yaparsın?-ünlü bir ressam olurum.-peki ya öteki kolunu kesersem? o zaman ne yaparsın?-ünlü bir dansçı olurum.-peki ya bacaklarını kesersem ne yaparsın?-ünlü bir şarkıcı olurum.-peki ya başını kesersem?-bir kez öldüm mü, derim güzel bir davul olur.-peki ya davulu yakarsam?-bir buluta dönüşür ve herhangi bir şekle bürünürüm.-peki ya bulut dağılırsa ne olur?-yağmura dönüşür ve savaşlar hasatı üretirim.-sen kazandın! gittiğin zaman seni özleyeceğim. eğer çok yalnız hissedersen, büyülü şehir tar’ı ara.tar’aa.. tar’aa.. çok yakın ve de çok uzaklaraa..--- spoiler ---
(thingsweneverdid - 15 Şubat 2014 17:21)
alejandro jodorowsky ustanın ilk uzun metraj filmi. the holy mountain ve santa sangre'den sonra izleyince hayal kırıklığına uğradığımı itiraf edecek olsam da, jodorowsky henüz ilk filminden vermiş bu iki efsane filmi çekeceğinin sinyallerinin. şahsımca yönetmenin acemilik ve ustalık dönemi arasındaki en büyük fark, sunduğu tüm imgeleri ve sürreal öğeleri sunmuş olmak için sunmaktansa zamanla bunları bir amaca yönelik kullanmış olmasıdır. tabii onbin dolarlarca ölçülebilecek küçük bütçesi de dilediği teknik yeterliliği sağlamaya o zamanlar yetmemiş.santa sangre filmi ile ortak bir ek bilgi sunmak isterim, jodorowsky çocukluğunda bir sirkte çalıştığı için sirk temasını filmlerinde kullanmayı bu kadar çok seviyor. kimbilir, bu filmde lis'in spoiler olmaması adına şu an bahsetmediğim sahneleri de jodorowsky'nin çocukluğunda gerçekten şahit olduğu sahnelerdir belki. ayrıca, 1968 acapulco film festivalinde yönetmenin uğradığı saldırı sonrası sanatta sansüre karşı açıklamaları ile jodorowsky'yi savunan roman polanski'ye de bu davranışında dolayı sempatim arttı.
(ge ji kai - 15 Ocak 2015 19:07)
jodorowsky'nin yine kendine has sinemasinin bir ornegidir, icinde tasidigi gondermeleri olsun gariplikleri olsun yonetmene asina olanlar icin gayet normaldir.
(kudra - 31 Mart 2006 00:38)
Yorum Kaynak Link : fando y lis