• "nick cavein senaryosunu yazdıgı film..oyuncu olarak kendisi goremesek de *avusturyalı bir basrol oyuncusu secmis kendisine.."
  • "avustralya'nin corak flinder's bolgesinde cekilmesi muhtemel, 1800'lerde gecen western filmi."
  • "kesik ve/veya parcalanan kafalar gormekten kacinanlarin uzak durmasi gereken film. ama donemin avustralya'sinda boyle yasanmiyor muydu, yasaniyordu herhal."
  • "en az nick cave kadar sıkıcı bir film. şiddet yine doruklarda. ama batılıların "sizi uygarlaştıracağız" geyiklerini ve aborjinlerin nasıl yok edildiğini göstermesi bakımından iyi."
  • "festivalde gösterilen, westernseverlerin bir nevi acligini doyurmus iyi avustralya western'i."




Facebook Yorumları
  • comment image

    nick cave'in senaryosunu ülkesine ithafen yazdığı 2005 yılında filme alınmış ve 2006 sundance film festivali'nde gösterilmiş olan film.

    film, 1880'li yılların avustralya'sında geçiyor. john hillcoat'ın yönettiği filmde başrolleri tom budge, guy pearce ve emily watson paylaşıyor.


    (uf - 27 Ocak 2006 16:42)

  • comment image

    kimin iyiyi kimin kotuyu oynadigini izleyiciye brakan film.

    yerlileri catir catir dograyip eller kanli oldugu halde cok yasa ingiltere diye kadeh kaldiran toplumun avustralya sartlarinda(beyazlar arasi bir mesele) aile ici tecavuz sayilabilecek bir olayi vahsilik ve barbarlik olarak kabul etmesi...

    asker-polis, yerlesikci diye avustralyaya gonderilmis ekibin zamanin ingiltere'sinin artik nufusu oldugu insanin gozune gozune sokularak işlenmis.

    danny huston magaralarda yasayan ve vahsetiyle efsane olmus bir ailenin filozof liderini hakkiyla oynarken emily watson adama sac bas yolduran salak hatun olayinin hakkini vermis.

    (bkz: kalbin merhemi dogadir)


    (gogdabor - 23 Mart 2006 12:11)

  • comment image

    ingilizler irlandalilardan ozur mu dilemektedir, yine bir cocuk buyugunun gunahinin bedelini mi odemektedir, film iraktaki savasa gonderme midir, uygarligi bu diyarlara getirecegiz diyen demokrasi neferi devlet adamlari adaleti yanlis mi uygulamaktadir gibi politik sorulari uyandirmistir ama benim kafam bunlarla mesgul oldugu icin midir yoksa film bunlari gercekten dert etmekte midir bilemedim. yine de iste muzik anlatici konumundadir tabii muzik de senaryo da ayni kisinin elinden cikarsa * bu ne kadar da dogaldir. bir de bu senenin ikinci westerni galiba, ben brokeback mountaina tercih ederdim. bambaska genrelari alip neden westernde anlatmayi tercih ediyorlar bunu da bir dusunmek lazim tabii ya da neden westernler bu sene yeniden populer oldu falan falan..


    (semsa - 5 Nisan 2006 00:34)

  • comment image

    nick cave dehasının senaryosunu yazıp, müziklerini yaptığı bir western filmi,
    (dikkat, spoiler içerebilir)
    şööle ki, film bi çok konuyu birden işlemekte, "iyi nedir? ahlak nedir?suç nedir? ceza nedir? aile nedir? iyi kime göre iyi, kötü kime göre kötüdür? bi insan bi kadına tecavüz edip öldürebildikten sonra, olayın bakışına göre ona iyi gözle bakabilir misiniz, hatta ona hayran olabilir misiniz? size birisi ya kardeşin ya da abin dese ne yaparsınız? "
    bu kısımlar görünürde nick cave insanının işlediği konular, ama olayın daha da dibinde nick cave 19.yy sonlarında avustralya'ya gelen britanya kolonilerinin aborjinlere yaptığı "av"ları, köleliştirmeleri, aşağılamaları, küçük düşürmeleri, hizmetçi gibi kullanmalarını, ırkçılığı göz önüne sererken bir yanda da ingilizlerin irlandalılara nasıl baktığını da göstermekte...sanırım filmin en etkileyici sahnelerinden birisi, kendi adıma, çavuş stanley in hizmetçisi konumunda duran aborjin tobey in, stanley tarafından noel zamanı "artık gidebilirsin" şeklinde salıverildikten sonra, bahçeden çıkmadan önce, ayakkabılarını ve sanırım silme bezini çıkartıp yoluna "doğal" haliyle çıplak ayak yürümesiydi...
    ayrıca farkettğim bir diğer şey ise,* nick cave in dostoyevski'nin suç ve ceza sına gönderme(ler) yapmasıydı, mesela suçu işleyenlerin abi burns olduğu halde ceza yı çekenin kardeş mikey burns olduğu ve de sanki olayın anlatışına göre, raskalnikov'un "hangi insanların suç işlemeye hakkı vardır, hangi insanlar suç işleyebilir, hangi insanlar gerektiğin de gözünü kırpmadan bir insanı öldürebilir?" kısımlarına göndermeler yapıp, charlie burns ve arthur burns un yaptığı suçlara, "abi bırak ya yapsın o adamlar" diyebiliyorsunuz.
    ayrıca filmin burns kardeşlerin gün batarken oturup güneşin batışını izlemeleri eşlğinde bitmesi cuk diye oturmuş,
    ayrıca müziklerininde unutmamak gerekir, nick cave belli ki filmin her saniyesi her karesi için fazlasıyla özen göstererek bestelemiş. evet gerçekten de, müziklerin filmi anlattığı kısımlar süper olmuş...
    sonuç olarak nick cave'e ve onun sanatına olan sevgi ve saygımı daha da katlandırmış bir yapım, tek kelimeyle mükemmel...

    --- spoiler ---
    "when?" said the moon
    to the stars in the sky
    "soon," said the wind
    that followed him home
    "who?" said the cloud
    that started to cry
    "me," said the rider,
    as dry as a bone
    "how?" said the sun
    that melted the ground
    "why?" said the river
    that refused to run
    "where?" said the thunder
    without a sound
    "here," said the rider,
    and took up his gun
    ---
    spoiler ---


    (mr mojo risin - 5 Nisan 2006 01:03)

  • comment image

    kesik ve/veya parcalanan kafalar gormekten kacinanlarin uzak durmasi gereken film. ama donemin avustralya'sinda boyle yasanmiyor muydu, yasaniyordu herhal.


    (tramell - 16 Nisan 2006 03:33)

  • comment image

    en az nick cave kadar sıkıcı bir film. şiddet yine doruklarda.

    ama batılıların "sizi uygarlaştıracağız" geyiklerini ve aborjinlerin nasıl yok edildiğini göstermesi bakımından iyi.


    (cnbce - 17 Nisan 2006 01:40)

  • comment image

    şiddeti konusunda bazen "acaba fazla mı yapay" diye düşündüren, ama sonra da bu şiddet fazlasının film içine başarıyla yedirildiği fikrine kapıldığım son model western.

    servet çetin'e benzeyen ve kayalık dağlarda yaşayan adamın gücü ve etrafına saldığı korku başarıyla yansıtılmış.
    filmin sonunda "kadın hatalıydı" deyip çıktım salondan.*


    (dreamy - 17 Nisan 2006 14:03)

Yorum Kaynak Link : the proposition