Süre                : 1 Saat 42 dakika
Çıkış Tarihi     : 11 Haziran 1948 Cuma, Yapım Yılı : 1948
Türü                : Macera,Komedi,Müzikal,Romantik
Taglar             : Biliyor,tiyatro,korsan,şarkıcı,Kasnak
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Metro-Goldwyn-Mayer (MGM)
Yönetmen       : Vincente Minnelli (IMDB)
Senarist          : Albert Hackett (IMDB),Frances Goodrich (IMDB),S.N. Behrman (IMDB),Joseph Than (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Judy Garland (IMDB), Gene Kelly (IMDB)(ekşi), Walter Slezak (IMDB)(ekşi), Gladys Cooper (IMDB)(ekşi), Reginald Owen (IMDB)(ekşi), George Zucco (IMDB)(ekşi), The Nicholas Brothers (IMDB)(ekşi), Lester Allen (IMDB)(ekşi), Lola Deem (IMDB), Ellen Ross (IMDB), Mary Jo Ellis (IMDB), Jean Dean (IMDB), Marion Murray (IMDB), Ben Lessy (IMDB), Jerry Bergen (IMDB), Val Setz (IMDB), The Gaudsmith Brothers (IMDB), Cully Richards (IMDB), Lola Albright (IMDB), Marie Allison (IMDB), Anne Beck (IMDB), Oliver Blake (IMDB), Wheaton Chambers (IMDB), George Chandler (IMDB), Bruce Cowling (IMDB), Willa Pearl Curtis (IMDB), Peter Cusanelli (IMDB), William Edmunds (IMDB), George Emerson (IMDB), Fred Gilman (IMDB), Suzette Harbin (IMDB), Jane Howard (IMDB), Paul Maxey (IMDB), Jill Meredith (IMDB), Aurora Navarro (IMDB), Fayard Nicholas (IMDB), Harold Nicholas (IMDB), Jimmy Page (IMDB), Sharon Saunders (IMDB), Dick Simmons (IMDB) >>devamı>>

The Pirate (~ Korsan aski) ' Filminin Konusu :
The Pirate is a movie starring Judy Garland, Gene Kelly, and Walter Slezak. A girl is engaged to the local richman, but meanwhile she has dreams about the legendary pirate Macoco. A traveling singer falls in love with her and to...


  • "super indirim kampanyalari ile ortaligi kasip kavuruyor su an. misal dragon age origins: 0$, batman arkham asylum: 0$, call of duty modern warfare 2: 0$"
  • "buna emek hırsızlığı diyen adamın youtube ve fizy benzeri sitelerden mp3 bile dinlememesi lazım. o da aynı şey."
  • "sonsüre karsi durusunu logosuna siyah serit koymadan ibaret sanan bir olusum degildir."




Facebook Yorumları
  • comment image

    bugüne kadar indirdiğim tüm filmlerin, dizilerin, oyunların, albümlerin, yazılımların benim gönlümdeki sahibidir. umarım temyiz kararı bozar da hepimiz bayram ederiz. sizler için dua edeceğim dostlarım. canını sıkma peter biz yanındayız. t-shirt bile alırım, paraya sıkışırsanız haber edin.

    bismillahirrahmanirrahim

    allah'ım sen bizi the pirate bay'siz bırakma, amme hizmeti yapan bu salih kullarını (peter sunde, fredrik neij, gottfrid svartholm, carl lundström) emperyalist köpeklere madara etme. sen onları koru yarabbi. amin.


    (death martian - 17 Nisan 2009 13:17)

  • comment image

    1 ocak itibari ile, telif hakları yasasını ihlal ettiği gerekçesi ile hakkında dava açılan, ve - maalesef - suçlu bulunan adminlere sahip internet sitesi.
    karara itiraz edeceklermiş, heyecanla bekliyoruz neler olacağını.
    işin ilginç kısmı ise, mahkeme kararının açıklandığı günün ertesinde insanların sokakalara dökülüp bunu protesto etmesi.
    daha da ilginci, internet sağlayıcılarının sitenin yasaklanması yönünde gelen taleplere hayır demesidir, üstelik de sebep olarak "açık ve özgür internet kullanımı ile çelişen herşeye karşı olmak" gösterilmiştir.

    sırf youtube'a girebilmek için attığım taklaları düşününce içim sıkılıyor be sözlük.


    (lurithis - 21 Nisan 2009 09:45)

  • comment image

    hakkında oldukça fazla bilgi kirliliği olan, sanal alemin en büyük paylaşım sitesi. kapanma, açılma vb. olayların arkasında, 2006 yılında isveç polisi, fbi ve mpaa yetkililerinin piratebay'e yaptığı baskın var.

    torrent, emule vb. p2p platformların illegal olarak nitelenemeyeceği, kişi hak ve özgürlüklerine girdiği, engellenemeyeceği ve özgür internet için gerekli olduğu defalarca tartışıldı. hatta her zaman şöyle dedik, sana dosyanın yerini gösteriyoruz, dosyayı paylaşan kişi de senin gibi biri, indirip indirmemek sana kalmış. sözlükte de küçük insanların sıkça "yasak kardeşim, hırsızsın gak guk" dediğini biliyoruz, kime göre yasak, neye göre yasak, sanane arkadaşım benim internette ne yaptığımdan, bir siktir git diyip devam ediyoruz.

    2006 yılındaki baskının davası, şubat 2009'da başladı. davanın başlangıcından itibaren, yargının bağımsızlığı tartışıldı. zira piratebay ekibine konu ile ilgili isveç tarihinin en ağır cezalarını veren yargıç ve atanan bilirkişiler, telif hakları savunucusu kuruluşlara fiilen üye ve/veya ilişki içerisindeydiler. (ek bilgi: isveç kanunlarına göre tüm itirazlar sonuçlandırılmadan cezalar onanmıyor, şu an piratebay avukatları olayı bir üst mahkemeye taşıdı, istedikleri sonucu alamazlar ise avrupa adalet divanına gidecekler)

    duruşmaların, 3. gününde, daha sonraları sanal alemde, "king kong" savunması olarak adlandırılacak olay yaşandı. piratebay avukatlarının iddiası şuydu;
    "eu directive 2000/31/ec göre, bizler bilgi sağlama hizmeti veren bir kurumuz ve insanlar arasında el değiştiren bilgiden sorumlu değiliz. (yani diyorki, ben telefon rehberiyim, telefon rehberini açtın, başka birinin numarasını buldun ve aradın, telefonda konuştuktan sonra bir suç işlediniz. sen burada telefon numaralarını listeleyen rehberi suçlayamazsın.)

    velhasıl, duruşmalar duruşmaları kovaladı, piratebay yönetici kadrosu, 1 sene hapis ve 2,7 milyon euro para cezası ile cezalandırıldı. cezaya itiraz süreci devam ederken, piratebay destekli yeni bir proje ortaya çıktı, openbittorrent. olayı şu, sen dünyanın neresinde olursan ol, bir dosya yükleyebilirsin ve insanlar bunu indirebilir. piratebay'de tracker'ını kapatarak, ben aslında dünyanın her yerinden dosya yükleyen insanların dosyalarını listeliyorum, dosya takibi ile hiç bir ilgim/bilgim yok. opentracker ise diyor ki, "bak dostum, benim sitemde torrent dosyası yok, kimin ne indirdiğini, yüklediğini bilmem, insanlar benim tracker'ımda dosya paylaşırlar, o kadar."

    başta da dediğim gibi, p2p'nin illegal olduğuna inanıyorsan, boşuna okudun dostum. piratebay'de son zamanlarda yaşanan gelişmeler, denetlemek/kısıtlamak/yasaklamak isteyenlerle, özgürlük isteyenler arasında bir savaş...


    (birayi acarken tirbusonu kiran bilge - 28 Kasım 2009 17:30)

  • comment image

    yaklaşık 50 tl ye alınabilecek oyunu 200 liraya sattırıyorsa aral denilen distribütör bozması ben bu siteyi kullanırım arkadaş. emek hırsızı olmak başka bir şey göz göre göre enayi konumuna düşmek ayrı bir şey


    (bebek terlik - 27 Kasım 2011 16:21)

  • comment image

    buna emek hırsızlığı diyen adamın youtube ve fizy benzeri sitelerden mp3 bile dinlememesi lazım. o da aynı şey.


    (trixx - 27 Kasım 2011 16:25)

  • comment image

    gece gece sol frame'de "the pirate bay (5)" ibaresini görünce yüreğimi hoplatan güzide site.

    olm gerekli gereksiz yazmayın şu başlığa, adamın asabını bozmayın kullanın işte amk. zaten elimizde avucumuzda kalan son kale gibi bişey, başlığı up'layıp uyandırmayın milleti.**


    (arch angel - 9 Mart 2012 03:30)

  • comment image

    bloglarında yaptıkları açıklamaya göre sunucularını uzaya göndermeyi planlayan site. ufak bilgisayar, gps ve radyo vericisiyle oluşturulacak sunucular atmosfere yollanacak, pirate bay’in yeryüzündeki sunucuları eğer kapatılırsa site yayınına uzaydaki destekleriyle devam edecekmiş. kendi proxy sunucuları üzerinden çalışacak sistem 100mbps hızla veri aktarımı yapabilecekmiş. bunun üstüne güzel bir bkz gider:

    (bkz: anam coştu lan bunlar)

    http://thepiratebay.se/blog


    (aceblack - 22 Mart 2012 15:34)

  • comment image

    anonymous'ın virgin'e yaptığı ddos saldırısını "sansürün başka bir şekli" diye kınamıştır. bu açıdan bilgi özgürlüğü konusunda kendini bugüne kadarki alışılagelmiş aktivizmin dışında bir yere konumlandırmıştır. bu konuda çabalayan kollektifin düşünsel evriminde de önemli bir basamak teşkil etmiştir bana göre.


    (ssg - 19 Mayıs 2012 14:43)

  • comment image

    sonsüre karsi durusunu logosuna siyah serit koymadan ibaret sanan bir olusum degildir.


    (apiko - 6 Ocak 2013 17:00)

  • comment image

    sozde degil ozde adamlarin kurdugu muhtesem sey. sadece bir web sitesi veya sadece bir torrent tracker degil pirate bay. bambaska bir sey.

    bazilarini goruyorum simdilerde buraya laf ediyor. olmasa da olur demeye getiriyorlar. ben sana ne diyeyim bak; burasi olmaz ya hadi oldu diyelim bir sekilde tamamiyle kapatilsin... iste o zaman gotunuze giren semsiyesi tahayyul bile edemeyeceksiniz.
    demem o ki rahat batiyor gotunuze. kullandiginiz bircok torrent sitesi aslinda icerigi buradan mirrorliyor. kapali kominutelerin cogu bir sekilde yine buradan besleniyor. evet, kaynak the pirate bay degil ama en buyuk dagitimcilardan birisi. ayrica isin bir de psikolojik boyutu var. pirate bay bir dusunceyi temsil ediyor. bu dusunceyi kirmayi basardiklari gun bittigimizin garantisidir.

    cok yasa the pirate bay.


    (entrapmen - 12 Ocak 2013 15:59)

  • comment image

    şu sıralar buraya girdiğimde sağ tarafta tangalı bir hatun dötünü okşaya okşaya lömbürdetiyor, böyle görüntülere takılmam fazla ama nasıl bir götse amk hipnoz ediyor insanı. o gifi oturup sabaha kadar izleyebilirim..

    biliyorum çok ayıp ama, bir itiraf gibi görün..

    ö z ü r dilerim ekşisözlük..


    (hulki bey - 22 Ocak 2014 19:47)

  • comment image

    bir yandan pirate bay davası, diğer yandan cia destekli yurtdışı operasyon ile kim dotcom’u derdest edip megaupload’ı kapattıran abd düşünülürse; bu adamlar hem bu işi çok ciddiye alıyor, hem de bu işten pek anlamıyorlar.

    bizim de içinde yaşadığımız ekonomik sistemde mülkiyet hakkı devletin garantisi altındadır. üzerinde mülkiyet hakkına sahip olduğunuz şey eğer fiziksel bir varlıksa; mesela bir arazi ise devletin de sizin de işiniz kolaydır. siz bunu belli kurallar dahilinde istediğiniz gibi kullanır ya da kullandırırsınız; devlet de sizden vergi alıp, sizin hakkınızı kullanmanıza mani olan, onu gasp etmeye çalışan kişileri caydıran ve cezalandıran kanunlar koyar.

    bu mülkiyet anlayışı bir kitap, müzik parçası, film vb. gibi bir şey için uygulanmaya çalışıldığında ise sıkıntılar ortaya çıkıyor. fikri mülkiyetin sınırlarını çizmek bir tarlanın sınırlarını çizmek kadar kolay olmadığı için hem mülkiyet sahipleri hem de o mülkiyet sahiplerine karşı “tamam senin mülkiyetin benim güvencem altında” sözü veren devlet ne yapacağı konusunda bocalamaya başlıyor.

    analog dönemde görece işler devlet açısından daha kolaydı; korsan kitap basanları, satanları yakala; korsan kaset üretenleri kovala falan derken işin önüne geçemesen de hak sahiplerine “bak elimden geleni yapıyorum” izlenimi verebiliyordun. dijital çağın başlangıcı ile birlikte bu olay önce cd kopyalayan yerleri basmaya döndü; yakalanan cd’ler törenler eşliğinde belediyelerin arka bahçelerinde silindirlerle ezildi... gerçi bu törenler sırasında o baskınları bizzat yapan adamların birazdan ezilecek korsan cd dağı içinde eşelenip, akşama izlemelik film seçmesi hem devlete, hem sektöre bir işaret olmalıydı ama tabi bürokrasinin hantal çarklarının ya da hali hazırda milyonlar kazanan hak sahiplerinin gerçek bir çözüm üretmesini beklemek hayaldi...

    geniş bant internet bağlantısı ve p2p networklerinin kullanılmaya başlamasıyla birlikte dünya küçülüp “korsan” önü alınamaz bir şekilde apayrı bir sektör haline gelince iş işten geçmiş oldu. artık baskın yapılacak korsan film kopyalama hücreleri ve dolayısıyla üzerinden silindirle geçip “hak sahiplerine güven, korsancılara korku” verecek cd dağları kalmamıştı. bu kargaşada hak sahipleri kamuoyunda “korsan çok kötü bir şey, çok mağdur oluyoruz” izlenimi yaratmaya çalıştılar. ancak gazelerin birinci sayfasına bu demeçleri veren hak sahiplerinin aynı gazetenin magazin ekinde ferrarilerinden inip fransız rivierasındaki lüks malikanelerine gitmek üzere özel uçaklarına binerkenki fotoğrafları çıktığı için kamuoyu desteği kartı çok işe yaramadı.

    sonra fikri mülkiyet sahipleri ellerinde kalan tek dala tutunup, korsan konusunda devlete yaptığı baskıyı artırırken -ki bu baskı pratikte sadece hiçbir işe yaramayan megaupload'ın ve pirate bay'in yasaklanması\kapanması gibi sonuçlar verdi- sistem kendi içinde yasal çözümler de üretmeye başladı. mesela youtube ve spotify gibi oluşumlar indirilen ve dinlenen şarkılardan hak sahiplerine para ödemeye dayanan sistemler kurdular. ancak burada da şöyle bir açmaz ortaya çıktı; korsan sektörü arkasına aldığı teknolojik yenilikler ve sürekli gelen baskıları savuşturmanın güveniyle “kesildikçe gür çıkan sokullu’nun sakalı” gibi güçlendi; daha profesyonel, sistematik ama bir o kadar da dağıtık ve anonim (dolayısıyla önlenmesi, engellenmesi pek de mümkün olmayan) bir hale geldi. haliyle bedava ile paralı masaya konduğunda paralının seçilmesi, ortada kalite açısından fark, hukuki açıdan risk, vicdanı açıdan suçluluk hissi olmayınca çok geniş kitlelere göre anlamsızdı. bu durum da bu ürünleri yasal olarak insanlara sunan kurumlara inanılmaz bir pazarlık imkanı sağladı. öyle ki, bir şarkıcının klibinin youtube’da 1 milyon defa dinlenmesi durumunda aldığı para yaklaşık 1.750 dolar, hani bu hesapla mesela pharrell williams’ın happy şarkısı 500 milyon izlenmiş ve kabaca 875.000 usd kazanmış (tabi bu para direkt sanatçıya değil, bağlı olduğu şirkete gidiyor, oradan şarkıcı başta hak sahiplerine dağıtılıyor). iyi para gibi gözükebilir ama yarım milyar izlenmeden bahsediyoruz ve çok az şarkı bu kadar “viral” olduğu için bu servislerden edinilen toplam gelir sanatçıları memnun etmiyor. belki de sektörün değiştiğini görmeyip “ben bunun yüzde biri kadar single satsam bunun on katı para kazanırım” gibi anlamsız hayaller kuruyorlar, belki albüm satarak para kazanma dönemi bitmiştir. belki hepsi, belki hiçbiri...

    edit:imla


    (salihdt - 10 Aralık 2014 16:40)

  • comment image

    son kaledir. ulaşamayınca baya gerildim. ciddi ciddi eğer bu kale de kaybedilirse devrim yapmak farz olur. bilgi, sanat, görsel tüm halka özgür olmalıdır. korsan vıdı vıdı geyiklerini bırakın arkadaşım, teknoloji bize bir fırsat verdi dünya nimetlerinin bir kısmı özgür oldu. bundan para kazanan holdinglerin aklı gitti tabi bu nimetleri yaratan insanlar da mağdur oldular ancak bu önceden kurulan adaletsiz dizaynın suçudur.
    parası olmayanlara sanat yok bilgi yok diyen arkadaşları ortaçağa gönderelim. peki yazarlar, müzisyenler, yönetmenler uzar gider, nereden bunlar para kazanacak diyorsanız, 1100 odalı saraylar yapanlardan tut, dünyadaki her devletin ota boka harcayacağı o kadar çok para var ki nesnel bir kamu yardımı yaratılabilir. torrenti hırsızlık olarak sunan herkes derin derece de kafası karışmış, sektörleri kaybeden dev şirketlerin ağlamalarına kendini kaptırmış saflardır. eğer napsterla başlayan özgürlük birgün kaybedilecekse yazıklar olsun bu gençliğe.


    (gravisky - 11 Aralık 2014 15:16)

  • comment image

    "kapatın lan bu siteyi" diye amerikalı şirketlerinden gelen tehtidlere,
    "as you may or may not be aware, sweden is not a state in the united states --bildiğiniz veya bilmediğiniz üzere isveç abd'nin bir eyaleti değildir.
    of america. sweden is a country in northern europe. --isveç küzey avrupada bir ülkedir.
    unless you figured it out by now, us law does not apply here. --şimdiye kadar anlamadıysanız, abd yasaları burda geçmez.
    for your information, no swedish law is being violated." --ayrıca bilginiz olsun isveç yasalarını çiğnemiyoruz.
    cevabıyla yarmış site.
    http://thepiratebay.org/
    4 sene sonra gelen edit: noldu?


    (kofteburger - 13 Şubat 2005 16:06)

  • comment image

    bu siteye savaş açan zihniyet 1900'lerin başında abd'de içki yasağını getiren zihniyetle aynı sonu paylaşacak gibi. ekşi'de ve başka platformlarda ahkam kumkumalığı yapan üç beş moralfag dışında küresel toplumun hatırı sayılır bir kısmı dosya paylaşımını bir kriminal olgu olarak görmüyor, zaten insanların milyarlarca dolar para kazanıp vergiden yırtmak ve rakiplerini elimine etmek için her türlü ahlak dışı yöntemleri (ki doğaları gereği bu şirketler amoral yani ahlaksızdırlar) zorlayan, politikacıları birer malmışcasına satın alarak iradelerini çalan çokuluslu şirketlerin hesaplanamayan potansiyel kayıplarından dolayı gerilmeye ikna etmek pek kolay ve popüler bir hobi değil.

    bununla mücadele edilmesi gerektiğine inananlar açısından bile bu gerçek net bir şekilde ortada duruyor. eğlence endüstrisi, oyun, müzik, sinema, tv ne olursa olsun artık sadece üründen para kazanmayı değil, hizmet ve fiyat yönünden de rekabetin içinde olduğu bu yeni pazara kaymalı ve bunu yaparken de torrent ile rekabet edebileceği adımlar atarak insanların vicdanını ve aklını çelebilecek bir strateji izlemeli.

    steam'i ele alalım örneğin. sadece oyun değil bir hizmet de satın alıyorsunuz, oyunlarınıza istediğiniz her yerden erişim imkanı vs. yeterli mi? değil, oyun takası, satışı vb. konularda da biraz esnemeleri lazım ancak steam sayesinde türkiye'de daha önceki dönemlerde kazık ve uçuk fiyatlar ve sıfır satış sonrası destek yüzünden korsandan başka oyun tüketmeyen bir çok kullanıcı bu platforma kaydılar ve belki korsanı tümüyle bırakmasalar bile sektöre bir katkıları olmaya başladı. bir çoğu da korsanı tümüyle bıraktı ve senede yüzlerce lira para akıtıyor sektöre. demek ki kimse korsanı bir "yaşam biçimi" olarak benimsediğinden yapmıyormuş ve gerekli koşulları oluşturduğumuzda hem tüketici hem üretici için daha uygun formüller bulunabiliyormuş.

    buradan şunu görüyoruz, bu yeni katılanlar ağını genişletmenin formülü elimizde. dijital dağıtımla müzik, sinema, tv sektörü vb. bir çok masraftan ve komisyondan kurtularak doğrudan halka erişebilecek kanalları oluştururken mutlaka bunun yanı sıra fiyat, hizmete erişim ve hizmet kalitesi konusunda reformlar yapmalı, torrent kullanıcılarının çekebildiği kadarını fayda/maliyet analizleriyle saptamalı ve tüketici olarak kazanmalı. bunu bir savaş değil bir diplomasi olarak görmeliler ve eldeki bulgurdan olmamak adına pirinç arzularını dizginleyip zararın neresinden dönerlerse kar olacağını idrak etmeliler. teknoloji akıntısına karşı kürek çekmek yerine, sürdürülebilirlik adına karlılığın düşebileceği olasılığını kabul etmeliler. tarihin doğal akışı işi buraya getirmişken ayak diremeleri ve bunu potansiyel müşterilerini düşmana çevirmek pahasına yapmaları akıl alır gibi değil. hele ki thepiratebay gibi ikonlara saldırarak, onları mağdur ve mazlum konumuna düşürerek, hiç değil.

    bu konuda bir makale için, oyun yönünden ele alınmış ama genele hitap eden kısımları da önemli.

    http://www.escapistmagazine.com/…ys-to-fight-piracy

    bir kaç kuple

    --- spoiler ---
    the common tactic is for publishers to make outrageous claims about their losses from piracy. ıf you're going to talk about piracy, then at least acknowledge the basic facts which every gamer has already grasped: piracy is hard to track, and most of your numbers are guesswork. more importantly, not all downloads are lost sales. ıf a million people downloaded your $60 game, you did not lose 60 million dollars. when you say things like this gamers conclude that you're either a bunch of idiots, or that you think they are a bunch of idiots. either way, they will tune you out instead of joining you in your lamentations.
    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---
    ıt was a good system, in that they found a way to take a seemingly indivisible product line and break it up to serve separate markets. damaging your own goods seems strange, but it let the manufacturers make as much money from all the different markets as possible while at the same time providing cpu's to as many people as possible. ı've mentioned before that prices should simply drop during the shelf-life of a game to glean the sales of those lower-tier customers. some people can pay $20 for a game. some will pay $40. some will pay $60. ıf you only go after the top tier then you're leaving money on the table and giving the lower-tier customers an excuse to visit the torrents.
    ---
    spoiler ---

    --- spoiler ---
    your plight is not unique. all businesses suffer losses at some point, and smart businesses will account for these inevitable losses in their plans. wall-mart puts up with shoplifting. they could probably catch more shoplifters if they strip-searched people on the way out, but they're smart enough to know that such a policy would do more harm than good.
    ---
    spoiler ---


    (prometheus rising - 1 Şubat 2015 06:43)

Yorum Kaynak Link : the pirate bay