Süre                : 1 Saat 43 dakika
Çıkış Tarihi     : 04 Haziran 2014 Çarşamba, Yapım Yılı : 2014
Türü                : Aksiyon,Cinayet,Drama,Bilim Kurgu,Heyecanlı
Ülke                : Avustralya,ABD
Yapımcı          :  Porchlight Films , Lava Bear Films , Blue-Tongue Films
Yönetmen       : David Michôd (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Joel Edgerton (IMDB)(ekşi),David Michôd (IMDB)(ekşi),David Michôd (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Guy Pearce (IMDB)(ekşi), Chan Kien (IMDB)(ekşi), Tek Kong Lim (IMDB)(ekşi), Tawanda Manyimo (IMDB), Scoot McNairy (IMDB)(ekşi), David Field (IMDB)(ekşi), Scott Perry (IMDB), Robert Pattinson (IMDB)(ekşi), Richard Green (IMDB), Ben Armer (IMDB), Ethan Hanslow (IMDB), Gillian Jones (IMDB), Jamie Fallon (IMDB), Frank C. Sun (IMDB), Samuel F. Lee (IMDB), Susan Prior (IMDB), Gerald Coulthard (IMDB), Christina Ling (IMDB), Joseph Wilton (IMDB), Nash Edgerton (IMDB), Daria Wilton (IMDB), Anthony Hayes (IMDB), Mark Duncan (IMDB), Jack Mayo (IMDB), Jan Palo (IMDB), Matt Connelly (IMDB), Stinga-T (IMDB)

The Rover (~ Takip) ' Filminin Konusu :
10 yıl süren bir ekonomik bunalım döneminde her şeyini kaybeden eski bir asker olan Eric (Guy Pierce) artık acımasız ve soğuk bir adam olmuştur. Bu sırada bir çete, yaptıkları soygun sırasında işler kötü gidince yaralı arkadaşları Rey'i (Robert Pattinson) geride bırakıp Eric'in sahip olduğu son şey olan arabasını çalarlar. Eric'in artık hayattaki tek amacı intikamını almaktır, bu yolda Rey'i de yanına alır.


  • "led zeppelin basliginda, grubun ayrintilariyla butun diskografisinin yazildigi bir entry haric, hic deginilmemis sarkidir. gozden kacmasi uzucudur."
  • "heavy metal olarak coverı yapılabilecek en güzel zeppelin şarkısıdır. dream theather bazı konserlerinde çalmaktadır ."
  • "(bkz: en gaz şarkılar)"
  • "diğer klasiklerin yanında sönük kalan ve bu sebeple hakkı yenen bir ledzep parçası."
  • "youtube'daki studyo versiyonunun altindaki en begenilen yorum:nobody has the balls these days to attempt to write a riff like this.olan sarki. cidden de oyle bir sarki."
  • "tarihteki en hakkı yenen 10 şarkı listesi yapılsa bir numaraya bunun konması gerek."
  • "biraz ağır olmakla birlikte sonuna kadar artan bir beğeniyle kendisini izletmeyi başaran david michod'un başarılı post-apokaliptik filmi."
  • "şiddete gereksinim duymanın, birini ya da birilerini koruma amaçlıysa kabul görebileceğini tekrar hatırlatan film. insan kendi şefkatine bile şiddeti kullanarak ilerliyor."
  • "filmin en süper analizi babamdan gelmiştir:"adamın sohbetine doyum olmuyor.""
  • "aksiyonlu sanatsal film."
  • "physical graffiti albumunun en iyi sarkilarindan bir tanesidir ve sozlukte diger led zeppelin sarkilari gibi cok az ilgi gormus."




Facebook Yorumları
  • comment image

    grupların ya da sanatçıların müzikal anlayışlarının, yapmak istediklerinin oldukça kristalize bir şekilde ortaya çıktığı eserler vardır. bu şarkı led zeppelin için tam da böyledir. bu şarkıyı adam gibi kavrayan diğer led zeppelin şarkılarına çok aşina hissedecektir kendini, ilk dinleyişinde bile. oldukça sert tonuyla, led zeppelin'in heavy metalin kökenleri arasında sayılmasını da açıklayan bir eserdir.


    (svr - 1 Haziran 2007 11:57)

  • comment image

    bazı melodiler şarkıdan ötedir, bazı sözler şiirden ötedir, bazı vokaller sesten ötedir, işte bu şarkı bu üçünün birleşimidir. rüzgara ıslak gözlerle bakarak göz kapaklarını kirpiklerinde yüzdürmektir.


    (lunedor - 24 Mart 2008 20:30)

  • comment image

    giristeki davul ayri bir olaydir, riff'e bakildiginda firlama bir riff oldugu görülür, vokal girdikten sonra bir sure dinlenmeye devam edilir ve o riff'in üstüne verilen hüzün havasiyla sasirilir, orta kisma gelince sarki kisiyi gazlar, ve o solo gelir, gitar kullanimi denebilecek kavram tekrar tanimlanir kafada, sarki neseli bir bicimde sona ereken kisiyi degisik duyular-duygular icinde birakir*****


    (samfisher - 20 Ekim 2008 01:38)

  • comment image

    sinema salonunda film boyunca beni koltuğuma çivilemiş, hipnotize etmiş filmdir.
    atmosfer yaratmadaki başarısı, filmin sonuna dek sürükleyen gerilim ve gizemle harmanlanmış kurgusu ve başarılı oyuncu seçimleriyle usta işi bir film.

    guy pearce ve robert pattinson'a da diyecek söz yok. pattinson kariyerinde emin adımlarla ilerlediğini gösterdi. bu tarz filmlerde rol almaya devam ederse adından sıkça söz ettirecektir.


    (bir fincan kahve ile film izlemek - 4 Temmuz 2014 23:04)

  • comment image

    post apokaliptik bir dünyada arabasından başka bir şeyi kalmamış eric ile ölüme terk edilmiş rey’in birbirlerinin gönülsüz destekçisi olup, nefretlerini birleştirip maceraya soyunmasını konu edinen film.

    tekinsizliğin had safhada olduğu, sonsuz misali uzanan uçsuz bucaksız topraklarda gidilen bir yol macerasından çok basit bir intikam hikâyesi olan film, gerilim ve tekinsizlikten çokça besleniyor ama western tipolojisi ve arka planını da kullanmayı ihmal etmiyor.


    (budemu - 6 Temmuz 2014 23:38)

  • comment image

    ergen filmlerinin unutulmaz dandik oyuncusu robert pattinson hiç beklenmedik şekilde başarılı oyunculuğuyla rüşdünü ispat etmiş. uyduruk ve anlamsız hollywood filmlerinden sıkılanlar için sağlam bir alternatif.

    --- spoiler ---

    finalde; her şey bir köpek cesedini gömmek için miydi dedirtmiştir.
    ---
    spoiler ---

    (bkz: robert pattinson)


    (thesoulbender - 31 Ağustos 2014 15:03)

  • comment image

    biraz ağır olmakla birlikte sonuna kadar artan bir beğeniyle kendisini izletmeyi başaran david michod'un başarılı post-apokaliptik filmi.


    (exxe - 5 Eylül 2014 23:32)

  • comment image

    şiddete gereksinim duymanın, birini ya da birilerini koruma amaçlıysa kabul görebileceğini tekrar hatırlatan film. insan kendi şefkatine bile şiddeti kullanarak ilerliyor.


    (piglet - 6 Eylül 2014 15:01)

  • comment image

    yol görünümlü çöl, çöl görünümlü yol filmi.

    film, ilkelerin, ideallerin, uğruna yaşanacak, savaşılacak değerlerin olmadığı post apokaliptik bir dünyada geçiyor. tabi her post apokaliptiği mad max sanmayın dostlar.

    filmdeki dünya, çöküş'ten 10 yıl sonra diye ifade ediliyor. belirli bir tarih yok. bir adamın arabası çalınır ve arabasını geri almak için avustralya çöllerini geçmeye koyulur protagonist.

    filmde ,guy pearce kariyerinin en iyi oyunlarından birini vermiş. yüzündeki o bitmiş, tükenmiş öfke, nefret dolu adam ifadesini film boyunca minimal oyunculukla büyütüyor. bizim bu sikik dizilerde uzun sessizliklerde nasıl rol yapacağını şaşıran kötü oyunculara, replik olmadan, oyun olmadan nasıl oynanacağının dersini vermiş adeta.

    yönetmen ilke ve ideallerin olmadığı bir dünyada insanların yaşama tutunma çabalarını anlatıyor aslında. filmin finalini gördüğümüzde kahramanımızın neden arabasını almak için bu kadar garip bir motivasyon içinde olduğunu anlıyoruz.

    yaratılan dünya, mad max gibi uçlarda, kanunsuz, ve korkunç bir dünya değil. o anlamda filmde yaratılan minimalist gerçekçilik takdire şayan. kahramanların yaratılan dünya içinde hayatta kalma, eylem motivasyonları kesinlikle inandırcı. anlık, beklenmedik, şiddet ve patlamalar filmin atmosferi bağlamında fazlasıyla gerçekçi ve rahatsız edici. tümden bir kanunsuzluık yok ama tümden kanunlarda yok. ikisinin arasında ki ince çizgi de insanlar içgüdülerinin yönlendirdiği bir ilkellik ve zaruriyetle hayata tutunmaya çalışıyorlar.

    benim için iyi filmin birkaç kıstası var. bunlardan biri karakter motivasyonlarını ifade ediş biçimi ve karakter tutarlılığı. filmde guy pearce'ın canlandırdığı karakterin bir sahnesi var ki ''bir filmin ruhu tek sahne de ne kadar iyi özetlenirin'' en güzel örneklerinden biri o sahne kanımca. oradaki diyaloglar hem karakterin yönelim ve motivasyonunu, hem o dünyanın gerçekliğini, mükemmel bir şekilde özetliyor. karakterin giriştiği bu eylem felsefi olarak kişisel bir hesaplaşmanın ilk adımı. kahramanın kendisiyle, dünyayla, bugün ki gerçeklerle ve geçmişte işlediği suçlarla yüzleşmesinin ilk adımı. bu dünya içerisinde varlığını sürdürmek için kendine söylediği yalanların biricik ve yegane nedeni. bu dünyada insanlar hayatta kalmak için kendilerine iyi bir neden bulmak zorunda adeta. kahramanımızda yıllardır bu nedeni arıyor, kendini öldürmeden geçirdiği her günde daha pişman, yalnız ve öfke dolu bir adam haline geliyor hem yaptığı şeyler yüzünden hem de dünyanın hali yüzünden.

    hatta ben bunu biraz daha ileri götürüp şöyle bir okumaya vardırdım. dünyanın şimdiki haliyle karakterin hali birbirine koşut, paralel. birbirinden besleniyor. bir bakıma dünya ve karakter aynı şey. karakterimiz yaptığı şeylerden ötürü büyük bir pişmanlık ve vicdan azabı içinde günden güne ölüyor. ama kendini öldürmüyor. o kadar cesur değil. ama hergün yaptığı eylemin dünya ve hakikatle olan bağını sorguluyor. bu onu yiyip bitiriyor. bu dünya da tıpkı kendisi gibi bitik ve yitik bir dünya. ne tam olarak yaşıyor, ne de tam olarak ölü. tıpkı kahramanımız gibi. dünya ne tamamiyle kendini kapatıyor, kontrolden çıkıyor, ne de iyileşiyor. tüm bu ''çöküş'' diye adlandırılan oaly aynı zamanda kahramanımızın ruhsal durumunun metaforu aslında. birşeyler bitik ve yitik. ama birşeyler yine de sürüyor. tıpkı kahramanımız gibi.

    --- spoiler ---

    asker: bunu kendim için yapıyorum.

    eric : neyi kendin için yapıyorsun? neyi kendin için yapıyorsun?
    karımı öldürdüm ben. bir adamın evine girişini gördüm. adamın onu parmaklamasını izledim.
    sonra da ikisini öldürdüm. kimse peşime düşmedi. 10 yıl önce oldu bunlar. bu durumu kendime hiç açıklamadım. kimseye yalan söylemedim. kimseden kaçıp, saklanmadım. bir çukura gömdükten sonra, arkamı dönüp evime gittim. kimse peşime düşmedi. bu durum bana kalbimin kırılmasından çok daha fazla acı veriyor. bir öneminin olmadığını bilmek-- böyle bir şeyi yapınca kimsenin senin peşine düşmeyeceğini bilmek. benimki gibi bir şey yapınca mutlaka bir anlamının olması gerekiyor. ama artık bir önemi olmuyor...
    ---
    spoiler ---

    hasılı the rover basit bir fikri incelikli bir işçilikle işleyen, yüzeyde fazlasıyla basit, sıradan gibi duran hikayesinin içine yerleştirdiği şok edici anlık şiddet patlamalarıyla, karakterlerinin değişim, dönüşümlerini aktardığı minimalist oyunlarıyla ve tabi ki o dünyaya ait boşluğu daha da derinleştirdiği eşsiz çöl manzaralarıyla ve (öyle görünmemesine rağmen) derin senaryosuyla çok sağlam bir film. sıkı bir (yer yer sanatsal) dram-yol gerilimi izlemek isteyenler kesinlikle kaçırmasın.

    filmin yönetmeni david michôd bir önceki filmi animal kingdom da da sosyal duyarlılığı yüksek kaliteli bir drama imza atmıştı. o filmde de guy pearce çalışmıştı yönetmen. buu filmiyle de benim için rüştünü ispatladı ve takip edilecek yönetmenler arasına adını yazdırdı.


    (kulotsuzcorap - 17 Eylül 2014 19:00)

Yorum Kaynak Link : the rover