Süre                : 2 Saat
Çıkış Tarihi     : 05 Eylül 2013 Perşembe, Yapım Yılı : 2013
Türü                : Döküman
Taglar             : Geri çekilmek,Başlıkta konu adı,Bir sözcük başlığı
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  The Story Factory
Yönetmen       : Shane Salerno (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Philip Seymour Hoffman (IMDB), Edward Norton (IMDB), John Cusack (IMDB), Martin Sheen (IMDB), Tom Wolfe (IMDB)(ekşi), Gore Vidal (IMDB), Stephen Adly Guirgis (IMDB)(ekşi), Judd Apatow (IMDB)(ekşi), A. Scott Berg (IMDB), Danny DeVito (IMDB), E.L. Doctorow (IMDB), Elizabeth Frank (IMDB), John Guare (IMDB), Joyce Maynard (IMDB), David Milch (IMDB), J.D. Salinger (IMDB), Margaret Salinger (IMDB), Robert Towne (IMDB)

Salinger (~ Gåtan J. D. Salinger) ' Filminin Konusu :
Sahi, Salinger’a ne oldu? 2010’da ölen yazar J.D. Salinger elli yıldan daha uzun bir süre Amerika’nın gördüğü en büyük muamma, en ulaşılamayan kişi olarak tarihe geçti. Gönülçelen adlı romanı bugün bile Amerika’nın 2. Dünya Savaşı sonrası dönemine dair en benzersiz belgelerden kabul ediliyor. Son öyküsünü 1965 yılında yayımlayan yazar, bir daha ortalarda görünmedi. Kayboluşuyla ilgili olarak sayısız araştırma yapıldıysa da sonuç çıkmadı. Bir gerilim filmi gibi kurgulanan Salinger belgeseli, yazarın arkadaş ve meslektaşları dahil 150 kişiyle yapılan röportajlarla bu esrar perdesini aralamaya çalışıyor.


  • "hayatıma giren her kızı karşılaştırdığım;peşinden koşmayı asla bırakmayacağım yegane hayal kahramanı franny glass'ın yaratıcısıydı.durduk yere üzdü."
  • "üzülmeye en güzel yaklaşmış adam, galiba."bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. üzülmekten gidemem. üzülmeyi bırakıp gidemem.""
  • "yalnızlığın kutsayıcısı bu adam kendisini alış-veriş yaparken görmemize bile katlanamazken yazarak varoluşunun en çaresiz köşelerini ruhlarımızın şerefine sunmuştur ."




Facebook Yorumları
  • comment image

    j.d. salinger dusmenize izin vermez. tam düsecekken kolunuzdan yakalayip tutar sizi. bizler, salinger'in cavdar tarlasi dedigi, biraz ileride bizi nelerin bekledigini goremedigimiz yasamin icinde kosustururken, kendisi cavdar tarlasinin ilerisindeki ucuruma dusmeyelim diye gozlerini uzerimizden ayırmadan bizi gozetler.
    iste bu nedenledir ki nereye gidersek gidelim, salinger'in ufak bir poseti doldurmayacak sayidaki kitaplarini da yanimizda goturur, tekrar tekrar okur, koklarız.
    j.d. salinger uzun yillardir inzivaya cekilmis olsa da, kendisinden pek bir haber alamasak da, onun oralarda bir yerlerde oldugunu, bizi izledigini bilir, bunu her sabah uyanmamizi gerektiren sebeplerden biri sayariz.


    (deranged - 25 Mayıs 2002 17:46)

  • comment image

    j.d.salinger
    kitabını okurken bi abinizle ,yada bi arkadaşınızla konuşur gibi rahat hissettiğiniz, kendinize çok yakın bulduğunuz yazar. fakat kendisi yıllardır gizemli bi muaamma. yalancılığa ve sahtekarlığa savaş açmış bu muhteşem zat hayata şaşırmanızı sağlar.
    inanılması zor bi adamdır salinger.


    (katil ciguli - 23 Mayıs 2000 17:13)

  • comment image

    holden su yazdigimi okusa yemin ediyorum ana avrat duz gider gerci de...

    daha birkac gun evvel can sikintisini yenmek icin holden ve hikayesini niye bu kadar sevdigimi anlatmaya baslamistim. demek ki salinger'a kendi ufak capimizda saygi durusumuzu gerceklestiriyormusuz bilmeden. iyice viciklastirmadan sonlandiriyorum. butun hikayelerini zevkle okudugum bir insanin gidisi ister istemez burukluk yaratiyor. salinger bilmese de ben o'nun kitaplariyla hayatimin belli bir donemini paylastim, cok da keyif aldim. o yuzden severdim kendisini, hic tanimadiginiz adamlari siz nasil seversiniz ben de oyle seviyordum. oyle yani. tamam lan yeter. holden gel agzima sic arkadasim, vicik vicik bir duygusallik akicak yoksa pacalarimdan.

    her neyse, yolda iki kere gorup selamlastigimiz adam arkadasimiz olup cikiyor da bu adamin kitaplarini aileden biri gibi saymak cok mu? degil.

    franny, seymour, phoebe, zoey, mary jane, holden ve eloise'in anisina.


    (please dont die - 28 Ocak 2010 21:04)

  • comment image

    hayatıma giren her kızı karşılaştırdığım;
    peşinden koşmayı asla bırakmayacağım yegane hayal kahramanı franny glass'ın yaratıcısıydı.
    durduk yere üzdü.


    (suda balik - 28 Ocak 2010 22:06)

  • comment image

    bu kadarı da fazla. haddini bilmeliydi salinger. bunu ona önceden söylemiştim. bundan eminim. fena gönlümü çeldiği bir gün. bunu yapmamalısın demiştim ona. sonra özlüyordum çünkü. beni dinlemedi. lanet olsun. beni dinlemeliydi. yaşlanmaması gerektiğini binlerce kez söylemiştim. tanrım. yaşlanınca ölebilirdi bile insan. ne diyeceğim şimdi? başımız sağ olsun mu? canınız cehenneme.


    (unearth - 28 Ocak 2010 23:05)

  • comment image

    zen bulmacalarıyla mutlak gerçekliğin içine sıvışan, ebedi kaçak. gizli bir kasada yaklaşık 20-25 bitmiş kitabı bulunduğu yönünde rivayetler var. bu, tek roman ve bir kaç hikayeyle efsane olmuş bir yazarın bu tuhaf dünyaya atabileceği en harika çalımdır her halde.


    (bad astronaut - 29 Kasım 2002 17:27)

  • comment image

    her cümlesiyle, kendi sözleri dışında kalan tüm yapmacıklıklar evreninin samimiyetsizliğinden kaçma hissini kana karıştıran, inzivaya çekilmesine ve ölümüne uzanan uzun sürede yazdıklarını kimseyle paylaşmamasına kendi adıma üzülmüş olsam da, o güzel ruhu ve gerçek olmaya yaklaşabileceği yere kadar arınmış varlığı sebebiyle, bu edebi yalnızlığa saklanmasında en ufak bir gariplik sezmediğim, sezemediğim, insanın gözünün içine bakarak yazan, yazar. (bir müddet sonra gözlerini kaçıracak kadar da gerçek.)

    nine short stories ile yaşam çizgisinde varlıklarının ucuna basarak yürümeye mecbur insanların, hiçbir mekana ya da zamana yabancı olmayan seslerini kelimelerinde dinlendirerek sunmuş, içimizde dokunulmadan kalmış ama üstü her geçen gün örtülmüş bazı şeyleri ısıtıp gün yüzüne çıkarmıştır.

    the catcher in the rye ile ömür koridoruna düşüp titrek ışıkların arasında kaybolup giden sayısız silik gölgeden biri olan holden caulfield'ın iç sesine bizi katarak, olması gerekenlerin, olması düşlenene nasıl bu kadar uzak kalabileceğinin sızısını ruhumuzdan söktüğü kumaşın yerine sonsuza dek dikmiş, mutluluğun yalınlığına yaklaşamayan gerçeğin kargaşasından nefret ettirmiştir.

    franny and zooey ile kendi ikilemlerimiz, bunalımlarımız, olan ama bilemediğimiz bir şeylere ulaşma arzumuz üzerine glass ailesinin üyelerinin dudaklarından dökülen sözcüklerle, bizi kendi iç diyaloglarımıza sürüklemiştir. her şeyi bir anlığına yıkıp göz yaşına çevirmenin hazzını, ayıklığını, değerliliğini sayfalardan taşan bilge samimiyeti ile zihnimize deneyimletmiştir.

    raise high the roof beam, carpenters and seymour: an introduction ile a perfect day for bananafish ile son anlarına tanıklık ettiğimiz seymour glass'in ve kendisi kadar kurgusallığına lanet edilesi ailesinin, özellikle kendi varlığının üzerine geçirmeyi uygun gördüğü buddy glass'in dünyasında bizi kaybetti. anlattığı her kısa anı, bahsettiği her küçük ayrıntı ile farklı yaşamları bizimkilerle kesiştirip içinde bambaşka hislerin hatıralarını büyüttü, hep orada olan ama imitasyon duyguların baskısıyla olmamaya zorlanmış renkleri bir şekilde doğurttu.

    seviyorum kendisini. bu dünyada yürümüş, görmüş, sevmiş, nefret etmiş olmasına minnettar olduğum insanların en güzellerinden.


    (marley - 12 Nisan 2011 23:13)

  • comment image

    aklimda ilginc bir sorunun olusmasina yol acan kisi, kendisi inzivaya cekilmistir. cunku sahtekar dunya ve insanlardan umudu kesmistir ama neden o kitaplari yazip dusuncelerini bizim ile paylasmistir ?


    (nazgul - 12 Temmuz 2000 00:04)

  • comment image

    "...büyük bir çavdar tarlası getiriyorum gözümün önüne. binlerce çocuk, başka kimse yok. çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum. bütün gün bu işi yapıyorum. ben çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. çılgın birşey bu, biliyorum. ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim..."


    (owwpapatya - 12 Temmuz 2011 20:07)

  • comment image

    bu harikulade insan (belki de değildir. onun hakkında çok az şey biliyoruz. kitaplarını sevdiğim için bana göre harikulade bir adam.) raise high the roof beam carpenters isimli kitabında, sürekli yazarların nasıl düşündüğü ve nasıl yaşadığıyla ilgilenildiğinden fakat okurların hiçbir şekilde merak edilmediğinden dem vurur. bu konu üzerine uzun uzun konuşur. okurlarını merak ettiğinden bahseder. kitaplarında direkt olarak okurlarına seslendiği de olur. ve yukarıda bahsettiğim kitapta okuyucusuna şöyle bir jest yapar :

    " (...) size mahremiyet içinde söylüyorum ki ey kadim dostum (korkarım aslında, size hitaben) lütfen bu erken tomurcuklanmış iddiasız parantez buketini benden kabul buyurun: (((( )))). sanırım ki, çiçeksilik bir yana, bunların sahiden de benim şunları yazarkenki ruh ve beden halimin çarpık bacaklı alametleri olarak kabul edilmelerini istiyorum. (...)" *

    yatağımda uyumayı beklerken okuduğum yukarıdaki cümleler; uykumu kaçırmış, kahkahalarla güldürmüştür şahsımı. keşke telefon numarasını bilseydim, keşke hayatta olsaydı ve arayıp sohbet etseydim onunla.


    (okurumokursunokur - 29 Eylül 2012 00:51)

  • comment image

    çavdar tarlasında çocuklar kitabının yazarı.

    “başka kim gidiyor diye, hep böyle sorardı. yemin ederim, bu herifin gemisi batsa, lanet bir sandalla onu kurtarmaya gitseniz, sandala binmeden önce mutlaka kürekte kim var diye sorardı.”


    (poseidonlethe - 22 Haziran 2013 00:40)

  • comment image

    üzülmeye en güzel yaklaşmış adam, galiba.
    "bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. üzülmekten gidemem. üzülmeyi bırakıp gidemem."


    (vasifsiz keder - 5 Ağustos 2013 12:08)

  • comment image

    yalnızlığın kutsayıcısı bu adam kendisini alış-veriş yaparken görmemize bile katlanamazken yazarak varoluşunun en çaresiz köşelerini ruhlarımızın şerefine sunmuştur .


    (stalker - 7 Mayıs 2001 17:44)

  • comment image

    18 yasindayken ciktigi kadin, 50 yasina gelip de hala bir bok olamadigi icin, salinger la yasadiklarindan bahsettigi bir kitap yazmis. salinger in kendisiyle ilgili ne kadar az bilgiyi etrafa verdigini dusunursek, karinin tamamen para kazanmak ugruna iirenc bi saygizilik yaptiini goruruz. kimse almamali.


    (penelope - 4 Kasım 1999 18:52)

  • comment image

    sözlükte pek çok suser'a nick kaynaklığı yapmış şahsiyet. "for esme, with love and squalor" adlı öyküsü, benim doktorluk hayatım ve özellikle mecburi hizmet dönemim boyunca tutkuyla döne döne okuduğum bir yapıttır. aynı sevgiyi ve sefilliği paylaştığımı da belirtmek isterim.


    (doktor bihter - 17 Temmuz 2001 09:26)

  • comment image

    fotoğrafının çekilmesinden nefret eden asosyal yazar. tek bir fotoğrafı vardır, o da bir süpermarket çıkışında fotoğraf makinesine doğru yönelttiği yumruğudur. gönülçelen (ahhh, ne güzel bir kitaptır) john lennon'ın katilinin cebinden çıkmıştır.


    (tabularasa - 19 Eylül 2001 18:10)

  • comment image

    munzevi kisi. catcher in the rye ve muhtelif oykulerin yazari. kendini gostermiyor, kitaplarinda bile supermarkette fotografcilardan kacarken cekilebilmis resimleri kullaniliyor. guzel bir amca. adi, jerome david.


    (yok - 7 Mayıs 1999 00:00)

  • comment image

    "bir kitabi bitirdiginizde, 'keske bunu yazan çok yakin bir arkadasim olsaydi da canim ne zaman istese, onu telefonla arayip konusabilseydim' diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir." sözünün sahibi. gerçekten iyi kitaplar yazan, ilginç adam. keske canim her istediginde arasaydim da telefonda bana asabiyet yapsaydi, biraz sohbet edip, sonra konudan konuya atlasaydi, beni hiç dinlemeyip bagirip çagirsaydi... sonra telefon parasi çok geldigi için, ben ona asbiyet yapsaydim, "e biraz da sen ara!" deseydim. iste öyle kardes kardes geçinip gitseydik...


    (nelernelero - 27 Temmuz 2005 14:40)

  • comment image

    geçen sene bu adamın yıllardır yazmaya devam ettiğini ve yazdıklarını da evindeki kasasında sakladığını yazmıştı tüm gazeteler. deli gibi heyecanlanmıştım. amerikalı hayranlarından biriyle konuşurken "bir an önce ölse de biz de yazdıklarını okusak" demiştim. çünkü bir delilik yapmasından korkuyordum. tutar yakar mesela hepsini sırf insanlar okumasın diye. ölürse çocukları filan para kazanmak için basarlar eminim diyordum. gerçi belli olmaz, onun da önlemini almıştır bir şekilde. yapar yani. amerikalı ne dedi bu lafım üzerine. "it would be a beautiful fire." evet. utandım. gerçek bir salingersever böyle olmalıydı çünkü.


    (peynirsizgozleme - 29 Ocak 2006 01:51)

Yorum Kaynak Link : j. d. salinger