Süre                : 1 Saat 30 dakika
Çıkış Tarihi     : 20 Nisan 2010 Salı, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Döküman,Tarih,Bilim Kurgu
Ülke                : ABD
Yapımcı          :  Prometheus Entertainment
Yönetmen       : Susan E. Leventhal (IMDB), Kevin Burns (IMDB)(ekşi), David Silver (IMDB), Murathan Varol (IMDB), David Osper (IMDB)
Senarist          : Kevin Barry (IMDB),Deborah Blum (IMDB),Allison Boon (IMDB),Kevin Burns (IMDB)(ekşi),Colin Campbell (IMDB),Cirina Catania (IMDB),Charlie Cook (IMDB),Brian Coughlin (IMDB),Katie DeLoach (IMDB),Kristina Djokic (IMDB),Kaylan Eggert (IMDB),Joe Escalante (IMDB),Brian Garson (IMDB),Savas Georgalis (IMDB),Frankie Glass (IMDB),W. Scott Goldie (IMDB),James Goldin (IMDB),Rob Hampton (IMDB),Jim Hense (IMDB),Joseph Maddrey (IMDB),John Coll Metcalfe (IMDB),Elena Miliaresis (IMDB),Richard Monahan (IMDB),Eric Murphy (IMDB),Nadia Nikolic Bowen (IMDB),Andrew Nock (IMDB),Ruth O'Neill (IMDB),Andy Papadopoulos (IMDB),Evie Shapiro (IMDB),Gary Simson (IMDB),Daniel Snyder (IMDB),Rhys Thomas (IMDB),Max Thompson (IMDB),Beata Genin (IMDB)
Oyuncular      : Robert Clotworthy (IMDB), Giorgio Tsoukalos (IMDB)(ekşi), David Childress (IMDB)(ekşi), Jonathan Young (IMDB)(ekşi), Erich von Däniken (IMDB)(ekşi), Philip Coppens (IMDB), Jason Martell (IMDB)(ekşi), David Wilcock (IMDB), William Henry (IMDB), George Noory (IMDB), Michael Dennin (IMDB), Mike Bara (IMDB), Nick Redfern (IMDB), Linda Moulton Howe (IMDB), Ramy Romany (IMDB), Christopher Chacon (IMDB), Richard Rader (IMDB), William J. Birnes (IMDB), Robert Bauval (IMDB), Sabina Magliocco (IMDB), Andrew Collins (IMDB), Robert Schoch (IMDB), Kathleen McGowan (IMDB), Hugh Newman (IMDB), Graham Hancock (IMDB), Deepak Shimkhada (IMDB), Dominic Steavu (IMDB), Sara Seager (IMDB), Michael Cremo (IMDB), Logan Hawkes (IMDB), Robert R. Cargill (IMDB), Nick Pope (IMDB), Ariel Bar Tzadok (IMDB), John Brandenburg (IMDB), Peter Fiebag (IMDB), William J. Fulco (IMDB), Tok Thompson (IMDB), Edwin Barnhart (IMDB), William Bramley (IMDB), Michael J.S. Carter (IMDB) >>devamı>>

Ancient Aliens (~ Drevni vanzemaljci) ' Dizisinin Konusu :
Ancient Aliens is a TV series starring Robert Clotworthy, Giorgio Tsoukalos, and David Childress. Science and mythology - and how they are the same thing.


  • "geçenlerde pilot bölümünü, altyazı bulamadığımdan altyazısız izledim. iddialı değilim ama sanırım uzaylıları anlatıyordu."
  • "yenii yayın günü pazar olarak değiştirilen leziz belgesel. sayelerinde ne allah kaldı ne kitap"
  • "vatandaşın biri üsenmemiş teker teker bütün bölümlerinde anlatılan safsataları boşa çıkartmış ve üzerine üç saatlik belgesel yapmıştır izlemek içintıklayınız"




Facebook Yorumları
  • comment image

    vaktim olduğunda ve içimden geldiğinde belgesel serisinin (5 bölüm + pilot + uzun metraj) şöyle güzel bir özet + yorumunu yazacağım. ama şu an belgeselin adını andıkça sadece giorgio a. tsoukalos adlı adamın saçlarını düşünebiliyorum.

    nedir abi o?

    "his hair is a hawk anyone else's argument is invalid"


    (mortifera - 22 Haziran 2010 22:04)

  • comment image

    assassin's creed serisindeki mantıkla örtüşüyor biraz bu belgeselin konsepti, tarihi gerçek ya da tarih içinde şekillenmiş mitleri al, bilimsel bir tabana oturtmaya çalış, sonucunda ise fantastik bir eser çıkar.


    (goldenwand - 13 Mayıs 2011 13:15)

  • comment image

    geçenlerde pilot bölümünü, altyazı bulamadığımdan altyazısız izledim. iddialı değilim ama sanırım uzaylıları anlatıyordu.


    (peacegirl - 23 Haziran 2011 17:35)

  • comment image

    bugün bir bölümünü izlediğim belgesel. ilgimi fazlasıyla çeken, daha önce hakkında hiç bir kitap veya belgesel incelememiş olmama rağmen üzerine kafa yorduğum bir konuydu.

    çok güzel bir belgesel olmuş gibi ama şöyle önemli bir noktayı açıkta bırakmışlar : her olayı uzaylılara bağlamışlar, iyi tamam güzel. bu piramitleri insanlar yapamaz, uzaylılar gelip alet edevat vermiş. bu taşı o zamanın teknolojisiyle oyamazlar, uzaylılardan alet edevat almışlar. ama bu uzaylılar neden gelip insanlara alet edevat vermiş ? yani babalarının hayrına dünyaya gelip, kendi halinde takılan insanlarla iletişime geçip 'bakın hacı bu böyle vinç, alın bunu mesela taşları taşıyarak şöyle bişey yapın. adına da piramit denebilir mesela' mı demişler ?

    buna diğer bölümlerde falan değiniyor mu acaba merak ettim. izlemeye devam etmeye değer bir şey gibi duruyor.


    (bugunku antremanda goz dolduran futbolcu - 21 Ekim 2011 00:58)

  • comment image

    bütününe bakıldığında bir kadercilik anlayışı olan belgesel. hemen hemen tüm tarihsel olguları "insan bunu yapamaz" dolayısıyla "kesin yabancılar yapmıştır" mantığı yürütüyor. tüm toplumların yükselişi onlara "yürü ya kulum" diyen dünya dışı yaratıklara bağlıdır. onlardan izin alınmadan bir dönüşüm bir kuruluş gerçekleştirmek mümkün değildir. amerika kurulduysa bu ufo'ların görülmesinden 14 yıl sonra olduğuna göre kesin onlar "kurucu baba"lara "kurun" demiştir de o yüzden.

    günümüzdeki bilim insanlarına tarihteki atalarımızı küçük görüyorsunuz diye haklı bir eleştiri getiriyorlar. zira anlayamadığımız büyük şeyler başarılmış durumda. ancak bir adım öteye baktığımızda saptamanın doğru olduğunu geçmiştekilerin bunu yapmalarının mümün olmadığını onların akılsız takliçiler olduğunu ileri sürüp mevcut durumdan daha da geriye götürülüyor. belgeselin tartışılan konuların içeriğinden ziyade en önemli özelliği insana yabancılaşmış olması.

    hemen hemen tüm konularda aslında tutarlı ve olgusal olarak test edilemese de bir "cevapları" var, bununla övünüyorlar. bu açıdan bilimin kesin bir cevap olmadan konuşmamasınından güç alıyorlar. konuşmaların arasına "her ne kadar arkeologlar daniken'in görüşünü çürütse de binlerce insan ona inanıyor ve hediyelik eşya alınıyor" diye ifadeler var. yani "arkeologları bırakın satış yapıyoruz" deniyor.

    cevapları bırakalım ama sorular bazen daha önemlidir. belgeseldekilerin hemen hepsi "araştırmacı". siz soru sorun kardeşim bırakın bilim cevap versin.


    (babil kulesi - 17 Nisan 2012 11:32)

  • comment image

    monsters and aliens bölümünde mitolojik yaratıkların uzaylıların geçmişte yaptığı deneyler sonucu ortaya çıkan melez hayvanlar olduğu tezini ortaya atmışlar. karşıt görüşlere de yer veriyoruz modunda takılıyorlar ama bu konuda bölüm boyunca kimse hacı bu mitolojik hayvanlar madem vardı bir tanesinin bile fosili kemiği incigi boncuğu bulunmaz mı diye sormadı. 200 milyon yıl önce yaşamış hayvanların bile fosilleri bulunuyorsa söz konusu yaratıkların da bulunması gerekir.

    benim bu mitolojik yaratıklarla ilgili görüşümse tam da bu fikre dayanıyor. yeryüzünde dinozor fosilini binlerce yıl önce de bulanlar olmuştur muhtemelen. bu fosillere denk gelen medeniyetler biraz da hayal gücüyle karıştırıp ortaya böyle mitolojik melez yaratıklar çıkartmış olabilirler.

    aynı bölümde mohenjo daro'daki radyasyon ölçümlerinin normalin birkaç kat fazla olması buraya yapılan atom bombası saldırısına bağlanmış. bu teori tamamen göz ardı edilecek bir şey değil çünkü şehir gerçekten de bir kitle imha saldırısına uğramış gibi duruyor fakat hindistan ın bu bölge yakınlarında nükleer silah denemeleri yaptığı biliniyor. radyasyon aktivitesi bu denemelerle alakalı olabilir. en azından bu tarz bilgileri de anti tez olarak sunabilirlerdi diye düşünüyorum. karşıt teorileri aktarma konusunda biraz zayıf kalıyorlar açıkçası.


    (ntldr - 27 Nisan 2012 12:25)

  • comment image

    yenii yayın günü pazar olarak değiştirilen leziz belgesel. sayelerinde ne allah kaldı ne kitap


    (variance - 7 Mayıs 2012 15:04)

  • comment image

    büyük piramitin en uzun meridyenle en uzun paralelin keşişim noktasında yani dunyanın merkezinde yer aldığını defaetle grafiklere gözümüze sokar bu belgesel ilk sezonun bir bölümünde. hatırladınız mı?

    şimdi ortaokul mezunu belgesel takipcisi sozluk yazarlari olarak şunları kendimize soralım:

    - tüm meridyenler eşit uzunlukta değil mi? öyleyse en uzunu hangisi?
    - en uzun paralel ekvator değil mi?
    - meridyenler esit uzunlukta olduguna gore ekvatoru kesen her meridyen dunyanın merkezi mı? kaç merkez var?

    ve en önemlisi: piramit ekvatorda mı?

    iste böyle...

    edit: yer enlemi ve yer boylamı kastediliyormuş. daha önce hiç duymamıştım. ama bunun doğrulaması nerden yapılır bilmiyorum.


    (kahverengibotlutirtil - 14 Mayıs 2012 00:20)

  • comment image

    pek çok tarihsel karakteri hayatlarının bir döneminde uzaylılarla temasa geçirten belgesel serisi.

    leonardo da vinci'yi de 1476-78 arasında uzaylılarla temasa soktular ve sonraki tüm yaratıcılığının bu dönemdeki istişarelerden kaynaklandığını iddia ettiler. daha da ileri gidip da vinci'nin resimlerinden rastgele yerler seçip aynada yansıtma yaparak garip uzaylı kafası buldular.

    şimdi merakla karl marx'a sıra geldiğinde ne diyeceklerini bekliyorum.

    marx "dünyanın tüm işçileri birleşin" derken neyi kastetmişti?

    marx zamanda yolculuk yapıp sosyalist toplumu görmüş müydü?

    ekonomi politiğin eleştirisine katkı'ya katkı yapan uzaylı kimdi?

    marx'ın el yazısının okunması güç yazılar olmasındaki gizli anlam neydi? yoksa marx bu yolla farklı bir mesaj mı vermek istemişti?

    marx doktora tezinde neden demokritos ve epikuros'un doğa felsefelerini karşılaştırmıştı? bu yolla ancestorlarımıza bir mesaj mı vardı?

    gerçekten de marx bir insan mıydı? yoksa bizlerin hala ilkel kapitalist sistemde yaşamamızı isteyen uzaylılardan ateşi çalan bir modern prometheus muydu?


    (babil kulesi - 25 Ekim 2012 01:21)

  • comment image

    bu programda ısrarla, maya, aztek ve inka uygarlıklarının, ortada hiç bir sebep yokken, bir anda, enteresan bir şekilde ortadan kaybolduklarını söylenmektedir. sanki ispanyollar beş çayına gitti güney amerika'ya.


    (vespa - 1 Mayıs 2013 17:49)

  • comment image

    "bizden bir bok olmaz" lafını geriye yürütüp "bizden hiç bir bok olmadı" diyen sözde belgeseldir. oğlum, hiç mi bir şeyi biz insanlar bulmadık yahu, hep mi bu elyınlar? o kadar ışık yılı mesafeden gel, iki tane taş yapı inşa et git... elyın abi, peki niye bildiğimiz taş, daha sağlam, kompozit, nanoteknoloji ürünü bir şey bıraksaydın ya?


    (prometheus rising - 23 Mayıs 2013 01:58)

  • comment image

    çürütmek için üç saatlik karşı-belgeseli izleyecek olanları uyarmayı üzerime vazife bildiğim belgesel. belgeselin sonuna doğru, arekolojiyi filan bırakıp eski ahitle filan karşılık vermeye başlıyor belgeselin yaratıcısı hristiyan kökten dincisi işsizimiz. yani bütün belgesel boyunca, "adama bak ne kaa uğraşmış, helal olsun" derken, "çüş ulan, nuh nereden çıktı, tufan nereden çıktı şimdi" modunda dumura uğruyorsunuz.


    (prometheus rising - 23 Mayıs 2013 02:32)

  • comment image

    bu programın tanıtımlarını sürekli görüyor ama bir türlü içimden izlemek gelmiyordu. bu akşam oturum ne anlatıyorlar diye biraz izledim. einstein'in beynini anlatıyorlardı. einstein'in beyni ile ilgili özetle şunu demeye getiriyorlardı. "o'nun beyni farklı ve gelişmiş olduğundan fizikle ilgili konularda derin düşüncelere daldığında veya transa geçtiğinde uzaydan/uzaylılardan bilgiler alıyordu." einstein'in beyninin diğer insanlardan farklı olmasıyla ilgili verilen örneklerden biri, onun beyninin sayısal işlemleri yaptığı ve hareketleri düzenlediği bölümünün normal insanlara göre daha büyük olduğuydu. einstein'in beyninin o bölgesi daha büyük olduğu için einstein daha farklı bir bilinç düzeyinde düşünebiliyormuş veya düşünürken evrenden gelen gizli mesajları alabiliyormuş.

    yukarıdaki örnekte program yapımcılarının kendi düşünceleri lehine insanları yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum. şöyle bir örnek daha var: yön bulma cihazları piyasaya sürülmeden önce londra taksicileri üzerinde bir araştırma yapılmış. londra taksicilik açısından en zor şehirlerden biri olarak biliniyor. özellikle kestirme yolları falan öğrenmek için çok sağlam hafıza gerektiriyor. bu yüzden tutmuşlar londra'da taksicilik yapan elemanların beyinlerindeki hafıza bölgelerini incelemişler. fark etmişler ki bu elemanların hafıza bölümleri zaman içinde büyüme göstermiş. lakin kimse çıkıp londra taksicilerinin uzaydan veya uzaylılardan gizli mesaj aldığını iddia etmedi.

    einstein'in beyinin sayısal işlemleri yapan bölümünün ve londra taksicilerinin beyinlerindeki hafıza bölümlerinin diğer insanlara göre büyük olması şunu gösteriyor: beyinde yoğun olarak kullanılan bölümler zaman içinde gelişip büyüyebiliyor. e peki, bunu antik uzaylıcılar bilmiyor mu? tabii ki biliyor ama olayı kendi lehlerine eğip büküyorlar.

    daha da izlemem bu programı...


    (de33000 - 10 Haziran 2013 23:28)

  • comment image

    bundan yirmi sene falan sonra son on yılda dünya genelinde ortaya çıkan direniş hareketlerini de uzaylılara bağlayan yeni bir bölüm bekliyorum ben bu belgeselden. böylece yirmi sene sonraki yeni şafak da "yaaa biz dediydiiğk" diye manşet falan atacak. mesela tahrir'deki olaylarda mahşerin atlıları geldi diye videolar çıkmıştı ortaya. böyle hayalet sürücüler meydanda geziyor falan gibi uçuk bir şeydi. mesela taksim meydanı'nda da eylemciler gazla kovalanırken tepede beliren ama kimsenin görmediği ufo, gezi parkı'nda kalabalığın içine karışmış uzaylı, uzaylı diliyle (!) yazılmış duvar yazıları örnekleriyle bu olayı da uzaylılara bağlamazlar ise ben de neriman değilim.. (zaten değilim ki benim adım neriman değil. her türlü yalancı çıkmıyorum..)


    (neriman koksal - 24 Haziran 2013 07:55)

  • comment image

    antik çağlarda yaşanan ve "ya böyle olduysa!" düşüncesiyle yola çıkılarak çeşitli teoriler üreten belgesel.

    adamların anlattıklarını veya öne sürdükleri tezleri savunacak veya eleştirecek değilim, çünkü bu konuda tam anlamıyla yeterli donanıma sahip değilim. bu belgeseli izlediğim zaman bazı bilgiler beni gerçekten rahatsız ediyor, insanın zihnine gerçekten "ya öyleyse" fikrini yerleştiriyorlar.

    şu an tam hatırlamıyorum ama bu abiler antik bir medeniyetin duvarlarını inceliyorlardı, duvarlar o kadar düzgün kesilmiş ve şekillendirilmiş ki, sanki lazer veya motorlu taş kesiciler kullanılmış gibi pürüzsüz şekilde yapılmışlardı. buradan yola çıkıp bu adamların fikrini eleştirmek için "hadi lan oradan" gibi bir yaklaşımımız olabilir ama anti tez olarak ortaya bir fikir veya bilgi sunmamız gerekir, yani tamam bu meselede uzaylıların parmağı olmasın ama o zaman bu taşları yapan adamlar nasıl bir teknoloji kullandılar da bu kadar net kesimler yapabildiler, neden hiç murç veya taşa yontmak için kullanılan herhangi bir nesnenin izi taşların üzerinde yok.

    bir başka merak uyandıran hikaye ise; peru'da bulunan nazca çizgilerinin bulunduğu alanın etrafındaki dağların bir çoğunun üzeri düz ve uçak pisti formunda, ilginç olan bu dağların zirvelerinin doğal olarak düz olmaması ve o çizgileri yapanlar tarafından düzeltilmesi ama bir nedenden dolayı o büyüklükteki bir yontmadan arta kalması gereken hafriyatın ortalıklarda olmaması.

    sanırım bu konulara çok fazla beynim basmadığı için ve araştırmaya üşendiğim için bana çok ilginç geliyor, açıkçası bu konular hakkında bilgisi olan bir arkadaş bilginin ışığını kullanarak beni aydınlatırsa sevinirim.

    bu belgeseli hazırlayan ve sunan adamların "bunlar kesin bilgi yayalım" düşüncesi yerine insan beyninin merak ve şüpheci kısmını harekete geçirmek için uğraştıkları düşüncesindeyim, çok ciddiye almadan ama aynı şekilde farklı bakış açısıyla çok ciddiye alınarak izlenmesi gereken belgeseldir.


    (kedi kovalanir mi lan - 3 Ekim 2013 22:56)

Yorum Kaynak Link : ancient aliens