• "1924 yapimi, yonetmenligini protazanov'un yaptigi ilk sovyet bilim kurgu filmi."
  • "(bkz: alita)"
  • "zamanının en ötesindeki film olma ihtimali çok yüksek."
  • "62. berlin film festivalinde yer alan filmlerden biridir."
  • "temmuz 2014'te çıkacak mando diao albümünün ismi."
  • "az önce dinlediğim ve en çok wet dreams ile make you mine isimli parçalarını beğendiğim mando diao albümü."




Facebook Yorumları
  • comment image

    zamanının ötesini görebilmiş bir film olarak devrim tarihi ile ilgilenenlere tavsiye ettiğim bir bilim kurgu filmi..1924'de çekilmiş olmasına rağmen aşmıştır..fütürizm, film noir, star wars hak getiredir...karısının aldattığını düşünen esas oğlan radyodan bir mesaj alır ve dünyamızı kurtaramk için harekete geçer dediğimiz anda potazanov filmiin sonunda elimize ayarı verir..


    (wayvard cloud - 29 Mayıs 2008 01:04)

  • comment image

    sovyet yönetmen yakov protazanov’un ilk filmi, asıl itibarıyla sinema tarihinin "ilk uzun metrajlı bilim kurgu filmi" de denebilir aelita: queen of mars için. kronolojik olarak ekim devrimi sonrası (1924 civarı) sinemaseverlerle buluşan bu film, maalesef sinema otoritelerinin sinemanın başlangıcı saydığı yönetmen sergei m. eisenstein'in bronenosets potyomkin'ini ve dziga vertov'un kino-pravda seriisinin gölgesinde kalmıştır. filmi anlatmaya başlamadan önce biraz trivia vermek istiyorum. film, aleksei tolstoy'un tiyatro oyunundan uyarlanmış. film gösterime girmeden haftalar önce geniş çapta bir tanıtım kampanyası düzenlenerek; şimdilerde gazete sayfalarının kültür-sanat köşelerinde okuduğumuz "bazen ölü kalmak daha iyidir.","‘before you die..you see!" roaargh gibi gazete okuyucusunu merakta bırakarak zihnine yerleşmeyi hedef alan bir reklam sloganı geliştirilmiş. zamanın ünlü sovyet gazetelerinden "pravda ve kinogazeta" 19 eylül 1924 tarihinden itibaren "anta...odeli...uta..." sözcüklerini filmin adını vermeden yayınlamaya başlamışlar ve, bunların ne manaya geldiğini filmin gösterime gireceği tarih olan 30 eylül'de ars sineması'nda öğrenebilecekleri yazılmış. yaş itibariyle benim zar/zor hatırladığım türkiye'de de bir dönem kullanılan uçaktan aşağı halkın üstüne bırakılan reklam broşürlerinden kullanılmış. filmin prömiyeri şimdinin kodak theatre'ini aratmayacak ölçüde büyük sinema salonlarınından birinde yapılmış ve insanlar tiyatro önlerinde kapıların açılması için sabırsızlıkla beklemişler. sinemanın, reklam endüstrine bu derece eklemlenebilmesi anlamında da da bir ilk zannedersem aelita. aelita, sinemada (1895-1930) yılları arasında "sessiz sinema" olarak adlandırılan dönemine ait. bu manada, filmin narrate işi araya girilen title text'lerle yapılıyor. film, sinema'da sci-fi janrına bir çok avan-garde arayış getirmiş; bunlardan ilki fütüristik sahne dekorları ve oyuncu kostümleri. yani düşünün ki, tarih 1924'ü gösteriyor ve elinizde georges méliès'in le voyage dans la lune'i dışında taklit edebileceğiniz neredeyse hiç uzay-seyahatlerini konu alan bilim-kurgu filmi yok, tamamen hayal gücünüzü kullanmak zorundasınız. işte bu aşamada devreye aleksandra ekster ve isaak rabinovich isimli zamanının ötesinde yaşayan sanatçılar girmiş ve 100 sene sonra bile izlenildiğinde insanın ağzını beş karış açık bırakan kübist-fütüristik yönelimli sahne ve set tasarımları yaratmışlar.

    film avrupa zamanında göre 4 aralık 1921'de başlıyor (ki bu tarih lenin'in yeni ekonomi politikası * dönemine tekabül ediyor" dünya üzerindeki tüm radyo istasyonlarından (bu esnada somewhere far in east görüntüleri) şu ses duyuluyor "anta...odeli...uta... (tabi biz bu sesin duyulduğunu title text'ten ayıkıyoruz) bu sahnede duyulan ses "dıdıdıdı dadada" benzeri, sanırım bir çeşit morse alfabesi ya da eskiden savaş gemilerinin birbirleriyle haberleşmek için kullandığı enigmatik parametreler) tekrar tekrar "anta...odeli...uta" bu ses mesajını dünyaya çok gelişmiş yaşam formu uzaylılardan başkaları göndermiyor. insanoğlu bu tansıklı mesajın içindeki gizi keşfretmeye çalışırken kameralar mars evrenine doğru dönüyor. filme ismini veren kraliçe aelita'yla tanışıyoruz. aelita, mars’ın gaddar imparatoru tuskub’un kızı oluyor. tam bu sırada dünyada, dünyevi kahramanlarımız los, karısının onu boynuzladığından süpheleniyor. bu arada, los, hükümetçe desteklenen "uzay gemisi" yapımı projesinin başına getirtilen mühendis oluyor. geminin yapımı tamamlanınca hemen binilerek yola çıkılıyor, mürettebat arasında koyu bir komün yanlısı olan kızıl ordu askeri gusev'de var. neyse az gittik uz gittik dere tepe düz gittik derken kızıl gezegen mars'a varılıyor. dünya kadınlarından ümidini kesen los, uzaylı avrat aelita'yı ilk gördüğü anda çarpılıyor ve hemen yazıyor. bu sırada mars'ta sosyal-hayat tam anlamıyla felç; acımasız diktatör tuskub, işçilerle işi biter bitmez askerlerine onların soğuk hücrelere kapatılmasını emrediyor. işçiler hiç mahmuzlanmadan kendilerine verilen emirleri yerine getiriyor. gezegene ayak basan ilk sosyalist gusev, (ki bu aslında amerikaya bundan yıllar-yıllar sonra neil armstrong ay'a nah ayak basacak demek gibi bişiy) mars'a ayak bastığı anda devrimci bir gayretle proletarya'yı örgütlemeye başlıyor. devrim geliyor amına koyim devrim, marsa devrimi getiriyoruz. sinemasal açıdan bakıldığında mars’ın monarşik imparatoru tuskub ve onun tektip kıyafet girmiş robotları, dönemin çarlık rusya’sını ve statükoyu temsil ediyor. soğuk hava depolarına kapatılan işçilerse proletarya'yı. marksist gusev, işçilere şöyle sesleniyor: “eskiden bizler de sizin gibiydik; güç içinizde, kurtuluş komünüzmde" ardından devrim gerçekleşiyor. memleketi kurtardık falan ancak o da nesi? bu sefer de lady aelita cozutuyor; meğerse bütün emeli dünyalıları kullanıp mars'ı ele geçirmekmiş. askerlere işçileri yeniden soğuk hava depolarına yollatıyor ve kahramanımız los yediği darbenin acısıyla gözlerini moskova tren istasyonunda açıyor, duvardaki aşifte şunlar yazılı "anta...odeli...uta..." yani "paranın satın alabileceği en iyi lastikler! aelita, hem kavramsal-sanat hem ideolojik anlamda seyahat kavramını zamanın ötesinden sorgulayan bir baş yapıt bana göre. okuması çok çeşitli yollardan yapılabilir; marsı ziyarete giden dünyayıları dünyanın demokrasi tellallığına soyunan amerikaya, hala günümüzda insan ayağı basılmamış mars gezegenini devrimin ulaştırılması gereken uzak ülkü'ye benzetebilirsiniz. marksist-devrimci hasretle yanıp tutuşuyoz kozmoz! ok fazla uçmayalım. filmin diğer bir okuması da modern zamanlarda, değersizleşen kadın-erkek ilişkileri üzerine yapılabilir; yeni bir üçüncü tür keşfederek dünya üzerinde yaşadığımız "sevgi ve mutluluk formu"nu daha yüksek mertebelere taşıma yolculuğu olarak bakılabilir mesela. filmde yaratılan atmosfer öylesine fantastik ki, çağcıl sinema anlamında hem ütopik, hem düstopik arayışların izi bulunabiliyor. hem ortaçağın karanlık atmosferi hem dünyanın bir tarafında hala hüküm sürmekte olan hiyerarşik militarize feodal sistemin karakteristik özelliklerini yansıtılabilior.


    (thelepermessiah - 11 Eylül 2009 17:11)

  • comment image

    alışılmış mando diao tarzından uzak olan, elektronik altyapı ağırlıklı ve grubun büyük ihtimal yeni tarzının habercisi olan albüm.
    ilk başta bu ne biçim mando albümü diyebilirsiniz ama tüm albüm bittikten sonra seveceğinize emin olabilirsiniz.


    (samioferingozlukleri - 26 Mart 2015 02:01)

Yorum Kaynak Link : aelita