Children of the Damned (~ Ces êtres venus d'ailleurs) ' Filminin Konusu : Children of the Damned is a movie starring Ian Hendry, Alan Badel, and Barbara Ferris. Six impossibly intelligent children from all over the world with dangerous psychic powers hide in a church in England after the military tries to...
Village of the Damned(1960)(7,3-16100)
The Day of the Triffids(1963)(6,1-6551)
The Return of Doctor X(1939)(5,8-1666)
Village of the Damned(1995)(5,6-25823)
sebastian bachin aslinda yorum degil sanat yaptigi parca. (bkz: asmak) bruce da super ama sebastian "iyi ki boyle bir adam var yeryuzunde" dedirtiyor.
(spacetimereality - 23 Nisan 2002 00:36)
4:32 süreye sahip bu harika ötesi iron maiden parçasını steve harris yaratmıştır.konu itibariyle aynı adlı filmden esinlenilip yazılmıştır.ayrıca "live after death volume 2" de konser versiyonu dinlenilebilinir.
(iron maiden fan - 17 Eylül 2002 19:15)
pazar sabahı nerden çıktıysa içimde çalmaya başlayan şarkı... sonrası youtube... sonrası çocukluğum... sonrası '' ne güzel günlerdi '' bir iron maiden t shirt u almalı bu yaştan sonra nasıl olur bilmem ama şöyle güzelinden....bu bezgin pazar günümü iron maiden günü yapmama vesile olan şarkı...
(dfbw - 9 Ağustos 2009 11:09)
iron maiden'ın bu sanat eserinin kendimce çevirisi; lanetlinin çocuklarıküçük bir çocuk gibi yürüyor, ama gözleri seni yakıp geçebilir. altın bakışlarında kara delikler var,tanrı biliyor ya, evine gitmek istiyor. lanetlinin çocukları ölü bir adam gibi yürüyor, yaşasaydı hepimizi çarmıha gererdi. şimdi son basamakta duruyor. af (unutulma) anını düşündü, sonuçta o an hepimizi çağırıyor. lanetlinin çocukları şimdi ellerini yakıyor, kahkahalar atmaya başlıyor, alevler derisini kavururken gülümsüyor. yüzünü eritiyor, acı içinde çığlık atıyor. izle onu, tam da planlandığı gibi ölürken, işte şimdi yerdeki toz zerreciklerinden ibaret, tüm öğrendiğimiz de bu. siz lanetlinin çocuklarısınız, sırtınızı duvara vermişsiniz. ışığa doğru dönüyorsunuz, siz lanetlinin çocuklarısınız. mum gibi birer birer yanarken izle onları. ışığın içinde yanıyorlar,bu gece yine yanacaksınız. siz lanetlinin çocuklarısınız.bir tek çeviri de çok kuru kalıyor. inceleyeyim biraz. karakter hem küçük bir çocuk, hem de ölü bir adam. ruh, çocuk; insan ise, adam. hepimiz hem ruhtan hem de bir insandan (et, deri; ne derseniz) oluşuyoruz. ilk kısımda karakter kurtulmuş haliyle yürüyor, kendini alevlere çoktan atmış, dolayısıyla aslında üçüncü kısımdan sonra birinci kısım geliyor. kendisini yakıyor kavuruyor, alevler derisini eritiyor ve bu duruma kahkahalar atıyor, gülüyor. burada mutlu olması garip değil mi peki? değil tabii ki. alev insanı eritiyor, ruhunu serbest bırakıyor ve sonra da çocuk gibi yürümesini sağlıyor, ama her ne kadar "insanı" yaksa da somut vücut kalıyor; kurtulana kadar da kalmaya devam edecek, ya da eve gidene kadar. tanrı onun eve gitmek istediğini biliyor; babası biliyor da annesi bilmiyor. "anne" figürü iron maiden'da çok rastlanan bir figür. kronolojik sırayla charlotte the harlot'da, 22 acacia avenue'da ve mother of mercy'de geçiyor. genel tema olarak; anne bizi yalnız bırakıyor, biz onu seviyoruz, ama o bizim sevgimize karşılık vermiyor, hatta bizi somut hayatlara hapsedip onu da mahvetmeye çalışıyor. 22 acacia avenue, kurtuluş yerini simgeler, anneden kaçıştır. şarkının son kısmına bakarsak, orada anneyi de kurtarmak istediğini görürüz. "tüm sevdiğin insanları bir kenara atma, çantanı topla ve benimle gel artık," der şarkı, çünkü ikilik (anne - baba, siyah - beyaz, savaş - barış gibi) yalnızca kaosa sürükler, ama "bir" olmak, o uyuma ulaşmak hepimizi kurtarır, daha doğrusu onu başarabilirsek kurtaracak. mother of mercy, karakterin dibe çöküş anıdır. (eddy olarak düşünebiliriz aslında karakteri. iron maiden'ın şarkılarında, hatta genel olarak tüm sanat eserlerinde temel olarak üç figür vardır.) burada anneye inancını biraz kaybetmeye başlamıştır. "bazıları seni kurtaramayacağımızı söylüyor, bazılarıysa senin bir aziz olduğunu," der annesine. mother of mercy, children of the damned'deki yanıp kavrulma aşamasından yıllar sonra geçer. 22'de yanıp kavruluruz, sonra yavaş yavaş sönmeye başlarız ve ölü bir bedende canlı bir ruhla yaşamaya başlarız. bu da "galiba yalnızca kayboldum / seem to just have lost my way" dememize yol açar. yani kral olacak çocuk (bkz: the man who would be king), ruhunu kurtardığı için acı çeker. dünyanın inciğini cıncığını bilir, ama bir türlü ona ait olamaz. hemen burada black sabbath - heaven and hell'den bir alıntı yapayım; "dünya krallar ve kraliçelerle doludur, gözlerinizi kör eden ve rüyalarınızı çalan." eddie, kral olmak istememiştir. o krallar kraliçeler de onun yanına gelsin ister. children of the damned'de af (unutulma) anı diye çevirmeye çalıştığım oblivion tam da bu yanma anıdır. yanmanın üzerinden yıllar geçer, ama karakter hala o anı düşünür. oblivion herkesi çağırır, ama"insanlar" ona gitmez, korkarlar. "kişi korkusunu yenip onun ötesine geçebilirse, orada acı çeken kendisini bulacaktır." der ursula k le guin, the dispossessed'de (mülksüzler) ama sonra da başka bir karakteri aracılığıyla "bin kişiden biri öteye geçebilir. diğerleri ise mutluymuş gibi davranırlar ya da sadece hissizleşirler. bizim acımız böylece yetersiz kalır ve boşa acı çekmiş oluruz," der. sonuçta bir kısım acı çekip, diğerleri o var olan acıyı görmezden gelince yine "bir" olunamaz ve hiçbir şey başarılamamış olur. bu da dream of mirrors ve deja-vu'da anlatılan "döngü" kavramıdır. başaramadıkça tekrarlarız, her tekrarda 22'de uyanırız ve tekrarlamaya devam ederiz. the dark tower da (kara kule) benzer bir şekilde bunu anlatır. --- spoiler --- ana karakter tüm kitap boyunca kuleye ulaşmaya çalışır ve ulaştığında bir son yoktur. son gelecek mi o da bilmez, biz de bilmeyiz, ama geleceğine inanıp uğraşırız. --- spoiler --- en sonunda "hiçbir öğreti ve din olmadan, yüz kanatlı ruh / no creed and no religion just a hundred winged souls" (bkz: coming home) olarak evimize uçacağımız anı düşleriz. burada bitirmek istedim aslında ama daha şarkı bitmedi. "izle onu, tam da planlandığı gibi ölürken" der yanma anında şarkı, planlanmıştır çünkü daha önce yaşanmıştır. karakter o yaşta hep yanar, hep duvarı (bkz: the wall) yıkar ve ışığa gider. gece, karanlıktır. "bu gece yine yanacaksınız," derken daha genel bir geceden bahseder. bu hayatta, bu karanlıkta yine yanacak ve yine duvara sırtınızı döneceksiniz, der. lanetlinin, charlotte'ın çocuklarıyızdır çünkü biz. yanar yanar yine rahme geri döneriz. "rahimde ise her şey çok daha gerçektir / back in the womb it's much too real." (bkz: metallica) (bkz: one) kısaca; bir döngü vardır ve bu döngü sırasıyla doğum, yanma anı (ölüm) ve tekrar doğum olarak döner durur. somut ölüm, sadece bir doğumdur. gerçek ölümse esas doğuştur. gerçek ölüm, insanın ölümüdür. gerçek doğuş, ruhun o insanı yakıp kavurmasıdır. şarkı iki yerde "izle" der; izle onu, tam da planlandığı gibi ölürken / mum gibi birer birer yanarken izle onları. bu kısımların hep yanmayla alakalı olması tesadüf değildir. "anne, alev çok güzel, sen de gelsene," der bir nevi. işte böyle bir şeyler. o kadar yazıp yazıp sonu bulamamak da kasten yaptığım bir şey değildi, ama manalı olduğu gerçeğini de reddedemeyiz. "giriş, gelişme, sonuç nerede" diye şiir yazayım madem size giderayak.
(pazkaztaz - 12 Temmuz 2013 10:42)
bruce dickinson'in olaganüstü vokalleri sayesinde bir klasik olan ve coverlarinin sadece iyi birer cover olarak adlandirilabilecegi müthis sarki.
(disco volante - 24 Mayıs 2004 17:28)
iron maidenin sarkisina da konu olmus, anton leaderin yönetmenligini yaptigi 1964 yapimi ingiliz korku gerilim filmi. genelde village of the damned filminin devami olarak adlandirilsa da, barindirdigi benzerliklere karsin, daha farkli bir temada gelisen bir filmdir. konusu kisaca söyledir: ingilterede yapilan bilmsel arastirmalar sonucu kesfedilen olaganüstü yeteneklere sahip beş çocuk üzerlerinde arastirmalar yapilmasi için ingiltereye getirilir. ancak bazi terslikler sonucu çocuklar kaçar ve bir kiliseye siginirlar. peslerine düsen ordu ve bu çocuklarin olaganüstü yetenekleri filmin sonunda bir trajediye dönüsür. her ne kadar village of the damned filmi kadar basarili olmasa ve tatmin edici olmayan bir sonu olsa da, children of the damned ilginç konusu ve bazi ahlaki yaklasimlariyla klasikler arasina girmis bir filmdir.
(red kite - 1 Haziran 2004 11:58)
iron maiden çok uzun zaman sonra 2003 yılında clive burr'ün tedavisi için gelir elde etmek amacıyla verdikleri brixton konserinde çaldı bu şarkıyı.
(loverdosed - 8 Aralık 2004 19:42)
garip bir şekilde black sabbath tadı veren gaz bir maiden şarkısı
(mightypirate - 25 Kasım 2005 21:38)
sebastian bach bu şarkının cover'ını yapmamıştır, şarkıyı yaşamıştır.
(broken - 31 Aralık 2005 00:06)
şarkının girişi ile unforgiven 2 arasında gerek arpej gerekse solo olsun inanılmaz bir benzerlik vardır...
(crown - 9 Mayıs 2006 11:54)
Yorum Kaynak Link : children of the damned