amerika'nın aşırı sansür uyguladığı dönemlere denk geldiği için küçülen başkarakterin karısını nasıl tatmin edeceğini sorgulamadığı/sorgulayamadığı filmdir. ayrıca sonu da pek bir mümin biter, adam toprağa karışırken ne de güzel bir evren küçük olmanın ne önemi var tanrının gözünde sıfır yoktur falan der. yine de dönemin ilkel görsel efektlerinin de başarılı olabildiğini gösteren bir yapımdır. hable con ellanın içindeki kısa filmi hatırlatmıştır azcık.

(onewayticket - 4 Kasım 2008 20:33)

the incredible shrinking woman'dan bagımsız olarak filmin yonetmeni jack arnold tarafından bu filme devam olarak the incredible shrinking girl diye bir film senaryosu olusturulmus ama film cekilmemistir. cekilmeyen bu film, ilk filmde kuculen adamımız olan scott carey'i aramak icin kendini kuculten, karısı louise carey'i konu alıcaktıymış. olmamış.

(streetprincess - 8 Aralık 2008 08:00)

bir gemi kazasında radyoaktif sızıntıdan dolayı küçülmeye başlayan bir adamın hikayesini anlatan 1957 yapımı film. başrolde william grant oynuyor. 1957 yılı için bayağı başarılı çekilmiş bir psikolojik bilimkurgu denilebilir.

filmin yeni versiyonu keenen ivory wayans tarafından şu sıralar çekilmekte. 2003 yılında gösterime girecek olan film muhtemelen komedi türünde olacaktır.

(melyche - 2 Eylül 2002 10:41)

(bkz: the incredible shrinking woman)

(melyche - 2 Eylül 2002 10:43)

ing. inanılmaz küçülen adam

(dreamer - 2 Eylül 2002 10:45)

(bkz: the incredible hulk)

(aged - 2 Eylül 2002 10:54)

filmin devamı için (bkz: alabalık içinde yalnızlık)

(the beatles - 10 Şubat 2003 19:33)

film o zamana gore guzel efektler icerir. hele adamin minicik boyuyla bir toplu igneyle orumcege karsi yuruttugu savas ve yuksekte bulunan peynire ulasma plani merak ve hos bir ifadeyle izlettirir kendini.

(joe 90 - 10 Şubat 2003 19:38)

sadece zamanın şartlarına göre iyi bir bilimkurgu filmi diye kestirilip atılamayacak, sinema tarihinin bir diğer underrated film. akıcılığı, ilginç konusu, psikolojik ve metafizik altmetinleri ile benim gözümde bir başyapıttır bu film.

(delicewatt - 19 Mart 2012 02:45)

yillaaar yillar once trt2'nin trt2 oldugu zamanlarda denk gelinip izlenilen ve hala da unutulamayan muhtesem ironileri icerisinde barindiran gerilim dolu bir psikolojik & bilim kurgu filmidir. underrated mi? kesinlike.

(kocavezir - 22 Ekim 2012 20:53)

hafızamda pek nahoş ve aynı derecede hınzır imgeler bırakmışken kamera arkasına ait şu fotoğraf onca zaman ardından, izlediğim bu 57lik müstesna filmle arama gerçekliği sokmuş oldu.

http://g1212.hizliresim.com/14/y/hgr10.jpg

(us and them - 30 Aralık 2012 20:05)

film 750.000 dolar bütçeyle çekilmiştir ki o zaman için çok sağlam paradır. ayrıca bilim kurgu ve kült kelimeleri yan yana gelince akla ilk gelenlerdendir.

(truncus brachiocephalicus - 4 Eylül 2013 22:50)

i am legend romanı ile bilinen, bu yıl kaybettiğimiz bilim kurgu - korku yazarı richard mattheson'ın bir eseri.

(13th waffen ss non serviam - 4 Eylül 2013 22:52)

bugün izlediğim ve efektlerini beğendiğim kült filmlerden.

adamın bazı mantıksız hareketlerini saymazsak gayet güzel filmdi açıkçası. 1957'ye göre epey güzel hatta.

ayrıca şu şahane filmde bir adet sözlük yazarı hatun arkadaş uyudu lan. kayıtlara geçsin.

(sulphur - 7 Eylül 2013 00:11)

hiç beklemediğim ve eminim o dönemlerde izleyenlerin beklemedikleri şekilde biten bir film

spoiler

elemanımız, böcekle olan mücadelesinden galip ayrılmış ama bu sevinç bir süre sonra yerini daha da küçüldüğünün farkına varmasıyla başlayan bir hüzne bırakır. adamımız daha da küçülmüştür. sonra "allah'ın gözünde sıfır yoktur," deyip durumunu kanıksadığını belirtir. herif toz zerresine(!) dönüştükçe dini imanı artar. neden beklenmedik bir sondu bu? zira hays yasaları hala yürürlükteydi o zamanlarda ve hays yasalarına göre bir film muhakkak mutlu sonla (öyküye göre olabilecek en mutlu sonla) bitirilmeli. bu filmden de beklenti adamın finalde eski haline dönüp eşiyle mutlu yaşamına devam etmesi. nitekim öyle olmaz. adam toprak olur(!!) (topraktan gelen insanoğlu en nihayetinde toprağa karışacaktır). haliyle beklenmedik bir finaldi bu. finale doğru da akla gelen ilk klişelere yer vermemesi takdir edilesi. mesela bodrum katın suyla dolduğu, elemanımızın suda çırpındığı o sekansta eşi bodruma iner. neyse ki parmak kadar herifi gördüğü bir ana yer vermez senarist. kadın, kocasını görmeden ve duymadan evden ayrılır. bu klişeye yer verilmemesi yerinde olmuş. öte yandan elemanımızın kediyle ve böcekle mücadelesi de pek eğlenceliydi. dönemin şartlarına göre bu sahneler mükemmel çekilmiş diyebilirim. geniş açıdan elemanımızın durumu gösterilince efektler belli oluyor gerçi ama dönemi düşününce pek sorun olmuyor. entriyi noktalamadan filmdeki elemanımızın bana hiç alakası olmadığı kaptan amerika steve rogers'ı hatırlattığını söylemek isterim. ama scott'tan farklı olarak steve küçülmüyor, büyüyordu. bir de tabi godzilla'yı da es geçmeyeyim. o da nükleer yüzünden ortaya çıkmış, bir büyük sevimli canavardı. scott ise nükleer yüzünden küçülmüş bir insan. neden bu iki filmi hatırladım, ben de bilmiyorum. halbuki ortak yanları da yok.

spoiler

muhakkak izlenmeli. 80 dk su gibi akıp geçiyor.

(sherlock holmes 90 - 11 Mayıs 2014 16:15)

yönetmen jack arnold' ın görsel anlamda son derece sade bir dille yönettiği bu muhteşem film, kesinlikle bilim-kurgu sineması içerisinde özel bir yere sahip. film bir yerden sonra bilim-kurgudan metafiziğe geçişiyle de seyirciyi tamamen sarıyor ve evriliyor.

--- spoiler ---

kahramanımızın filmin ilk yarısındaki klasik yaşamında amerikan orta sınıfının tipik bir çöküşü şeklinde betimlenen hikayesi daha sonra tamamen şiirsel bir üslupla, bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor. bu o kadar ibret verici bir hikaye ki, insanoğlunun her şeyi ölçüsü yapma ve hükmetme arzusu üzerine de mükemmel bir altyapı oluşturuyor.

sonuç olarak filmin sonundaki varoluşun amacı sorgusu ile kahramanımızın vardığı etkileyici sonuç ("tanrı için sıfır noktası diye bir şey yoktur."), sıradışı bir başyapıtı ortaya çıkarıyor ve montaigne' in "les essais"(denemeler)' inden; "doğanın sonsuz gücü karşısında daha saygılı olmamız, bilgisizliğimizi, yetersizliğimizi bilmemiz gerekir." deyişini insanlığa bir kez daha hatırlatıyor.

--- spoiler ---

(xcays - 13 Haziran 2014 02:03)

bu 50lerin bilimkurgu film isimlerine hastayim, "the incredible shrinking man", "them!", "the invasion of body snatchers", "the thing from another world", "creature from the black lagoon", vs vs... isimlerine bakinca ulen acaba ne gudik filmlerdir bunlar diyorsunuz ama digerleri gibi bu da gayet saglam bi film... bu donem bosuna bilimkurgunun altin cagi diye gecmiyor...

--- spoiler ---
kuculen adamin hikayesi aslinda iki kisimdan olusuyor, ve bodrumda gecen ikinci kismi hic bekledigimiz kadar felsefik... ust katta, yani normal dunyada iken, kuculen adam kendini giderek ezilmis hissediyordu, bu devlerin dunyasinda erkekligi zedeleniyordu surekli... ama bodrum katinda degismeye basladi... kucuk canlilarin bu izbe kuytu dinyasinda tekrar savasci kimligini, erkekligini kazandi bi nevi, ve durduk yere sirf tehlike olusturuyor diye gitti orumcegi oldurdu misal... penceredeki tellerden gecebilecek kadar kuculdugunde ise tamamen ozgurlesti, boyut kavrami kayboldu... makro sonsuzluk ile mikro sonsuzluk kaynasti... ve film ilginc bi sekilde boyle, gorece askida bitti...
--- spoiler ---

nitekim, bekledigimden cok daha derin, kliselerden uzak ve epey basarili bi film buldum ben sahsen...

(levenspiel - 22 Mart 2015 17:34)

(bkz: george costanza)

https://gotthecancers.files.wordpress.com/…rink.jpg

(ermanhoca - 23 Mart 2015 23:35)

orijinal adi "the incredible shrinking man" olan, 1957 yapimi, basrollerinde grant williams ve randy stuart'in oynadiklari bir jack arnold filmi. tuhaf bir sis bulutuna maruz kalan bir adamin, bir kac santimetre boyda olacak derecede kuculmesi, evinin bodrumunda orumcek saldirisina ugramasi ve hayatta kalmaya calismasini anlatan bilim kurgu filmi.

(compadrito - 13 Temmuz 2005 02:23)