Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 1 (~ Harry Potter ve Ölüm Yadigârlari: Bölüm 1) ' Filminin Konusu : Bölüm 1, Harry, Ron ve Hermione’nin Voldemort’un ölümsüzlük sırrını barındıran Hortkuluklar’ın izini sürmek ve yok etmek görevini üstlenerek yola çıkmaları ile başlıyor. Profesörlerinin yönlendirmeleri ve Profesör Dumbledore’un koruması olmaksızın, tek başlarına yola çıkan üç arkadaş şimdi herzamankinden daha fazla birbirlerine güvenmek zorundadır. Ancak, onları tehdit ederek ayrı düşmelerini sağlamak isteyen Karanlık Güçler de aralarındadır.Bu arada, büyücülük dünyası Karanlık Lord’un tüm düşmanları için tehlikeli bir yer haline gelmiştir. Uzun zamandır korkulan savaş başlamış ve Voldemort’un Ölüm Yiyicileri Büyü Bakanlığı’nın kotrolünü zorla ele geçirerek terör estirmekte ve kendilerine karşı olabilecek herkesi tutuklamaktadırlar. Ama, Voldemort için en değerli olan ganimeti; Harry Potter’ı hala bulamamışlardır. Seçilmiş kişi artık aranan kişidir ve Ölüm Yiyiciler Voldemort’a “canlı” olarak teslim etmek üzere onu aramaktadırlar.Harry’nin tek umudu Voldemort onu bulmadan önce Hortkuluklar’ı bulmaktır. Ama, ip uçlarını araştırdıkça neredeyse unutulmuş olan eski bir efsaneyi ortaya çıkartır – Ölüm Yadigarları’nın efsanesi. Eğer bu efsane gerçekleşirse, Voldemort aradığı üstün güce erişebilecektir.Aslında Harry’nin geleceği, geçmişte yaşadığı ve tüm geleceğini etkileyen “sağ kalan çocuk” olduğu kader gününde belirlenmiştir. O, artık sadece bir çocuk değildir, Harry Potter, Hogwarts’a ilk adımını attığı günden beri hazırlanmakta olduğu Voldemort’la nihai mücadelesine giderek daha da yaklaşmaktadır.
Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2(2011)(8,1-676025)
Pirates of the Caribbean: The Curse of the Black Pearl(2003)(8,0-960825)
Iron Man(2008)(7,9-830687)
The Hobbit: The Desolation of Smaug(2013)(7,8-608325)
The Hunger Games: Catching Fire(2013)(7,5-630988)
The Hobbit: The Battle of the Five Armies(2014)(7,4-436750)
Pirates of the Caribbean: Dead Man's Chest(2006)(7,3-603305)
The Hunger Games(2012)(7,2-870183)
Pirates of the Caribbean: At World's End(2007)(7,1-554724)
Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides(2011)(6,6-470252)
The Hunger Games: Mockingjay - Part 2(2015)(6,6-244123)
Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales(2017)(6,6-218048)
--- yoğun şekilde spoiler ---elbette atlanan detaylar, değiştirilmiş sahneler mevcuttu. ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bugüne kadar yapılmış harry potter filmleri içinde kitaba sadık kalmak için en özen gösterilmiş, ayrıntılara gereken değerin en çok verildiği film olmuştur.öncelikle filmin başlangıcı gerektiği gibi, her şeyi geride bırakıp bilinmeyen sona yelken açma duygusunu iyi şekilde verdi. özellikle hermione'nin ailesinin hafızalarına dokunduğu sahne buna en iyi örnek olur.yedi potter sahnesinde(yoldaşlık üyelerince çok özlü iksir ile harry potter kılığına girildiği sahne), fred ve george'un esprileri neredeyse kitaptan bire bir alıntıydı ki bu sahneyi daha çekici hale getirmiş. hermione ve fleur'un harry'ye dönüştükten sonraki halleri özellikle gülümsetti.voldemort'un harry'yi tanıma sebebi olan expelliarmus büyüsü değiştirilerek, tanınma sebebi hedwig'in harry'yi korumaya çalışması yapılmış. bana sorarsanız dram etkisini kuvvetlendirmiş bu seçim fakat hedwig'in ölümünün üzerinde durmaya fırsat kalmadan moody'nin ölüm haberinin gelmesi biraz aceleye gelmiş olabilir.bakanlık sahnesinde dolores umbridge'in karşısında harry'nin dikilip gönderdiği büyü ve ardından ruh emicilerin görsel haz vererek süzülmesi filmin güzel anlarındandı. bir diğer değinmek istediğim konu xenophilius lovegood: tip olarak doğruya yakın bir seçim yapılmış olsa da karakterin yansıtılması konusunda büyük eksikler olduğunu düşünüyorum. kitapta tam bir kaçık olarak tasvir edilmiş olmasına karşın filmde sadece şaşkın ve korku içinde bir garip adam olarak karşımıza çıkarıldı. ondan beklediğimiz bırakın muggle dünyasını, büyücü dünyasında bile manyakça karşılanacak hareketlerden eser yoktu.şimdi söz edeceğim sahne kesinlikle filmin en hoş bölümlerinden biriydi. ölüm yadigarları hikayesinin ozan beedle'ın cümleleriyle okunduğu sahnede devreye giren animasyon kesinlikle masalsı ama gizemli gerçeği gösterebilmesi açısından doğru bir karar olmuş. yer yer tim burton animasyonlarındaki tada yaklaşan bir çalışma olmuş. çizgiler eski filmlerin fazla çocuksu havasından uzaklaşıldığını vurgular cinstendi. bu çok önemli çünkü diğer filmler kitapların esrarengiz atmosferine yaklaşamayacak kadar sığ kalmıştı.godric's hollow'a yapılan ziyaret sahnesinin atlanmaması sevindirdi.lucius malfoy'un yerle bir olmuş psikolojisi, korku dolu ruh hali olabildiğince iyi yansıtılmıştı. dediğim gibi diğer harry potter filmlerinin aksine karakterler kitaptaki ruh hallerine en uygun halde aktarılmış. draco malfoy'un ürkek ve ne yapacağını bilmez halleri, lucius'un affedilme fırsatına aç çökmüşlüğü...bill weasley de gayet karakterine oturan bir seçim olmuştu.bana kalırsa filmin açık ara en iyi kotarılmış sahnesi(biraz da duygusal yaklaşıyorum burada) dobby'nin ölüm sahnesiydi. her ne kadar epikleştirilmiş olsa da gözlerimin yaşardığını söylemeliyim. sevimli adamımızın(ya da evcinimizin) bellatrix manyağının karşısında dikilip, "dobby has no master" demesi, onun farkını, diğer evcinlerinin aksine özgürlüğü, dostluğu, sevgiyi tatmış olmasını ve ona bunları kazanmasında en büyük yardımı yapmış olan harry potter'a karşı duyduğu minnettarlık ve sevgiyle karışık bağlılığın verdiği cesareti ortaya apaçık koymuş. gözlerini yummadan önce etrafındaki dünyanın büyülü güzelliğine bir bakıp gülümsemesi, dostlarının yanında son nefesini bırakıvermiş olmasına safça sevinmesi... ve sihirlerin hüküm sürdüğü topraklara terle, kürekle, ellerle kazılan bir mezar.bellatrix rolündeki helena bonham carter'a ayrı bir parantez açmak isterdim ama gerek duymuyorum, kendisi için sinema dünyasında zaten ayrı bir parantez mevcut.dumbledore'un cenazesini bir önceki filmde göstermeyerek hayal kırıklığı yaşatan david yates bu kez beyaz mezarı bize gösterdi fakat cenazedeki ihtişamlı görselliği atlamış olmasından sonra karşımıza bir dikdörtgen prizma çıkarması pek tatmin edici olmadı.grimmauld meydanı 12 numara'ya yapılan ziyaretteyse r.a.b'ın üzerinde durulmasına karşın, kitapta sirius'un odasında bulunan lilly'nin mektubundan söz edilmemesi atlanan önemli ayrıntılardandı.albus dumbledore'un hayatı ve yalanları kitabından bu denli bahsedilmesi ve dumbledore'un yokluğunun hissettirilmesi bir sonraki filmde onun geçmişindekilerin(aberforth, grindelwald, kız kardeşi vs.) üzerinde durulacağı konusunda ümit verdi. ancak grindelwald'ın bu kadar çabuk verilip, üzerinde durulmadan geçilmiş gibi görünmesi de bu konuda şüpheye düşmeme sebep oldu.ron ve hermione ilişkisi melez prens filmindeki gençlik dizisi karmaşasından sıyrılıp, cıvıklıktan uzak, hazmedilmesi zevkli şekilde karşımıza çıktı. godric gryffindor'un kılıcının bulunması sahnesinde maralın görünmesi de gelecek filmdeki snape'in anıları için meraklanmamızı sağladı. alan rickman'ın usta oyunculuğunu görmeye pek fırsatımız olmadı açıkçası bu filmde.hogwarts'ın yokluğu demek mekan seçiminde farklılaşma demek, bilindik atmosferden uzaklarda dans etmek demekti. mekan seçimleri kesinlikle mükemmeldi.son olarak içinde hogwarts olmamasına rağmen bugüne kadar izlediğim en iyi harry potter filmiydi. bundan önceki filmlerden sonra oluşan eksiklik ve "kitapları okumayanlar şimdi bunun neyini bu kadar seviyorlar diye başımın etini yiyecek" hissiyatından eser yoktu. kesinlikle olması gerekene çok yakın bir film olmuş. huzur ve tatmin içinde salondan ayrılabildim bu kez. öyle ki kitapları özletti birden bana.--- yoğun şekilde spoiler ---
(marley - 17 Kasım 2010 21:54)
askere gitmeden önce sinemada izlemeyi planladığım son film olmasından dolayı benim için daha da önemli olan ve bu kadar çok sevdiğim için çok sevindiğim filmdir. ve bir harry potter filmi klasiği olarak önlenemez bir "tüm kitapları yeniden okuma" hissiyatına kavuşmamı sağlamıştır. sanırım askere giderken bavulumun dibini 7 potter kitabıyla dolduracağım. siyasi içerik olmadıkça izin veriyorlarmış... potter'daki alt metinlere çok takılmazlarsa (komutanım, bu harry... harry potter) keyfime diyecek yok. --- spoiler ---ralph fiennes voldemort olarak goblet of fire'da göründüğünden beri içim titriyor her sahnede yer alışında. bu kadar iyi bir makyaj, bu kadar iyi bir yorum olamaz. bu filmde ilk kez uzun uzun bir sahnede rahatça onu izleyebilmek süperdi. gerçekten kanım dondu ve o yemek masasındaki misafirlerin hissettiklerini birebir yaşadım. ve evet, animasyon, dobby'nin ölümü, hermione'nin ailesinin hafızasından kendisini silmesi gibi sahneleri çok çok beğendim. ama ben harry- hermione dansını da çok sevdim. gördüm ki birçok yazar "ne gerek vardı" tepkisi vermiş. bence çok gerek vardı. şöyle ki: filmde o kadar korkunç şeyler oluyor, o kadar karanlık bir atmosfer var ki belki de en çaresiz anda iki çocuk gibi öyle saçmasapan dans etmeleri benim için çok değerliydi. balinanın hava almaya su yüzüne çıkması gibi. insanların özünü hatırlaması gibi. onlar sadece çocuk. daha kaç yaşındalar? bunu hatırlamak ve karakterlerin yaşadıklarının ne kadar ağır olduğunun altını çizmek için bence güzel düşünülmüş bir sahneydi. david yates iyi iş çıkarıyor bence, finali izlediğimizde kendisine övgüler düzeceğimizden emin gibiyim.--- spoiler ---
(under rug swept - 19 Kasım 2010 00:58)
dublajlı olarak izlemek zorunda kaldığım film. (7 filmin içinde ilk kez!) bambaşka bir film izliyormuş gibi oldum ister istemez. --- spoiler ----weasley ailesinin dublajı ekstra kötüydü, fleur’un fransız aksanı yoktu, hermione’yi “hermoni” olarak telaffuz ediyorlardı falan filan. bu yüzden biraz beklentilerimi düşük tutarak izledim filmi. -düğün sahnesi tamamen kafamda canlandırdığım gibiydi, yönetmen olsam bu kadar olurdu. tottenham court road sahnesi de dahil buna. gerçi orada başka bir şey dedi caddenin adına ama anlayamadım. -helena bonham-carter. yine muhteşemdi. hermione’un koluna “mudblood” yazısını kazıdığı sahne nedense twilight filmindeki bellanın sarışın vampir tarafından ısırıldığı sahneyi çağrıştırdı. şaşırdım kendime. -hermione'nin ailesinin hafızasını silme sahnesi güzel bir ekstra olmuş, tamamen duygusal hesabı. bi’ baktım yanımda oturan kız “ay yazık ya bebeğim” moduna girip ağlayacaktı resmen. -harry ve hermione’nin dans ettiği ekstra sahne de güzeldi, “her şeye rağmen gülelim, kötülüğü yenicez” mesajı verilmiş. hoş. lakin bu ekstralar yerine mesela, dursleyler ile vedası ve petunia teyze’nin harry ile konuşma yapmaya çalıştığı bölümler eklenebilirdi. -dobby’nin ölümü de aynen hayal ettiğim gibiydi, yalnız “here lies dobby, a free house elf” mezar taşını görmeliydik. -voldemort'un gregorovitch'i neden aradığı ve grindelwald'ın kim olduğu daha iyi açıklanmalıydı, zira yanımdaki kitabı okumayan arkadaşların kafasında soru işareti bıraktı bu kısımlar. -sadece ben miyim bilmiyorum ama dolores umbridge, nazlı ılıcak’a inanılmaz derecede benzemiyor mu? -sanıyorum ki narcissa malfoy’u oynayan oyuncuyu değiştirmişler. sarışındı o kadın. ya da ben kafamda öyle canlandırmışım, bilmiyorum. -draco malfoy'a bir haller olmuş sanki. söyleneni anlamıyor/yerine getirmiyor, ağlıyor. tuhaf. -başkalarının kılığına girdikleri bakanlık bölümleri çok iyiydi. özellikle +karımı sorguya almışlar! -sen evli değilsin ron. diyalogu süperdi.-the tale of three brothers hikayesi çok yansıtılmıştı, tam bir masal havasındaydı. -iyisiyle kötüsüyle bir hp filmiydi, özlemişiz. ne diyelim 2.bölümü heyecanla bekliyoruz.--- spoiler ---
(serpensortia - 19 Kasım 2010 23:04)
--- spoiler ---r.a.b.'nin keşfi ve kreacher'ın madalyondaki yeri ve grimmould 12 numaradaki bütün olaylar çok hızlı geçilmiş ki direk bakanlığa geldiler kıl oldum. bu işin ne kadar delice olduğu gerçeğini filmde işlememişler. hadi bakanlığa dalak panpa moduyla içeri girdiler. harry potter sihir bakanlığı'na giriyor boru değil. usame bin laden'nin beyaz saray'a girmesi gibi bir şey. bir de mektup olayını göstermediler snape ve lily için basit ama önemli bir ayrıntı. snape'in bu hikayede başrol olduğu unutulmamalı.başka şekillerde anlatılmayacaksa ki mürver asa artık voldemort'da olduğuna göre anlatılmayacak; film harry'nin yadigar takıntısına hiç değinmiyor. harry'nin "boş verin hortkulukları ölüm yadigarlarını bulmalıyız" diye tribe girdiği bir dönem var. son kitabın asıl konusu harry'nin ölüm yadigarlarının gerçek anlamını kavraması ve gerekeni yapması. "the last enemy that shall be destroyed is death". harry potter'ın görünmezlik pelerini hangi cehennemde? harry potter'ın pelerinsiz ingiltere sokaklarında öyle elini kolunu sallayarak gezemeyeceği aşikar sanırım. godric's hollow'a pelerinsiz giden bir potter bildiğin gerizekalıdır. yadigar olmasını geçtim. dans sahnesinde harry hermione'yi öpecek sandım, çok gereksizdi. üzerine daha da yorum yapmıyorum.yadigarların anlatıldığı animasyonu çok beğendim ama keşke ron'un ışıkkemer'le dönmesi gibi diğer anlatılanları da flashback tadında gösterselerdi. filmin izleyici kitlesi açısından işkence ve bazı aksiyon sahnelerindeki yumuşatmayı mazur görüyorum. bunların ötesinde film güzel olmuş çünkü filmin bakış penceresi doğru. bu film çaresizlik ve fedakarlık hakkında olmalıydı öyle de yapmışlar. (bkz: obliviate)--- spoiler ---
(wallcan - 21 Kasım 2010 00:49)
usenmeyecegim, yedi kitabi da ezbere bilen biri olarak derdimi anlatmaya calisacagim.oncelikle, kitabi hic okumamis, konuyu ilk filmden beri takip etmis birinin gozunden bakalim.- hicbir sey anlasilmiyor. evet evet bu abarti degil, bu cocuklar nereye gidiyor, ne icin kosusturuyorlar, bu kasvetli havanin sebebi nedir, bilmemkim buraya ne zaman geldi bilmemkim ordan ne zaman kacti belli degil.- diyalog yok. birkac sahne disinda tek duyabildigimiz maksimum uc kelimeden olusan cumleler, zannedersin telepatiyle anlasiyorlar. 'yes'ler 'no'lar havada ucusuyor, karakterlerin ettigi en derin laflar, 'gitmeliyim', 'cok uzuldum, 'bence de' falan.- 146 dakika film cekmissin, beni hikayenin icine bir saniye dahi sokamamissin, tebrikler yonetmen. oyle muhtesem manzara goruntuleriyle film kotarilmiyor, bagimsiz film cekmiyorsun, milyonlarca hayrani bulunan bir hikayeyi bana yasatman gerekiyor, ben guzel manzara izliyorum.gelelim hikayeye asina olan, hatta benim gibi hasta olan birinin gozunden elestiriye,- filmin bence tek guzel yani, basindan beri hicbir oyuncunun degismemis olmasi, zaten hala harry potter izliyor oldugunuzu hatirlatan tek etken de bu.- bugune kadar kitaptan en az birebir diyalog ve sahne kullanilan film olmus.- tamam! butun kitabi filme aktaramayacaginizi ogrendik! biliyoruz. yine de, yonetmenin bile kitabi okumadigina dair suphelerim var. sonuncu kitabin neredeyse basrolu olan snape'in bes saniye gosterilmesi milyonlarca orneginden biri.- kitapta canlarini dislerine takarak oradan oraya giden, sayisiz olayla karsilasip hepsinin ustesinden bir sekilde gelen, en az buyu gucleri kadar zihinlerini de kullanan, tesaduflerle yollari sekillense de son hamleyi kendileri yapan, yani son derece aktif karakterler (ki en basitinden harry, ron ve hermione) film boyunca mal mal oturup bon bon baktilar. resmen hicbir sey yapmadilar. hicbir sey dusunmediler. 'aaa rba buymus la', 'e ben bu sembolu lovegood'da gordumdu',' lan dobby oldu ha, napicik?' gibi yuzeyselin de asmisi igrenc bir yasanilan her sey tesaduf eseri oluyor havasiyla geziniyor. - kitapta olmayip da filme eklenen sahneler fazlasiyla radikal kararlarin sonucu, zaten kult olmus bir hikayeyi bu kadar degistirebilecegini dusunmek icin delirmis olmak gerekiyor bence.- elestirilebilecek milyonlarca yani olsa da, karakterlerin sigligi insani delirtecek seviyede, ve filmde basarili olan tek sey dozuna yakin verilebillmis kasvet. e onu da vermeseydin, hori hatir adiyla cikar filmi daha iyi zaten.edit: filmi begenenlerin muhtesem cekim tekniklerini, akil alan efektleri ve opusme koklasma sahnelerini falan begendigini dusunmek istiyorum. anlatim yontemini begenmis olmalari ihtimal dahilinde bile degil cunku.
(freya - 21 Kasım 2010 14:40)
fazla söze gerek yok aslında, gerekli -olumlu, olumsuz- tüm kritikler, tartışmalar, olacaklar, olunacaklar ve dahası yukarılarda belirtilmiş.ama sadece şunu söylemeliyim.--- spoiler ---sırf emma'nın o ilk başta ailesinin hafızasını sildiği sahne, sırf ölüm yadigarları hikayesi anlatırken gösterilen olağanüstü animasyon ve yine sırf dobby'nin o hüngür hüngür ağlatan ölümü sahnesi için bile gidilir bu filme.--- spoiler ---
(magicalbronze - 24 Kasım 2010 09:32)
o childrenlift up your voice, lift up your voicechildrenrejoice, rejoice..10/9ağladım lan. daha annesi "hermione, tea's ready." diye seslendiğinde hermione "coming mum" derken, anne derken sesi titrediği an ağlamaya başladım, "bir harry potter filmi bu kadar iyi olacak mıydı, biz görecek miydik?" derken daha çok ağladım, david yates'den kesinlikle beklemiyordum ama mükemmele yakın olmuş, resmen gözüm açık gitmeyeceğim. --- spoiler ---*obliviate sahnesini izleyip da ağlamayan varsa.. var mıdır ki? yoktur yahu. hermione o resimlerden tek tek silinirken elimi ağzıma kapatıp hıçkırdım. seriyle tanıştığım ilk günden beri kızım olursa onun gibi olsun istiyorum: çok zeki, snob, tarz, zarif, çok okuyan, çok cesur, çokbilmiş, çok çok çok.. bir ingilizle evlenirsem kesinlikle kızıma hermione adını vereceğim o kadar seviyorum hanımefendiyi.* big d.-harry vedasının olmayışı canımı sıktı, mutlaka olmalıydı ki kırdığım 1 puanın çoğu bundan, diğeri de muhtemelen kitapları okumayıp aşık büyücüler filmi göreceğiz diye seyretmeye gelen ve "aslında hermione harry'le daha çok yakışıyor o ginny ne öyle, ron da bi acaip" diye fısıldaşan kitleyi tatmin etmek için harry ve hermione'nin her an öpüşebilirlermiş gibi yansıtılmasından. seri boyunca bu ikilinin arasında dostluktan başka hormonal bir aktivitenin esamesi okunmaz ama filmde kah dans bittikten sonra 10 saniye öpüşecekmiş gibi bakışmaları, kah ron'un sanrısında gayet ateşli şekilde seviştirilmeleri tamamen bu kitaptan bihaber kitleyi tatmin etmek, part 2'ye gelmelerini kesinleştirmek için filan yapılmış. o olmamış.* harry'i alnındaki yara izinden ya da "gözler de tıpkı annesi maşallah"tan farklı olarak yüzüne kaynakla yapıştırılan gözlüğünden tanısınlar bi zahmet asdfghjklhj adam boxerla göle dalıyor gözlük gözünde, sevişiyor gözlük gözünde. çorapla sevişenlerden sonra gözlükle sevişen yeni bir tarz adeta: "6 derece miyobum hermione memelerini net göremiyorum :("* godric's hollow sahneleri mükemmeldi. orası neresiyle işte benim hayallerimdeki ingiliz kasabası: eski karışık evler, kilise, kar, mezarlık, ıssızlık. bathilda sahnelerinde ciddi tırstım, serinin çocuklar için olmadığının en önemli ispatıydı ki yanımda oturan 9 yaşlarındaki çocuk korkudan annesine iyice sokuldu.* neredeyse 2 saat süren bir filmde hogwarts kısmının, neville, luna ve ginny'nin yaşadıklarının atlanması inanılmaz bir eksiklikti. bir 10 dakika daha eklenip pekala mükemmel hale getirilebilirmiş, the tale of the three brothers'ı corpse bride, coraline tadında bir güzellikle canlandıran bu filme yakışmamış bu eksiklik..* luna'nın babasında (bkz: xenophilius lovegood) bir anormallik olduğunu daha bunlar kapıdan girdikten az sonra farkediyorlardı normalde, ama filmde oturup o iğrenç sıvıyı içip, adamın dede içliği gibi bir şey giymiş, yağlı saçlarıyla ciddi ciddi sıyırmış halini farketmeden saf saf dolanmaları komik olmuş. bu çocukların üçü de birbirinden zeki, yutturamazsınız.* düğün sahnesi çok güzel, fleur'ün gelinliği ise şahaneydi o sırada gelinle damat hariç her karakterin kafasında binlerce tikli döndüğü için hiçbirinin düğüne doğru dürüst odaklanamadığı atlanmış olsa da.ek: fleur'ün gelinliği alexander mcqueen imzalyımış, bu vesileyle bir kez daha long live mcqueen* luna'nın ne güzel saçları var john william waterhouse'un kadınları gibi, upuzun, uçuş uçuş, incecik telli. luna sen ne güzel, ne tatlı, ne sevilesi bir insansın..* neville, öhömm sen ne olmuşsun öyle* meşhur dans sahnesini de, bunların kaldığı kuş uçmaz kervan geçmez yerler için kullanılan birbirinden güzel mekanları da, o savaş halini yansıtan gri renkleri, terkedilmiş prefabrik yerleşimi, hermione'nin sıkıca giyinerek dibinde kitap okuduğu ağacı da, o anı da harika buldum. görüntü yönetmeni eduardo serra'nın ellerine bin kez sağlık.* "here lies dobby, a free elf". çok ağladım sana dobby. kim bilir part 2'de fred'e nasıl ağlayacağım. insanlar höykürüşüme şahit olmasın diye salon kapatıp tek başıma izlemeyi planlıyorum.* bizi çok sevdiğimiz ama artık fena halde masum kalmış olan harry potter main theme'den kurtaran alexandre desplat'ın da ellerine, notalarına sağlık.* altyazıyı hazırlayanların hiçbir şeyine sağlık filan değil, ölüm yiyici nedir kardeşim, oldu olacak "ölüm yiyişkenleri" deseymişsiniz asdfghjghj. altyazı böyleyken filmi dublajlı izleyenlere allah ya akıl fikir ya sabır versin.* helena bonham carter'ı ne kadar sevsek de kabul edelim ki bellatrix lestrange rolüne zerre kadar bile uymuyor, iyi de canlandıramıyor, son derece evil, bana göre voldemort'tan bile daha vahşi, gaddar, deli ve ölümcül olan bellatrix'i silip yerine komik saçlarıyla yarı sempatik-yarı deli bir tim burton karakteri çiziyor. memnun değilim, git helena ben doya doya bella'ya küfretmek istiyorum, molly weasley son hamlesini yaptığında içimin yağları erisin istiyorum, git.--- spoiler ---ingilizler iyi ki var. hikayelerinden efsanelerine, aksanlarından beyaz tenlerine kadar çok seviyorum adamları. bir kez daha anladım ki harry potter amerikalı olsa zerrece ilgimi çekmezdi, zaten o zaman harry de olmazdı, hermione granger güzelliği de. neticede minnettarız j.k. rowling, arayı daha fazla açma.
(isolde - 25 Kasım 2010 22:11)
--- spoylır ---öncelikle, bir uyarlama ve bir harry potter uyarlaması olarak, filmin serinin en iyi filmlerinden biri olduğunu belirtmek gerekir. son kitabın iki parça halinde aktarılmış olmasının altında ticari düşünceler yatsa da, böylesinin daha heyecan verici ve tatmin edici olduğunu çoğu harry potter hayranı da düşünüyor olsa gerek, zira sonuçta orasından burasından kırpılmış kısa bir film izlemektense (en azından bazı) sahnelerin paldır küldür geçilmeyip, yönetmenin aksiyonu ve duyguyu hikayeye iyice yedirdiği bir film karşımızdaki. neyse, yine de kitapla karşılaştırarak ve sahne sahne gidersek; * hermione'nin ailesinin hafızasını sildiği sahneyle, daha başlarken kendine hayran bırakıyor film bir kere. kitapta söz edilmesine rağmen hiç beklemiyordum; çok başarılı olmuş. ve fakat aynı şeyi harry ve dursley ailesi arasındaki sahne için söyleyemem. petunia teyzeyle lily potter'ın hikayesi 2. filmde - umarım - anlatılacak, ama dudley* ile harry'nin vedalaşması filme konabilirdi kanımca. çok da uzun bir sahne olmazdı hem. zaten dursley'ler figürandan beterdi nedense. * malfoy'ların malikanesindeki ilk sahne muhteşem. alan rickman, ralph fiennes ve jason isaacs'in içinde olduğu bir sahneden başka bir şey de beklenemezdi. üçü de döktürmüş yine. * "7 potter" sahnesi aksiyon olarak biraz abartı olsa da (gizlilik nizamnamesi olayı) güzel olmuş. özellikle harry ile voldemort'un asalarının tekrar birleşmesi* yine çok iyi. hedwig ile mad-eye moody'nin ölümleri ise bana biraz geçiştirilmiş gibi geldi. bill weasley "mad-eye's dead." dedikten sonra lupin üzgün bir suratla sandalyeye çöktü - bu kadar. böyle olmamalıydı. ikisi de önemsiz birer karakter de değil hani. * daha önce de yazmıştım; (bkz: #20909247) ama bir kez daha söylemeden olmaz: bill nighy müthiş. kısa rolüne rağmen resmen yaşayarak oynamış. konuşması, ron ışıkemer'i denediğinde yüzünde oluşan ifade, mimikleri... hepsi çok iyiydi. * bill nighy demişken, sihir bakanı'nın değiştiği/değişeceği filmde söz edilmiş bir şey miydi bilmiyorum, ama öyleyse kitapları okumayanlar için farklı bir bakan kafa karıştırıcı olmuştur. * düğün sahnesi biraz "gösterişsiz" olması dışında çok iyi olmuş. yani, 4. filmdeki* balo sahnesi kadar şaşaalı bir şey de beklemiyordum tabii de, bill ve fleur'ün ortada zıpladığı dans sahnesinden de farklı bir şeyler görmek hoş olurdu. öte yandan elphias doge ve aunt muriel diyaloğu epey başarılı. * kafedeki aksiyon sahnesi de, harry, ron ve hermione'nin paranoyakça caddelerde, sokaklarda dolaştığı sahneler de harika. * kreacher'ın hikayesi anlatılmadı, ama çok da önemli bir ayrıntı değildi kanımca. esas beklediğim lupin ile harry arasındaki kavgaydı, ama onu da çıkarmışlar. lupin hikayedeki en sevdiğim karakter, ama filmlerde ne yazık ki ön plana çıkmadı. ayrıca, lily'nin sirius'a mektubu yoktu - ki bu da çok üzücü. mektup olmasa bile bebek harry'nin fotoğrafını görebilseydik keşke. final filminde böyle dramatik sahnelerin atlanması hiç hoş olmadı. * filmde eşsiz hogwarts manzaralarından ilk kez mahrumduk, ama britanya'nın dağ, bayır manzaraları çok iyi kullanılmış kanımca. ıssızlık ve boşluğu epey başarılı bir şekilde yansıtmışlar.* iz'in ne olduğundan neredeyse hiç bahsedilmemiş; ki bu da bilmeyenler için kafa karıştırıcı olabilir. madalyonun takan insanı ele geçirmesi ise beklediğimden daha iyi anlatılmıştı. üzerinde biraz daha durulabilirdi tabii, ama yine de biraz dikkat eden biri ron'un kıskançlık nedeninin madalyon olduğunu anlayabilir. * bakanlık'taki sahneler harikulade. kılık değiştirmiş harry'nin dolores umbridge'e pis pis bakıp "yalan söylememelisiniz" dediği sahne, kovalamaca sahnesi, harry'nin büyüyle kendi afişinin olduğu kağıtları uçurup bakanlık çalışanlarını engellemesi... ayrıca sanat yönetimi de yine çok başarılı bu sahnelerde. * harry ile hermione arasındaki dans sahnesi, daniel radcliffe'in berbat dansı dışında çok da göze batmadı aslında. ama hemen sonraki sonraki romantik harry-hermione bakışmaları hiç mi hiç olmamış. "daha neler!" diye bağırasım geldi resmen. * godric's hollow'daki sahne, james potter ve lily potter heykellerini görmesek de çok güzel olmuş. mezarlık sahnesi bir nebze daha duygusal olabilirmiş, ama bu sade haliyle de yeterince dramatik kanımca. bathilda bagshot ve nagini sahneleri ise resmen tüyler ürpertici. o kadarını beklemiyodum, bayağı da güzel olmuş. * madalyonu yok etme sahnesi çok güzel. tabii "bu sahneyi alfonsocuğum** çekseydi nasıl olurdu?" diye düşünmedim değil - çok daha iyi de olurdu, orası kesin. ron gittikten sonra hermione'nin oturup üzülmesi, ağlaması da yeterince dramatik değildi; kitapta o duyguyu çok daha iyi vermişti j.k. rowling. * rhys ifans tipi ve mimikleriyle xenophilius lovegood karakterini de gayet başarıyla canlandırmış bence. animasyon sahnesi de epey iyiydi. sanırım david yates filmden önce epey tim burton ve guillermo del toro* izlemiş. * malfoy'ların köşkündeki sahneler ise bir nebze baştan savmaydı. üst katta hermione işkence görerken ron'un kapıldığı dehşet daha iyi yansıtılabilirdi. fakat bellatrix lestrange'ın hermione'ye işkence sahnesi (ki helena bonham carter ve emma watson'ın fikriymiş) müthiş. öte yandan, umarım peter pettigrew kitaptakinin aksine orada öylece ölmüyordur. çünkü aşırı basit bir sahne; wormtail pislik bir karakter olsa da öldüğü sahne hikayenin gidişatı açısından önemliydi. * dobby'ye ise diyecek bir şey bulamıyorum. ah be dobby... * ha bu arada, ilk filmde dobby'nin mezarını*, görünmezlik pelerinini ve yadigarlar'dan biri olan taşın olayını duyup görmedik, ama umarım kasten yapılmış bir şeydir bu. * dumbledore'un mezarı ise hakikaten söylendiği kadar varmış. o ne dandik mezar öyle arkadaş?! * filmin tam da voldemort mürver asa'yı alınca bitmesi ise yerinde bir karar bence. * filmi izlemeden önce imdb'de john williams'ın filmin müziklerini bestelemek istediğini söylediğini okumuştum. sonra da üzülmüştüm açıkçası, ama tanımasam da müzisyen alexandre desplat'ın müziklerini dinledikten sonra üzülmemin yersiz olduğunu fark ettim. şahane olmuş. velhasıl, burada sayılan o kadar ayrıntıya rağmen (ki bazıları şımarıkça bahsedilen ince ayrıntılardır), serinin harry potter and the prisoner of azkaban'den** sonraki en başarılı filmi olmuş bu film. ikinci filmi de merakla bekletiyor - aksiyon sahnelerinin çoğunun onda olacağı düşünülünce... düzelti: taş... nedense aklımda yanlış kalmış. alessa gillespie'ye teşekkürü bir borç bilirim. düzelti 2: nedense gizlilik de gizlilik diye tutturduğum sanılmıştır. öyle bir şey yok; zaten serinin beşinci filminde de* david yates amcamız iyice saçmalayıp harry'yi londra semalarında gezdirmişti. diyeceğim o ki zaten filmlerde buna neredeyse hiç dikkat edilmedi - lakin oradaki aksiyon da bariz abartılı be kardeşim.--- spoylır ---
(adas - 2 Aralık 2010 00:27)
insanların, durgunluğu yüzünden hunharca eleştirdiği film.--- spoiler ---film yazılı bir esere bağlı kalınarak yapıldı ve kitabı okuyanlar zaten ilk bölüme kadar adam gibi aksiyon olmadığı hatırlayacaklardır.bence psikolojik hava filme süper bir şekilde yansıtılmıştı. yine birden çok kere izledim, hep yaptığım gibi. küçüklüğümden beri her film ve kitap sonrası olduğu gibi yine içimi hüzün kapladı bitince.gerçekten hogwarts'ın var olmasını ve orada yaşıyor olmayı ne çok isterdim anlatamam. bana bir kez daha bu hissi yaşattı bu film.--- spoiler ---
(burberry - 29 Aralık 2010 21:55)
ilk filminden son filmine kadar ingiliz duayen oyuncular kumpanyası şeklinde müthiş bir oyuncu kadrosuna sahip olan harry potter filmlerinin -şimdilik- sonuncusu olan bu filmde dikkatlerden kaçan ve belki pek bilinmeyen birkaç önemli isim daha vardır. öncelikle sihir bakanlığı'na girilen bölümlerde harry'nin yerini aldığı bakanlık görevlisi albert runcorn u canlandıran aktör david o'hara dır. böyle söyleyince hatırlamazsınız belki ama braveheart taki çılgın irlandalı desem sanırım hepinizin yüzüne hınzır bir gülümseme yerleşir :http://www.hotflick.net/…95bvh_david_o_hara_001.jpghttp://s11.allstarpics.net/…/8/48d73p1w6hon847h.jpghttp://tomschoon.files.wordpress.com/…-runcorn1.jpgdiğer yandan filmin seyirciyle yeni tanıştırdığı karakterlerden bir diğeri olan ölüm yiyen yaxley i çok başarılı bir şekilde canlandıran isim de kült film trainspotting deki swanney karakterinden tanıdığımız peter mullan dır :http://www.wearysloth.com/…/actorsm/24935-19946.jpghttp://i.thisislondon.co.uk/…2/trainspotting415.jpghttp://images3.wikia.nocookie.net/…96px-yaxley2.jpgbir diğer sihir bakanlığı çalışanı mafalda hopkirk ü canlandıran sophie thompson , film serisinde kehanet profesörü sybill trelawney i canlandıran emma thompson ın kızkardeşidir :http://images2.wikia.nocookie.net/…alda_hopkirk.pngluna lovegood un babası xenophilius lovegood u canlandıran rhys ifans , en bilinenlerinden notting hill deki spike, hannibal rising deki grutas, elizabeth the golden age deki robert reston, the boat that rocked taki gavin cavanagh olarak karşımıza çıkmıştır.http://images2.wikia.nocookie.net/…250px-shots1.jpgasa yapımcısı gregorovitch rolünde çok kısa bir süreliğine perdede görebildiğimiz rade serbedzija eyes wide shut tan tutun, mission impossible 2 ye, snatch ten tutun, batman begins e, 24 ten tutun csi miami ye kadar sayısız dizi ve filmde karşımıza çıkmış bir isim :http://upload.wikimedia.org/…85/rade_serbedzija.jpghttp://images2.wikia.nocookie.net/…gregorovitch.jpgson olarak filmin ortalarında snatcher ların yakalayıp sihir bakanlığı'na yaka paça getirdikleri isimsiz abi de ünlü ingiliz müzik grubu kaiser chiefs in solisti ricky wilson dur :http://img.thesun.co.uk/…/snf21biz7-280_760510a.jpghttp://images.wikia.com/…c/c9/snatchersministry.jpguyarlama kalitesi ve sinemasal değerleri anlamında harry potter filmleri hep tartışmalı olacaklardır ama bu kadar devasa bir oyuncu kadrosu bir başka seri için bir daha ne zaman bir araya getirilir bilinmez. bu seride oynamayan a kalite ingiliz oyunculardan sanırım sadece judi dench ve anthony hopkins kalmıştır.
(snidget - 9 Nisan 2011 01:06)
Yorum Kaynak Link : harry potter and the deathly hallows part 1