Süre                : 1 Saat 19 dakika
Çıkış Tarihi     : 03 Mart 2010 Çarşamba, Yapım Yılı : 2010
Türü                : Döküman
Ülke                : İngiltere
Yapımcı          :  Renegade Pictures , Revolution Films
Yönetmen       : Mat Whitecross (IMDB)(ekşi), Michael Winterbottom (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Naomi Klein (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Ewen Cameron (IMDB)(ekşi), Janine Huard (IMDB), Naomi Klein (IMDB)(ekşi), Franklin D. Roosevelt (IMDB), Milton Friedman (IMDB)(ekşi), Salvador Allende (IMDB)(ekşi), Donald O. Hebb (IMDB)(ekşi), Richard Nixon (IMDB), Edward M. Korry (IMDB), Augusto Pinochet (IMDB), Margaret Thatcher (IMDB), Orlando Letelier (IMDB), Michael Townley (IMDB), Arnold Harberger (IMDB), Jorge Rafael Videla (IMDB), Joseph Blair (IMDB), Elisa Tokar (IMDB), Donald Rumsfeld (IMDB), Ronald Reagan (IMDB), Nigel Lawson (IMDB), Mikhail Gorbachev (IMDB), George Bush (IMDB), Boris Yeltsin (IMDB), Yegor Gaydar (IMDB), Al Gore (IMDB), Gerald Ford (IMDB), George W. Bush (IMDB), Asif Iqbal (IMDB), Ruhel Ahmed (IMDB), Shafiq Rasul (IMDB), Pervez Musharraf (IMDB), Harlan Ulman (IMDB), Paul Bremer (IMDB), Dwight D. Eisenhower (IMDB), Isabel Letelier (IMDB), Alan Greenspan (IMDB), Barack Obama (IMDB), Bill Clinton (IMDB), Walter Cronkite (IMDB), Saddam Hussein (IMDB) >>devamı>>

The Shock Doctrine (~ Doktrina soka) ' Filminin Konusu :
No Logo kitabının ünlü yazarı Naomi Klein ilgisini bu kez “şok doktrini” olarak tanımladığı ekonomik-politik bir olguya çeviriyor. Klein’ın savı modern kapitalizm tarihinde toplumlara kabul ettirilen büyük politik ve ekonomik değişikliklerin bir kriz sonrasında hayata geçirildiği. büyük politik değişiklikler büyük krizleri takiben oluşur... Bu hiçbir zaman kazara meydana gelmez.


  • "yeni naomi klein kitabı."
  • "türkçesi ne zaman, kim tarafından çevirilip, basılacak çok merak ettiğim kitap.edit: yaklaşık 1.5 sene sonra an itibariyle agora yayınları tarafından türkçesi basılmıştır."
  • "29. uluslararası istanbul film festivali'nin ntv belgesel kuşağı bölümünde gösterilecek olan belgesel film."
  • "film pek guzel olmus insan o kadar ulke arasinda turkiye de olsun, 12 eylul olsun, 24 ocak kararlari olsun istiyor... yoksa film sahane..."
  • "(bkz: ekonomik krizi ak parti'nin çıkardığını sanan mal/#17784723)(bkz: akp'nin ekonomi politikası/#19442778)"
  • "belgeselini izleyince "ah bi türkiye eksik" diyor insan. belki de gerek bile yok. hep aynı hikaye. üç aşağı beş yukarı aynı senaryo."




Facebook Yorumları
  • comment image

    naomi klein kitabıyla ilgili başarılı bir alfonso cuaron kısa filmi.film geçmişte akıl sağlığı için uygulanan şok tedavileriyle günümüz toplum şokları arasında ironik bir paralellik kuruyor,izlenesi.

    ayrıca;

    (bkz: milton friedman)


    (shocktheworld - 3 Ocak 2008 00:00)

  • comment image

    türkçe'ye de çevrilen no logo’nun yazarı naomi klein’ın yeni kitabı ‘the shock doctrine: the rise of disaster capitalism’ (şok doktrini: felaket kapitalizminin yükselişi) küreselleşmeyi ve felaket kapitalizmi diye adlandırdığı 'yeni kapitalizmi' okuyucusuna açıklıyor.

    klein, 1970 yılında kanada quebec'de doğdu. yazma kariyerine erken yaşta the varsity isimli toronto üniversitesi'nin öğrenci gazetesinde başlayan klein, orada yayıncı-başkan olarak hizmet etti. 2000'de klein sonraları küreselleşme karşıtı hareketin manifestosu da olan no logo: küresel markalar hedef tahtasında isimli kitabını yayımladı. bu hareket no logo ismli kitabın yayımlanmasından bir ay önce dünya ticaret örgütü'nün 1999'daki toplantısını kapattı.yazar, gazeteci ve aktivist olan klein, küreselleşme konusundaki politik analizleriyle biliniyor.

    henüz dilimize çevrilmeyen kitapta sıkı bush muhalifi klein, mega felaketlerle süper şirketler arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. sadece abd'yi değil, ingiltere ve israil’i de hedef tahtasına almış. ‘şok doktrini’ne göre büyük ölçekli bir değişim gerçekleştirmek, mesela bir bölgeyi baştan inşa edip para kazanabilmek için ‘felakete’ ihtiyaç var: savaş, doğal afet, darbe veya terörist saldırı gibi. demokrasinin pratikte uygulanamadığı felaket bölgeleri, global şirketler için canları istedikleri gibi at koşturabilecekleri bir rant alanı. ‘çünkü kolektif şok yaşayan bir halk, tıpkı işkence altında arkadaşlarının adını veren birey gibi, pek çok değerinden vazgeçebilecek hale gelebilir’ diyor klein. 11 eylül’ün nasıl bir ekonomik büyümeye yol açtığını açıklayan kitapta irak ve israil savaşlarını kazançla kapatanlar da okuyucuya aktarılıyor. kitabın yazarı naomi klein ve alfonso cuaron, 'şok doktrin' ile ilgili bir de kısa film çektiler.

    http://www.korsanhaber.com/default.asp?haber=6751


    (weep - 29 Temmuz 2008 03:36)

  • comment image

    türkçesi ne zaman, kim tarafından çevirilip, basılacak çok merak ettiğim kitap.

    edit: yaklaşık 1.5 sene sonra an itibariyle agora yayınları tarafından türkçesi basılmıştır.


    (dennisjohn - 11 Ocak 2009 01:31)

  • comment image

    milton friedman ın, pinochet e danışmanlık yaparak '73 şili darbesinin temizlediği binlerce insanın cinayetine orta olduğunu iddia eden, bu argumanı nedeniyle friedman fanlarından ciddi eleştiriler alan, ama hakikaten beş yüz sayfalık kitap boyunca sanki dünya friedman istedi die bu hale geldi gibi gösteren ve sanırım bundan dolayı aldığı eleştirileri biraz hakeden naomi klein ın, bu ısrarı dışında (tabii bi de tiananmen katliami nın biraz çarpıtılması hadisesi mevcut, ama olsun) gayet yerli yerinde, ve sağlam kanıtlı kitabı. her şeyi birbirine bağlayıp, bir şeytan bulma eğilimimiz kitabı okurken bizi tatmin etse de, sonrasında anlaşılan bu durumlar insanı sinir ediyor. madem bu kadar güzel kitap yazdın, tutarlılık adına şu harekete yeltenmeyip kitaba leke sürmeseydin diyesi geliyor insanın.

    sonra bir free marketçı gelir sana kolayca ayar verir işte. yapma böle şeler diyorum.

    http://uk.youtube.com/watch?v=tqlayg6pdgg

    not: tabii bu link ten önce bi naomi klein ne diyo die gözatın yoksa pek anlamsız kaçar.

    http://uk.youtube.com/watch?v=jg9cm_j00bw

    notlu edit: arkadaş ne uzun cümle kurmuşum..


    (booboo - 16 Ocak 2009 02:30)

  • comment image

    global sermayenin 3. dünya'nın bilinçli/bilinçsiz vatandaşını nasıl sodomize ettiğini açıklayan kitap.neyseki bizim başımıza böyle şeyler ,öhö öhö, asla gelmemiştir,haakphuu.hatta öyle bir uydurulmuştur ki,bir daha ömrü bilah gıkını çıkarmayacak şekilde milletimizin beyni,bu şok tedavisiyle cozutturulmuştur.

    (bkz: 12 eylül)
    (bkz: 24 ocak kararlari)


    (cnnbs - 17 Ocak 2009 22:22)

  • comment image

    evirdiğim çevirdiğim ve fakat bir türlü hakkında tutarlı bir karara veremediğim bir kitaptir. sağdan da soldan da çok rahat eleştirilebilir bu kitap. bir takim liberaller çıkıp mesela ‘liberalizm özünde tekelleşmeye karşıdır, klein’in anlattığı bir global tekel kurma hikayesi’ diyebilir, başkaları ‘friedman ırak savaşına karşı çıkmıştı ama!’ diyebilir. soldan biri çıkıp, gramscian bir bakış açısıyla‘bu analiz iktidara riza gösterme ihtimalini içermiyor, bu yüzden yetersiz’ diyebilir. ve daha pek çok şey denebilir, klein’in bahsettiği şili, arjantin, ırak, çin, polonya ve daha bir çok ülkede yaşananlar bambaşka bir perspektifle değerlendirilebilir.

    bütün bunları bir kenara bırakalım ve şu soruyu soralim: bu kitabi kimler okuyacak? kuvvetle muhtemel akademik bir kitle olmayacak bu. dünyadan bihaber batı (özellikle amerikan) nufusu okuyacak bu kitabi. klein’in analizi doğru mu yanlış mı eksik mi tam mi akademide ayrintili tartışılır ama bu kitabi okuyan ve özel olarak siyasetle ilgilenmeyen biri neoliberalizmden nefret edecektir. friedman’dan, thatcher’dan, bush’dan nefret edecektir. eh bunun neresi kötü arkadaş? bizim akademik analizcilerimiz bin dereden su getirip aynı sonuca varıyorsa klein’i alnından öpmek gerekir. herkes gramsci, foucualt, lacan, zizek, negri okuyup neoliberalizme dair sofistike analizler üretmek zorunda değil. kene gibi yapışmış liberal tayfadan kurtuluş belki de ancak shock doctrine gibi popüler kitaplardan geçiyor.


    (myrkul - 3 Nisan 2010 04:00)

  • comment image

    film pek guzel olmus insan o kadar ulke arasinda turkiye de olsun, 12 eylul olsun, 24 ocak kararlari olsun istiyor... yoksa film sahane...


    (kediaman - 7 Nisan 2010 12:18)

  • comment image

    1973 şili darbesinden başlayıp 11 eylül saldırılarına kadar yaşanan süreçte ve halihazırda masum insanların nasılda fırsatçı yönetimlerin kurbanı olduklarını anlatan ntv belgesel kuşağı filmi. 29. istanbul film festivalinde beni ve sanırım tüm salonu yerine mıhlamıştır.


    (anechoastain - 7 Nisan 2010 22:12)

  • comment image

    beyoğlu sinaması'nda bugün izlediğim ve yarın 13.30'da tekrarı olan belgeseldir. belgeselde genel olarak, neyi ne için yaptığını bilen insanların, bilinçsiz insanlara yaptığı eziyetler ve nasıl oyuncak gibi toplumla oynandıkları örneklerle anlatılıyor. belgeselin akıcı bir ilerleyişi var ama maalesef 6 parça olarak izledik. 1 saat içinde 5 defa elektrik mi gitti, film mi koptu, bir şeyler oldu. ben de hemen komplo teorisini kuruverdim ve gösterimin belgeselde anlatılan kötü güçler tarafından kesilmeye çalışıldığını düşünüverdim. etkili bir film olmuş, dakikasında kesintilere komplo yazdım.

    zeitgeist kategorisinde, birbirini tamamlayan, farklı bir bakış açısı sunan, piyasada gösterimine ulaşılamayacağını tahmin ettiğim bir çalışma olmuş.

    salon doluydu ve ben de elden düşme bir biletle salona girebildim. gelip de kapıdan dönen çok oldu. tavsiye eder, iyi seyirler dilerim.


    (hakansari - 7 Nisan 2010 22:49)

  • comment image

    belgeselini izleyince "ah bi türkiye eksik" diyor insan. belki de gerek bile yok. hep aynı hikaye. üç aşağı beş yukarı aynı senaryo.


    (mr know it all - 6 Nisan 2011 13:53)

  • comment image

    isteyen komplo teorisi desin, isteyen kadın sonuna kadar haklı desin tartışsın dursun, ama benim nazarımda bahsettiği iki mevzu var ki su götürmez gerçektir.

    birinicisi, bizi bu şoklardan uzak tutan uyanık olmamızı sağlayan şey tarihimizdir argümanı.

    ikincisi, gerek askeri müdahale olsun, gerekse polisin şiddeti olsun istedikleri yaptırımlar uygulanamıyorsa, bu da şok yaşamaktan artık bunlara karşı dirençli olduğumuz iddiası ki bu direnci dik tutabilmekte yine tarih bilincinin altüst edilmemiş olmasıyla alakalıdır.

    öte yandan dikkatimi çeken bir diğer mevzu ise neo-liberallerden nefret eden bu belgesel yapımcılarının (sanırım başta michael moore gelir) sığınacak liman, bir umut olarak obama'yı görmeleri. capitalism* belgeselinin sonuna doğru bariz bir şekilde anlaşılan, the shock doctrine'de ise yine sonlara doğru dolaylı olarak verilen bu mesajı obama'nın 3 yılı geçtikten sonra acaba kendileri nasıl yorumlayacak, yapanlara bi sormak lazım!


    (slam drunk - 25 Temmuz 2011 15:41)

  • comment image

    hükümetimizin sağlık endüstrisini (eczane - hastane - sigorta) toptan kendi destekledikleri özel sermaye sahiplerine aktarmak için günümüzde uyguladıkları ve sistemi krize yönlendirmekten başka amacı olmayan tam gün yasası, sgk ilaç fiyatlandırmaları, sosyal sigorta'yı çökertme, eczaneleri zorla zarar ettirme gibi eylemlerinin daha rahat anlaşılmasını sağlayan kitap. bir sonraki genel seçimle beraber "sağlık endüstrisi krizdedir ve bunu çözmenin tek yolu toptan özelleştirmedir" derlerse şaşırmayacağım. hem ölümü görüp sıtmaya razı geleceğiz, hem de değişim seçimle beraber geleceği için "demokratik bir değişim" ilüzyonu yaratılarak bu değişimi desteklemeyenler demokrasi düşmanı olarak yaftalanacaklar.

    yakın türkiye tarihinde mikro ölçekli buna benzer pek çok uygulama yapılmıştır. en bariz örnek doğal kriz olan deprem sonrası inşaat sektörünün alıp yürümesidir. kitapta bulunan örnekler bundan çok daha kapsamlı bir ülkeyi toptan değiştirmeye yönelik eylemleridir.


    (flying gunslinger - 9 Aralık 2011 15:45)

  • comment image

    bir an gözlerinizdeki perdeyi bütünüyle araladığını varsaydığınız, sonrasında başka seçenekler üzerinde de kafa yormanıza imkan tanıyan bir belgesel. tüm o serbest piyasa ekonomisi ve dünyaya hükmedişi, korku imparatorluğu, toplumsal kitlelerin kaybedilişi, azınlık milyarderler ve sefil halk. pinochet, yeltsin, thatcher, bush, özal vs. 11 eylül saldırıları nasıl ki halk üzerinde korkuyu egemen kılıyor ve yeni uygulama alanları yaratıyorsa; bugün pkk diye sürekli şüphelenmemizi, telaşlanmamızı istedikleri şey de bu. bunu yeni anlıyor değilim. anlarsınız, bilirsiniz ama çok da hatırlamazsınız ya bazı filmler gösterir tekrar; bu da böyle oldu işte. 30 senedir yıldırılıyoruz, korkutuluyoruz; tıpkı afganistan'ın, ırak'ın terörizm kaynaklı bombalanması gibi ülkede bazı topraklar bombalanıyor. sadece war on terrorism değil olay; bugün laiklik'in alabora edilişi de (bunu tam olarak gerçekleştirmeseler bile düşüncesi yetiyor kimileri için)-kürt meselesi aynı çizgide olmayabilir ama paralellik taşıdığı su götürmez bence- shock etkisi yaratmaktan öte değil. elektrik yiyoruz, nöronlarımız cızırdıyor, dilimiz tutulmuş; konuştuklarımız post'un post'u dünya halini karşılayan bir dil değil; gelişmelere de kapalı ve eskilerin yaptığı yanlışları yaparak ''yenilikler''e meydan okuma çabasının altında eziliyoruz. bugünün muhalefetleri yeni bir şey söylemiyorlar. sadece shock tedavilerine asistanlık yapmasını biliyorlar. mesela bdp'nin kuran'ın seçmeli ders olması yönündeki desteğini anlamıyorum. bir güç olmak istiyorsanız, güç'e ortak olmalısınız, evet. bu sonucu mu çıkarmalıyım. sınıfsal mücadeleler ise bir dakikalık meksika dalgası gibi. geriye kalan karşılaşmayı izlemek. hayatın her alanında izleyici olmaktan bıkmadık. sinema izleyicisi, ders izleyicisi, konuşmacı izleyicisi, haber izleyicisi. gerçekten kim ne yapıyor? yapanların bedenleri alınıyor. sahiden de ''beden''siz yapamaz mıyız? bir ülke kendi tarihini yargılayabiliyorsa, nasıl oluyor da aynı zamanda o tarihi inkar edebiliyor, anlayabilmiş değilim. (bkz: 12 eylül) tanklı tüfekli darbeler dönemi kapandı belki. korkutmalar da 90'ların ürünüydü. şimdi olan yanılmıyorsam bütün güç'lerin tekliğiyle gelen darbeler. asker, muhalefet, iktidar ve bürokrasi homojen bir akışkan, bir kısım halk olmuş bu akışkanda emülsiyon bir kısım süspansiyon. yüzeye çıkanlar filtreleniyor. benim bu karışımı bir dağın yamacından dökesim geliyor, herkes kaynağını bulsun diye.

    edit: bi gözden geçireyim dedim de ülkede toplumsal dinamiklerin değişime uğradığı gerçeğini hiç kurcalamamışım. ne fark eder?

    edit 2: ne dangaloz bir yazı olmuş bu. kendim için en iyisi susmak.


    (dingildekrna - 7 Nisan 2012 12:19)

  • comment image

    naomi klein'in aynı ismi taşıyan kitabı ve belgeseli.

    sürekli baskı ile insanların umutlarının kaybettirilip yönlendirilmesini esas alan bir işkence yöntemi olan şok doktrininin, ilerleyen yıllarda önce cıa sonra da büyük uluslararası şirketler tarafından nasıl ekonomik sömürü aracı olarak kullanıldığını örneklerle anlatır.

    milton friedman ve şükerasının (bkz: chicago boys) bir ülkeyi önce darbe gibi baskı yöntemleri ile korkutup sonrasında devlet mülklerini özelleştirerek nasıl söğüşlediğini görürsünüz.

    sırasıyla verilen örnekler şu şekildedir:
    -şili
    -arjantin
    -rusya
    -ingiltere
    -ırak

    hepsinde de darbe/baskılarlar aşırı liberal hükümetler (örneğin thatcher, yeltsin, reagan, pinotchet vb gibi) başa gelmiştir. batı ve uluslararası şirketler, bu ülkeleri devlet mallarını özelleştirene kadar sağdan soldan çekiştirmiştir. hatta öyle bir noktaya gelmiştir ki bu konu artık batıya geri dönmüş ve şu an ordu gibi temel devlet kurumlarının özelleştirilmesine kadar gelmiştir. son 10 yılda amerikan ordusunun içinde her 100 askere karşı 1 taşeron asker varken bu sayı şu an 100'ü geçmiştir. sonrasında blackwater gibi skandallar ortaya çıkmıştır.

    alın, indirin, izleyin, izletin...


    (nursuru - 27 Mayıs 2014 16:51)

Yorum Kaynak Link : the shock doctrine