The Bourne Identity (~ Agent ohne Namen) ' Dizisinin Konusu : Bir İtalyan balıkçı teknesi, ölmek üzere bir adamı bularak kurtarır. Genç adam iyileştiğinde, ciddi bir hafıza kaybı geçirdiği farkedilir. Kim olduğunu ve o hale nasıl düştüğünü hatırlamamaktadır.Kim olduğunu araştırırken, bazı özel yetenekleri olduğunu farkeder. Yakın dövüş ve yabancı dillere inanılmaz yatkınlığı vardır. Marie adlı güzel kadının da yardımıyla kendisini öldürmeye çalışan suikastçilerden kaçarak kimliğini bulmaya çalışır...
Shogun(1980)(8,1-11884)
The Thorn Birds(1983)(7,9-7913)
The Bourne Identity(2002)(7,9-468226)
Windmills of the Gods(1988)(6,4-261)
sıkı bir macera filmi. yüksek temposu ve izlenesi aksiyon sahneleri filmimizin artıları. lost severlerin dikkat edeceği üzere kanımız canımız mr eko'ya can veren adewale akinnuoye-agbaje ve usta aktör brian cox da filmde yer alıyorlar. arabalı takip sahnesi için bile izlenir.
(crowley - 21 Ekim 2006 20:25)
filmdeki süper dövüş sahnesinde matt damon'un kullandığı teknik krav maga'dır.edit: bahsi geçen sahne için bkz: http://www.youtube.com/watch?v=smsszcdjx6s
(equelbar - 3 Kasım 2006 21:52)
valla angut bond serilerinden sonra ilaç gibi gelen*izlediğim en iyi ajan filmlerinden biri. gerçi buradaki yorumları okuyunca insan kendinden şüphe ediyor.... kesinlikle şans verilmeli derim.
(john mason - 27 Haziran 2007 00:56)
basrollerde matt damon ve run lola run filminden tanidigimiz franka potentenin oynadigi yeni bir amerikan thriller'i. cekimler neredeyse tamamen avrupa'da yapilmistir, bu nedenle goruntulerin oldukca ic acici oldugu soylenebilir. filmde matt damon hafizasini unutmus bir ajandir, kendini bulmaya calisirken bir yandan da birileri onu yok etmeye calismaktadir. hatun kisi olaylar sirasinda matt kardesimize can yoldasligi yapar..filmde bir miktar james bond havasi sezilmektedir, toy arkadasimiz matt damon'a gereksiz bir karizma yapilmaya calisilmistir. yine de yuksek tempolu, izlenesi bir film diyebiliriz..bu arada filmde matt damon ettigi fransizca laflarin hicbirinin anlamini bilmemekle beraber, fransiz bir elemanla karsilikli calisarak o sozleri soylemeyi ogrenmistir*
(bourbon - 3 Temmuz 2002 09:06)
ajan tanımına pek uygun olmayacağını düşünürdüm matt damon'ın, ama bu filmde karakterine cuk oturmuş. soğuk ifadesiyle filme çok yakışmış.
(mademoiselle jeilempti - 30 Ocak 2009 17:06)
matt damon kendini bilmeyen, karate bilen, düz duvara tirmanmayi, düz duvardan inmeyi, adam dövmeyi, tek elle adam dövmeyi, bakışlarıyla adam dövmeyi, fransizca, almanca, italyanca, çekce, portekizce, brezilyaca, papua yeni ginece konuşmayi, attiğini vurmayi, delikanliyi gözünden anlamayi bilen bir süper-insandir... ulan peki ben neciyim ki bunlari yapabiliyorum diyen jason bourne belli ki izlediği james bond filmlerini de unutmuştur, yoksa direk "ulan ben önüme her çikan kadinla yatiyorum (1/1) demek ki ben gizli ajanim" derdi... demedi, unutmuş, amnesia, olur öyle... güzel paris görüntüleri havada uçan adam ve kurşun görüntülerine eklenmiş, araya hikaye ve araba kovalamaca sahnesi konmuş, ortaya hoş bir film çikmiş... yalniz kent sinemasi saolsun, yumruk sesleri o kadar yüksekti ki yumruklari yemiş kadar olduk... özet: yaşasin pont neuf!
(portakal - 23 Eylül 2002 19:21)
bu filmde bir sahne vardir ki içinde bilgisayar olan hollywood sahnelerinin en çilginidir... paris'teki cia ajanlarindan biri jason bourne'un resmini scan etmektedir, görüntü sudur: monitörde üzerinde scanning yazan bir bar, progress ifade etmekte, monitörde baska hareket yok ve klavyeye biseyler takirdatan ajan... oha be kardesim her sahnede illa bisey yazmak mi lazim? birak kuzu kuzu scan etsin alet, yüklenmeyin...
(portakal - 24 Eylül 2002 01:57)
takip sahnesi sonrasında izleyenlerin hemen bir mini almalıyım evet evet almalıyım şeklinde fereyatlar gösterdiği film.
(daysleeper - 30 Eylül 2002 17:05)
geçmişi olmayan adam tükçeleştirmesiyle, en bi abuk çeviriye maruz kalmış filmler sınıfına dahil olan ve şu aralar desemde gösterimde olan film..
(hala pek bi superkahraman - 8 Aralık 2002 21:23)
son sahne eşcinsellere pazarlanan yunan adası mykonos ta vuku bulmakta.
(bob sacamano - 26 Ağustos 2010 00:53)
kavgada bir tükenmezkalemin hasma damardan nasıl verileceğinin işlendiği dövüş teknikleri üzerine bir film.
(tsan chan - 17 Aralık 2002 01:45)
--- spoiler ---bourne parktayken polisler gelir, polisleri dövüp polisin elindeki sig sauer p225i alıp kızağı gövdeden ayırır.bourne bankaya gider kişisel kasasını açar, parayı ve pasaportları alır, kasanın içindeki sig pro sp2009u kasada bırakır.bourne amerikan elçiliğinde cıngar çıkarır, elçilik görevlisini dövüp elinden sig sauer p229u alır.bourne elçilikten kaçmaya çalışırken askerler m16larla bourne'u kovalar.bourne yangın merdiveninden sarkarken mp5k kullanan asker merdivenin başına gelir ama bourne'u göremez.bourne dairesine gittiğinde banyoya saklanan eleman micro galille bourne'a saldırır.nykwana wombosi saklandığı evin merdivenlerinde elinde beretta m92fs varken görülür.professor wombosi'yi sig sg550 sniper ile vurur.bourne kırsalda professorı kırmalı çifte ile kovalar professor tüfeği atıp walther p5 compact çeker.bourne professorı çifteyle vurur.conklin nicky'nin dairesindeyken bourne'dan şüphelenip cz 83 çeker.bourne conklin'i professor'dan yürüttüğü p5c ile teslim alır.bourne geçirdiği flashback'te wombosi'nin kafasına glock 19 dayadığını hatırlar.bourne evden çıkarken castel taurus pt945 ile bourne'a saldırır.bourne bir elinde p5c diğer elinde yarım yamalak tuttuğu pt945 ile başka bir adamı vurur.merdiven boşluğundan adamın teki bourne'u sig sg552 ile tarar.bourne öldürdüğü bi adamın cesedi üstünde merviden boşluğundan atlar ve herifi vurur.the end--- spoiler ---
(archetype - 15 Eylül 2010 05:23)
müziklerinden bahsedilmemiş ama bana göre sahneleriyle uyumlu, müthiş müzikleri olan bir film. heyecanlı bir kitap okurken iyi gider bu soundtrack albüm. ayrıca; (bkz: john powell)
(hubaku - 4 Ocak 2011 04:37)
yapiminin uzerinden 9 sene gecse de halen sahane bir filmdir. daha gecenlerde izledim bi tur daha kesinlikle doyurucu, muhtesem aksiyon sahnelerine, cekimlere sahip. bu filmin yapildigi sene 2002, ayni yil casus filmlerinin şahi olmasi gereken james bond serisinden die another day gibi rezil bir film de cekilmistir. die another day aksiyonunun, konusunun, cekimlerinin rezilligini geciyorum the bourne identity ile ayni cumlede adi gecemeyecek, benchmark'a sokulamayacak kadar les bir yapimdir. bu yuzden the bourne identity hakkinda yorum yaparken zamaninin muadillerine de bir göz atmak gerekir. (ki bence gerek de yok en basta dedigim gibi uzerinden gecen bunca yila ragmen zevkle izlenecek kaliteli bir eserdir)bourne serisinin sinema sektörune kattigi dur durak bilmeden seyircinin suratina aksiyonu dayamaci tarzi mission impossible 3. film ile, bond serisi de casino royale ile ancak 2006 senesinde yakalayabilmislerdir.2002 senesinde aksiyon sinemasinin hali su sekildeydi, dolph lundgren (detention), van damme (derailed) ve steven seagal (half past dead) gibi 80'li yillardan bildigimiz isimler halen film yapicaz diye kasiyorlardi. the bourne identity bu filmleri hatirlamamizi bile engellemis, 2000'lere damgasini vuran, aksiyon janrini bastan tanimlayan filmlerdendir.not:2002 senesinden guillermo del toro'nun destan yazdigi blade 2 ve spider man de aksiyon sinemasi icin önemli örneklerdir, ama her iki eser de fazlasiyla cgi icerdigi icin bu filmleri bourne'dan ayri bir klasmanda tutmak daha dogru olacaktir diye dusunuyorum.
(dreamania - 21 Şubat 2011 17:35)
oz'dan adebisi olarak hatırlayacağımız adewale akinnuoye-agbaje'i gözlükle görünce gülümseme neden olmuş filmdir.
(sadus - 1 Temmuz 2012 11:32)
filminden sonra kitabını da okuduğum üçlemenin ilki. kitap ile film çok farklı senaryo üzerine kurulduğu için birlikte değerlendirilmesi çok zor. kitabı çok aradım, altın yayınları'na kadar gittim, en sonunda bir yerde 2. el olarak buldum. robert ludlum muhteşem kurgulamış, filmindeki heyecanın daha fazlasını kitapta bulabiliyorsunuz. okumanızı ısrarla tavsiye ederim. şimdi sırada ikinci kitap var.(bkz: the bourne supremacy)
(jborne - 11 Ekim 2012 21:16)
--- spoiler ---bu filmle ilgili bazı detaylar ise şöyle özetlenebilir; öncelikle bu filmin öncesinde 1988 yılında yine robert ludlum’un romanından uyarlanmış bir televizyon dizisi (mini-serie) bulunmaktadır. richard chamberlain ve jaclyn smith'in başrolde olduğu bu yapım, anladığım kadarıyla filmin başarısının yanına bile yaklaşamamıştır. yine de romana daha sadık kalınarak çekilen bu tv serisini izlemek farzdır. filme dönersek, bu filmdeki dövüş sahneleri koreografisinin muhteşem olduğu vurgulanmalıdır. zaten bu sebeple, filmdeki sahneleri tasarlayan nick powell, 2003 yılında bu filmle amerikan koreografi ödülünü kazanmıştır. yine bu filmdeki araba sahneleri sayesinde (ki bu sahneleri esas yönetmen doug liman değil, ikinci yardımcı yönetmen alexander witt çekmiştir), film ekibinden birçok kişi 2003 yılı world stunt awards'da taurus awards ödülünü kazanmışlardır. ayrıca film, birleşik krallık'ta 12 yaş sınırıyla gösterime sokulmuştur. filmin zürih sahneleri ise prag'da çekilmiştir ve hava koşulları gerçekten de o dönemde çok kötü ve hava çok soğuktur. ayrıca film 2000 yılında çekilmesine rağmen, ancak 2002'de gösterime girmiştir. filmde cephaneliği andıran abd zürih büyükelçiliğinde görülen amerikan deniz piyadeleri, gerçekten de amerikan ordusundandır ve dublör değillerdir. bunu yapımcı frank marshall bilinçli olarak talep etmiş ve bu sayede filmin inandırıcılığını arttırmak istemiştir. filmde geçen treadstone programı, yönetmen doug liman'ın eski nsa çalışanı olan babasından edinilen bilgilerden esinlenilerek düşünülmüştür. marie karakteri için başta amerikalı aktris sarah polley düşünülmüş, ancak daha sonra doug liman'ın run lola run'da görüp, hayran kaldığı franka potente'de karar kılınmıştır. ayrıca ünlü aktör clive owen yüksek ücretine rağmen filmde topu topu 3 dakika gözükmektedir. ek olarak, bu filme dayalı olarak yapılan bir bilgisayar oyunu da mevcuttur. son olarak filmde moby'nin muhteşem parçası dışında çalan önemli şarkılar şunlardır; gotan project'den santa maria, paul oakenfold'dan ready, steady, go, nicole croisille'den qu' est ce qui se passe dans mon coeur ve joseph arthur'dan in the sun. trailer; http://www.youtube.com/watch?v=cd-uqreiwekfilm hakkında bilinmeyen bazı detaylar; http://www.shortlist.com/…about-the-bourne-identity--- spoiler ---
(sanver - 19 Ekim 2014 16:14)
amerika'da 2003 yılının en çok satılan dvdsidir.
(ismini vermek istemeyen bir izleyici - 30 Mart 2005 17:21)
filmin ya prodüktörü ya yönetmeni ya da bilmem nesi kesin yunan, arada bir gözümüze farkinda olmadan ufak ufak birseyler sokuyorlar, basroldeki kizimizin otel odasinda üstünde kocaman corfu yazili tshirtü ile uyanmasi, ajanlardan birinin olympos isimli bir yunan lokantasinin önünde telefon görüsmesi yapmasi, ya da filmin sonundaki mekan gibi..(bir italyan sahili de olabilir ama bana yunanmis gibi geldi.)
(matthew mccourt - 13 Kasım 2005 23:47)
amerikan filmi olup da avrupa da çekilmiş güzel bir yapıt. seyri zevkli, tipik amerikan filmleri gibi kafa kurcalamayan ama avrupa havası kokan güzel bir film.
(thorin - 28 Mayıs 2006 13:07)
Yorum Kaynak Link : the bourne identity