Süre                : 1 Saat 37 dakika
Çıkış Tarihi     : 28 Ağustos 2008 Perşembe, Yapım Yılı : 2008
Türü                : Cinayet,Drama
Ülke                : Şili,Brezilya
Yapımcı          :  Fabula Productions , Fabula , Latina Estudio Prodigital
Yönetmen       : Pablo Larraín (IMDB)(ekşi)
Senarist          : Alfredo Castro (IMDB)(ekşi),Mateo Iribarren (IMDB),Pablo Larraín (IMDB)(ekşi)
Oyuncular      : Alfredo Castro (IMDB)(ekşi), Amparo Noguera (IMDB)(ekşi), Héctor Morales (IMDB)(ekşi), Paola Lattus (IMDB), Elsa Poblete (IMDB), Nicolás Mosso (IMDB)(ekşi), Enrique Maluenda (IMDB)(ekşi), Marcelo Alonso (IMDB)(ekşi), Antonia Zegers (IMDB), Diego Medina (IMDB), Cristián Ordoñez (IMDB), Greta Nilsson (IMDB), Marta Fernández (IMDB), Marcial Tagle (IMDB), Freddy Huerta (IMDB), Jaime Silva (IMDB), Rodrigo Pérez (IMDB), Francisco González (IMDB), Luis Uribe (IMDB)

Tony Manero ' Filminin Konusu :
Elli yaşındaki Raul Peralta'nın aklı fikri, John Travolta'nın Cumartesi Gecesi Ateşi'nde canlandırdığı Tony Manero'dadır. Raul bir barda sahne alan ufak bir dans grubunun başındadır ve her cumartesi gecesi, idol haline getirdiği karakteri sahnede canlandırır. Derken bir gün, ulusal televizyon kanalında en iyi Tony Manero taklidi yarışması düzenleneceği duyurulur. Sene 1978'dir, Şili'de diktatör Pinochet iktidardadır. Dans arkadaşları gizli polis teşkilatı tarafından gözaltına alınırken Raul'un derdi, suç işleme pahasına Tony Manero'ya daha çok benzemektir. Kaybetmenin, takıntının ve zulmün hikâyesidir bu.

Ödüller      :

!f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali:Golden Tulip-Best Film


  • "pablo larrain filmi."
  • "28. uluslararası istanbul film festivali'nde 'altın lale uluslararası yarışma ödülü'nü almış film!"
  • "saturday night fever'da john travolta abimizin canlandırdığı, deli fişek, bıçkın, dans pistlerinin kralı karakter."
  • "diplerde yüzen bir adamın karanlık rüyasını,darbe şeytanıyla yüzleştiren çok ilginç bir film."
  • "saturday night fever'ın devamı olan staying alive'da da john travolta'nın canlandırdığı karakter. iki filmde de paso 77 içer."




Facebook Yorumları
  • comment image

    hayatımda enn nefret ederek izlediğim filmdi. neşeyle başladığım akşam karardı ulen. film entel miydi, yine mi o yüzden anlamadık diycem ama yok, öyle de değil, bi manyak bi tuhaf filmdi. neresinden başlasam nasıl anlatsam:

    --- spoiler ---
    raul efendi hadi sen iğrenç, manyakça, piskopatça bi kişiliksin -yarışmada da göt oldun oh canıma deysin, ödülü alan adamcağızı da öldürecen-, hadi seni anladık diyelim. filmdeki kadınlara ne demeli. hepsi bu meymenetsize aşık. barın sahibi sarışın teyze bile bi an adama kızarken, bi anda adama yavşamaya başladı tööbe. goyo diye gül gibi genç, az çok aklı başında, ailedeki yerinin ne halt olduğunu çözemediğim çocukcagıza yazan bi tane hatun yok. hepsi bir olmuş o manyağa yazıyo. adam gitti cocukcagızın kıyafetine sıçtı. ben olsam adamın agzını burnunu kırım kırım kırarım. tööbe bi daha.
    şimdi size filmden süper anlamlı kimi diyaloglardan bir kuple sunmak istiyorum izninizle:

    manyak raul: pantolonun iki düğmesi olması lazm
    ezik goyo: hayır bir.
    m.r.: iki
    e.g.: bir
    m.r.:iki
    e.g.: bir
    m.r.:iki
    e.g.:bir
    ......

    yine başka süpersonik diyalog:
    m.r.: saç boyası nerde?
    raulun sevgilisi: yatak odasında galiba, bizim kıza sorayım
    kadının kızı: yatak odasında galiba
    banyoda da olabilir
    r.s.: banyoda mı?
    k.k.: banyoda
    r.s.:yatak odasında mı?
    k.k.: olabilir
    r.s.: banyoda yani?
    k.k.: evet mümkün
    vıdı vıdı... böyle gidiyor bu diyaloglar

    ---
    spoiler ---

    işte böyle sayın seyirciler akla zarar karakterleri ve diyaloglarıyla bir festival filmi de burada bitiyor, sağlıcakla kalın sakın bu filme gitmeyiiinnn


    (sonidotres - 15 Nisan 2009 16:16)

  • comment image

    '28. uluslararası istanbul film festivali'nin incisi filmdir.' demeyi isterdim bu satırlarda. bu kadar anlamsız, kötü, rahatsız edici, mide bulandırıcı bir film izlemedim, diyebilirim lakin. filmin berbatlığına, yeni rüya sinemasının havasız ortamı & kenef kokusu da eklenince film daha da derinleşti adeta*. havana film festivalinde 2 ödülü nasıl kapmış bilmem ama, erkeklerden soğutabilir bünyeleri; uzak durula...

    --- spoiler ---

    mide bulandırıcı donlu & çirkin adam, o yaşlı kadından ne istedin peki?

    ---
    spoiler ---


    (euphrates - 16 Nisan 2009 00:43)

  • comment image

    bildiğiniz kusmuk. devrimci gençler, bir takım olaylar silsilesi ve bunların içerisinde bir garip adamın hikayesini bekliyorduk ki ne gördük, bildiğiniz kusmuğu gördük ki kusasım geldi şuraya. üstüne bir de annemi sürüklemişim peşimden, fenalık geçire geçire izledik berabercene. asıl bomba kısmı, film bittiğinde alkışlayan seyirci grubuydu heralde ki ben tam çıkarıp ayakkabımı fırlatıcakken annem kızım dalga geçiyordur heralde cidden alkışlamıyordur he tepkisiyle beni kendime getirdi. aman.


    (bankoftears - 16 Nisan 2009 22:43)

  • comment image

    izlenmesi zor ve oldukça sert bir film ama asla kötü değil. filmi seyrettikten günler sonra bile üzerimdeki etkisi hala duruyorsa bu yönetmenin başarısını göstermektedir. film başından sonuna kadar sürekli şaşırtıyor ve sinema salonundan aaaa seslerinin duyulmasına neden oluyor. yani yönetmen seyirciyi hep uyanık tuttu, bize bizden olmayan başka hayatlar sundu. filmdeki sert sahnelerin olması kahramanın tutkusunu veya sapkınlığını seyirciye aktarmasında çok gerekli olduğunu düşünüyorum.

    --- spoiler ---
    sevişme sahneleri bence mükemmeldi. daha önce hiç ereksiyon olmamış bir adama oral seks yapılan bir film görmedim. başka bir yönetmen olsa bu kısımları yorganın altına saklardı.

    kahramanın rakibinin elbisesinin üzerine bokunu yapması ve bunu tüm elbiseye yayması evet iğrençti ama süper olmuş filmde.
    ---
    spoiler ---


    (su uctu - 19 Nisan 2009 20:56)

  • comment image

    ödül almasına pek de şaşırmadığım film. (filmi birlikte izlediğim suser arkadaşıma notum evet, onun için filmden çıkmayalım istedim) yer yer ağırlaşsa da özellikle finali muhteşemdi. biraz sembolik bir filmdi sevip sevmemek de buna bağlı. bayağı bir emperyalizm eleştirisi idi aslında pinotchet'in mavi gözlerine bile vurgu yapan. nasıl olsa asla türkiyede vizyona girmeyecek spoiler vereyim.

    --- spoiler ---
    kahraman tony maneroya en çok benzeyen adam yarışmasında ikinci olup otobüste tek başına evin yolunu tutarken. yarışmanın birincisi elinde birincilik ödülü (bir blendır) ve yanında eşiyle öndeki koltukta mutlulukla oturmaktadır.
    ---
    spoiler ---


    (kunta kinte - 19 Nisan 2009 22:02)

  • comment image

    pablo larrain'in 2008 şili - brezilya yapımı filmi; başrollerinde alfredo castro, amparo noguera ve héctor morales var. filmin 2008 yılında havana ve santiago, 2009 yılında da rotterdam'da aldığı ödülleri okuyup etkilenmemek elde değil; ne var ki film okkadar kötü, o kadar kötü ki dün sabah altın lale'yi aldığını okuduğumda iksv binasını tarayasım geldi.

    eksik hikayelendirilmiş bir film; zira hayli çirkin, hayli geçkin, psikopat, kaba saba, kötü danseden, ereksiyon olamayan ve üstüne üstlük ileri derecede çulsuz olan baş karakter raul'e filmin kadın karakterlerinin hayranlığının ve cinsel ilgisinin neden kaynaklandığını bir türlü tam olarak anlayabilmek mümkün olamadı. bir adet polis cinayeti sahnesi ve finale doğru gerçekleşen baskın (?) haricinde pinochet diktatörlüğü iktidarının baskı, ağırlık ve hatta varlığını hissedebilmek de keza öyle.

    bütün karakterleri birbirinden tiksinç ve yavşak kişiliklere sahip olduğu için zaten çok zor izlenen bu filmde, en azından 78 yılı şili'sinin mevcut iktidar döneminde "doğuştan şanssız" ve "kaybeden" olmaya dair; varoş fukaralıklarda doğup büyüyen bireylerin sınıf atlama hayallerine (hayalkırıklıklarına); hiç olmakla geçen ömürlerin taşıdığı "yırtma" umuduna dair, klişeye kaymayan sert mesajlar eşliğinde iyi bir sunumunu bulabilmeyi bekledik, ama o kısım da elimizde patladı.

    bütün boktanlığını bir kenara bıraktım; raul'ün işlediği suç ve cinayetlerin ardından devam eden vurdumduymaz yavanlık dayanılacak gibi değil. şurada hafiften bir takip olabilse, belli belirsiz bir polisiye (yahut vicdani de olur) gerilim yaratılabilse imiş film hiç olmazsa tempo anlamında biraz daha izlenebilir hale gelirmiş.

    hele de filmin 31ci pornografisine kayan ucuz erotizminden nasıl iğrendim belli değil. yönetmeni yolda görsem götürüp20 tane raul'ün arasına bırakacağım, o kadar kinlendim.


    (little thin goddess - 20 Nisan 2009 12:23)

  • comment image

    sinemadan beklentileri, hollywood - yeşilçam klişeleri olanların tabii ki beğenmeyeceği film. güzel film. iğrenç gerçekler.

    eğer bir filmden beklentiniz,

    karizmatik fakir adam köşeyi dönsün en güzel hatunları götürsün ise;
    zenginlikle dolu hayatları imrenerek izlemek ise;
    müthiş bir başarı hikayesi ise;
    dünyaları değişen ve kendilerine hayran bırakan karakterler ise;

    izlememeniz gereken filmdir. çünkü bunların hiçbirini vermiyor.

    festivaller, tam da bu gibi -gişe filmi olmayan- filmlerin sergilenmesi ve seyirciyle buluşması, hakettikleri -eğer hakediyorlarsa- ödülleri almaları ve saygı duyulmaları için -hem seyirci hem de çekenler için- fırsat.

    eğer filmden çıkıp istiklal'de yürürken depresyona girip yatağa girene kadar depresif modumdan çıkamamışsam, evet bu film çok başarılıdır. çekenler duyguyu vermiştir.

    edit: ah çaylak olmasaydım da şimdi bu entry okunsaydı...


    (andy kaufman 2 - 20 Nisan 2009 12:28)

  • comment image

    pablo narrain'in, çok güzel geçeceğini umduğum bir gecemi mahvederek hayatımdan çalmış olan filmidir. tam her şeyi unutmuş, hayatıma devam etmeye çalışırken altın lale aldığını okuyarak her şeyi yeniden canlandırdı. o kadar mı sinema bilgisinden yoksunum, sanatsal filmlerden uzağım diye düşünürken, filmin yarısında salonu terk eden kalabalık ve film sonunda herkesin suratındaki tiksinti ifadesi geldi aklıma. demek ki yalnız değilim entellikten yoksunlukta.

    kesinlikle yarım kalmış, hiçbir konu işlenememiş, içinde o da olsun, bundan da olsun, şuna da dokunayım diye uğraşıp durmuş ama hiçbir sonuca varamayan bir film. ödülü verenler diğer filmleri izlemediler mi acaba diye düşünmüyor değilim.


    (uraeus - 20 Nisan 2009 12:34)

  • comment image

    rahatsız edici bir filmdi, ödül bir kıstas olmasa da topladığı/aldığı ödüller, insanı dönüp bir defa daha filmi gözden geçirmeye itiyor.

    rahatsız ediciliği, ne içerdiği sertlik, ne cinsellik ne de dönemin 1978-şili, diktatör pinochet iktidarı olup, binlerce insanın işkenceden geçmesi, ölmesi ve sürgüne gönderilmesine karşı, filmdeki karakterin gözlerinin kapalı olmasıydı...

    rahatsız ediciliği, şili'de 1973 yılında abd'nin desteğinde gerçekleştirilen bir darbe ile, amerikan rüyası içinde kendi rüyasını görmeye çalışan karakterin, amaca ulaşmak için her yolu mübah sayması arasındaki parelellikti.

    amerikanın kendi gerçekleştirdiği düşte raul'e düşen rol, olsa olsa kaybetmek olacaktı... faşizm nasıl insana dair olumlu bir söylem üretemiyorsa, filmdeki karakterin bireysel faşizminden de insancıl bir beklenti içinde olmak/ uyguladığı şiddete bir neden aramak, bir o kadar manasız....


    (garo - 21 Nisan 2009 15:32)

  • comment image

    romanya'nın cavusesku'su varsa şili'nin de pinochet'si var. ironiktir iki ülkenin sinemasının son dönem iyi örnekleri de bazı yönlerden benzeşiyor; alabildiğine gerçekçilik, hareketli kamera, minimal oyunculuk, zaman zaman istismara varan anlatım.

    tony manero seçmelere katılmak için gittiğinde 1 hafta sonra gelmesi gerektiği söyleniyor, kendisini bu işe adadığının farkındayız. o zamana kadar ne yaptığı belli olmayan tony manero bence filmde anlatılan o bir haftalık sürede bir değişim içerisinde, filmin ilk şok edici saldırı sahnesinden önce kadına yardım etmek için evden çıkıyor ama sonra malum, birden işler değişiyor. bunu toplumsal ahlak yapısının çürümüşlüğüne paralellemek kolay, aslında filmin pek öyle gizlisi saklısı yok. bu çaresizliği (ya da nihilizmi) toplumun her alanına yaydığınızda oradaki kadınların çevrelerindeki erkeğe aşık olma nedenlerini merak etmiyorsunuz, yani etmemen lazım. her hayallerinin peşinden koşan man on wire olmuyor, bazıları da katil oluyor işte. filmdeki tüm karakter tercihleri kesinlikle bilinçli ve özdeşleşmeye izin vermiyor. en önemlisi yönetmen hayallerinin peşinden koşan bir bireyi katil yaparak klişeyi tersyüz ediyor. hülasa kesinlikle kolay bir film değil tony manero; aslında öyle çok iyi bir film de değil ama bazı şeyleri doğru yapıyor. en azından bugünle o zamanları karşılaştırdığında popstar, var mısın yok musun gibi yarışmaların şu anki toplumsal işlevleriyle tony manero'nun arasında çok fazla bir fark olmadığını görüyorsun. tek fark ambalaj, şimdi her şey daha "edepli" sunuluyor, oscarlarla cilalanıyor. işte tony manero da elbiselere sıçan otuzbircinin teki zaten.


    (shocktheworld - 14 Mayıs 2009 22:38)

  • comment image

    hayatta birinin kopyası olmayi başarmak için bile bir suru korkunclugu göze alan, bitmis bir adamın hikayesini anlatan bir film.
    1 gun arayla killer joeile seyredilirse toplumun en alt katmanına karsı mide bulandirici hisler duyulmasına sebep oluyor. ayrica cinsellikten soğumak isteyenler icin birebir film.


    (kadit - 16 Ocak 2013 10:29)

  • comment image

    diplerde yüzen bir adamın karanlık rüyasını,darbe şeytanıyla yüzleştiren çok ilginç bir film.


    (amadeyyus - 7 Mart 2015 11:50)

Yorum Kaynak Link : tony manero